15 Nisan 2021

Potansiyel işsizler iş aramaya başlayınca işsizlik tırmanışa geçti

Ocaktan şubata istihdam aşağı yukarı yerinde sayarken iş arayan sayısının 250 bin artmış olması potansiyel işsizlerin giderek iş aramaya koyulduklarını göstermektedir

Pazartesi günü açıklanan işgücü piyasası istatistikleri (mevsim etkilerinden arındırılmış) işsizlikte büyük bir artış yaşandığını gösteriyor. Ocak ayında yüzde 12,7 olan işsizlik oranı şubat ayında yüzde 13,4'e sıçramış. Bir ay gibi kısa bir sürede bu çok yüksek bir artış. Açıkçası bu kadarını beklemiyordum. Önceki aylarda gevşetilen kısıtlamalar nedeniyle istihdam hizmetlerde artışa geçmişti. Öncü göstergeler ekonomik büyümenin de yılın ilk çeyreğinde pozitif olduğunu söylüyordu. Ne olmuştu da işsizlik birden tırmanışa geçmişti?

İlk olarak istihdam rakamlarına (mevsim etkilerinden arındırılmış) baktım. Toplam istihdamda 22 binlik bir azalma vardı. Tarım 52 bin istihdam kaybederken tarım dışında artış 30 bindi. Beklendiği gibi hizmetlerde ve inşaatta istihdam artmaya devam ederken (157 bin ve 37 bin) sanayide 166 bin kayıp söz konusuydu. Ama sonuçta tarım dışı istihdam az da olsa 30 bin artmıştı. İstihdamdaki gelişmeler işsizlikte ortaya çıkan bu kadar yüksek artışı açıklamıyordu. Öyleyse işsiz sayısında (iş arayanlar anlamında) önemli bir artış olmalıydı.

Nitekim işsiz sayısında bir ay içinde 3 milyon 986 binden 4 milyon 236 bine tam 250 binlik bir artış olduğu görülüyor. Biliyorsunuz Korona döneminde işgücü piyasasının sınırlarında büyük bir potansiyel işsizler ordusunun iş aramaya koyulmak için beklemekte olduğunu işsizlik yazılarımda sürekli vurguladım. İşlerini kaybettikleri halde iş aramaktan imtina edenler ile çalışmayı arzulayan ama çeşitli nedenlerle iş aramayanlardan oluşan bu ordunun 2020 yılında kabaca 2,5 milyondan 5 milyona yükseldiğini pek çok kez hatırlattım. İşsiz sayısındaki yüksek artış bize bu ordunun işgücü piyasasına doğru hareketlendiğini söylüyor.

Aşağıdaki tabloda salgın arifesi olan Ocak 2020 ile Şubat 2021 döneminde istihdam, işsiz sayısı ve bu ikisinin toplamı olan işgücü rakamlarındaki gelişmeleri özetlemeye çalıştım.

Tablo: İstihdam, işsiz sayısı ve işgücü: Ocak 2020-ubat 2021 (000)

Türkiye işgücü piyasasında salgın döneminde ortaya çıkan baş döndürücü dalgalanmalara geçmeden önce önemli bir hatırlatma yapmak istiyorum. Korona arifesinde durum zaten hiç parlak değildi. Ocak 2019'da istihdam 27 milyon 737 bindi. Yani az da olsa Ocak 2020'ye kıyasla biraz daha yüksekti. Buna karşılık işsiz sayısı da 214 bin daha fazlaydı. Yani istihdam duraklarken işsiz sayısında azalma durumu zaten kendini göstermişti. Bu tuhaflığın başlıca nedeni de artmakta olan kadın işsizliğinin kadınları işgücü piyasasından uzaklaştırmaya başlamış olmasıydı.

Temmuz 2020 işsizlik oranının zirve yaptığı aydır. İstihdamda 1 milyon 250 bin kayıp yaşanırken Ocak 2020'de yüzde 13,1 olan işsizlik oranı yüzde 14,4'e yükselmişti. Ocak 2021'e gelindiğinde istihdam kayıplarının önemli ölçüde telafi edildiğini görmüştük. Bir yıl öncesine göre istihdam kaybı 173 binden ibaretti. Ama aynı zamanda işsiz sayısı da bir yıl öncesine kıyasla 172 bin azalmıştı. Bu rakamlar potansiyel işsizler ordusundaki genişlemenin dolaylı göstergeleridir. Ocak 2021 itibariyle bu bu genişleme istihdam ve işsiz kaybının toplamı olan 345 binden çok daha yüksektir çünkü bir yıl içinde çalışabilir nüfusta 1 milyon 200 bin artış gerçekleşmiştir. Normal zamanlarda yaşıyor olsaydık bu nüfusun en az 800 bini işgücüne katılmış olurdu.

Sadede gelirsek. Ocaktan şubata istihdam aşağı yukarı yerinde sayarken iş arayan sayısının 250 bin artmış olması potansiyel işsizlerin giderek iş aramaya koyulduklarını göstermektedir. İşsizlik oranın bir ay içinde 0,7 puan artmasının esas nedeni de budur. Bu arada, birleşik kaplarda olduğu gibi, TÜİK'in yeni açıklamaya başladığı alternatif işsizlik oranlarının düşüşe geçmiş olması şaşırtıcı değildir. Nitekim "potansiyel işgücü ve işsizlerin bütünleşik oranı" yüzde 22,9'dan yüzde 22,5'e gerilemiştir. Ama bu gerileme işsizliğin iyiye gittiği anlamına gelmemektedir.

Şubat verilerinde dikkat çeken bir gelişmeye dikkat çekmek isterim. Kadın işgücünde Ocaktan şubata 143 binlik bir artışın olduğu görülmektedir. Erkek işgücünde ise artış 83 bindir. Eğer iş aramaya koyulan kadınlar çoğunlukla iş bulmuş olsalardı bu iyi bir haber olurdu. Ama ne yazık ki kadın istihdamında artış 27 binle sınırlı kalmış, kadın işsizlik oranı da son bir ayda yüzde 14,7'den 15,6'ya sıçrayarak tam 0,9 yüzde puan artmıştır. Erkeklerde ise istihdam artışı 50 bini bulduğundan işsizlik oranındaki artış 0,6 yüzde puandır (yüzde 11,7'den 12,3'e). Olan yine daha ziyade kadınlara olmaktadır.

İşsizlik nereye varır? Potansiyel işsizler giderek daha büyük kitleler halinde iş aramaya koyulur ama buna karşılık istihdamda güçlü bir artış olmazsa, işsizliğin artmaya devam edeceğini kestirmek güç olmaz. Ancak işsizliğin artması potansiyel işsiz ordusundaki çözülmeyi de frenleyecektir. Bu "karşı rüzgârın" sonucu olarak önümüzdeki aylarda işsizlik oranları nereye kadar tırmanır kestirmek güç. Ama şurası kesin: Üç yıldır Türkiye toplumu yüksek işsizlik altında yaşıyor. Bu böyle devam ettiği sürece yoksulluk da artmaya ve derinleşmeye devam edecektir.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Avrupa’da bireylerin yaşamdan en az memnun olduğu ülke Türkiye

TÜİK, “Ülkenin en önemli sorun sizce nedir?” diye sormak yerine, “Sizce ülkenin en önemli üç sorunu hangileridir?” diye sorsaydı acaba dış göç kaçıncı sırada yer alırdı?

İşsizlikte düşüşün endişe verici arka planı

İşsizlik oranının üç ay gibi nispeten kısa bir sürede 0,7 yüzde puan azalmasına sevinmek için istihdamda esaslı bir artıştan kaynaklanıyor olması gerekir. Oysa istihdamda üç aylık artış 123 binden, artış oranı da yüzde 0,4'ten ibaret. Bu yılın ilk üç ayından ikinci üç ayına istihdam artış oranı yüzde 2,3'tü. İstihdamın hız keserek duraklama eğilimine girdiği açıkça görülüyor

İkinci çeyrekte istihdam artışında tuhaflıklar

Kısacası, nereden bakarsanız bakın 2. Çeyrekte istihdam artışında özellikle de sanayi istihdam artışında bir tuhaflık olduğu aşikâr. İstihdam artışında bir tuhaflık varsa işsizlikteki azalmayı yorumlamaya değer mi? Ben değmeyeceğini düşünüyorum