Daha önceki yazılarımdan birinde obezite için yapılan ameliyatları yıllar önce yapılan mide ülser ameliyatlarına benzetmiştim. Mide asiditesini kontrol eden ilaçların ortaya çıkması ile birlikte ülser cerrahisi neredeyse ortadan kalktı.
Cerrahi tedavinin en son seçenek olması gerektiği hep vurgulanır. Obezite ameliyatları da diğer cerrahi tedavilerde olduğu gibi ölüme bile yol açan komplikasyonlara neden olabiliyor. Obezitenin ilaç ile tedavisi konusunda gelişmeler olması umut verici.
Son yılların en popüler ilacı Ozempic ismi ile pazarlanan glukagon like peptide-1 (GLP-1) reseptör agonisti semaglutide. Bu ilaç dünya çapında öylesine tutuldu ki ilacı üreten Novo Nordisk firması Danimarka ekonomisini olumlu yönde etkilemeye başladı. Danimarka’da 2023 yılında yeni oluşturulan iş imkanlarının beşte biri bu firma tarafından yaratılmış.

GLP-1 ne yapıyor derseniz şöyle özetlenebilir: İnsülin salınımını arttırır, glukagon sekresyonunu azaltır, gıda alınımını ve iştahı azaltırken, gastrik boşalmayı geciktirir ve kilo verdirir. Kısaca, amaca çok uygun gözüküyor. İlacın kullanılması yüzde 20 civarında bir kilo kaybı sağlamaktaymış.
Bu yıl 215 bin kişide yapılan çalışmada ciddi kilo kaybı yanında nefes darlığının ortadan kalkması, kalp ritmi düzelmesi gibi birçok olumlu yan etkilerinin de olduğu saptanmış. Daha da önemlisi bu insanlar ruhen kendilerini çok daha iyi hissetmeye başlamışlar.
Durum böyle olunca da obez olmayan ama birkaç kilo verirsem hiç fena olmaz diyenler de kullanmaya başlayınca ilaç satışları patlamış. Bu grup ilaç kullananların yüzde 40’ını oluşturuyor.
İlacın yaygın kullanımı ile “Bu ilaç obezite cerrahisinin yerini alacak mı?” sorusu sorulmaya başlandı. Şimdilik cevap: Henüz değil.
Cerrahi riskler bir yana kilo verdirmede cerrahi yöntemler daha etkin. Aynı şekilde kalp rahatsızlıkları, diyabet, tansiyon kontrolü gibi konularda cerrahi tedavi daha üstün gözüküyor.
İlginç bir şekilde de ameliyat olmak ilaç kullanımına göre daha az masraflı. Ameliyat giderleri düzenli ve uzun süre (belki de ömür boyu) ilaç kullanımı karşısında düşük kalmış. Zaman içinde ilaç daha ucuz hale gelirse durum değişebilir elbette.
Cerrahi ile ilaç tedavisinin kombine edilmesi de uygulanmaya başlanmış. Aşırı kilolu olanlarda ilaç kullanarak kilo verdirmek cerrahi riskini önemli bir ölçüde azalttığından bu yönde kullanım da artmış.

İşi daha da abartanlar safra kesesi, fıtık gibi sorunları olan obez hastalarda ameliyat öncesi ilaç kullanarak kilo verdirmenin yararlı olacağını savunuyorlar. Obez hastalarda her türlü komplikasyon cerrahi sonrası daha fazla ama ilaç kullanımı hangi koşulda olmalı sorusunun cevabı yok. Bu tartışmalardan ilaç firması memnundur mutlaka. Kullanım ne kadar yaygınlaşırsa kazanç o kadar artacak.
İlaçlar ile ilgili olarak tedbiri elden bırakmamak gerekiyor. Bu ilaçların kullanımı son üç yılda ortaya çıktı. Bu nedenle de uzun dönem sonuçları bilinmiyor. Beklenmedik yan etkiler çıkar mı? Bilinmez. Beş on sene sonra başka şeyler konuşuyor olabiliriz.
Kayıtlara göre ABD’de nüfusun yüzde 40’ı obez. Tüm dünyada ise bu rakam yüzde 16 olarak veriliyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülkemizde kadınların yüzde 20,9'u, erkeklerin ise yüzde 13.7’si obez. Ortalamada Türkiye'de obezite oranı dünya ortalamasına benzer şekilde yüzde 17 oluyor. Tüm dünyada erkek obezite oranı daha fazla iken farklı olarak Türkiye’de kadın obez sayısı fazla. Toplumda bu kadar yaygın olan bir sorunun ameliyat ile çözülemeyeceği de açık. Problemin çözülebilmesini sağlayacak uygun bir ilaç tedavisi için çalışmalar son hız devam ediyor. Obezite için yapılan ameliyatların sonunun gelmesi çok uzak gözükmüyor.
Obezite sorunu toplumumuzda artmaya devam ederken Sağlık Bakanlığı bu konuya ağırlık vereceğine sezaryen ile yapılan doğumlara takmış vaziyette. Normal doğum diye bir tanımlama yok. Vajinal doğum ve sezaryen ile doğum var. Bu kararı da anneler ve hekimleri birlikte verir.
A. Özdemir Aktan kimdir?
A. Özdemir Aktan, Ankara'da doğdu. İlkokulu Rize'de bitirdikten sonra ortaokulu Talas Amerikan Kolejinde, liseyi ise Tarsus Amerikan Kolejinde bitirdi.
1971 yılında girdiği Hacettepe Tıp Fakültesini 1977 yılında bitirdi ve aynı yıl Hacettepe Tıp Fakültesi Genel Cerrahi asistanı oldu.
!982 yılında genel cerrahi uzmanı olduktan sonra askerlik ve zorunlu hizmet sonrası 1986 yılında Gazi Üniversitesinde yardımcı doçent olarak akademik kariyerine başladı. 1988'de Marmara Üniversitesine geçtikten sonra aynı yıl doçent ve 1994 yılında da profesör oldu.
Marmara Üniversitesinde 27 yıl görev yaptıktan sonra 2015 yılında KHK ile üniversiteden uzaklaştırıldı.
İstanbul Tabip Odasında değişik görevlerden sonra 2006-2010 yılları arasında İTO başkanı, 2010-2012 yılları arasında TTB Merkez Konseyi ikinci başkanlığı ve 2012-2014 yıllarında ise TTB Merkez Konseyi başkanlığı yaptı. İTO anılarını "Savaş Köprüleri Vurur" ve TTB anılarını "Hekimler Suç İşliyor" isimli kitaplarda yayımladı.
Halen hekimlik mesleğine ve TTB aktivistliğine devam ediyor.
Evli ve iki çocuk babası.
|