18 Haziran 2025
Sıkıntıdan mı oluyor, olanlar? J. Ganesh FT’de, “sıkıntı ile kaos” arasında ilişki kuruyor. Geçen yüzyıl, Kore ve Vietnam Savaşı’ndan beri nispeten huzurlu geçti. Şimdi Netanyahu’yu ne rahatsız etti ki, Hamas’la birlikte Trump’ın yeryüzündeki cennet dediği Gazze’yi cehenneme çevirdiler.
Bunun faturası nereye kadar uzanır? Rusya Akdeniz’e indi. Büyük Kürdistan projesi ne kadar gerçekçi? Millet olmanın, milletin devlet kurmasının koşulları nelerdir? Binlerce yıldır bunu başaran ülkeler yanında, diğerleri neden başaramadı? Ülkeler arasında Euro gibi para birliği kurulmasının kuralları var, Robert Mundell bunun için bir optimal para bölgesi teorisi geliştirmişti. Milletin devlete evrilmesinin kuralları nelerdir? Nüfus mu, ekonomik güç mü, din birliği mi, kültür birliği mi, yoksa ne? Ya da emperyalist ülkeler arasındaki güç dengeleri mi? Öyleyse, diğerlerinin ne günahı var?
ABD Ticaret Bakanı müjdeliyor: “milyonlarca işçinin küçük tornavidalarla minik vidaları takarak iPhone üreteceği Amerika geri geliyor.”
Geçen hafta “mea culpa” diyerek iktisat adına ne denli yanlış şeyler öğrenmiş ve öğretmişiz demiştim. Bugün D. Trump’ın başkan seçilebilmek için yarattığı hayalet Amerika’nın ümidi artık uzayda, hidrojen teknolojisinde, sağlık alanında yaratılacak yeni mucizelerde değil, minik vidalarla iPhone üretmekte. Biz hiç değilse olmayan doğal gaz hayaliyle geçiniyoruz, dünyanın en büyüğü acıklı bir durumda.
Kaygılanmayın, dünya bu küçük hayallere kalmayacak, Çin 2040’lara çok daha sağlam programlarla hazırlanıyor. Kaygılanmamız gereken, bizim AB ile birlikte ikisinin arasında sıkışıp, bu fırsatı kaçırmamız tehlikesi. Bulutlar kararıyor.
İmalat sanayi evriliyor, imalatta üretim ilişkileri şekil değiştiriyor. The Economist dergisi bu hafta “imalat sanrısı (delusion)” başlığı altında, ABD başkanının endüstride işsizlik sorununu çözmek için özellikle Çin’den yapılan ithalat üzerine yüksek gümrük vergisi koymasının ne kadar doğru olduğunu tartışıyor. Yeni imalat endüstrisi modelinde işgücünün yerini robotlar, tam zamanında tedarik (just in time inventory) alıyor. Yalın üretim artık endüstrinin montaj aşamasında değil, oraya gelirken değer zinciri boyunca geçerli.
Trump ve benzerlerinin dayandığı uluslararası ticaret ve rekabet süreci artık nihai ürünler itibariyle değil, dikey üretim-uzmanlaşma ağları şeklinde oluşuyor. Küreselleşme daha önce sınır dışı,”off shore” üretim için doğrudan yatırım veya ortaklık şeklinde algılanırken, artık tedarik sözleşmeleri ve bunu içerdiği teknoloji transferi şeklinde oluşuyor.
ABD’nin yeni politikasının cezalandırdığı yalnız Çin değil; son yıllarda doğrudan yatırımlarla imalat endüstrisinde önemli hamleler yapan Vietnam’da ekonomi ve mühendislik alanındaki başarısının bedelini ödemek durumunda. Üstelik, yıllardır süregelen yanlış politikaların ardından korumacılığa dönen ABD, bunu gümrük vergileriyle sınırlı tutmuyor. Emperyalizmin temel politika aletlerinden birisi olan “kültür alanında hakimiyet” konusunda da kıskançlığını önemli bilim kurumlarına da yayıyor.
Trump bilmiyor ki, hedef aldığı yüksek eğitim ve araştırma kurumları arasında Harvard ve MİT’in araştırma ordusunun en verimli üyeleri Çinli ve diğer ABD dışından gelen araştırmacılar. Trump’ın düşman olarak tanımladığı artık Çin değil, elektronik endüstrisinin küresel oyuncularından HUAWEI. Bu şirketin insan gücü, bilgi sermayesi ise Çinli, MİT’le ve diğer küresel beyinler arasında Türk uzmanlar.
Bir başka tezat, 1955-75 yılları arasında devam eden “komünizmin yayılmasıyla mücadele” davasında milyonlarca insanın ölümüne neden olan Vietnam savaşının ardından, kapitalizmi uygulayan ülkenin (Vietnam) bu kez başarısının diyetini ödemek zorunda kalıyor olması.
ABD’nin Trump yönetiminde vücut bulan tezat uygulamaları arasında şu da var. ABD ticaret bakanı iPhone montajında vida ve tornavidadan söz ediyor. Oysa hem çip, ekran, kontrol sistemi üretiminde, hem de telefonun montajında otomasyon işgücünü tamamen ortadan kaldıracak, telefon böylece ucuzlayıp alâladeleşecek (commodity). Yani ABD’nin kendisine düşman ilan ettiği endüstrinin üretim modeli yerini gelişmiş çiplere ve yeni tasarıma bırakıyor. Bugün elimizde tuttuğumuz telefonun on yıl sonra neye benzeyeceğini bilmiyoruz.
ABD’nin yarın ne olacağı onların sorunu. Bir haftadır güney ve doğu komşularımız, İsrail ve İran’da olanlar hepimizi düşündürüyor. ABD bu ve komşu coğrafyalarda yaptığı müdahalelerden yenik çıktı. Bugünkü ABD yönetiminin daha becerikli olacağının işareti görünmüyor. AB ağır bir bulut altında. Yüzyıllar boyunca dünyadaki gelişmelerin önemli tasarlayıcısı olan İngiltere hem artık AB dışında hem de onun politika tasarım gücü artık tartışmalı. Politikanın evrilmesi kavramı Avrupa ülkeleri yanında tüm dünyada popülizmden aşırı sağa kayışa, demokrasi içinde çözüm bulunamayan sorunların karşısına neredeyse faşist veya quasi faşist (faşist benzeri) oluşumlara kadar uzanıyor.
Geriye ne kalıyor? Prof. Ersin Kalaycıoğlu’nun kullandığı “Neopatrimonyal Sultanizm” tanımıyla Türkiye, son yirmi yılda içine girdiği labirent, çıkmaz sokaklar mahallesinde bocalıyor desem iyimserlik mi olur? Yoksa daha hala o noktaya gelmedik mi? Kimileri dibe vurduğumuzu, daha kötüsünün olamayacağını düşünmek istiyor; maalesef dip yoktur, tersine yozlaşma arttıkça, çukur derinleşir. Çare hukuk ve demokrasi. Tüm üretim ilişkileri evrilirken, geleneksel endüstrileriyle ABD, Almanya ve diğer eskiyen ülkeler ne yapacak?
Batı dünyası olarak yapay zekânın tetiklediği distopsi- karamsarlık dünyasındayken, Çin BRI, köprü ve yol projesiyle, geleneksel “bide your time, hide your strength-gücünü sakla, zamanı iyi kullan” felsefesiyle, hedeflediği 2040 dünyasına hazırlanıyor. Çin Komünist Partisi (CCP), yerel yönetimler üzerinden çok sayıda şirketin faaliyete geçmesini teşvik ediyor. Bu şirketler çok ciddi rekabet ortamında çalışıyor.
Aralarında CCP politikalarını sorgulayanlar olanlar, merkezi hükümetin direktifiyle “hizaya getiriliyor.” Bunun çarpıcı bir örneği eski öğretmen Jack Ma oldu. Ma, toptan ve perakende elektronik satış sistemi olan Ali Baba’yı kurduktan sonra 2025 yılında 25 milyar dolar varlığa ulaşmıştı. Birkaç kez CCP yönetimindeki mali denetim sistemini eleştirmesi üzerine kulağı çekildi, o da piyasadan çekildi. Keyifli yaşamını sürdürüyor. Taşınmaz zengini olan bir başka Çinli bu kadar şanslı olması, halen hapiste.
The Economist bu hafta Çin’de yerden bin metreye kadar yükselen araçlarla kalabalık şehirlerde ulaşım ve tedarik alanında başarılan hamleyi ele almış. Bu “taksiler” yerden dik havalanıyor ve bazı Çin şehirlerinde (Guanzhou, Shenzen, Hefei) kullanım iznini almış durumda.[1] Bunun için gıda trafiğinde kullanılmak üzere büfeler ve otomatik sipariş, teslimat sistemleri kurulmuş.
Özellikle İstanbul’da ve daha önce Atina’da kâbus haline gelmiş olan motosiklet ordusu için bir “disruption-kolay yaratıcılık” örneği. Hiçbir trafik kuralı bilmeyen, yol kullanma kültüründen uzak Motosiklet sürücüleri için fırsat, bizim gibi kendisini onlardan korumaya çalışan yaya ve sürücüler için iyi haber. Yol kullanma kültüründen söz ettim, genellikle araç kullanımından söz edilir, oysa yaya olsun, araç olsun, kullanılan yoldur. Tıpkı hürriyet gibi, başkasının yol hakkına tecavüz etmemek esastır.
[1] [1] eVTOL, electric vertical take-off and landing
Ahmet Çelik Kurtoğlu kimdir? Ahmet Çelik Kurtoğlu, 1942'de Ankara'da doğdu. 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. Akademik kariyerini 1982 yılına kadar aynı kurumda sürdürdü, Cambridge Üniversitesi'nde lisansüstü derecesi aldı. 1972-74 yılları arasında Yale Üniversitesi'nde doktora sonrası çalışmaları yaparken teknolojik gelişme ve endojen büyüme teorisi üzerinde yoğunlaştı, 1997-2006 yılları arası Galatasaray Üniversitesi'nde ders verdi. T.C. Dışişleri Bakanlığı'nın görevlendirmesiyle 1978-82 yılları arasında B .M. UNCTAD "Teknoloji Transferi Davranış Kodu" müzakerelerinde T.C. delegesi olarak yer aldı. 1983-86 yıllarında arasında İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Kalkınma Merkezi'nde araştırma yöneticisi olarak görev yaptı. Türkiye ve beş Asya ülkesinde Müşavir Mühendislik sektörü üzerinde yaptığı çalışma OECD tarafından yayınlandı. 1987 yılında Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) kurucu direktörü olan Kurtoğlu, 1992 yılından itibaren Karadeniz Ekonomik İşbirliği İş Konseyleri Genel Sekreteri, daha sonra 2008 yılına kadar DEİK Yönetim Kurulu ve İcra kurulu üyesi olarak görev yaptı. DEİK pek çok Türk şirketin uluslararası işbirliği kurması sürecinde yardımcı oldu. Prof. Dr. Kurtoğlu, yurtdışındaki faaliyetini 1994-2006 yılları arasında European Roundtable of Industrialists (ERT) adlı kurumda danışman olarak sürdürdü. ERT en büyük 50 Avrupa sanayi şirketi başkanları tarafından, AB Komisyonuna politika tavsiyesi yapmak üzere kurulmuştur. Politika tavsiyesi danışmanların oluşturduğu çalışma gruplarında geliştirilmektedir. 1999 yılında Kurdoğlu Danışmanlık A.Ş.'ni, 2003 yılında "İyişirket Danışmanlık A.Ş."yi kurdu ve strateji, şirket değerlemesi ve satış müzakeleri, iş geliştirme ve finansman, kurumsal yönetim (governance) konularında danışmanlık hizmeti verdi. 2001 yılında TMSF "9 Banka Yönetim Kurulu Üyesi" olarak, 2002-2007 yıllarında arasında Tekfenbank Yönetim Kurulu, 2012-2019 yılları arasında Tekfen Holding A.Ş. Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. 2007-2008 döneminde TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı oldu A. Çelik Kurtoğlu teknoloji ve uluslararası ekonomik ilişkiler konularında yayın yapmıştır. Son çalışması olan "Değer Zincirinin Evrimi", Aralık 2022'de Efil Yayınevi tarafından yayınlanmıştır. |
Eğitim her şeyin temelinde. Maalesef neredeyse çeyrek yüzyıldır iktidarda olan düşünce, 1500’lü yıllarda Avrupa’da başlayan aydınlanma-rönesans fikrini, akımını, sorgulamayı yani bilimi reddediyor
Siyaset müzakeredir. Siyasetin sunduğu alternatiflerin ardından, son aşama olan savaş yani kavga geliyor. 2025’te Orta Çağ kuralları geçerlidir. Krallar, sultanlar, kendini anayasayla, siyasetle veya darbeyle başkan ilan edenler, kuralları da koyuyor ve ne o kurallar ne de onlara nasıl uyulduğu veya uyulmadığı sorgulanmıyor
Siyaset tartışmak dedikodu gibi, kolay ve zevkli bir uğraş. Sosyal medya bunun besleyicisi oldu. Bir şey kazandırdığını gördünüz mü?
© Tüm hakları saklıdır.