22 Haziran 2025
Portakal saçlı ve fondötenli, narsist ve artist reis Trump'ın en övündüğü konulardan biri ne kadar başarılı bir iş adamı olduğudur. Oysa iddialarının çoğu gibi bu da gerçek dışıdır.
Trump giriştiği üniversite, havayolu, kumarhane ve emlakçılık gibi işlerin çoğunu batırdı. Öte yandan tipik bir narsist olarak gündemde kalma çabası ve TV artistliği Trump isminin bir marka olarak pazarlanmasını kolaylaştırdı. O da çalışmadan milyonlar kazandı, düzenlediği güzellik yarışmalarında katılımcıları taciz etti ve mankenlerle evlendi.
Trump 2016’da ilk kez başkan olduğu zaman başarılı popülist bir iş adamı olarak sahneye çıktı. Ancak 2024’te başkanlığı ikinci kez kazandığı zaman artık ABD'yi kendi holdingi gibi görmeye başladı. O da şirketin CEO'su, belki de daha da fazlasıydı. Çünkü şirketlerde hissedarlar hesap sorarlardı.
Bugünlerde Trump'tan hesap sorabilecek güç olarak sadece çoğunu ele geçirdiği yargı kaldı. Onu da dinleyip dinlemeyeceği kesin değil, ama mahkeme kararlarını uygulamayı geciktireceği kesin. Kongre şimdilik tamamen cebinde. Ancak gelecek yıl ara seçimlerde Temsilciler Meclisi Demokratlara geçebilir. Bu da Trump'a sistemi dağıtıp oligarkların lehine yapılandırması ve şirketlerini zenginleştirmesi için dar bir pencere veriyor.
Trump’ın ikinci başkanlık dönemi demokratik kurumların sınırlarını test eden bir servet transferi sürecine dönüştü.
Trump başkanlığı kamu hizmetinden önce özel şirketlerinin büyümesi için bir basamak olarak kullandı. İkinci döneminde çıkar çatışması kavramı neredeyse tamamen ortadan kalktı. Devletin milyonlarca dolarlık etkinlik harcamaları Trump Otellerine ve golf sahalarına yönlendirildi. Beyaz Saray danışmanlarının düzenlediği konferanslar bile Trump’a ait mülklerde gerçekleşti.
Güvenilir kaynaklar Başkan Trump'ın 2024 seçim kampanyası başladığından bu yana kişisel servetini iki katından fazla artırdığını yazıyorlar. Trump ve ailesinin gayrimenkul ve kripto girişimlerine milyarlarca yabancı dolar aktığı da biliniyor. Gökyüzünde bir saray olan ve her yeri altın kaplama hacıağa işi uçağın Katar hükümeti tarafından Trump'a hediye edildiğini Mısır'daki Sağır Sultan bile duydu.
Trump’ın af yetkisini kullanma biçimi ikinci döneminin en tartışmalı konularındandı. Bağış karşılığı af iddiaları ayyuka çıktı. Kampanya bağışçıları, eski müttefikler ve iş dünyasının ağababaları Trump’ın af listesindeydi. Bu durum hukukun üstün olduğu değil, bağlantısı olanın kurtulduğu bir düzen yarattı. Affetme yetkisi adaletin değil, sadakatin ödüllendirildiği bir enstrümana dönüştü.
Sağcı aktivist Elizabeth Fago Nisan ayında Trump'ın süper siyasi eylem komitesi olan MAGA Inc.'in kişi başı bir milyon dolarlık bağış yemeğine katıldı. Hemen ardından vergi suçlarından mahkum edilmiş Fago'nun oğlu Paul Walczak'a tam bir af çıkarıldı. Bu af Trump'a siyasi veya mali destek sağlayan kişilere sağlanan birçok aftan biriydi.
İkinci başkanlık döneminde Trump medyayı sadece etkilemekle kalmadı, doğrudan satın aldı. Trump Media & Technology Group'un hisseleri MAGA kitlesi tarafından bir tür sadakat yatırımı olarak görüldü. Devlet politikalarının Trump’a ait medya kuruluşlarında önceden duyurulması hisse değerlerini yapay biçimde artırdı. Bir başkan hem bilgi kaynağı hem de bu bilgiden kazanan haline geldi.
Trump CBS/Paramount ve ABC/Disney de dahil olmak üzere hükümetin düzenlediği medya şirketlerine kişisel olarak dava açtıktan sonra milyonlarca dolarlık tazminat kazandı. Paramount'un, Trump yönetiminin Skydance Media ile planlanan birleşmesini engelleyeceğinden korkarak Trump'ın CBS'ye karşı açtığı temelsiz bir davayı halletmek için 15 milyon dolar teklif ettiği bildirildi. Trump 25 milyon dolar istiyor.
Amazon Melania Trump hakkında bir belgesel hakkı için 40 milyon dolar ödemeyi kabul etti. Hollywood yöneticileri bu paranın bu tür projelerin maliyetinden on milyonlarca daha fazla olduğunu söyledi. Melania Trump'ın payı yüzde 70'in üzerinde. Web hizmetleri için savunma sözleşmeleri Amazon'un Trump'a yaptığı kıyak için yeterli nedendir.
Trump vergi reformlarıyla zenginleri kayıran politikaları yeniden canlandırdı. Ancak bu kez açıkça “Amerika’yı yeniden zengin yapacağız, ama önce biz zenginleşeceğiz” anlayışı hakimdi. Trump destekçilerine ait şirketlere verilen kamu ihaleleri, deregülasyonlarla patlayan enerji ve inşaat yatırımları MAGA çevresinde bir servet yarattı.
Trump dünyadaki tüm ülkelere ilan edilen gümrük tarifeleri aracılığıyla bu gücü kişiselleştirdi. Tarifeler ona piyasaları manipüle etme ve yandaşlarını zengin etme olanağını verdi. Keyfine göre kadranı yukarı veya aşağı çevirdi ve önünü göremeyen sermayeyi ülkesine çekeceğine kaçırdı. Kongre'yi bypass etti ve onu eleştirenleri vatan haini diye damgaladı. Tarife yetkisini sınırlamaya çalışan bir ticaret mahkemesine "ABD'DEN NEFRET EDEN HAKİMLER" diye saldırdı.
Tüm ülkeler ABD başkanını yatıştırmak, bir diğer deyişle ağzından alev fışkıran ejderhayı beslemek için ne yapabileceklerini düşünmeye bırakıldı.
Orta vadede Vietnam gibi pek çok ülke ve Avrupa Birliği gibi bloklar kendilerini ne yapacağı belli olmayan bir başkandan ve işlevsiz bir sistemden korumak için büyük olasılıkla ABD'den uzaklaşacaktır. Çin daha öngörülebilirdir.
Trump Basra Körfezi'ne yaptığı son gezide Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan'a gelişmiş yarı iletkenler ve yapay zeka ihracatına ilişkin Biden dönemi kısıtlamalarını kaldırdı. Bu hassas teknolojinin yayılmasının iyi düşünülmüş bir politika kararı olmayıp bir Trump kripto girişimine yapılan iki milyar dolarlık bir Emirlik yatırımının sonucu olduğu açık.
Rusya ve Venezuela gibi kaynak zengini ülkeler anlaşma vaadiyle yaptırımların hafifletilmesini sağlamaya çalıştılar. Hintli yorumcular yakın zamanda oluşturulan Pakistan Kripto Konseyi'nin Trump ailesinin şirketiyle bir anlaşma imzalaması hakkındaki endişelerini dile getirdiler.
Trump’ın ikinci döneminde özellikle Körfez ülkeleri ve Orta Asya’daki otoriter liderlerle yaptığı özel görüşmeler başkanlık diplomasisinden çok bir ticari temsilcilik izlenimi verdi. ABD dış politikasının yönü Trump ailesinin iş bağlantılarıyla tuhaf bir uyum içinde gelişti. Jared Kushner’in milyarlık fonlara erişimi ve Trump Otelleri’nin Riyad’da planlanan yeni şubeleri devletin özel servet yaratma aracı haline geldiğinin göstergesiydi.
Başkan Trump'ın geçen ay en çok Trump kripto para birimini satın alanlar için düzenlediği gala yemeğinde şampiyon $Trump madeni paralara 40 milyon dolardan fazla para yatıran girişimci Justin Sun oldu. Sun'ın bu yatırımın karşılığını alacağını beklemek için iyi bir nedeni vardı. Daha önce farklı bir Trump kripto girişimine 75 milyon dolar yatırım yapmıştı ve Trump yönetiminin ocak ayında göreve başlamasından hemen sonra Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu Sun aleyhindeki kripto para dolandırıcılığı davasını durdurdu.
Mesaj yeterince açıktı. Trump'ı daha zengin yapanlar yönettiği hükümetten düzenli olarak olumlu muamele görürler.
Kripto para endüstrisi Trump'ın ikinci dönemindeki yolsuzluk kültürünün en açık örneğidir. O ve akrabaları yatırımdan bir pay alarak kripto para birimlerinin satışından doğrudan gelir elde ederler. Madeni paraların fiyatı daha sonra düşse ve yatırımcılar para kaybetse bile Trump'lar gelecek satışlardan komisyon alarak gelir elde etmeye devam eder. Forbes dergisi son dokuz ayda Trump'ın kripto para biriminden yaklaşık 1 milyar dolar kazandığını, bu da net varlığının yaklaşık altıda biri olduğunu yazıyor.
Sadece birkaç yıl önce Trump kripto para birimine şüpheyle yaklaşıyor, onu "potansiyel olarak gerçekleşmeyi bekleyen bir felaket" olarak nitelendiriyor ve "uyuşturucu ticareti ve diğer yasadışı faaliyetler" ile karşılaştırıyordu.
Trump ve ailesi piyasada önemli oyuncular haline geldikten sonra bu endişeler birdenbire ortadan kalkıverdi. Kripto para biriminin yasa dışı kullanımlarını araştıran bir Adalet Bakanlığı soruşturması sonlandırıldı. Suçlarını kabul eden kripto yöneticileri affedildi ve kripto şirketlerine yönelik federal soruşturmalar durduruldu. Vergilerini ödemeyen kripto kullanıcılarının peşine düşen Devlet Gelirleri Dairesi kuralı geçersiz kılındı.
Bence kripto parayı pompalamak dünya çapında ticaret aracı ve rezerv olarak kullanılan Amerikan dolarının egemenliğini baltalayacaktır. Bu da Rusya'nın ve Çin'in en çok istediği şeylerden biridir ve ABD kendi ayağına sıkmaktadır.
Trump'ın bölgesel genişleme konusundaki saplantısı devam etmektedir. Grönland'ı ele geçirme konusundaki tekrarlanan sözleri hayalci görünebilir. Böyle bir eylem Danimarka'nın ada üzerindeki egemenliği göz önüne alındığında büyük olasılıkla NATO'yu parçalayacaktır.
Ancak Grönland kritik mineraller, petrol ve gaz açısından zengindir. Rusya'nın Kırım'ı ilhakında olduğu gibi Trump fethi hem kişisel prestij için bir araç hem de potansiyel bir kazanç kaynağı olarak görebilir.
Trump’ın ikinci başkanlık döneminde zenginleşmesi yalnızca bireysel bir başarı hikâyesi değil, kamu gücünün özel çıkarlar uğruna nasıl sistematik biçimde yeniden yapılandırıldığının acı bir göstergesidir. Amerikan halkı sistemi sarsacak birini iktidara getirirken sistemin tüm musluklarının tek bir elde toplanmasına tanıklık etti. Bu sürecin sadece Trump’a mı ait olacağı, yoksa Trumpizmin kalıcı bir rejime mi dönüşeceğini tarih gösterecek.
Trump'tan önce aynı reçeteyi Vladimir Putin Rusya'da uyguladı. Bağımsız haber medyası siyasi müttefiklerine satılmaya zorlandı. Doğal kaynaklar ve kazançlı ihaleler ortaklarına devredildi. Putin'in dünyanın en zengin adamlarından biri haline geldiği ve ulusun çıkarlarının liderinkinden ayırt edilemez olduğu bir kleptokrasi yarattığı Rusya dışına kaçmış bağımsız medya tarafından defalarca dillendirildi.
Siyasi ve kişisel çıkarların bu birleşimi Rusya'nın 2014'te Kırım'ı ilhakında sergilendi. Putin'in kamuoyu onayı puanları yükseldikçe yandaşlarının serveti de arttı. Örneğin eski judo partneri Arkady Rotenberg Rusya ile Kırım'ı bağlayan bir köprü inşa etmek için üç milyar doların üzerinde bir ihale aldı. Yolsuzluk Putin'in gücünü pekiştirmesine kapıyı açtı ve bu güç daha fazla yolsuzluğu kolaylaştırdı.
MAGA'nın gözdesi olan Macaristan başbakanı Viktor Orban bu politikayı daha küçük bir ölçekte izledi. Yakın akrabaları, damadı ve yandaşları gösterişli bir şekilde zenginleşirken devletin gücünü muhalifleri marjinalleştirmek için kullandı.
Macaristan'ın hikayesi Amerika'nınkini yansıtır. Liderin yandaşları tarafından ele geçirilen bir adalet sistemi, zayıflayan ya da göz ardı edilen kontrol ve denge mekanizmaları, aşınan ahlaki ve etik çerçeveler, oligarkların kurumlardan daha zengin, daha güçlü ve daha etkin hale gelmesi hepsi mevcuttur.
Durum kötüleştikçe Orban ve Trump gibi otoriter liderlerin başından beri söyledikleri gerçekleşmektedir. Sistem çürümektedir ve muhalefet partileri bu gerçekten habersizdir ya da onu değiştiremeyecek kadar beceriksizdir. Yolsuzluk artarak yeni bir normale dönüşmekte ve tüm ülkeyi sarmaktadır.
Amerikalıların çoğu bu olgunun farkında değildir. Trump aslında son birkaç ayda Orban'ın yaptıklarını çok aşan hamleler yapmıştır. Trump'ı Orban'dan ve Putin'den ayıran şey şu anda yönettiği şirketin, yani Amerika Birleşik Devletleri'nin müthiş ekonomik, teknolojik ve askeri gücüdür.
İkinci Trump yönetiminin kendisini zenginleştirmesi eski moda yolsuzluktan farklıdır. Trump'ın doğrudan rüşvet aldığına dair açık bir kanıt yoktur ve nakit karşılığında politika değişikliklerini kabul ettiği ispatlanmamıştır. Bununla birlikte iki kez azledilmiş, ancak partisinin Senato'daki çoğunluğu sayesinde görevini koruyabilmiş olan Trump gittikçe yerleşen bir yolsuzluk kültürüne başkanlık etmektedir.
Trump'ın şimdiye kadar 32 ağır suçtan hüküm giymiş bir suçlu olduğunu ve hapse girmekten başkan seçilmesiyle kurtulduğunu herhalde hatırlarsınız.
Tarihçi Matthew Dallek "Trump, modern zamanların en yozlaşmış ulusal politikacısıdır ve bu konudaki açık sözlülüğü kendine özgüdür" demiş. Trump açgözlülüğüyle ve vergi kaçakçılığıyla gurur duymakta, bunu başarının bir işareti olarak görmekte ve tipik bir narsist olarak her fırsatta TV kameralarının önüne geçmektedir. Böyle birine bizim kültürümüzde Merd-i Kıpti denir.
Bu kültür Trump'ın Amerikan demokrasisini zayıflatma ve federal hükümeti kendisinin bir uzantısı haline getirme çabalarının bir parçasıdır. Eylemleri hükümete zaten düşük olan kamu güvenini azaltmıştır. Gücünü kişisel kazanç için kullanarak bu gücün daha hayırlı bir amaç için kullanılma olasılığını ortadan kaldırmıştır. Hukukun üstünlüğüne olan güvenin ekonomiye ve finansal piyasalara olan güveni artırdığı bir yer olarak bilinen ABD'nin itibarı lekelenmiştir. Bu ülke daha önce bir kleptokrasi olarak bilinmezdi.
Trump ilk döneminde yetkilerini sık sık kendini ödüllendirmek için kullandı. Otellerinde hükümet etkinlikleri düzenledi ve aile şirketi yabancı liderlerden zenginleştirme yasağını açıkça ihlal ederek yabancı hükümetleri içeren anlaşmalar yapmaya devam etti. Ancak bu etik normların silinmesinin ikinci dönemin nihai prodüksiyonu için bir kostümlü prova olduğu şimdi anlaşıldı.
Trump'ın doğum günü olan 14 Haziran'daki askeri geçit törenine silah ve uçak üreten şirketlerin 45 milyon dolarla sponsor olması bence bir silahlı kuvvetler için utanılacak bir olaydır.
O Amerikalı askerlerin geçit töreninde nasıl uygun adım yürüdüklerini gördünüz mü? Biz Devrek, Zonguldak'taki kısa dönem jandarma yedek subay eğitiminde onlardan bin kez daha düzgün yürürdük.
Yönetim temsilcileri Orta Doğu'da karmaşık müzakereler yürütürken Trump ve ailesi bölgedeki liderlerle milyarlarca dolar değerinde anlaşmalar yaptı. Trump Organization'ın Katar, Suudi Arabistan, Umman ve Birleşik Arap Emirlikleri'nde planlanan altı gayrimenkul projesi var. Şirket milyonlarca dolar gelir getirecek bir golf kulübü ve sahil villaları inşa etmek için Katar hükümeti ile anlaşma yaptı.
Trump geçtiğimiz günlerde Katar'ın daha lüks bir Air Force One olarak hizmet etmek için yaklaşık 200 milyon dolar değerinde her yeri altın kaplı bir Boeing 747-8 bağışladığını duyurdu ve görevden ayrıldıktan sonra başkanlık kütüphanesine gidebileceğini söyledi. Trump Doha'da "Bu ülkeyi koruyacağız" dedi. "Özel bir kraliyet ailesine sahip çok özel bir yer".
ABD Vietnam ürünlerine uyguladığı tarifeleri azaltmak için temsilcileri ile müzakere ederken oradaki hükümet Hanoi'nin çeperinde 1,5 milyar dolarlık bir golf kompleksinin yanı sıra Ho Chi Minh City'de bir Trump gökdeleni için yol inşa etmeye başladı. Vietnamlı yetkililer bir mektupta emlak projesinin "Trump yönetiminden ve şahsen Başkan Donald Trump'tan özel ilgi gördüğü" için hızlı bir şekilde takip edilmesi gerektiğini söyledi.
Sırp yetkililer Belgrad'daki Trump International Oteli'nin önünü bölgedeki bir kültürel alanın yıkılmasına izin veren sahte bir belge kullanarak açtılar.
İlk döneminde Trump'ın gözüne girmek isteyenler onun mekanında içki ve akşam yemeği ısmarlar ya da geceyi Washington'daki otelinde geçirirlerdı. Bugünlerde Donald Trump Jr.'ın Georgetown'da açtığı Yürütme Organı (Executive Branch) adlı özel kulübe katılmak için yarım milyon dolar bastırmaları gerek.
Trump'ın yemin töreni komitesi çoğunlukla büyük şirketlerden ve liderlerinden 239 milyon dolar topladı. Komite tören için bundan çok daha az bir harcama yaptı ve paranın geri kalanıyla ne yapılacağı konusunda çok az yasal kısıtlama var.
İnsanların ABD başkanına bu kadar çok para vermelerinin nedeni açıktır. Bazıları onun kendilerine bir iyilik yapmasını istemekte, diğerleri cezalandırılmaktan kaçınmaya çalışmaktadır. Hepsi genellikle hükümet politikasını Amerikan halkının kesesinden kendilerine fayda sağlayacak şekilde değiştirmek ister.
Federal yasalar yabancı hayırseverlerin Amerikan seçim kampanyalarına bağış yapmalarını yasaklamıştır. Yine de Georgetown kulüp üyelikleri ya da kripto fonları için böyle bir kısıtlama yoktur. Trump'ın kripto şirketinin yatırımcıları arasında iki milyar dolar yatırım yapan Birleşik Arap Emirlikleri ve Çin ile bağları olan ve Trump'ın 300 milyon dolar değerinde memecoin'ini satın alan küçük bir teknoloji şirketi yer alır.
Tüccar kafalı Trump için kurallar paradan daha az önemlidir. Değerler naif saçmalıklardır. Karşılıklı avantajlara dayanan ticaret anlaşmaları normların, kurumların ve yasaların önüne geçer.
Amerikan siyasi sistemi artık halkın çoğuna hizmet etmeyen bir sisteme dönüşmüştür. ABD gittikçe yozlaşmış bir diktatörün kişiselleştirdiği ve iktidardan yararlandığı bir diğer üçüncü dünya ülkesi haline gelme yolundadır.
İki hafta önceki yazımda Aldoux Huxley'in Cesur Yeni Dünya romanından söz etmiştim. Bu dünyada insanlar gönüllü olarak tutsaktır. Düşünmek ve sorgulamak yerine tüketmek ve unutmak teşvik edilir. Bireyler baskıyla değil, uyuşturucuyla susturulur. Güvenlikleri için özgürlüklerinden vazgeçerler.
ABD'deki Cesur Yeni Dünya'da deregüle edilmiş kripto piyasaları endişe verici bir balon oluşturursa Trump ailesinin yatırımlarına mı yoksa küresel finansal sistemin sağlığına mı öncelik verecektir? Çifte standartlı adalet sistemi oluşursa ve aflar parayla satın alınabilirse hırsızlık ve yolsuzluk artacak mıdır? Yurtdışı Yolsuzluk Uygulamaları Yasası uygulanmamaya devam ederse rüşvet iş yapmanın maliyeti olarak normalleşecek midir?
Kamuoyu mu dediniz? Zamanla çaresizlik ve ilgisizlik ülkeye yerleşir. Sindirilmiş halk bu konuda bir şey yapabileceğini aklına bile getirmeden siyaseti gittikçe bir pembe dizi gibi izler.
Deja vu! Biz bu diziyi daha önce görmüştük.
* * *
A. J. Cronin, Şahika (1937)
Abdülhak Şinasi Hisar, Fahim Bey ve Biz (1941)
Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur (1949)
Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri Ayarlama Enstitüsü (1954)
Albert Camus, Yabancı (1942)
Aldous Huxley, Cesur Yeni Dünya (1932)
Alexander Puşkin, Yüzbaşının Kızı (1836)
Alexandre Dumas, Monte Kristo Kontu (1846)
Andre Maurois, İklimler (1928)
Anthony Burgess, Otomatik Portakal (1962)
Arthur Koelster, Gün Ortasında Karanlık (1940)
Antoine de Saint-Exupery, Küçük Prens (1943)
Aslı Erdoğan, Kabuk Adam (2008)
Aziz Nesin, Zübük (1961)
Azra Erhat, Mavi Yolculuk (1962)
Bernhard Schlink, Okuyucu (1995)
Boris Pasternak, Dr. Jivago (1957)
Boris Vian, Günlerin Köpüğü (1946)
Buket Uzuner, Gelibolu (2001)
Cengiz Aytmatov, Cemile (1958)
Cengiz Aytmatov, Gün Uzar Yüzyıl Olur (1980)
Cengiz Aytmatov, Kopar Zincirlerini Gülsarı (1973)
Charles Dickens, İki Şehrin Hikayesi (1859)
Defne Suman, Çember Apartmanı (2022)
Elena Bulgakova ve Mikhail Bulgakov, Usta ile Margarita (1967)
Deniz Gezgin, Ahraz (2019)
Dino Buzzati, Tatar Çölü (1940)
Elias Canetti, Körleşme (1935)
Emile Zola, Germinal (1885)
Emre Caner, Kaplumbağa Terbiyecisi (2009)
Emre Caner, Sürgün ve Hürriyet (2012)
Erich Maria Remarque, Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok (1928)
Ernest Hemingway, Çanlar Kimin İçin Çalıyor? (1940)
Erol Toy, Azap Ortakları, Cilt 1 & 2 (2013)
F. Scott Fitzgerald, Muhteşem Gatsby (1925)
Fakir Baykurt, Yayla (1977)
Fakir Baykurt, Yılanların Öcü (1958)
Ferenc Karinthy, Epepe (1970)
Ferenc Molnar, Pal Sokağı Çocukları (1906)
Fernando Pessoa, Huzursuzluğun Kitabı (1982)
Franz Kafka, Dönüşüm (1915)
Friedrich Dürrenmatt, Yaşlı Kadının Ziyareti (1956)
Fyodor Dostoyevski, Budala (1869)
Fyodor Dostoyevski, Karamozof Kardeşler (1880)
Fyodor Dostoyevski, Suç ve Ceza (1849)
Gabriel Garcia Marquez, Kırmızı Pazartesi (1981)
Gabriel Garcia Marquez, Yüzyıllık Yalnızlık (1967)
George Orwell, 1984 (1949)
Georges Perec, Yaşam Kullanma Kılavuzu (1978)
Gustave Flaubert, Madame Bovary (1856)
Halid Zia Uşaklıgil, Mai ve Siyah (1897)
Hanri Charriere, Kelebek (1969)
Harper Lee, Bülbülü Öldürmek (1960)
Haruki Murakami, 1Q84 (2009)
Haruki Murakami, Sahilde Kafka (2002)
Hasan Ali Toptaş, Gölgesizler (1995)
Herman Melville, Moby Dick (1851)
Hermann Broch, Virgilius'un Ölümü (1945)
Ignazio Silone, Fontamara (1933)
İhsan Oktay Anar, Puslu Kıtalar Atlası (1995)
İhsan Oktay Anar, Suskunlar (2007)
İlhan Tarus, Var Olmak (2009)
Iris Murdoch, Ağ (1954)
İlhan Selçuk, Yüzbaşı Selahaddinin Romanı (1975)
İlya Ehrenburg, Paris Düşerken (1941)
İtala Calvino, Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu (2008)
İvan Gonçarov, Oblomov (1859)
İvo Andriç, Drina Köprüsü (1945)
J.D. Salinger, Çavdar Tarlasında Çocuklar (1951)
Jack London, Beyaz Diş (1906)
Jack London, Demir Ökçe (1907)
Jack London, Martin Eden (1909)
Jack London, Vahşetin Çağrısı (1903)
James Baldwin, Sokağın Dili Olsa (1974)
Johann Wolfgang von Goethe, Werther'in Izdırapları (1774)
John Steinbeck, Bitmeyen Kavga (1936)
John Steinbeck, Fareler ve İnsanlar (1937)
John Steinbeck, Gazap Üzümleri (1939)
Jose Mauro de Vasconcelos, Şeker Portakalı (1968)
Joseph Heller, Madde 22 (1961)
Jules Verne, Denizler Altında 20000 Fersah (1870)
Julian Barnes, 10,5 Bölümde Dünya Tarihi (1989)
Kemal Tahir, Büyük Mal (1970)
Kemal Tahir, Devlet Ana (1967)
Kemal Tahir, Köyün Kamburu (1959)
Kemal Tahir, Kurt Kanunu (1969)
Kemal Tahir, Rahmet Yolları Kesti (1957)
Kemal Tahir, Yediçınar Yaylası (1958)
Kemal Tahir, Yol Ayrımı (1971)
Kemal Tahir, Yorgun Savaşçı (1965)
Kenn Follett, Dünyanın Sütunları (2016)
Knut Hamsun, Açlık (1890)
Kobo Abe, Kumların Kadını (1962)
Latife Tekin, Sevgili Arsız Ölüm (1983)
Laurence Durrell, İskenderiye Dörtlüsü (1962)
Leo Tolstoy, Anna Karenina (1878)
Lev Tolstoy, Savaş ve Barış (1869)
Louis Ferdinand Celine, Gecenin Sonuna Yolculuk (1932)
Magda Szabo, İza'nın Şarkısı (1963)
Mahmut Şevket Esendal, Ayaşlı ile Kiracıları (1934)
Maksim Gorki, Ana (1906)
Mario Vargas Llosa, Teke Şenliği (2000)
Mary Shelley, Frankenstein (1818)
Matt Haig, Gece Yarısı Kütüphanesi (2020)
Matt Haig, Hayat İmkansız (2024)
Matt Haig, Zamanı Durdurmanın Yolları (2018)
Maxim Gorki, Benim Üniversitelerim (1923)
Miguel de Cervantes, Don Kişot (1605)
Mihail Şolohov, Ve Durgun Akardı Don (1934)
Nahit Sırrı Örik, Sultan Hamit Düşerken (2022)
Nikolai Gogol, Ölü Canlar (1842)
Nikos Kazancakis, Günaha Son Çağrı (1955)
Nikos Kazancakis, Yeniden Çarmıha Gerilen İsa (1948)
Nikos Kazancakis, Zorba (1946)
Novalis, Heinrich von Ofterdingen (1802)
Oğuz Atay, Tutunamayanlar (1970)
Orhan Pamuk, Benim Adım Kırmızı (1998)
Orhan Pamuk, Kara Kitap (1990)
Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi (2008)
Oscar Wilde, Dorian Gray'in Portresi (1890)
Oya Baydar, Kayıp Söz (2007)
Oya Baydar, Yazarlarevi Cinayeti (2022)
Patrick Süskind, Koku (1985)
Paul Auster, Kış Günlüğü (2012)
Paul Auster, Şans Müziği (1980)
Paulo Coelho, Simyacı (1988)
Pearl Buck, Ana (1934)
Per Petterson, At Çalmaya Gidiyoruz (2003)
Pınar Kür, Asılacak Kadın (1979)
Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu (1922)
Sabahattin Ali, İçimizdeki Şeytan (1940)
Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna (1943)
Saul Bellow, Augie March'ın Maceraları (1953)
Saygın Ersin, Pir-i Lezzet (2023)
Selim İleri, İstanbul'un Sandık Odası (2004)
Sevgi Soysal, Yenişehir’de Bir Öğle Vakti (1973)
Stefan Zweig, Marie Antoinette (1932)
Stefan Zweig, Mary Stuart (1935)
Stefan Zweig, Sabırsız Yürek (1939)
Stefan Zweig, Yıldızın Parladığı Anlar (1927)
Tahsin Yücel, Sonuncu (2010)
Toni Morrison, En Mavi Göz (1970)
Trevanian, Şibumi (1979)
Umberto Eco, Gülün Adı (1980)
Ursula K. Le Guin, Mülksüzler (1974)
Vedat Türkali, Bir Gün Tek Başına (1974)
Vedat Türkali, Güven, Cilt 1 ve 2 (1999)
Victor E. Frankl, İnsanın Anlam Arayışı (1946)
Victor Hugo, Notre Dame'ın Kamburu (1831)
Victor Hugo, Sefiller (1862)
Vladimir Nabokov, Lolita (1955)
William Golding, Serbest Düşüş (1959)
William Golding, Sineklerin Tanrısı (1954)
Wolfgang Borchert, Kapıların Dışında (1947)
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ankara (1934)
Yaşar Kemal, Binboğalar Efsanesi (1971)
Yaşar Kemal, Çıplak Deniz Çıplak Ada (2012)
Yaşar Kemal, Fırat Suyu Kan Ağlıyor Baksana (1997)
Yaşar Kemal, İnce Memed (1955)
Yaşar Kemal, Karıncanın Su İçtiği (2002)
Yaşar Kemal, Tanyeri Horozları (2002)
Yaşar Kemal, Teneke (1954)
Yusuf Atılgan, Aylak Adam (1959)
Zülfü Livaneli, Serenad (2011)
Sizi etkileyen romanları bu listede bulamadıysanız lütfen bana bir mail atın, önerilerinizi memnuniyetle eklerim.
Mehmet Ali Çiçekdağ kimdir?Prof. Dr. Mehmet Ali Çiçekdağ İstanbul'da doğdu. Sankt Georg Avusturya Lisesini ve Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdi. İki yıl Ege Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesinde asistanlık yaptıktan sonra burslu olarak ABD'ye gitti. California Üniversitesi'nin Santa Barbara kampüsünde siyaset bilimi dalında yüksek lisans ve doktora yaptı. 40 yıldan fazla ABD'de kalan Çiçekdağ çeşitli üniversitelerde Amerikan politikası, uluslararası ilişkiler ve mukayeseli devletler dersleri verdi. Çiçekdağ'ın ikinci uzmanlık alanı Yabancı Dil Eğitimi ve Dilbilimidir. Monterey Institute of International Studies'ten eğitim dalında ikinci bir M.A. aldı. Defense Language Institute'te Akademik Eğitim ve Geliştirme bölümünün başkanlığını ve Türkçe Bölümünün başkanlığını yaptı. 1980'lerde Boğaziçi Üniversitesinde Siyaset ve Uluslararası İlişkiler bölümünde tam zamanlı öğretim üyeliği yapmış olan Çiçekdağ, bugünlerde aynı bölümde yarı zamanlı olarak Amerikan Politikası dersleri veriyor. T24'te siyaset ve müzik yazıları yazmayı seviyor. |
Motosikletli lezbiyenlerin önünden kaçılın. Gökkuşağı renkleri, aşırı makyaj, kanatlar, dev tüy yelpazeler, glitter ve neon boyalar, köle tasmaları ve deri giysiler. LGBTQ+ hakları insan haklarıdır. Twinkie savunması: Çok şeker yiyene az ceza. Gey'lerin Beyaz Gece ayaklanması. Harvey Milk: Umutsuzluğa kapılmayın. Umut bir liderin arkasına saklanabileceğiniz bir şey değildir. Hepimiz lideriz...
Batı ile eşitlik isteği. Asya'nın uyanışı. Doğu Batı'yı ilk kez yeniyor. Sömürgecilik düzeni sorgulanıyor. Asya'da milliyetçilik güçleniyor. Emperyalist Japonya doğuyor. Kendi halkına kulak tıkayan, toplumsal değişimi bastıran ve modernleşmeyi yalnızca silahlanmaya indirgeyen bir rejim kendi kuyusunu kazar. Tarih sadece kazananları değil, ders çıkaranları ödüllendirir. Kültürel kibir siyasi körlüğe yol açar...
En az yarımız birer Zübük'üz. Sartre Fransa'ysa Aziz Nesin Türkiye'dir. Ülkedeki tüm saatler aynı zamanı göstermezse devrim amacına ulaşamaz. Zorba: Hepimiz eşitiz, çünkü geleceğin kurt yemiyiz. Victor Hugo'ya yapılmış en büyük iltifat: O....... çocuğu. Bilimin ve hayal gücünün derinliklerine bir dalış. Kendimizi ve toplumu değiştirmek kaplumbağaları eğitmeye benzer: Çok zordur, yavaştır ve sabır ister
© Tüm hakları saklıdır.