07 Temmuz 2025

Türkiye'nin seçilmiş ilk İçişleri Bakanı bir komünistti

Türkiye'nin Birinci Millet Meclisi sahip olduğu devlet tecrübesi, milli mücadeleye bağlılığı, meclisteki saygınlığı, ölçülü ve güven veren tavırlarıyla İçişleri Bakanlığına bir komünisti lâyık görmüştür

İlk Meclis binası ve Nazım Resmor

“Yanlış İliklenen Düğme-Geçmişle Gelecek Arasında Cumhuriyet” Erdoğan Aydın

Tarih 4 Eylül 1920, Ulus, Ankara

Semtin yamaçlarında, simetrik pencereleri, kemerli kapıları ve klasik taş işçiliği ile geç Osmanlı dönemi sivil mimarisinin özelliklerini taşıyan bina bir halkın kaderini belirlemek için ev sahipliği yapmaktadır.

Dış cephesi kesme taşlarla örülü, sade ama ağırbaşlı görünümlü bu üç katlı, taş binanın yüksek tavanlı büyük salonunu hararetli bir kalabalık doldurmuştur.

Kürsüde takım elbiseli zavat konuşmalar yapmaktadır. İhanet içindeki İstanbul'daki hilafet yönetimine karşı bir araya gelen Birinci Meclis’in toplantısıdır bu. Dahliliye vekilliği için seçim yapılmaktadır. Sonunda oylamaya geçilir...

Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası Tokat Mebusu Nazım Bey 98 oy alırken Mustafa Kemal'in desteklediği Refet Bele 89 oyda kalır.

Salonda alkışlar yükselir. Nazım Bey ayağa kalkar, kürsüye çıkar, teşekkür eder. Bütün salon bir kez daha alkışlamaya başlar.

Nazım Bey, mülkiye mezunu “Devlet terbiyesiyle yetişmiş” bir bürokrat olarak uzun süre t aşra valilikleri yapmış, bürokrasinin farklı kademelerinde görev almış, dönemin “elit” tanımına uyan ve mecliste hem tecrübe, hem vakar, hem de “devlet ciddiyeti” yönüyle takdir edilen bir kişidir. Onun aldığı 98 oy, yalnızca politik bir zafer değildir. Aynı zamanda kişilik özelliklerine, bürokratik ehliyetine, uzlaştırıcı tavrına ve dürüstlüğüne duyulan saygının ürünüdür.

Nazım Bey’in farklı bir politik özelliği daha vardır. O, Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası’nın kurucularından biridir. Halk İştirakiyun Fırkası, 1920’de kurulmuş ve programı açıkça sosyalist-komünist esaslara dayanan bir partidir. Partinin programı, emekçilerin iktidarını, üretim araçlarının toplumsallaştırılmasını ve sınıfsız bir toplum hedefini dile getirmiştir.

Nazım Resmor, TUSTAV Arşivi

Özetle, Türkiye'nin Birinci Millet Meclisi sahip olduğu devlet tecrübesi, milli mücadeleye bağlılığı, meclisteki saygınlığı, ölçülü ve güven veren tavırlarıyla İçişleri Bakanlığına bir komünisti lâyık görmüştür.

Nazım Bey, kendisine takdir edilen bu ulvi görev için heyecanlıdır. Vakit geçirmeden çalışmaya başlamak üzere Büyük Millet Meclisi’ndeki Bakanlık Ofisi'ne geçer. Usuldendir, hemen BMM Bakanlar Kurulu Başkanı'nı ziyarete gider. Mondros Mütarekesi sonucu 1918’de milli mücadeleye katılan, ardından ilk kurulan mecliste Tokat milletvekili seçilen ve ülkenin kurtuluşu için canla başla çalışmaya hazırken beklemediği, incitici bir durumla karşılaşır. Bakanlar kurulu Başkanı, “Yurdun büyük çıkarları için” Türkiye'nin ilk dâhiliye vekilini kabul etmez.

O yıllarda, milli mücadele saflarında Hilafet ve Yunan işgal ordularına karşı büyük başarılar elde eden Anadolu’daki milis ordularının ünlü bir komutanı vardır. Silahı ve gücüyle düşmana korku salmış biridir o. Adı Çerkez Ethem’dir. İşte Bakanlar Kurulu Başkanı, meclis tarafından seçilmiş, meşru iç işleri bakanına karşı Çerkez Ethem’den yardım isteyecektir.

Nitekim Bakanlar Kurulu Başkanı, Nazım Bey’in İçişleri Bakanlığına seçilmesinden iki gün sonra, Şükrü Paşa aracılığıyla ona, Çerkez Ethem’in selamlarını göndererek İçişleri Bakanlığı'ndan çekilmesi için ricada bulunur. Bu aslında aba altından gösterilen bir sopadır. Nitekim Nazım Bey, naif ve uzlaşmacı kişiliğiyle bu “ricaya” uyar ve istifasını sunar. Böylece, Türkiye'nin ilk Komünist İçişleri Bakanı'nın görevi yalnızca iki gün sürmüş olur.

Burada, olaylara konu olan Nazım Bey ve Çerkez Ethem’in dışında, diğer tarihi karakterin kim olduğuna gelince. Seçilmiş içişleri bakanı Nazım Bey’i makamında kabul etmeyen, dönemin Bakanlar Kurulu Başkanı Mustafa Kemal’den başkası değildir.

Yazının alt başlığında adını geçirdiğim, tarihçi/yazar Erdoğan Aydın’ın geçtiğimiz ay raflarda yerini alan Yanlış İliklenen Düğme-Geçmişle Gelecek Arasında Cumhuriyet adlı kitabında bu hikâyenin belgelerle donatılmış tarihsel metinlerini okuruz.

Aydın’ın anlatısından özetle şunu görüyoruz:

Mustafa Kemal Paşa, Nazım Bey’in İçişleri Bakanlığı görevinden istifasını sağlamak amacıyla, Çerkez Ethem’den yardım istemiştir. Çerkez Ethem, bu isteği yerine getirmek için Diyarbakır Milletvekili Hacı Şükrü Bey‘i aracı olarak kullanır. Hacı Şükrü Bey, Nazım Bey’e giderek, mevcut siyasi ortamın hassasiyetini ve İçişleri Bakanlığı görevinde karşılaşabileceği “olası” zorlukları nazik bir dille ifade etmiş ve istifasını önermiştir. Bu görüşmenin ardından Türkiye’nin seçilmiş ilk dâhiliye vekili Nazım Bey, İçişleri Bakanlığı görevinden istifa etmiştir.

Böylece, üç kıtada çözülen devasa bir imparatorluktan, çökmekte ve çürümekte olan hilafet rejimine karşı Anadolu topraklarına giydirilmeye çalışılan genç cumhuriyetin düğmelerinden biri yanlış iliklenmiş olur. 

Yarın: Aynı konunun devamı olarak Çerkez Ethem’in milli kahramandan bir haine dönüşen ilginç hikâyesi

“Yanlış İliklenen Düğme, Geçmişle Gelecek Arasında Cumhuriyet”, Erdoğan Aydın, SRC Yayınları

 

Yusuf Nazım kimdir? 

Yusuf Nazım (1962) Hanak-Ardahan doğumlu. 1984 yılında Ankara'da, Hacettepe Üniversitesi Elektronik Mühendisliği Bölümü'nü bitirdi. Uzun yıllar bilişim sektöründe çalıştı.

1992-1999 yılları arasında Özgür Gündem, Özgür Ülke, Emek, Evrensel, gazeteleriyle; Gerçek ve Evrensel Kültür dergilerinde deneme, öykü ve yazıları yayımladı.

2007 yılında Hayat Televizyonu'nun ilk kurucuları arasında yer aldı. 2010'da bilişim sektöründeki profesyonel çalışmasını sonlandırdı.

2011 yılından itibaren Cumhuriyet, Radikal, Evrensel, Özgür Gündem ve BirGün gazeteleriyle; T24 ve bianet platformlarında yazıları; Evrensel Kültür ve İnsancıl Kültür Sanat dergilerinde öykü ve denemeleri yayımlandı.

2012-13 yıllarında Güneydoğu'da Diyarbakır, Batman ve Van illerinde çekilen Düşümdeki Uçurtma belgesel filminin genel koordinatörlüğünü yaptı.

Kızak (Evrensel Basım Yayın, 2012) ve Leyla'yı Beklerken (İnkılap Kitabevi, 2017) isimli öykü kitapları ile Aklın Ayak İzleri, (3 Cilt, İzBB Yayınları, 2024) isimli romanı vardır. 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ich liebe dich babaanne!

Bir çocuğun masumiyetini kalın bir camın soğukluğuna mahkûm eden zalimlikten barış çıkar mı?

Silahlara veda (3): Tarihin sığınak kapısı-Casene Mağarası

Tarih, kimi zaman hikâyesini garip cilvelerle anlatırdı bize. 102 yıl önce Güneyli Kürtler için bağımsızlık ve direniş ateşinin yakıldığı Casene, 102 yıl sonra Kuzeyli Kürtler için silahların bırakılarak aynı taleplerden vazgeçildiği sembolik bir yere dönüşür

Silahlara veda (2) : Rigas Feraios Meydanı’nda iki baş

Egemenler ile yeryüzünün ötekileri arasında süregelen mücadelenin tarihi, aynı zamanda biat etmeyip yaşadıkları dünyadan daha çok nefes almak için direnenlerin, boyun eğmeyip otoriteye başkaldıranların acımasızca cezalandırılması tarihidir

"
"