11 Haziran 2023

Ruhumuza iyi gelecek

Yazın ilk günlerindeyiz. Yaseminler çiçeklerini dökse de hanımelleri var ve ıhlamurlar... Şimdi bir şarkı tutturun. Daha da iyisi, yazara güvenip bir dörtlük yazıp, ona da bir beste yapın. Sonra da kumrular eşlik etsin sesinize

14 Mayıs günü müşahit olduğum okuldan gün kararırken çıktım. Çok yorgundum. O gün sabahlara kadar süren seçim tartışmalarını izleyemedim. Bir arkadaş divanında uyuyup kaldım.

Ertesi sabah üzerimde bir gri örtü ile uyandım: Ülkem için belirsizlik sürüyordu.

Sonraki bir iki gün başımda bir uğultu. Gri örtüyü sanki bir mont gibi giymiş, başıma kadar da fermuarı çekmişim. Fermuar sıkışmış açamıyordum.

Sadece üç gün sonra, 17 Mayıs Çarşamba, her ayın en beklenen günü geldi.

Arkadaşlardan kim dile getirdi hatırlamıyorum: "Gitmesek mi?"

Yine içimizden biri, cılızca "gidelim", dedi. "İstersek yarısında çıkarız." 

Yarım saat sonra Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi'nin (AASSM) önündeydik.

Merdivenlere ilk adımı attım, montun fermuarı açıldı ve yere düştü. Dönüp bakmadım; karanlığın içinden harikalar diyarına yuvarlandım.

Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi'nin yeri, yaşıtlarım bilir, bir zamanlar troleybüs garajı idi. Troleybüsler servisten kaldırılınca bu arazi ne olacak tartışması başladı. Kentin göbeğinde, bu çok kıymetli araziye İzmir Büyükşehir Belediyesi AASSM'ni inşa etmeyi seçti. Ülkemizde bazı yerlerin ya da mekânların adlarının nereden çıktığını anlayamaz, hayatta, üstelik zaten görevi olanların adları okullara, merkezlerine sıklıkla verilirken, İzmir'in onuru Ahmet Adnan Saygun'un adı hak ettiği gibi bu sanat merkezinde yükseldi. Merkez, İzmir Büyükşehir Belediyesinin deyişiyle İzmirlilere bir armağandı.

Bu armağan paketinin bir bölümünde merkezin Büyük Salon'u var. Binanın mimarisi bir yarışma ile bu eseri yapan bir Türk ekibe ait; ama, Büyük Salon'un çok meşhur bir akustiği var ki, Sidney Opera Binası ile Kraliyet Opera Binasının ses projesini yapan ekipten danışmanlık alınmış.

İşte, Olten Filarmoni her ay bu Büyük Salonda bir etkinlik düzenliyor. Kulaklarımızın pası siliniyor.

Olten Filarmoni, bir İzmir güzeli; Genci, deneyimlisi ile sanatçıları bir araya getiren bir platform.1 17 Mayıs etkinliğinde müzik dışında görsel bir şölen de sunuldu. "Sentez" başlıklı gösteride Olten Filarmoni Orkestrası İzmir Devlet Opera ve Balesi Dansçıları ile aynı sahnede yer aldı. Klasik baleden, modern dansa, Latin danslarından halk danslarına kadar çok geniş bir yelpaze ile sunulan dansların sentezi yapıldı. Kuğu Gölünden kaçmış bembeyaz bir kuğu da sahnede yer aldı, zeybek ezgileri eşliğinde efeler de.

Gecenin sonunda yine merdivenlerin başındaydık. Bu sefer yukarıdan aşağıya bakarken orada duruyor, ayrılamıyorduk. Aramızda gözleri dolan, bayağı ağlayanlar oldu: "Ne güzel çocuklar bunlar, ne güzeller! Buradalar, bu topraklarda olmayı sürdürecekler. En derinlere ulaşabilen ışık dalgaları gibi, iyilik, hoşluk, güzellik saçacaklar."

Sanat dolu bir gece hepimize iyi gelmişti.

Bir hafta sonra sanatın insan ruhuna nasıl iyi geldiğini anlatan bir yazı New York Times'ta yayımlandı.2 Makalede, hem kişilerin kendi sanat çalışmaları ve üretimlerinin hem de konsere katılmak veya bir müzeyi ziyaret etmek gibi etkinliklerin ruh sağlığına fayda sağlayabileceğini gösteren "gerçekten sağlam kanıtlar" olduğunu anlatılıyordu.

Örneğin, şarkı söylemek en önemli aktiviteler arasında yer almalıydı; çünkü şarkı söylemenin, vücudun stres altındayken saldığı bir hormon olan kortizol seviyelerini azalttığını bulunmuştu.

"Ya yeteneğimiz yoksa?", dediğinizi duyar gibiyim.

Makale bu sorunun geleceğini bildiğinden olsa gerek başlıkta konuya yer vermişti:

"Sanat Ruh Sağlığınıza Nasıl Fayda Sağlayabilir (Yetenek Gerekmez)."

Yazının ana fikri yeterince yaratıcı olmadığınız şeklindeki düşüncelerden kurtulmak üzerine.  

Bir haiku yazarak başlayın diyor yazar, sonrası gelecektir.

Yazın ilk günlerindeyiz. Yaseminler çiçeklerini dökse de hanımelleri var ve ıhlamurlar...

Şimdi bir şarkı tutturun.

Daha da iyisi, yazara güvenip bir dörtlük yazıp, ona da bir beste yapın.

Sonra da kumrular eşlik etsin sesinize.


Kaynaklar

1https://www.oltenfilarmoni.com/

2https://www.nytimes.com/2023/05/22/well/mind/art-mental-health.html

Pınar Okyay kimdir?

Prof. Dr. Pınar Okyay, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı başkanıdır. 

Pınar Okyay, 1983'te Bornova Anadolu Lisesinden, 1989'da Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinden ve 1993'te Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Halk Sağlığı Bölümünden mezun oldu. 

Halk sağlığında epidemiyoloji, sağlık araştırma yöntemleri, araştırma ve yayın etiği, biyoistatistik, kadın sağlığı ve afet ağırlıklı çalışmaktadır. 

Üniversite hastanesi başhekim yardımcılığı, Özdeğerlendirme Kurulu başkanlığı; 2016-18 döneminde Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) Yönetim Kurulu üyesi; 2018 Kasım 2021 Temmuz döneminde HASUDER'in Yönetim Kurulu başkanlığı yaptı.

Halen HASUDER Toplumsal Cinsiyet ve Üreme Sağlığı ile Afetler Çalışma Gruplarında çalışmaktadır. Sağlık Bakanlığı Tıpta Uzmanlık Kurulu TUKMOS ve Halk Sağlığı Yeterlilik Kurulu Denetleme Komisyonu üyesi. 

2020 Nisan -2021 Mayıs tarihleri arasında Sağlık Bakanlığı COVID-19 Bilimsel Danışma Kurulu üyeliği görevini yürüttü. 

Türk Tabipleri Birliği (TTB) bünyesinde TTB Halk Sağlığı Kolu başta olmak üzere çeşitli görev gruplarında yer almaktadır. 

Aydın Tabip Odası üyesidir; yönetim kurulu üyeliği yapmıştır; halen TTB Delegesidir. 

Bir kitapsever, gezgin ve T24 İnternet Gazetesi haftalık köşe yazarıdır.

Yazarın Diğer Yazıları

Dünya Sağlık Günü 2024: Sağlık, bir insan hakkıdır

Dünya Sağlık Örgütü, bu yılki teması altında yönetimler için bir yol haritası da tanımlamış

Çalışma hayatında üreme sağlığı niçin önemli?

İş dünyasındaki kadınların cinsel sağlık ve üreme sağlıkları üzerinde kontrole sahip olmaları, bu kadınların daha sağlıklı, daha güçlü ve kişisel ve profesyonel yaşamlarında daha iyi karar verme gücüne sahip olmalarını sağlayacaktır

Yerel seçimlerde “Sfumato” üzerine

Bize eşitsizliklerimizi düzelten, daha çok gereksinim olanı daha çok önceleyen bir bakış açısına sahip başkanlar lazım.