20 Nisan 2025

“Rap” nasıl dinlenir?

Yalnızca ritm ve konuşmadan oluşan melodisiz bir formatın nasıl olup da bu ölçüde popülerleştiğini, Trump’ın ABD’ye başkan seçilmesi kadar şaşırtıcı, anlaşılmaz ve ilginç buluyorum

New York şehrinde eskiden beri kulaklıkla dinlediği müziği, farkında olarak ya da olmayarak, mırıldanan ya da bağıra bağıra söyleyen insanlara rastlanır. Bunlar doğal olarak en çok toplu taşıma ortamlarında fark edilir. Kulaklarındaki müziğin sesinden kendilerini duyamayıp bet sesler çıkaran bu kişiler gülüp geçilen bir matraklıktır.

Sanırım 90lar gibi başını ileri geri sallamasından rap dinlediği belli olan kulaklıklı, genellikle siyahî gençler görmeye başladık (Türkçede rap” yazıp rep” diye okumak zorundayız). Bunların arasında da kulağının duyduğuna ağzıyla katılanlara sık rastlanıyor ama ağızdan çıkan detone bir melodi değil, on kelimeden biri ağır küfürden oluşan sözler oluyor ve haliyle bu pek gülünç bulunmuyor. (“Şarkı” sözlerine tipik bir örnek olarak bu işin en ünlülerinden Kanye West ve Jay-Z’nin şu düetine bakılmasını önerebilirim.) Anadili Türkçe olan biri olarak küfür dağarcığı toplamda beş, on kelimeyle sınırlı İngilizceye mecbur kaldıkları için bazen bu rap’çilere acıdığımı da belirteyim.

Ben kırk küsur yıl önce New York şehrine yerleşirken “breakdansı ve rap Bronx bölgesinden aşağılara inmeye başlamıştı. Break dansı bayağı bir hüner ve çalışmışlık gerektiren, kendine has hareketlerden oluşuyor (2024 olimpiyatlarına bir spor dalı olarak kabul edildi). Dansa eşlik eden vurmalı müzik de zamanla epeyce karmaşıklaştı (Porto Rikoluların etkisiyle olduğunu söyleyenler var).

Rap’i ilk duyduğumda aklıma üniversite yıllarımda keyifle dinlediğimiz bir Sulukule kaseti gelmişti: İki kadın çok ustaca çalınan bir darbuka eşliğinde ritmik, esprili, taşı gediğine koymalı” sözlerle atışıyordu. Rap de az çok o kavramla başladı ve en az elli yıldır pek ciddi bir değişimden geçmeden devam ediyor: Temeli tekrarlanan bir dört dörtlük ritm kalıbı eşliğinde birisinin ritmik biçimde ve genellikle hızlı bir tempoda konuşması oluşturuyor. Rap için “şarkı” kisvesine bürünmüş bir ileti ya da manifesto denilebilir. İngilizcede “rap” sözcüğü genellikle “beklenmedik ve güçlü vuruş ya da sözlü ileti” anlamına geliyor.

Görsel ögelerden bağımsız olarak, yalnızca bir “müzik parçası” olarak dinlendiğinde işin takdire sunulan, hüner gerektiren iki yönü var: Birincisi, ezberlenmiş epeyce bir lafın hızla art arda, ritmik bir biçimde aktarılabilmesi. İkincisi de sözlerin anlamı ve rapin olmazsa olmazı kafiyeler.

Yani, oldukça basit, herkesin her yerde kolayca deneyebileceği bir biçim söz konusu ve rap’in bütün dünyaya hızla yayılmasının birinci nedeni de sanırım bu. Bu biçim özellikle zor hayatlar yaşayan genç insanlara seslerini duyurmaları, kendilerini ifade edebilmeleri için bir “zemin” oluşturdu. Ses ve görüntü kaydı olanaklarının cep telefonlarına girmesi ve sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte söyleyecek bir çift sözü olan insanların bunu isterse rap formatında yapması bayağı kolaylaştı.

Rap sözlerinin temaları genellikle şunlardan biri oluyor: (1) Rapçinin içinden geldiği zor ortamı betimlemesi, eleştirisi ve toplumsal durum hakkındaki görüşleri. (2) Kendi “aykırı” yaşam biçimini övünerek ve savunarak anlatması. (3) Rakip bir rapçiyi aşağılaması (“saygısızlık” anlamındaki “disrespect” sözcüğünün kısaltması olan “diss” terimiyle anılıyor). (4) Bir olayın hikayesi (arada bir aşk ve ilişki hikayesi olabiliyor). (5) Anlamlı ya da anlamsız (kafiyeler yerine oturduğu sürece) aklına geleni sıralaması.

ABD’de en çok izlenen spor olayı “Super Bowl” olarak bilinen Amerikan futbolu ligi finalidir. Her seferinde devre arasında ünlü bir şarkıcının şatafatlı konseri yer alır. Bu yılki konseri rap’çi Kendrick Lamar verdi ve 134 milyona yakın izleyiciyle Super Bowl konseri izleyici rekoru kırılmış. Lamar konserinde “Not Like Us” adlı parçasıyla Drake adlı rakip rap’çiyi bir güzel “diss” ediyor. Milyonlarca dinleyicisinin olması, bol ödül ve para kazanmasının ötesinde, Lamar 2017’de “DAMN” albümündeki parçalarının  sözleriyle Pulitzer müzik ödülü alan ilk rap’çi de oldu.

Popüler müzikte çok sayıda dinleyici bulabilmenin anahtarı hemen her zaman çabuk öğrenilen ve akılda kalan bir melodi yakalayabilmek oldu. Bu nitelik (bazen çocuk şarkısı bile olamaz dedirtecek ölçüde basitleştiriliyor olsa da) hala gözetiliyor. Buna karşılık, rapte melodi olmuyor, olacak gibi olursa da işin erbabı bunu biraz “aslını reddetmek” ya da biçimi sulandırmak” gibi görüyor. Melodiye benzer bir şey olduğunda o sesleri genellikle arka plandaki eşlikçiler üstleniyor.

Sonuçta, yalnızca ritm ve konuşmadan oluşan melodisiz bir formatın nasıl olup da bu ölçüde popülerleştiğini, Trump’ın ABD’ye başkan seçilmesi kadar şaşırtıcı, anlaşılmaz ve ilginç buluyorum. Başka bir deyişle, zihinlerin bu parçaları nasıl olup da bir şarkı gibi algıladığını kavramaya çalışıyorum ve bunu henüz başarabilmiş değilim. Öyle ki, uzun zamandır süregelen bu merakımın sonucunda rap ritmleri zihnime öylesine yerleşmiş ki, yakın zamanda İstanbul’da hazırladığım “Bir de Ben” adlı “metinli dans gösterisi” az çok rap mantıklı bir iş olarak biçimleniverdi.

Rap’in nasıl algılandığını, neden ve nasıl takdir edildiğini  kavrayamamakta yalnız değilim: Internette bu soruyu ciddi olarak soran, bilgilenmek isteyen epeyce çok sayıda kişiye rastladım. Bunlara verilen yanıtların hemen hepsinde sözlere işaret ediliyor ve şiirden konuşuluyormuş gibi çarpıcı benzetmelerden, metaforlardan, kafiyelerden söz ediliyor. Eskiden Leonard Cohen ve Bob Dylan gibi şarkıcıların bazı şarkı sözlerine şiir kitaplarında rastlanırdı. Karşılaştırmalı baktığımda benim belki de artık epeyce eskimiş kafam onlarla rap sözleri arasında ciddi ölçüde derinlik farkları görüyor.

Rap’teki ritmik konuşma belki de melodi gibi algılanıyor ve bir popüler şarkının melodisini öğrenmenin, duyduğunda tanımanın, birlikte söylemenin verdiği tatmin yaşanıyor olabilir. Ama bir alay sözün ne dediğini anlamak (ben bir türlü beceremiyorum) ve ezbere alabilmek için parçanın onlarca kez dinlenmesi gerekir. Ve, sözler çok kayda değer veya haklı şeyler söylüyor olsa bile, bu sözleri ve aktarım biçimini ezberlemiş olmanın kişide nasıl bir tatmin yarattığını da anlayamıyorum. Belki de hızlı ve ritmik konuşmayı harfiyen öğrenip tekrarlayabilmenin yarattığı bir “beceri” duygusu söz konusu.

Sonuçta, daha önceleri örneklerine bir parça halk müziklerinde rastlanmış bir kavram ve biçimdeki rap müziği gelişip bir popüler müzik akımı olarak dünyanın dört bir yanına yerleşti. Bu müziğin neden ve nasıl yapıldığı, üretenlerin ne gibi gereksinimlerine cevap verdiği az çok belli. Ama bu müzik türünün kitleler tarafından dinleniş ve algılanış biçiminde de alıştıklarımızdan çok farklı birtakım niteliklerin söz konusu olduğunu düşünüyorum.

Yazarın Diğer Yazıları

Müzik deyip geçmesek mi?

Yeme içme ve alışveriş mekanlarında, film, video, podcast gibi iletilerde müziğin başlıca işlevi “ambiyans” ya da “atmosfer” yaratmak. Yani, doğrudan bilinçaltıyla muhatap olan “damardan” bir manipülasyon söz konusu. Bu, işitselin görsele kıyasla birtakım farklı, hatta çok daha güçlü nitelikleri olmasından kaynaklanıyor

Tiyatro sinemalaşıyor mu?

Teknolojiden yararlanarak farklı işler üretilmesi gösteri sanatlarında oldukça anlaşılır, yaygın ve önlenemez bir eğilimdir. Ancak, kullanılan teknolojinin dozu, ne ölçüde gerekli olduğu ve tiyatroyu başka bir şeylere evirip evirmediği gibi konuları çok dikkate almamız gerektiği kanısındayım

Ünlülük üzerine

Filmlerde başrol verilen oyuncuların çok büyük çoğunluğunun kadın olanları toplumun “güzel”, erkek olanları da “yakışıklı” bulduğu fiziksel yapıya sahip oluyor. Bu büyük çoğunluğa dahil olmayanları da güzel sayılmayan ama “farklı” tipte oyuncular oluşturuyor. Bu görünümdeki insanlara sokakta yürürken pek sık rastlamıyoruz-rastlayacak olursak da işte “film yıldızı gibi” diyoruz

"
"