Ama o hedefin arkasında duranlar sınırlı kaldı. Taksim’i hedefleyenlerin payına ağırlıklı olarak gözaltı düştü.
Türk-İş Kartal’ı tercih etti.
Üye işçilerin eğilimine göre karar verdiği konuşulan DİSK, kamu çalışanlarının örgütlü olduğu KESK, meslek örgütleri olan TMMOB ve TTB Kadıköy’de karar kıldı.
İktidarın belirlediği ‘Yenikapı’ ya da ‘Maltepe’ miting alanlarının yerine ‘Kadıköy’ denilmesinin şöyle bir anlamı olabilir:

1996 1 Mayıs’ında Kadıköy’de üç insan öldürüldü. Sonrasında Kadıköy’e de uzun yıllar izin çıkmadı. Son miting 2006 yılında yapıldı. 19 yıl sonra Kadıköy’e izin çıktı. Buna Saraçhane etkisi diyebiliriz.
Katılanların iliklerine kadar ıslandığı Kadıköy 1 Mayıs’ı Saraçhane kadar kalabalık değildi. Valiliğin ulaşım engellemeleri, yağmurlu hava, Taksim/Kadıköy ayrışması etkili olmuş olabilir ama bununla açıklanamayacak kadar sayısal bir fark söz konusu.
Özellikle kendisini Türk milliyetçisi olarak tarif eden, Saraçhane’yi siyasetler üstü gören gençlik azdı Kadıköy’de.
Saraçhane’de varlık gösteren siyasal yapıların, partilerin, sendikaların oradaki gençlikle süreklilik arz eden bir ilişki kuramadığı yorumu da yapılabilir.
Buna rağmen genç yok muydu Kadıköy’de, vardı tabii… Son vakitlerin öğrenci muhalefetinin simgesi İstanbul Üniversitesi öğrencileri, İTÜ öğrencileri, Çapa Tıp Fakültesi öğrencileri de eylemdeydi.
Kendisini herhangi bir ideoloji ya da siyasal yapıyla tanımlamayan, birey olarak geldiklerini ifade eden gençler de yok değildi.
“Saraçhane’den sonra çekilmedik. Taksim’e gitmek zor olunca Kadıköy’e gelenlerimiz oldu.”
“Korkularla büyütüldüğünü” söyleyen başka bir genç ise Saraçhane etkisinin kaybolup kaybolmadığını sorduğumda “Günde onlarca Story atıyorum. Evet izlenmesi düşüyor ama benim gibi insanlar da var. Ben harekete geçmeye başladıysam onlar da bir gün başlayacak” yanıtını verdi.
Konuştuğum tıp fakültesi öğrencileri de “Taksim olsun istiyorduk ama engeller çıkınca burada toplandık. Özgürlük talep ediyoruz, mesela Taksim’de özgürce yürüyebilelim, arkadaşlarımız gözaltına alınmasın” dedi.
Alandaki varlıkları Saraçhane kadar hissedilmese de gençlerin sendikalarda daha görünür olduğunu söyleyenler de vardı.
Mesela sendikalaştıktan sonra ilk kez 1 Mayıs’a katıldığını söyleyenlerle de konuştum.
Oyuncular Sendikası kurucularından Janset Paçal da benzer fikirdeydi:
“Özellikle gençlerde sendikalaşma konusunda inanılmaz bir talep var. Hepsi gelip üye oluyor, haklarını öğreniyor. Son derece bilinçliler. Bu da beni çok mutlu ediyor.”
Janset Paçal-Oyuncu
Sine-Sen Başkanı Galip Görüp de aynı fikirdeydi:
“Gençler son dönemde sendikalara daha fazla ilgi göstermeye başladı. Bu Türkiye’nin politik psikolojisinin bir yansıması. Bu kadar baskı, yalan ve riyakârlığa gençler de hayır diyor. Bu dönemde sektörde daha fazla farkındalık oluştu. Daha önce sinsice yapılıyordu, kara listeler hazırlanıyordu. Şimdi alenen işten atılıyor, muhalif olduğu için film sonlandırılıyor ya da filmi yayına girmeyebiliyor. Bunlar görünür olmaya başladı.”
Hatırlatalım Saraçhane eylemine destek veren oyuncular gözaltına alındı, kimileri oynadığı dizilerden atıldı.
Haydarpaşa Numune Hastanesi’nin bulunduğu cadde üzerinden yürürken gözüm E-5 üzerindeki bir fotoğrafa takıldı. İstanbul’un tutuklu belediye başkanı Ekrem İmamoğlu… Haftalardır tutuklu… Sol bir slogan olan ‘Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” sloganını cezaevine girmeden bir süre önce sahiplenmişti. O slogan Kadıköy’de sık sık yankılandı.
İmamoğlu da Silivri’den gönderdiği mesajda günün tartışmasına pas attı.
“1 Mayıs’ı Taksim’de milyonlarla, hep birlikte, coşkuyla kutlayacağımız günlere kavuşmamıza az kaldı.”

Tertip komitesi de sık sık Silivri’ye, Edirne’ye, tutuklu siyasetçilere, öğrencilere, gazetecilere selam gönderdi.
O selamı alanlardan Selahattin Demirtaş da “Toplumsal barışla birlikte demokratik bir sistem inşa edilene dek hep birlikte direneceğiz” dedi gönderdiği mesajda.
Bu yıl gözlemlendiğim kadarıyla DİSK’e bağlı Birleşik Metal İş sayıca daha kalabalıktı. Genç sayısının daha fazla olduğu TİP korteji de kalabalıktı.

CHP ve DEM de Kadıköy’deydi.
Ancak yağmurun etkisiyle kitlenin ruh halini gözlemleyebilmek bu kez çok mümkün olmadı.
Ama az ya da çok, kalıcı ya da değil, gençlik sayıca az olsa da Saraçhane etkisi vardı Kadıköy’de…
Candan Yıldız kimdir?
Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.
Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.
Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.
Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.
Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.
"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.
T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.
|