28 Ocak 2024

Başarının ödülü her yerde aynı olmuyor

Haberal 2238 sayılı kanun ile organ ve doku nakli yasasının çıkmasında rol oynadı. Yurt içi ve dışından birçok ödül alan Haberal, ülkesi tarafından ödüllendirilmek bir yana, daha sonra beraat edeceği bir suçlama ile hapse atıldı ve dört yıldan uzun süreyi tutuklu olarak geçirmek zorunda kaldı

Sir Roy Calne 6 Ocak 2024'te, 93 yaşında vefat etti. Yeni nesil onu tanımıyordur ama kendisi organ nakli dünyasının efsane cerrahlarından birisiydi.

1968 yılında Avrupa'da ilk karaciğer naklini gerçekleştiren, 1987'de İngiltere'de ilk ince bağırsak naklini yapan cerrah olarak tanındı. 1994 yılında ise mide, ince bağırsak, pankreas, karaciğer ve böbrek naklini bir arada yapan da ilk kez o oldu.

Roy Calne'nın saygınlığını daha da arttıran, yaptığı ameliyatlardan çok bu alana yaptığı bilimsel katkılar oldu.

Organ naklinin ilk dönemlerinde teknik sorunlar çözülmüştü ama aşılması gereken esas sorun organın reddiydi. İlk böbrek nakli DNA'ları aynı olan ikizler arasında yapıldığı için böyle bir problem olmadı ama her zaman da birisi hastalanmış ikiz kardeş bulunamaz ki!

Organ reddini önlemek için ilk dönemlerde X ışınları kullanıldı ama işe yaramadığı görüldü. Roy Calne kanser tedavisinde kullanılan 6-merkaptopürin ve azotioprini hayvan deneylerinde kullandı. Azotioprin biraz daha iyi gözükse de sorunu çözmekten uzaktı.

1970'li yıllarda çalışmalarına başladığı siklosporin ise organ naklinin önünü açan ilaç oldu. Nakledilen böbreklerin bir yıllık yaşam süreleri yüzde 50'yi bulamazken, yüzde 80'lerin üzerine çıktı.

Roy Calne'nın özel zevklerinin başında resim yapmak gelirmiş. Ünlü İskoç ressam John Bellany'ye karaciğer nakli yaptıktan sonra ondan resim dersleri almış ve birbirlerinin portrelerini yapmışlar. Roy Calne bu hobisini nakil yaptığı hastalarının portrelerini yaparak devam ettirmiş ve 1991 yılında Londra'da bir resim sergisi de açmış.

Calne bunca başarı ile hakkı olan sayısız ödül almış ve 1986 yılında Kraliçe II. Elizabeth tarafından şövalye ünvanı verilerek "sir" olmuş. Özetle, ülkesi de Sir Royle Calne'ı onurlandırmış. Roy Calne Marmara Tıp Fakültesi'nin daveti ile İstanbul'a geldiğinde hem dinlemek hem de tanışmak şansına sahip olmuştum.

Bir de bizim tarafa bakalım: Hacettepe Tıp Fakültesi öğretim üyesi olan Prof. Dr. Mehmet Haberal 1975'te Türkiye'de ilk kez canlı vericiden böbrek naklini, 1978'de de Türkiye'de ilk kadavradan böbrek naklini gerçekleştirdi.

Türkiye'deki ilk kadavradan karaciğer naklini de 1988 yılında yine kendisi ve ekibi başardı. Ayrıca, 1990'da Türkiye'de ilk kez canlı donörden yapılan karaciğer nakli ameliyatı Avrupa, Orta Doğu ve Afrika'daki ilk olma özelliğini taşır.

Haberal 2238 sayılı kanun ile organ ve doku nakli yasasının çıkmasında rol oynadı. Yurt içi ve dışından birçok ödül alan Haberal, ülkesi tarafından ödüllendirilmek bir yana, daha sonra beraat edeceği bir suçlama ile hapse atıldı ve dört yıldan uzun süreyi tutuklu olarak geçirmek zorunda kaldı.

Prof. Haberal'ın suçu iktidar partisi ile aynı siyasi çizgide olmamasından ibaretti. "Bizden" olmayanlara Türkiye'de hayat hakkı tanınmıyor. Nobel ödüllü Orhan Pamuk ve Aziz Sancar aynı durumda ve şimdilik görmezden geliniyor, yok sayılıyorlar. Ekonomi Nobel ödülünü almasına kesin gözüyle bakılan Daron Acemoğlu da iktidarın düşman bellediklerinden.

İşin daha kötüsü de iktidarın gözdeleri arasından bu tür başarıların kıyısına bile yaklaşan olmuyor. İster sanatçı olsun, ister bilim insanı, özgürlük ortamı olmadan gelişemiyor. Aradan sıyrılıp yükselenler ise, iktidarla aynı çizgide değilse, yok edilmeye çalışılıyor. Sonuçta, bu ülkeye yazık oluyor.

A. Özdemir Aktan kimdir?

A. Özdemir Aktan, Ankara'da doğdu. İlkokulu Rize'de bitirdikten sonra ortaokulu Talas Amerikan Kolejinde, liseyi ise Tarsus Amerikan Kolejinde bitirdi.

1971 yılında girdiği Hacettepe Tıp Fakültesini 1977 yılında bitirdi ve aynı yıl Hacettepe Tıp Fakültesi Genel Cerrahi asistanı oldu.

!982 yılında genel cerrahi uzmanı olduktan sonra askerlik ve zorunlu hizmet sonrası 1986 yılında Gazi Üniversitesinde yardımcı doçent olarak akademik kariyerine başladı. 1988'de Marmara Üniversitesine geçtikten sonra aynı yıl doçent ve 1994 yılında da profesör oldu.

Marmara Üniversitesinde 27 yıl görev yaptıktan sonra 2015 yılında KHK ile üniversiteden uzaklaştırıldı.

İstanbul Tabip Odasında değişik görevlerden sonra 2006-2010 yılları arasında İTO başkanı, 2010-2012 yılları arasında TTB Merkez Konseyi ikinci başkanlığı ve 2012-2104 yıllarında ise TTB Merkez Konseyi başkanlığı yaptı. İTO anılarını "Savaş Köprüleri Vurur" ve TTB anılarını "Hekimler Suç İşliyor" isimli kitaplarda yayımladı.

Halen hekimlik mesleğine ve TTB aktivistliğine devam ediyor.

Evli ve iki çocuk babası.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Filistin: Hep savaş, göç ve yoksulluk

Türkiye dahil tüm müslüman ülkeler olmak üzere Filistinlilerin kimsenin umrunda olmadığını 2006 yılında fark etmiştim. O yıl Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi tarafından bir Suriye-Lübnan gezisi düzenlendi. Amaç savaşın yıkıcı etkilerini uzun yıllardır yaşayan bu komşu bölgeye ziyaret ve iki ülkenin sağlık sistemlerini gözden geçirerek karşılıklı deneyim paylaşmak idi...

Vitamin tutkumuz

Vitaminleri vücudumuz sentezleyemiyor ve gereksinimiz var. Haplarla değil de doğal yollardan alsak daha iyi olmaz mı?

Hastayken verilen sözler

Yataklarında ve hele de ameliyat masasında olan hastalarımızın zor durumda oldukları zaman verdikleri sözlerin işler yoluna girdiğinde değiştiğini sıkça görüyoruz. Hekim olarak bunları izlemek de ilginç oluyor