08 Ağustos 2023

Akbelen

Akbelen, güncel siyasi arenanın ortasında; muhalefet artık harekete geçmeli, yeni bir başlangıç için...

8 Ağustos 2023 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi, muhalefet partilerinin Akbelen'de olanların görüşülmesi talebi üzerine toplanacak. Akbelen'de olup bitenler sadece çevre ve yaşam hakları bağlamında değil ülkedeki büyük hukuksuzluk ve demokrasi yokluğu bağlamında da son derece önemli güncel sorunlar. Aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarının, orada yaşayan ve hakları ellerinden alınanların ve orada yaşamayan, ama vatandaşlık bilinciyle tepki veren insanların gayretleri, çalışmaları, ve direnmeleri, ülke çapında benzer olayların güncel ve çok kuvvetli siyasi içerik taşıyan örnekleri.

Akbelen tek değil. Türkiye'nin her tarafında arazileri, geçim kaynakları ellerinden alınan insanlar yıllardır tepki gösteriyorlar. Çeşitli meslek örgütleri onların yanında duruyor. Bu tepkiler sembolik, gelgeç olaylar değil. Olumlu ortak yanları yerel dışında sivil toplumdan gelen destek. Ortak ekonomik yanları şirketlerin kısa dönemli kârlarına hizmet eden girişimlerle karşı karşıya bulunulması. İdarenin ve kolluk kuvvetlerinin hukuk ihlalleri ve bu ihlallerin sürüp gitmesi ülkedeki demokrasi ve insan vatandaş hakları yönünü oluşturuyor. Olaylar münferit ve sembolik değil. Muhalefet partilerinin konuya yaklaşımının da ısrarlı, programlı, bütüncül ve sürekli olması Türkiye'de demokrasinin yeniden inşası açısından son derece önemli ve gerekli.

Konu Parlamentoda konuşulurken nasıl olsa iktidar oylarıyla reddedilecek denmeden tam kadro hazır bulunulması, kuvvetli ve içeriği çalışılmış konuşmalarla muhalefet partilerinin durumu tescil etmeleri, ulaşabildikleri medya ve halk kesimlerine duyurmaları ve sivil toplumla bağıntı kurmaları artık, bu sefer, gerekir. Yeni bir başlangıç için...

Sivil toplum kuruluşları özellikle Türkiye Barolar Birliği, ÇEHAV Çevre ve Ekoloji Hareketi avukatları gibi gruplar işin hukuki boyutuyla, Türkiye Ormancılar Derneği ve birçok çevre kuruluşu da teknik boyutlarıyla çalıştılar. Kamuoyuna bilgi verdiler. Teknik olarak yapılan tahribatın büyüklüğü, zararın düzeltilmesinin zorluğu (ama mümkün olabileceği) bu çalışmalarla ortaya kondu. Hukuk açısından da idarenin görevini doğru yapmadığı, çevre ve ormancılık açısından, köylülerin hakları açısından açık madencilik izni için gerekçelerin geçerli olmadığı gösterildi. Bundan da öte bu gerekçelere göre verilen izinlerin süresinin dolmuş olduğu, dolayısıyla kolluk kuvvetleri korumasında yapılan ağaç kesiminin hukuksuz olduğu da kamuoyuna yansıdı. Konunun Parlamento gündemine getirilmesi aşamasında elbette bu meslek örgütlerinin, sivil toplum kuruluşlarının sesi yeniden duyulacaktır. Siyasi partilerin de sivil toplumun çalışmalarını 'geldik, baktık, yanınızdayız'dan ileri, parti içi isim tartışmalarını aşan, ciddi bir şekilde inceleyip kullanmaları da iyi bir başlangıç olur.

Soma'da ve başka birçok yerde olduğu gibi Akbelen'de de oralı yurttaşlardan bazıları iş buldukları geçimlerini böyle sağlayabildikleri için madenden yana çıktılar. Maden dalındaki bazı sendikaların bu davada maden şirketleri ile beraber hareket ettikleri duyuldu. Bu insanlara tarımda ve başka iş kollarında geçim imkânı kalmaması da bir siyasi sorundur. Burada alternatif politikalar üzerinde çalışılması lazım. Uzun vadede içerikle ilgili çalışma olmazsa gerçekçi çözümler bulunamaz. Şimdiden muhalefet partilerinin konunun içini dolduracak çalışmalara uzmanlarla ve sivil toplum örgütleri ile birlikte başlayacaklarını göstermeleri ve bu arada Altılı Masa'nın programında çevre, enerji, madencilik ile ilgili kısımları gündeme getirip tartışmaya ve çalışmaya açmaları da yararlı olur.

Maden ve enerji konularının bütün dünyada önemli bir kısmı alternatiflerin tartışılması, bilimsel araştırma ve planlamayla desteklenmesidir. Maden arama ve enerji girişimleri bir ölçüde çevreye, tarıma, sağlığa zararlı. Modern ekonomiler ve modern yaşam madenlerden ve enerjiden vazgeçemez. Bazı tüketim ve üretim kanallarını daraltmak veya vazgeçmek mümkündür. Madencilik, inşaat, enerji gibi sektörler, sadece iktidar yandaşı şirketlerden de ibaret değil. Konunun ya hep ya hiç gibi bir demagojiyle yutturulmasına karşı nerede, hangi alternatiflerin yapılabilir, kabul edilebilir, tarım, çevre, sağlık açısından sürdürülebilir olduğunun çalışılması hayati bir önem taşıyor. İşçi hakları, iş güvenliği, istihdam ve sosyal politikalar kısa vadeli kârların önüne geçmeli.

Akbelen'de direnenler İkizdere köylüleri ile birlikte şehirlerden gelen vatandaşlar. İktidar elbette onların konuyu istismar ettiklerini söyleyecek. Aslında bu insanlar yerel hareketlerle şehirleri ve Türkiye genelini birleştiren, rant için kırsalda ve şehirlerde yapılan tahribata karşı duran ve vatandaşlık haklarına sahip çıkan bütünleştirici bir rol oynuyorlar. Konunun münferit değil ülke politikasının hayati bir unsuru olduğunu gösteriyorlar. Kaldı ki bütün kırların büyükşehir yapılması gibi köyleri ve tarımı mahveden bir akılsız politikanın sonucu olarak Akbelen nihayet Muğla Büyükşehir çerçevesi içinde. Yaklaşan yerel seçimler açısından da şehirlerle varoşlar ve kırlar arasında iletişim, ve her düzlemde demokrasi ve hukuk sorununu ortaya koymasıyla Akbelen olayı güncel siyasi arenanın ortasında.

8 Ağustos 2023'ün dolu geçen bir gün olması umuduyla.

Yazarın Diğer Yazıları

Geleceğimiz askıda: Yeni müfredat taslağı üzerine (1)

Tıpkı Anayasa tartışması gibi müfredat da aynı iktidar tarafından defalarca değiştirildikten sonra tekrar değişiklik talebiyle ortaya getirilmektedir. Bunca değiştirilmiş haliyle dahi Anayasanın toplantı ve gösteri hakkı, ifade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, bizzat Anayasa Mahkemesinin yetkisi gibi temel hükümleri uygulanmıyor. Eğitim sistemi de bütün o değiştirilen müfredatlardan sonra yerlerde sürünmektedir

Bilim nedir? Nasıl bir din anlayışı bilim ile bağdaşabilir?

Sağlam ve güvenilir dünya bilgisine ulaşmanın dünyaya bakmaktan başka yolu yok

Lizbon depremi, bilmek, yapabilmek, kader

Önceden alınabilecek önlemler alınmamış, önlenebilecek kayıplar önlenmemiş ve sonrasında yapılabilecek etkili kurtarma organizasyonları yapılmamışken "kader" demek sorumluluk almamaktır