Politika

İnsan Hakları Eylem Planı'nı neden kimse tatmin edici bulmadı: 393 faaliyet var ama sözleşmeler ve TMK yok

02 Mart 2021 17:36

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son iki yıldır üzerinde çalışılan İnsan Hakları Eylem Planı’nı açıkladı. Ancak planın açıklanmasından hemen sonra hak savunucuları, uzmanlar, siyasetçiler, planın tatmin edici ve inandırıcı olmadığına yönelik açıklamalar yaptı. Bu açıklamaların temelinde, Türkiye’deki insan hakları odaklı sorunların mevzuattan değil uygulamadan kaynaklanması yatıyor.

Plana göre, 9 amaç, 50 hedef, 393 faaliyet, iki yıllık bir süreçte yaşama geçirilecek. Eylem Planı’nın belirlenen dokuz amacı, “Daha güçlü insan hakları”, “Yargı bağımsızlığı, “Hukuki öngörülebilirlik”, “ifade özgürlüğü, din özgürlüğü”, “Kişi özgürlüğü ve güvenliği”, “Kişinin maddi-manevi bütünlüğü, özel hayatı”, “Mülkiyet hakkı”, “Toplumsal refahın güçlendirilmesi, kırılgan kesimlere destek”, “İnsan hakları ve toplumsal farkındalık” olarak sıralanıyor. Bu amaçların altında, iki yıl içerisinde yapılacak 393 faaliyet belirlendi.

Söz konusu faaliyetler arasında, çok tartışılan, eleştirilen uygulamaları ortadan kaldırabilecek düzenlemelerin yapılması taahhütleri de yer alıyor. Ancak pratikte bunun karşılığının olup olmayacağı belirsiz. Dahası, iki yıl önce açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi’ne ve bu belge doğrultusunda hazırlanan yargı paketlerine bakıldığında, bu konuda umutlu olmak için bir neden yok. O paketlerde de düşünce açıklamalarının suç sayılmayacağı, toplantı ve gösteri özgürlüklerinin kapsamının genişleyeceği, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun etkisinin güçlendirileceği gibi taahhütlere yönelik yasalaşan düzenlemeler vardı ancak uygulamalar, bunların sadece kağıt üzerinde kaldığını gösterdi. İnsan Hakları Eylem Planı’nın vaatleri ise şöyle sıralanabilir:

  • AB ile vize serbestisi konusundaki istişareler artacak: AB, Terörle Mücadele Yasası’nın değiştirilmesini ve öngörülebilir hale getirilmesini istedi ve bu talep görüşmeleri tıkadı. Bugüne kadar da bu konuda adım atılmadı. Taahhütler arasında da Terörle Mücadele Kanunu’na ilişkin herhangi bir adım atılacağının işareti verilmiyor.
  •  
  • Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunun etkinliğinin arttırılması.
  • Seçim mevzuatının değiştirilmesi: Bu düzenlemenin 2023 seçimi hedef alınarak yapılacağı ve üzerinde çalışıldığı zaten biliniyor. TBMM’de grubu bulunan partilerin seçime girme hakkına sahip olmaması, HDP’ye hazine yardımı yapılmaması, seçim sisteminin değiştirilmesi gibi negatif olarak yorumlanabilecek, muhalefeti zora düşürebilecek çalışmaların yapıldığı konuşuluyor.
  •  
  • İnsan Hakları Tazminat Komisyonu: Uzun yargılamalar nedeniyle otomatik olarak tazminat ödenmesini sağlayacak komisyon, sadece AİHM’ye gidilmesini, daha yüksek tazminatlar ödenmesini engelleme işlevi görecek.
  • Cezaevlerinin, bağımsız heyetlerce izlenebilmesi: Heyetlerin kimlerden oluşacağı soru işareti.
  • Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yetkilerini arttırılması: HSK, Anayasa Mahkemesi’nin Mehmet Altan ve Enis Berberoğlu kararlarını uygulamayan hakimler hakkında hiçbir işlem yapmadı. İşlem yapmadığı gibi bazı hakimleri terfi ettirdi. Var olan yetkilerini nasıl kullandığı zaten tartışmalı olan kurulun yetkilerinin artması, yargının denetimi konusunda anlam ifade etmiyor.
  • Tutuklamanın istisna olması, tutuklamaya ilişkin katalog suçların daraltılması: Cumhurbaşkanı, tutukluların cezaevinde bulunan toplam kişi sayısına oranının yüzde 18 olduğunu açıkladı. Zaten uzun süredir, cezaevlerindeki doluluk ve covid nedeniyle, çıkartılan örtülü affın da etkisiyle, tahliye sayıları yükseldi. Bunun yanı sıra Türkiye’nin eleştirildiği konulardaki tutuklamalar, toplam tutuklama kararları içerisinde ağırlıklı yer tutuyor. İktidar, bu konuda bir adım atılacağı konusunda da umut vermiyor.
  • Sulh ceza hakimliklerinin kararlarına karşı dikey itiraz yolunun getirilmesi: Önemli bir düzenleme ancak oluşturulan heyetlerin verdikleri kararlar, iktidarın düşüncesine aksi yönde karar veren heyetlerin kısa sürede dağıtılmaları bu konuda da umut vermiyor.
  • İfadeye yönelik yakalama kararlarında gözaltı uygulaması yapılmaması: Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları, gece yarısı ifadeye götürme gibi uygulamaların son bulacağı gibi yorumlandı. Ancak eylem planında, adliyelerde 7/24 ifade alınabileceği, bu yüzden gözaltı uygulaması yapılmayacağı, yakalama kararları olanların sabaha kadar bekletilmeyeceği belirtiliyor. Savcının gözaltı kararı verdiği durumlarda ise sabaha karşı, gece yarısı gözaltı uygulamasının yapılmasının önünde bir engel bulunmuyor.
  • Hak ihlaline neden olan kamu görevlisine tazminatın rücu edilmesi: Bu olanak aslında yasalarda var ancak uygulanmıyor. Eylem planından sonra uygulanıp uygulanmayacağı da zaman içerisinde görülecek.
  • Kadına karşı ısrarlı takibin ayrı suç olarak düzenlenmesi: Kadına yönelik şiddet konusundaki düzenlemeler sayılırken, İstanbul Sözleşmesi’ne hiç atıf yapılmadı. Sözleşmenin etkin uygulanması halinde ise zaten bu alanlarda yeni düzenleme yapmak gereksiz. Uygulamadaki sorunların ise yine eğitimle çözüleceği söylendi.
  • Çevre hakkı, hayvan hakları konusunda düzenleme: Paris İklim Şartı’na atıf yapılmadı. Yıllardır kadük kalan Hayvan Hakları Yasası da paket kapsamında ele alındı.

Yeni anayasa ve insan hakları

İnsan Hakları Eylem Planı, Avrupa Konseyi’ne yönelik taahhütler doğrultusunda hazırlandı. Türkiye’nin bu planı hazırlayacağı, Yargı Reformu Strateji Belgesi’ni açıkladığı iki yıl öncesinden biliniyordu. Ancak plandaki düzenlemeler yine batıya “Yatırım yapabilirsiniz” mesajı vermekten öte bir anlam taşımıyor. Özellikle var olan ve eleştirisi konusu yapılan sorunların, sorun olarak kabul edilmeden, reform olarak gösterilmesi, eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen’in deyimiyle, paketle ilgili, “inandırıcılık” sorunu yaratıyor.

Önümüzdeki iki yıl içerisinde bu alanlarda çok sayıda yargı paketi hazırlandığını göreceğiz. Ancak nihai hedefi, “yeni anayasa” olarak gösterilen eylem planı doğrultusunda hazırlanan paketlerin sorunları çözebilmesi için öncelikle insan hakları alanındaki temel problemlerin, problem olarak görülmesi ve bunların kaynağının siyaset olduğunun kabul edilmesi gerekiyor.

TIKLAYIN: Erdoğan, '9 amaç, 50 hedef' içeren İnsan Hakları Eylem Planı'nı açıkladı: Hiç kimse, düşünce açıklamaları nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamaz