13 Eylül 2021

Haziranda serbest düşüşe geçen işsizlik ne oldu da temmuzda sıçrama yaptı?

Bir ayda ne oldu ki hizmet faaliyetlerinde kadın iş gücüne yönelik büyük bir talep patlaması oldu?

Sevgili okurlar son yazılarımda Türkiye iş gücü piyasasını TÜİK’in baş döndüren aylık istatistikleri ile takip etmenin manasızlığı üzerinde durmuş ve aylık yazılar yerine TÜİK’in çeyreklik istatistiklerini kullanarak üç ayda bir yazmanın aklımıza mukayyet olma bakımından daha doğru olacağını söylemiştim. Nitekim ikinci çeyrek verileri açıklandığında derli toplu bir iş gücü piyasası değerlendirme yazısı da kaleme aldım (“Koronavirüs öncesine kıyasla azalan işsizlik ve karşılığında ödenen bedel”).

Ama geçen Cuma Temmuz iş gücü istatistikleri açıklandığında dayanamayıp bu yazıyı kaleme almaya karar verdim çünkü TÜİK istatistiklerinde tam da düşündüğüm gibi gelişmeler olduğu görülüyordu. Bir ay önce yüzde 13,1’den 10,6’ya paldır küldür yuvarlanan işsizlik oranı bir ay sonra yüzde 12,0’ye sıçramıştı. Fikri takip bakımından bu sıçramanın arka planını sizlerle paylaşmam gerektiğini düşündüm.

Zıt yönlü anormal rakamlar birbirini izliyor

Haziranda ne olduğunu kısaca hatırlatayım (“İşsizlikte görülmedik düşüşün gizemleri”): İstihdamda Hazirana kıyasla muazzam bir artış (602 bin) ortaya çıkmış ama daha şaşırtıcı olan işsiz sayısında 823 binlik daha da muazzam bir düşüşün görülmesiydi. Gizemli gelişmeler bu kadarla kalsa belki aklımız o kadar zorlanmazdı; TÜİK iş arayan sayısındaki 823 bin azalmanın 727 binin erkeklerden oluştuğunu söylüyordu.

Kabul edilmesi güç bu anormal gelişmeleri aktardıktan sonra şöyle devam etmiştim: “Büyük ihtimalle Temmuz rakamlarında bu anormallik düzelmiş olacak ve istihdam artışı da iş gücü artışının altında kalacağından işsizlik oranı da artacak”.

Temmuz rakamları bu tahmini doğrular nitelikte. İstihdam artışı 125 binde kalmış. Buna karşılık işsiz sayısında muazzam bir artış var: Tam 506 bin ve bunların 432 bini erkek. Yani Haziranda istatistiklerden kaybolan işsiz erkekler Temmuzda istatistiklerde yeniden görünür olmuşlar. Sonuçta işsizlik oranı da yüzde 10,6’dan 12,0’ye sıçramış.

Bu genel rakamlar TÜİK’in aylık iş gücü istatistiklerini giderek daha iyi yönetmeye başladığı izlenimini verebilir. Ne yazık ki ayrıntılara inildikçe bu izlenimin fazlasıyla iyimser kaldığı anlaşılıyor. Toplam istihdamda 125 binlik artış görüldüğünü söylemiştik. Acaba kadın erkek ayrımında bu artış nasıl bölüşüldü diye bakıyorsunuz ve hayretler içinde kalıyorsunuz: Erkek istihdamı 191 bin azalırken kadın istihdamı 316 bin artarak adeta coşmuş. Acep erkek istihdamı hangi sektörlerde azaldı diye bakıyorsunuz ve sanayide 275 binlik düşüş olduğunu görüyorsunuz. Durup dururken bu düşüş nereden çıktı demeyin. Haziranda yine durup dururken 256 bin artış vardı; anormallik zıt yönlü bir diğer anormallikle düzelmiş, hepsi bu.

Doğal olarak kadın istihdamındaki 316 binlik muazzam artışın nereden kaynaklandığını merak ediyorsunuz ve hizmetlerde kadın istihdamının 289 bin arttığını görüyorsunuz. Bir ayda ne oldu ki hizmet faaliyetlerinde kadın iş gücüne yönelik büyük bir talep patlaması oldu? Önemli bir şey olduğunu sanmıyorum doğrusu. Ağustos istatistikleri yayınlandığında bu anormalliğin de düzelmesini bekliyorum, o kadar.

Yazarın Diğer Yazıları

Avrupa’da bireylerin yaşamdan en az memnun olduğu ülke Türkiye

TÜİK, “Ülkenin en önemli sorun sizce nedir?” diye sormak yerine, “Sizce ülkenin en önemli üç sorunu hangileridir?” diye sorsaydı acaba dış göç kaçıncı sırada yer alırdı?

İşsizlikte düşüşün endişe verici arka planı

İşsizlik oranının üç ay gibi nispeten kısa bir sürede 0,7 yüzde puan azalmasına sevinmek için istihdamda esaslı bir artıştan kaynaklanıyor olması gerekir. Oysa istihdamda üç aylık artış 123 binden, artış oranı da yüzde 0,4'ten ibaret. Bu yılın ilk üç ayından ikinci üç ayına istihdam artış oranı yüzde 2,3'tü. İstihdamın hız keserek duraklama eğilimine girdiği açıkça görülüyor

İkinci çeyrekte istihdam artışında tuhaflıklar

Kısacası, nereden bakarsanız bakın 2. Çeyrekte istihdam artışında özellikle de sanayi istihdam artışında bir tuhaflık olduğu aşikâr. İstihdam artışında bir tuhaflık varsa işsizlikteki azalmayı yorumlamaya değer mi? Ben değmeyeceğini düşünüyorum