21 Mayıs 2025
İstanbul Adliye Sarayı’nda yine rutin bir gün… Her katta bir duruşma…
Tutuklu yargılananlar için ise sıradan bir gün olmasa gerek.
Zira hayatlarıyla ilgili krtik kararların başkalarının dudağında olduğu günlerden bir gün… HDK soruşturması kapsamında “silahlı terör örgütüne üye olmak” iddiasıyla tutuklanan Ahmet Saymadi’nin 26. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşmasını takip ettim.
Dava pek çok açıdan önemliydi…
Siyasi açıdan önemliydi… Çünkü Hakların Demokratik Kongresi (HDK)’nin ‘Silahlı terör örgütü’ olarak yargılanması, Kürt meselesinde mevcut süreci yürüten DEM Parti’nin de dolaylı olarak yargılanması demek. HDK Eş Sözcüleri Meral Danış Beştaş DEM Milletvekili, Ali Kenanoğlu da HDP milletvekiliydi.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu sözünün tam yeri…
Dava hukuki açıdan da önemliydi… Zira HDK ‘Silahlı terör örgütü’ olarak yargılanırken iddianamede nedense İzmir 20. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 7 Aralık 2023 tarihli kararına yer verilmemişti. O kararda HDK’nin yasadışı bir örgüt olmadığı belirtilmiş, temyiz mahkemesi de kararı onamıştı.
Duruşma salonunda hem Saymadi’nin hem de avukatı Tora Pekin’in savunmalarını dinlerken MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın, HSK üyelerinin seçimiyle ilgili yaptığı açıklama geldi aklıma:
"Suçsuzluk karinesinin esas alındığı, şüpheden sanığın faydalandığı, kimsenin kendini suçlamaya zorlanmadığı, bağımsız ve tarafsız mahkemelerde doğal hakimlerin görev aldığı, delillerin vasıtasız olduğu, insan haklarına saygı duyan, koruyucu adaleti kuran, yargı denetimine bağlı olan hukuk devletinde; tatbikatın içindeki kişilerin hukuk bilgisi ve vicdanına emanetiz.”
Tatbikatın içindeki kişilerden savcının yaklaşımı ise tam aksiydi… Şüpheden sanığını faydalanması bir kenara, sanığın ve avukatının açıklamaları, iddianameye ilişkin çelişkiler iddia makamının hiç dikkatini çekmedi.
Hazır olduğu anlaşılan esas hakkındaki mütalaasını hemen ilk duruşmada verdi!
Oysa “mütalaa” düşünme ve inceleme sonucu ortaya çıkan görüş, fikir ve kanaat demek değil miydi? İddia makamı iddialarında o kadar emin olmalı ki, karşı tarafın delillerini dikkate alma ihtiyacı bile duymadan kanaatini bildirdi. Jet hızıyla…
Şüpheden sanık yine faydalanamadı.
Avukat Tora Pekin bunun üzerine “İddia makamı duruşmaya katılmayıp mütalaasını e-mail olarak da gönderebilirdi” diyerek yargılama esasının dikkate alınmamasını eleştirdi.
Diğer yandan iki yıl daha geçse zaman aşımına uğrayacak bir davada, 13 yıl öncesine ait tapelerin delil olarak iddianameye girmesi yine hukuki değerlendirmeye konu oldu.
Gezi eylemleri döneminde bu dinleme kararlarının altında imzası olan hakim Süleyman Karaçöl ve Menekşe Uyar’ın, “Fethullahçı Terör Örgütü” suçlamasından mahkûm olduğu hatırlatıldı Saymadi’nin avukatı Tora Pekin tarafından.
İddianamedeki suçlamalardan biri de Saymadi’nin Ankara Tuzluçayır'daki cami-cemevi projesine karşı çıkan eylemlere katılması. Saymadi projenin Fethullah Gülen'in bir girişimi olduğunu, Alevi toplumunun gösterdiği büyük tepkiler sonucunda projenin hükümet tarafından kaldırıldığını hatırlattı. “Projenin kaldırılması bu konudaki eylemlerin meşru olduğunun ve demokrasiye katkı yaptığının kanıtıdır” dedi.
İddianamedeki suçlamalardan biri Saymadi’nin Maltepe Gülsuyu’nda uyuşturucu çeteleri tarafından öldürülen Hasan Ferit Gedik'le ilgili canlı yayına katılması.
Ahmet Saymadi bu suçlamayla ilgili savunmasında Hasan Ferit Gedik’i öldüren, ceza almasına rağmen 8 yıl firar edebilen Doğukan Çep’i hatırlattı: “İddianamede ‘Polis mafya el ele’ pankartı açıldığı ifade ediliyor. Ben bu eyleme katılmadım. Ancak ortaya çıkan pek çok örnekte mafyanın polis teşkilatının ve devletin çeşitli birimlerinin içerisinde etkili olabildiği görülmüştür. Hasan Ferit Gedik'i öldüren uyuşturucu mafyası elemanı hakkında arama kararı varken iki özel harekât polisi tarafından resmi araçla Ankara'ya götürülmüş, katil Sinan Ateşi de öldürmüştür. Polis mafya el eleymiş gerçekten.”
Sırrı Süreyya Önder’in TBMM Genel Kurulu’nu yönetirken söylediği “Hapishaneler de memlekettendir” sözünün anımsaltıldığı duruşmada mahkeme kararını verdi ve Ahmet Saymadi yine Silivri Cezaevi’ne götürüldü.
Birileri için “Hapishaneler de memleketten” mi olacak hep?
Candan Yıldız kimdir?Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı. Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı. Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı. Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı. "Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı. T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı. |
İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Fırat Epözdemir: Seçildiğim için yargılandım
Zorla kaybedilen çocuklarının, sevdiklerinin akıbetini 30 yıldır soran Cumartesi Anneleri Galatasaray Meydanı’nın yeniden açılmasını talep ediyor
147 yıllık bir tarihe sahip, 65 binden fazla üyesi olan İstanbul Barosu yargılanıyor!
© Tüm hakları saklıdır.