28 Mayıs 2025

Söz bu kez savunmanın; avukatları kim koruyacak?

147 yıllık bir tarihe sahip, 65 binden fazla üyesi olan İstanbul Barosu yargılanıyor!

Savunma yargılanıyor… Hani şu yolu adliyeye, karakola düşenleri savunanlar, hak arama özgürlüğünü somutlaştıranlar yargılanıyor. Adaletin olmazsa olmaz ayağı avukatlar…

Yargı bağımsızlığının ahvali ortadayken, son yıllarda avukatlar da savunma pratiklerinde biz gazetecilerin de tanık olduğu zorluklar yaşıyorlar. Ki savunma olmadan yapılan yargılamanın adaleti sağlamayacağı açık. Mesela kendi şahitliğimden aktarayım. Avukatların duruşma salonundan keyfi olarak dışarıya çıkartıldığını gördüm. Avukatlar duruşma salonundan çıkarıldıktan sonra karar alındığına tanıklık ettim. Avukatların savunmalarına ‘yargı sürecini uzatmak istiyorsunuz’ gerekçesiyle müdahale edildiğini gördüm.

147 yıllık bir tarihe sahip olan, 65 binden fazla avukatın üye olduğu, onların kurumsal ve kamusal örgütü İstanbul Barosu yarın, ‘soğuktur’ gibi soğuk esprilerin öznesi olan Silivri Cezaevi yerleşkesinde mahkeme karşısına çıkacak… Suçlama; ‘Terör örgütü propagandası’ ile ‘Yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak’…

İlk duruşma öncesi yönetim İstanbul Barosu binası önünde, İstiklal Caddesi üzerinde açıklama yaptı. Polis sayısı açıklama yapanlardan daha fazlaydı.

İnsan hakları hukuku konusunda duayen, çok sayıda hukukçu yetiştirmiş, İstanbul Barosu Başkanı Prof. İbrahim Kaboğlu hükümete bir çağrı yaptı. Avukatların mesleklerini özgürce ve bağımsız olarak icra edebilmesini hukuki güvenceye kavuşturan Avukatlık Mesleğinin Korunması Avrupa Sözleşmesi'ni imzalamasının önemine dikkati çekti.

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen, Avrupa Konseyi tarafından incelemeye alınan Türkiye’nin savunmaya evrensel hukuki güvence getiren yeni bir sözleşmeye taraf olup olmayacağı konusunda inisiyatif hükümette…

Zira sözleşme Cumhurbaşkanlığı’na, Dışişleri Bakanlığı’na, milletvekillerine gönderilmiş.

Sözleşme çok önemli… Çünkü Kaboğlu’nun belirttiği gibi avukatlar “Öldürülüyor, şiddete uğruyor, tutuklanıyor, kötü muamele görüyor, aşağılanıyor ve yargılanıyor.”

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından Mart 2025’te imzalanan, şu ana kadar 17 ülkenin imzacı olduğu Avukatlık Mesleğinin Korunması Avrupa Sözleşmesi ile ilgili İstanbul Barosu’nun düzenlediği uluslararası bilimsel toplantıda Sözleşme’nin anlamı, mahiyeti, bağlayıcılığı, ülkelerin nasıl denetleneceği konusunda bilgiler verildi. Toplantıda söz alan İstansul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Ezgi Şahin Yalvarıcı avukatların somut olarak neler yaşadığını anlattı, ki çarpıcı bilgiler içeriyor:

“İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi’ne bu adli yılda 450 başvuru yapılmıştır. Bu başvurular, mesleğin icrası sırasında karşılaşılan ağır ihlallerin sistematik yapısını gözler önüne sermektedir. Bir meslektaşımız, Av. Bedirhan Sarsılmaz müvekkilinin savunmasını yaptığı duruşma salonunda gözaltına alındı ve tutuklandı. Yönetim Kurulu üyemiz ve İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi Koordinatörü Av. Fırat Epözdemir, İstanbul Barosu’nun kurumsal duruşunu cezalandırmak amacıyla, hiçbir meşru gerekçe olmaksızın tutuklandı. Meslektaşımız Av. Burak Saldıroğlu, anayasal bir hak olan ifade özgürlüğünü kullandığı için, “Cumhurbaşkanına hakaret” gibi muğlak ve siyasallaştırılmış bir suçlama ile özgürlüğünden yoksun bırakıldı.

İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan süreçte, İmamoğlu’nun avukatı da dâhil olmak üzere 18 meslektaşımız, müvekkillerinin savunmanlığını yaptığı için veya hukuki gözlem yapmak ve müvekkillerine destek sunmak amacıyla bulundukları alanda, açıkça kendilerini avukat olarak tanıtmalarına rağmen gözaltına alınmış, adli kontrol altına alınmışlardır. Bu avukatlar, hukuksuzlukları belgeledikleri, müvekkillerine ulaşmaya çalıştıkları veya kolluğun keyfi uygulamalarına karşı müdahalede bulundukları için fiilen cezalandırılmıştır.”

Müvekkiline, dosyaya ulaşamayan avukatlar var!

Yine İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi’nin tespitlerinden devam edelim: “83 vakada, hâkim ve savcılar, avukatların müvekkillerine ulaşmasını engellediği, avukatların temsil yetkisinin tanınmadığı veya müvekkillerine ait bilgilere erişimlerinin geciktirildiği tespit edilmiştir.

56 başvuruda, kolluk kuvvetleri, avukatların görev yapmasını engellemiş; dosya inceleme taleplerini reddetmiş ya da özgürlüğünden mahrum bırakılmış bireylere avukatların ulaşmasını keyfi şekilde engellemiştir.

37 avukat, görev başında fiziksel saldırıya, tehdide veya hakarete uğramıştır.

87 meslektaşımız, isimleri kullanılarak gerçekleştirilen dolandırıcılık eylemlerinin mağduru olmuş, ancak bu alanda ortak bir politika üretilmediği için durum bir meslek itibar krizine dönüşmüştür.

25 başvuruda, avukatlar, adliye personeli ile yaşadıkları sorunlar nedeniyle mesleki faaliyetlerini icra edemez hâle gelmiş; dosyalara erişimlerinin engellenmesi, yazı işlerinde keyfi tutumlarla karşılaşmaları gibi durumlar, avukatlık onurunu zedeleyen idari pratikler olarak karşımıza çıkmıştır.”

Eski İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu da söz konusu bilimsel toplantıda savunmaya sahip çıkan bütün hukuk insanlarının duygusuna tercüman oldu: “Düşün yakamızdan!”

Avrupa baroları davayı takip edecek

Savunmanın evrenselliği ve savunma hakkının vazgeçilmezliği nedeniyle olsa gerek duruşmaya yurt içi ve dışından barolar da katılacak. Bazılarını sayayım: Avrupa Baroları Federasyonu, Avrupa Barolar ve Hukuk Birlikleri Konseyi, Fransa Barolar Ulusal Konseyi, Fransa Barolar Birliği, İngiltere ve Galler Hukuk Cemiyeti İnsan Hakları Komitesi…

Küçük bir not…

Kürt meselesiyle ilgili sürecin ana aktörlerinden MHP ile DEM heyetinin görüşmesiyle ilgili edindiğim bilgileri de paylaşmak isterim. Görüşme iyi geçmiş, sürecin somut adımlarla desteklenmesi konusunda görüş birliği olmuş ama sürecin taraflarından AKP’de sorunlar varmış.

Candan Yıldız kimdir?

Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.

Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.

Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.

Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.

Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.

"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.

T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.

Yazarın Diğer Yazıları

Fotoğraftaki beş isim KRT’deki krizi çözmek için devrede mi acaba?

KRT’nin gerçek sahibi olduğu iddia edilen ailenin Şanlıurfa’daki otelinde Kemal Kılıçdaroğlu konuk olarak ağırlanmış.

KRT’de neler oluyor; görünen ve görünmeyenler…

CHP’ye yakınlığı ile bilinen kanalın yayın çizgisi zaman içerisinde değişti, çalışanların ücretleri ödenmemeye başladı

İşçiye ilk ‘taşı’ sosyal demokrat belediye başkanı attı: Grev evde yapılır!

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki grevin nedeni “eşit işe eşit ücret” talebi. Zira Türk-İş’e bağlı işçiler daha yüksek ücret alırken aynı işi yapan başka iştiraklerdeki işçiler daha düşük ücret alıyor

"
"