24 Nisan 2021

"Güven" arayışı artık komediye dönüşüyor

Bu kadar keyfi, bu kadar ölçüsüz, kendi getirdiği kuralları kendisi inkar eden, bu kadar aldırmaz bir yönetime halkın güvenmesi için hiçbir neden yok

"Tedavi gördüğünüzü üzüntüyle öğrendim. Rabb'imden Ramazan ayı hürmetine sizlere acil şifalar vermesini niyaz ediyorum. Cumhurbaşkanımızın selamlarını iletiyorum."

Bu son perdenin ayak sesleri!..

Yukarıdaki mesajı AKP Afyon İl Başkanlığı Korona'ya yakalanan yurttaşların cep telefonlarına gönderiyor!..

Bir bakıma, "insani" bir yaklaşım, sadece orada kalsa iyi de...

Mesajın sonundaki "Cumhurbaşkanımızın selamlarını iletiyorum" neyin nesi?..

Şunun şusu:

"Tayyip Erdoğan'a halkın duyduğu güven artık o ölçüde azalıyor ki, onun adını mutlak bir biçimde anmak için akla gelen her türlü yöntem deneniyor."

Hangi yetkili, hangi konuda konuşursa, konuşmanın bir yerinde mutlaka ve mutlaka "Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın talimatlarıyla" diye bir bölüme yer ayırıyor, önce emir şimdi alışkanlık olarak, o emir ve alışkanlık artık komediye dönüşüyor, Afyon'daki gibi.

Ya da futbol sahalarında panolarda yazdığı gibi:

"Temizlik, Maske, Mesafe, Erdoğan'ın fotoğrafı eşliğinde!.."

Tek adam rejiminin tipik karakteri olarak.

Sadece o değil, onun çok ötesinde, asıl hızla kaybettiği prestij ve oy oranına yeniden kavuşmak umuduyla, boş bir hayal olarak, her fırsatta "Erdoğan" demek!..

Hastalığa yakalanan insanlara Erdoğan'ın selamını göndermek o güveni geri getirmiyor çünkü, o selam insanların açlık ve yoksulluk sınırını aşmasına yetmiyor.

Açlık sınırını aşmaya yetmiyor

O kayıp her alanda o kadar belli ki...

Örneğin ve en son üç gün önceki gibi...

"Ne zaman ve ne amaçla konuşursa, hele de ekonomi ve dövizle bağlantılı konuşursa, dolar aynı gün yeniden tırmanışa geçiyor."

Üç gün önce çarşamba günü dolar 8.00 - 8.04 lirada dolaşıyor, Erdoğan 128 milyar dolarlık kaybolan dövizle ilgili, yine dişe dokunur hiç bir açıklama yok, konuşuyor, dolar o günden bu yana  8.30, hatta 8.40 liraya yükseliyor.

"Güven kaybının en iyi ve en objektif göstergelerinden biri."

Klasik söylemle, "piyasa artık Erdoğan'ın ekonomiyle ilgili hiç bir sözünü satın almıyor." O sözlere güven duymuyor.

90'dan 700'e fırladı

Aynı güvensizlik kendini salgınla mücadelede de, gösteriyor. Bunun da, yine objektif ölçüleri var.

Ocak ayı sonunda Amerika, İngiltere ve Türkiye karşılaştırması o ölçüyü netleştiriyor.

"22 Ocak'ta:

-Amerika'da bir milyon kişide 550 kişi Korona'ya yakalanıyor.

-İngiltere'de bir milyon kişide 600 kişi Korona'ya yakalanıyor.

-Türkiye'de bir milyon kişide 90 kişi Korona'ya yakalanıyor."

Her şeye rağmen, 2020 yılında bu yılın Ocak ayına kadar, resmi verilere göre, durum umut verici gibi görünürken, 2021 yılı tam çuvallama.

"17 Nisan'da:

-Amerika'da 550'den 200'e iniyor.

-İngiltere'de 600'den 50'ye iniyor.

-Türkiye'de ise, 90'dan 700'e fırlıyor."

Tam bir başarısızlık tablosu. Bu tablo Türkiye'yi salgında dünyada ilk sıraya taşıyor. Ve hâlâ "kısmi kapanma" ve buna bağlı gerçek dışı edebiyat parçalamaları...

Ne zaman?..

Ölümler artarken, yoğun bakımlar artık hasta kabul edemez hale düşerken...

"Erdoğan'ın hanesine bir güvensizlik notu da, buradan."

Sekiz kişi

O başarısızlıkta yönetimde beceriksizlik, bilime sırtını dönmenin dışında, "topluma kötü örnek olmak" ayrıca ve daha önemlisi, "kendi getirdiği kuralı kendisinin ihlal etmesi" ön sırada geliyor.

14 Nisan'da, on gün önce İçişleri Bakanlığı kısmi kapanmayla ilgili genelge yayınlıyor. 81 ile gönderilen genelgede cenazeler için ayrı bir bölüm ayrılıyor, şöyle:

"Kendisi veya eşinin vefat eden birinci derece yakınının ya da kardeşinin cenazesine veya cenaze nakil işlemlerine katılmak için refakat edecek olan kişi sayısı en fazla 8 olarak belirleniyor."

8 kişi!.. Cenazelere en fazla 8 kişi kişi katılacak. 8 kişi!.. İçişleri Bakanlığı öyle söylüyor.

Birkaç bin kişi

Genelge, dolayısıyla salgınla mücadelede bu kurallar İçişleri Bakanlığı tarafından belirleniyor.

Güzel!.. Peki, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ne yapıyor?..

Kendisine bağlı Bakanlığın genelgesinden birkaç gün sonra...

"Bir cemaat liderinin cenaze törenine birkaç bin kişi katılıyor, mesafe sıfır, aynı törene Süleyman Soylu da katılıyor, mesafe sıfır, insanlar üst üste!.."

Sıradan bir yurttaşa ait cenaze töreninde en fazla 8 kişi, cemaat liderinin cenazesine binlerce kişi!.. Cami avlusu ve mezarlık "lebalep dolu!.."

Ya da...

Bizzat Erdoğan'ın açıklamasıyla, "toplu iftarlar yasaklanıyor"...

Daha Ramazan'ın ilk gününde, ilk iftarda...

"Saray'da Gazi ve Şehit yakınlarına iftar veriliyor, Erdoğan'ın davetiyle!.."

Bu kadar keyfi, bu kadar ölçüsüz, kendi getirdiği kuralları kendisi inkar eden, bu kadar aldırmaz bir yönetime halkın güvenmesi için hiçbir neden yok.

Afyon'daki selamdan sahalardaki fotoğraflara uzanan "zorlamalar" artık komedinin sahnelerinden ibaret.

Yazarın Diğer Yazıları

Nostalji... Öğretici, yol gösterici ve çok keyifli

Türkiye’de ekonomiye yön veren, yine çok ağır bir kriz döneminde ülkeyi düzlüğü çıkarmayı öngören 24 Ocak 1980 kararlarının mimarlarından biri de Kaya Erdem

İbretialem için: Yunusemre Belediyesi'ne seyahat

Görgüsüzlük, doyumsuzluk, aç gözlülük, görmemişlik

"Milletin Meclisi" akla şimdi geldi!..

Yeni bir Anayasa için sıkışınca, gelsin Millet Meclisi