16 Aralık 2023

Klişelerin hegemonyası

Birileri çıkıp Demirel'in 24 saat klişesi şu iş(ler)e yaramıştır diyebilir mi?

Havada birtakım klişeler uçuşuyor. Siyasi aktörler zaten sınırlı bir havuz olan bu klişe dağarcığını paylaşıp birbirlerine atıyorlar. Siyasal yaşam derin bir sığlık içinde yaratıcılığı öldüren bir durağanlıkta sürüp gidiyor. Ve vakit kaybediliyor. Bugün burada bu klişelerin bir tanesinden, siyaset ve zamanla ilgili birinden söz etmek istiyorum.

Türkiye siyasetinin merkez sağda kabul edilebilecek (en iyi ihtimalle) şahsiyetlerinden Süleyman Demirel'in neredeyse bir atasözü payesi verilmiş olan "siyasette yirmi dört saat uzun bir zamandır" özdeyişini ele alalım. Akademisyenler ve siyasetçiler tarafından hikmetinden sual olunmazlık otoritesiyle son zamanlarda yerel seçimler vesilesiyle bir kez daha dolaşımı hızlandırılan bu klişenin çeşitli anlam yükleri olmasına karşın, yalnızca bir tanesinin olumlanarak öne çıkarılmasına bakalım.

Demirel ve hayranları (hiç değilse bu sözünün hayranları) onu siyasetin hızlı akışıyla, sürprizlere gebe oluşuyla, rakiplerin baskınına hazır bulunuşla ilgilendiriyorlar, başka anlam zenginlikleri de barındırabileceği üzerinde fazla durmuyorlar.

Bilgeliğinden kuşku duyulmayan bu siyasetçi bu sözüyle aynı zamanda, "dün dündür bugün bugündür" özdeyişini tamamlayacak şekilde, günlük partizan siyasetteki ilkesiz değişkenliği ele vermektedir. İşin içinde baskına hazır olmak kadar baskın yapmak da vardır, orta ve uzun vâdede ilkeli ve istikrarlı politika yapmaktan ziyade kısa vadeli küçük ayak oyunları yapmak vardır, ahde vefa değil opportünizm vardır.

Klişe faydalı ve doğru da değildir. Akdeniz havzasında zaman ekonomisi böyle çalışmaz: Hayatın temposu yavaştır hızlı değil: Beklenmeyeni son anda yapamayacak kadar rehavet içindedir Akdeniz insanı. Son anda gerçekleştirilmiş "önemli" icraat göstermek zordur -Demirel'in kendisi için bile.

Muhafazakâr bir politikacı olarak Demirel, kırk yıllık siyasal yaşamı sonunda ülkesine ne eser bırakmıştır bu mottoyla? Birçok bakımdan İtalya'nın "il divo"su Andreotti'ye benzer şekilde Türkiye'yi soğuk savaşta Amerika'nın ileri karakollarından biri haline getirmekten başka? (İtalyan sinemasının bu adı taşıyan siyasi filmine bir göz atılabilir.)

Klişenin bir başka örtük riski de var. Son anda baskın yapılıp oldu bittiye getirilen işlerden faydalı/olumlu sonuç mu alınır, geçici/olumsuz sonuç mu? Ülkede 50 yıl sürecek askeri darbeler rejimine her seferinde son anda eyvallah demek yerine, o âfete karşı sebatkâr bir mücadele yürütülemez miydi?

"24 saat klişesi"nin belli bir siyasi realizmi ve pragmatizmi temsil ettiği düşünülüyorsa, böyle düşünenler de yanılıyor. Hem o an için. Hem bıraktığı izler açısından. Birileri çıkıp Demirel'in 24 saat klişesi şu iş(ler)e yaramıştır diyebilir mi?

* * *

Yukarıda söylediklerimizden Demirel'in toplumun siyaset ahlakını tek taraflı bozduğunu ima ediyor olmamız gibi bir mana çıkarılmamalı. Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da bir etkileşim söz konusu diye düşünülmeli. Demirel'in siyasi dağarcığından belli bazı hikmetlerin seçilip baş köşeye oturtulmasında halkın, daha doğrusu siyasi sınıfın seçiciliği de rol oynamıştır. Niye bu klişe de, başkası değil? sorusunu sormak lazım. Siyasal kültürün neden bu klişe için daha verimli toprak olduğunu tahlil etmek lâzım. Hele şu içinde bulunduğumuz kah gizli ve hızlı yapılan kah âni ve fevri bozulan ittifaklar döneminde…

Yazarın Diğer Yazıları

Tarım ve madencilik

Siyanürlü muazzam atık toprak kütlelerini tasfiye etmek için 400 bin kamyon gerekir diyerek bu saatte işin imkansızlığını ima eden bakanlar, bunu bilmiyorlar mıydı? Niye bu yönteme izin verildi? Gangster şebekesinin bu yığını arkasında bırakıp sıvışacağı belli değil miydi? Nal toplamak devlete mi düşerdi?

Profesyonel politikacılar ve boşuna siyaset

Türkiye’de partiler, başka yerlerde genellikle olduğu gibi, birbirlerinden ayrışarak farklı sınıf kesimlerini, çıkar ve baskı gruplarını, ideolojileri ve programları temsil etmiyorlar. Büyük çoğunluğu merkez sağda ve aşırı sağda toplanmış durumda. Amaçları daha çok iktidar, daha çok vurgun

Deprem, lanet ve hayalet şehirler

Benim binam çökmedi, sadece yan yattı diyen veya deprem 7.5 değil 7.4 şiddetinde olsaydı benim yaptıklarım çökmeyecekti diyen veya ben inşaattan anlamam onun için beni suçlamanız yasalara aykırı diyen (yanlış duymadınız tam böyle dedi) "müteahhit"ler gerçek insanlar mıdır, insan suretindeki yok-insanlar mıdır, yok-kentleri kuran?