TÜİK, Haziran TÜFE’yi piyasa beklentilerinin altında, aylık yüzde 1,37 ve yıllık yüzde 35,05 olarak açıkladı. Ancak enflasyon, yüzde 1,37 de olsa aylık olarak artışını sürdürüyor. Yıllık olarak ise yarım puandan az geriledi. Eğer piyasanın beklediği gibi haziran enflasyonu aylık yüzde 1,6 ve üstü olsaydı, geçtiğimiz yılın haziran enflasyonu yüzde 1,64 olduğundan, yıllık olarak değişmeyebilir/artabilirdi.
Yılın ilk altı aylık enflasyonuna göre temmuzda memurlar ile SGK, Bağ-Kur ve memur emeklilerinin maaşları belirleniyor. Acaba o maaş zammını alacak olanlar ilk altı ayda nasıl bir enflasyonla karşılaşmışlar? Kısaca bakalım, bazı gizemler var:
Ocak ayı enflasyonu sağlıkta katılım payındaki artış nedeniyle yüzde 5,03 çıktı. Konut ve eğitim TÜFE zaten yüksek düzeyde çıkan ocak enflasyonunu yüzde elli oranında aştı. TCMB açıklanan enflasyonun ardından üç dört gün sonraki yılın ilk enflasyon raporunda, 2025 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 21'den 24'e ve tahmin üst sınırını da yüzde 29’a yükselttiğini açıkladı. Aralık 2024’te başladığı faiz indirimlerine de devam etti.
Şubat ayında sağlıkta katılım payı kısmen geri alınınca şubat enflasyonu yüzde 2,27’de kaldı. Ancak eğitim TÜFE adeta patladı, aylık bazda yüzde 10’a yaklaştı. Para politikası önlemleri bu alana çözüm üretemedi.
Mart ayına ramazan ayı etkisiyle gıda enflasyonu damga vurdu ve aylık bazda yüzde 2,46 olarak gerçekleşti. Gıda ve konutta fiyat artışları manşet enflasyonun neredeyse dört katına yaklaştı. 19 mart sürecinde döviz kurundaki ani sıçramanın olması ve bunun fiyatları arttırıcı etkisi, yurtdışında tarife belirsizliği ve jeopolitik riskler devam ederken TCMB para politikasını yeniden sıkılaştırdı.
Nisan enflasyonu, alıştığımızın dışında virgülden sonra iki hanesi olan bir rakam olarak değil, dümdüz ve sadece yüzde 3 olarak açıklandı. Burası bizlere gizemli geldi. Nisanda bayram etkisi kendini ulaştırma ve lokanta-oteller grubunda gösterse de, aynı martta olduğu gibi gıda ve konutta aylık fiyat artışı yüzde 10’a yaklaştı. Para politikasındaki sıkı duruş devam etti.
Mayıs enflasyonu ise yüzde 1,53 olarak açıklanırken, yıllık enflasyonu 2,45 puan düşürdü. İlk çeyrekte sadece yüzde 2’lik büyüme, artan konkordatolar, imalat PMI’deki düşüş ortamında TCMB’nin sıkı duruşu devam etti. Artık herkes enflasyonla mücadelenin maliyetine katlanacaktı. Ancak dezenflasyon sürecinde hükümetin olumlu söylemleri ve iş hayatında artan baskı vb. nedenler 24 Temmuz’daki toplantıda TCMB’nin faiz indirimi için elini güçlendiriyor.
Bugün gelen haziran enflasyon verisinde yine dikkat çekici olan yıllık bazda eğitim ve konutta fiyat artışlarının devam etmesi. Henüz gizemi çözülemediği için mi buradaki fiyat artışları engellenemiyor?
Öte yandan İsrail-İran savaşı nedeniyle yükselen Brent Petrol benzinin litre fiyatını 55 TL’ye kadar taşısa da TÜİK fiyat toplamayı ayın ilk 25-26 günü yaptığından ulaştırma TÜFE beklenti altında kaldı. Oldukça gizemli, o ayda maliyete katlanılıyor ama o ayın enflasyon hesabına girmiyor. Üstelik maaş artışı için son dönemeçte... Ayrıca geçen hafta, enflasyon için fiyat toplama bitince gelen yüzde 24,6’lık doğalgaz zammını da unutmayalım.
Diğer yandan ÜFE yeniden hareketlendi, aylık fiyat artışı yüzde 2,5. Bir o kadar önemli bir veri de, çekirdek enflasyonun manşetin üzerine çıkması.
Sonuçta beklenen gün geldi. Altı ay boyunca enflasyonun tüm olumsuzluklarını yaşayan emekliler ve emekçiler için artık maaş zamlarının belirleneceği gün, bugündü (3 temmuz).
Yılın ilk altı aylık enflasyonuna göre memur maaşı ile emekli maaşları belirlendi. SGK ve Bağ-Kur emeklileri için maaşı zammı yüzde 16,67 ve memurlar ile memur emeklileri için de yüzde 15,57 oldu.
Ülkemizde ortalama emekli aylığı 17 bin TL ve maaş zammı sonrası sadece 20 bin TL’ye çıkacak. Gerek enflasyonun gerekse enflasyonla mücadelenin en çok kaybedeni sabit ve dar gelirliler olmaya devam ediyor, kural değişmedi. Yine de “refah payı” için, en düşük emekli maaşına yapılacak zam için hükümet yetkililerinden haber bekleniyor.
Asıl gizem, milyonlarca emeklinin yıllardır düşen alım gücü karşısında ve açlık sınırının altındaki gelir ile nasıl geçinmeye çalıştığı ve hayatta kalabildiği.
Binhan Elif Yılmaz kimdir?
Binhan Elif Yılmaz, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümünde, Yüksek Lisans ve Doktora eğitimlerini İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye Teorisi Ana Bilim Dalında tamamladı.
Akademik hayatı 1997 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü Maliye Teorisi Ana Bilim Dalında Araştırma Görevlisi olarak başlayan Binhan Elif Yılmaz, aynı Ana Bilim Dalında 2003 yılında Yardımcı Doçent, 2008 yılında Doçent, 2014 yılında Profesör oldu.
"Devlet Borçları ve Türkiye'de Borç Çıkmazı", "Türk Vergi Sistemi", "Maliye", "Küresel Kriz ve Avrupa'da Borç Çıkmazı", "Sosyal Güvenlik Ekonomisi", "Kamu Maliyesi" isimli standart kitaplarının yanında 100'ü aşkın Akademik çalışma ve ulusal/uluslararası kongrelerde sunulan bildiriler bulunmaktadır.
Binhan Elif Yılmaz Kamu Maliyesi, Maliye Politikası, Türk Vergi Sistemi, Devlet Borçları, Kamu Borç Yönetimi ve Uluslararası Borç Krizleri derslerini vermekte, TÜBİTAK, BAP destekli projeler yürütmektedir.
Çeşitli TV kanallarının ekonomi programlarına yorumlarıyla girmekta olan Binhan Elif Yılmaz, halen İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümünde profesör olarak görev yapmaktadır.
|