01 Ocak 2024

Bastil Günü'nü neden kutlamıyoruz?

Yılbaşını kutlamayı, hele ağaç süsleyip kutlamayı dinimizce günah sayanlara Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, Noel'de ve pek çok ülkede yılbaşında çam ağacı süsleme geleneğinin Türklere özgü bir gelenek olduğunu hatırlatmıştı. Çığ'a göre, bu geleneğin kökeni Orta Asya Türk toplumlarının kutladığı Nardugan Bayramıymış. Kökeni bizde olsa ya da olmasa bir dönemin başlangıcını birbirimize iyi dilekler ileterek, güzel sözler söyleyerek kutlamak neden kötü bir şey sayılsın?

Sadece yılbaşını, adını değiştirip bir takım gerekçeler bulup kutlamakla mı yetinelim?

Bizce hoşumuza gidebilecek her yıldönümünü, her şeyi, benimseyip repertuvarımıza katmakta sakınca değil yarar vardır.

Bastil Günü bunlardan biridir. Bastil Günü¹, 14 Temmuz 1789'da Fransız halkının düzene karşı ayaklanıp Paris’teki Bastil Cezaevini basmasının yıldönümüdür. Fransız Devrimi'nin önemli bir dönüm noktası sayılan bu gün,1880 de, devrimcilerden Robespierre’in yönetimden uzaklaştırıldığı gün olan 27 Temmuz ve Kral 16.Luis’in idam edildiği 21 Ocak gibi başka tarihler de tartışılıp ulusal gün olarak kabul edilmişti.

14 Temmuz 1789'da Paris'te gerçekleşen Bastille Hapishanesi baskını,
Fransız Devrimi'nde önemli bir gün olarak kutlanıyor

“Bastil Günü’nün bizimle ilgisi nedir ?

Bastil gününe adını veren baskın, Osmanlı Padişahı III. Selim tarafından 1797 yılında Fransa’ya gönderilen ilk kalıcı elçimiz Moralı Esseyid Ali Efendi’nin görevine başlamasından sekiz yıl önce gerçekleşti. “Öyleyse, katkımız neydi ki kutlamamızı öneriyorsun?” demezler mi adama?

Birtakım çok görkemli vatandaşımız, gerçekleşmemiş olayları, sonra, ilgimiz olmayan ya da yarımyamalak ilişkilendiğimiz olguları sıkça üstlenirlerken biz neden Bastil Gününü de benimsemeyelim?

--Bulgaristan'da on altı yaşında ilk kez dünya rekoru kırmış olan halterci Naim Süleymanoğlu’nun 1986 da ilticasını organize edip -sonra uluslararası spor faaliyetlerine Bulgaristan yerine Türkiye adına katılabilmesi için eski ülkesine bir milyon dolar ödenmiş olması- gibi olayları kastetmiyorum.

Kastettiklerimi, yani bu konuda aklıma gelenleri sıralayayım:

--2016'nın son ayında Fransız Guyana’sından Göktürk 1 adını verdiğimiz bir uydu attırmıştık. Bu uydu, 354.6 milyon dolara İtalyan Telespazio ve Fransız Thales Alenia Space şirketleri tarafından üretilmişti. O zaman savunma bakanımız, “Allah'a hamdolsun, Türkiye kendi uydusunu yapabilen ülke haline geldi” demiş ancak aynı gün Ankara’daki İtalyan Elçiliği, “Bu törenin, İtalyan havacılık sanayiinin Türkiye’deki büyük başarısını ortaya koyduğunu “açıklamış ve haberi, internet sayfasında “İtalyan uydusu Göktürk-1 fırlatıldı” başlığıyla vermişti.

--3 Mayıs 2023'te Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı bir basın açıklaması yaparak “Cudi-Gabar’daki keşfettiğimiz rezervuar yaklaşık 1 milyar varil petrol içermektedir. ” demişti.

O sıralarda SOL gazetesinden B.Batur ile konuşan Enerji Politikaları Uzmanı Necdet Pamir, “Bir kuyu açıp petrolü bulduğunuzda bu bulgudan rezerv genellemesi ya da açıklaması yapamazsınız. Yaparsanız; bilimsel değil, siyasi bir açıklama olur.” demişti.

Bu haberi yansıtan basında yayımlanan bir videodan alınan ekran görüntüsü görsel arama motorunda aratıldığında bunun daha önce Venezuela ve Haiti gibi farklı ülkelerde çekildiğine yönelik iddialara yol açmıştı. Bu video, Venezuela merkezli @ervenjose isimli bir internet hesabı tarafından 28 Mayıs 2023 tarihinde “evimin avlusunda petrol keşfettim” başlığıyla ve Venezuela merkezli bir başka hesap olan @elviajero tarafından da “Venezuela'da petrol kuyusu” başlığı ile paylaşılmıştı. Bu güne kadar söz konusu videonun Gabar Dağı’nda çekildiğine ilişkin vb. herhangi bir kanıt bulunamamıştır.

--8 Nisan 2023'te ( genel seçimlerden hemen önce) İletişim Bakanlığı, “Uçak gemimizi devreye alıyoruz” haberini vermişti.

Bahis konusu geminin yani TCG Anadolu’nun hangi sınıf askeri gemi olduğuna dair araştırma yapıldığında geminin Deniz Kuvvetleri tarafından “Çok Maksatlı Amfibi Gemi (LHD)” olarak sınıflandırıldığı bilgisine ulaşılmıştı.

“Büyüteç” ve haberleri irdeleyen diğer kaynaklar, TCG Anadolu’nun bildiğimiz anlamda bir uçak gemisi olup olmadığını sorgulamışlardı. Bu kaynaklara göre “uçak gemisi” evrensel olarak şöyle tanımlanıyordu: Açık denizde sahip olduğu uçuş güvertesiyle savaş uçaklarının kalkış ve iniş yapabilmesini sağlayan bir donanma gemisidir ve uçağın fırlatılmasını sağlamak için güvertesindeki mancınıklarla ve uçakların iniş sırasında fren yapması için güvertedeki geri çekilebilir kancalarla donatılırlar.

Birincil görevi havacılık olmayan çok maksatlı amfibi hücum gemileri ise dikey kalkış ve iniş yapabilen uçaklar ve helikopterler için uçuş güvertesi sağlarlar.

TCG Anadolu’nun uzunluk, pist genişliği ve hacim büyüklüğü gibi özellikler açısından, diğer uçak gemilerinden fiziki olarak farklı olduğu anlaşılmaktaydı.

***

Bu konularda böyle geniş ve kapsayıcı davrandığımıza göre Bastil Günü’nü de neden benimsemeyelim ve hatta repertuarımızı bir kaç olguyu daha katarak niçin zenginleştirmeyelim?

--Türkmenistan’ın Cumhurbaşkanı Türkmenbaşı Niyazov, 2004 yılında çiftçilere hitaben yaptığı bir konuşmada şunları söylemişti:

"Yüce Tanrı, Türkmen toprağını en lezzetli meyvelerin bol bulunduğu bereketli bir kaynağa dönüştürdü. Bunların arasında…cennet meyvelerini andıran ve eşsiz bir tada sahip Türkmen kavunları da vardır. Türkmen kavunu gurur kaynağımızdır. Tadının dünyada eşi benzeri yoktur, kokusu baş döndürür”.

Bu ülkede her Ağustos ayının ikinci pazar günü ulusal bir bayram olarak kutlanan Kavun Bayramını benimsersek adı geçen ülke ile daha da yakınlaşmış olmaz mıyız?

--Bir Nisan Aptallar Günü: Bazı tarihçiler bu günün, Fransa'nın 1563 yılında Trent Konseyi'nin çağrısı üzerine Jülyen takviminden Gregoryen takvimine geçtiği 1582 yılına dayandığını düşünmektedir. Jülyen Takviminde, Hindu takviminde olduğu gibi, yeni yıl, 1 Nisan civarında bahar ekinoksu ile başlardı.

Uzun süre yeni yılın başlangıcının 1 Ocak'a alındığını fark edemeyen ve 1 Nisan civarında kutlamaya devam eden insanlar, şakalara ve aldatmacalara maruz kaldılar ve "Nisan aptalları" olarak adlandırıldılar. Bu anane, gerekçesi değişerek günümüze dek sürmüştür.

Bizde de resmen olmasa bile zaman zaman uygulanan ve birbirimize soğuk, sıcak vb. şakalar yapmamız için vesile oluşturan bu günü de resmi bir bayram günü olarak benimsersek mesela önemini bir türlü anlayamadığımız, değerini bilemediğimiz hatta Madımak Otelinde yakmaya kalktığımız Aziz Nesin’i de anmış olmaz mıyız?


¹ Bastille Günü 

Yazarın Diğer Yazıları

Vekilleri kura ile seçsek ne olur?

Birçok ülkede seçimlere az sayıda vatandaşın katılması, politikanın çeşitli kademelerinde görülen yolsuzluklar vb. demokrasinin nasıl sürdürüleceği konusunda endişeye ve bu nedenle araştırmalara yol açmıştır. Siyasette temsil edilmediğini hisseden seçmenlerin sayısı az değildir. Acaba milletvekillerinin seçilme yöntemleri bu aksaklıklara yol açan önemli bir unsur mudur? Öyle ise nasıl düzeltilmelidir?

AKP, CHP'nin gerisinde kaldı; başka bir şey olmadı mı?

İktidarın ikinci plana düşmesi çok önemlidir ama iktidarın dayanağı olan, her fırsatta vurguladığı düşünce ve inanç tarzının etkisini yitirmesi çok daha önemlidir ve kalıcıdır

AKP artık birinci parti değil! Sonra ne olur?

Otoriter bir rejimden demokrasiye geçiş ne zaman sona erer? Bu sorunun cevabını vermek öyle kolay değil; demokrasiye yöneliş ile demokrasinin pekişmesi arasında fark var. Demokrasinin, bir kez varıldığında, sonsuza dek duvarlarındaki muhallebileri yalayacağımız bir cennet olmadığını da unutmamız gerekir; demokrasi daha çok Tokat'ın bazı yörelerinde oynanan omuz halayına benzer, alttakilerin omuzlarına basmış, keyifle oynayan kimseleri taşıyanlar yorulduklarında sona erer