18 Şubat 2024

Amerikan kültür savaşı ve Trump'ın tekrar seçilme şansı

Trump halkının bence büyük ölçüde algı ürünü olan “kültür savaşı” gündeminin öğelerini iyi kavramış durumda. ABD’deki zaten kırılgan olan fay hatlarını kaşımasını, yabancı göçmen ve LGBT karşıtlığını kullanmasını iyi biliyor...

Amerikan rüyası kabus mu oldu?

Bir zamanlar Amerikalıların çoğu Amerikan rüyasına ve devletin onların bu rüyayı gerçekleştirmelerinde çok önemli bir rol oynadığına inanırlardı. Amerikan rüyasının özünü fırsat eşitliği ve başarıya giden yolun sadece bireyin çabalarına ve yeteneklerine bağlı olduğu inancı oluştururdu. II. Dünya Savaşı'ndan sonraki birkaç nesil eğer çok çalışıp kurallara uyarlarsa bir önceki nesilden daha zengin ve daha başarılı olacaklarını kendi deneyimleriyle yaşadılar. Devletin gücü ekonomik gelişme, eğitimde eşitlik, ev sahipliği ve iş güvenliği alanlarında etkili biçimde kullanıldı.

Ancak bugün Amerikalıların çoğu artık eski Amerikan rüyasına inanmıyor. Ekonominin düzelmesine rağmen gelir dağılımı eski günlere oranla oldukça bozuldu ve yoksullarla zenginler arasındaki uçurum açıldı. Fabrikalar ve oralardaki yüksek ücretli işler, düşük işçi ücretlerinden ve sunulan cazip avantajlardan yararlanmak için ülke dışına gitti. Gerçek işçi ücretleri düştü. Vatandaşların devlete ve kurumların çoğuna olan güvenleri azaldı. İşçi sınıfının ve orta sınıfın güçsüzleştiği bir dönemde Amerikan rüyasının sadece bir avuç insan için gerçekleşebilmesi toplumda hoşnutsuzluğa neden oldu.

Amerikalı sosyal bilimciler ülkede düzeni ayakta tutan egemen ideolojinin verimliliğini kaybettiğini, vatandaşların artık geleneksel ortak değerleri paylaşmadıklarını ve kültür savaşlarının gittikçe şiddetlendiğini söylüyorlar.

Küreselleşmenin olumsuz etkileri

Bunun arkasında en başta küreselleşmenin Amerikalı mavi yakalı işçi sınıfı üzerindeki olumsuz etkileri var. 1980-2023 arasında otomasyon sonucu saat başına üretkenlik yüzde 126 artarken ortalama ücret artışları yüzde 27'de kaldı. Endüstride en az beş milyon iş yabancı ülkelere gitti.

Sanayi küçülürken genelde kentlerde beyaz yakalı ve daha tahsilli işçileri istihdam eden teknoloji, finans ve hizmet sektörü büyüdü. Bu kesimin aile, ırk, çevre, göçmenler, silah taşıma, kürtaj, marihuana ve cinsellik alanlarında geleneksel mavi yakalı işçilerden farklı değerleri ve öncelikleri vardı.

Ekonomik belirsizlikle birlikte, sosyal ve politik gerginlikler de arttı. Irk, cinsiyet ve kültürel aidiyet gibi konulardaki eşitsizlikler, Amerikan rüyasının gerçekleşme şansını olumsuz etkiledi. Toplumsal hareketler ve protestolar, bu adaletsizliklere dikkat çekti. Güven ve birliktelik erozyona uğradı.

Trump bir milyarder olmasına rağmen kendisini hakkı yenmiş yoksul halkın bir temsilcisi olarak lanse etti, onların dilinden konuştu ve şehirli züppe elitleri hedef tahtasına koydu. "Çırak" adlı televizyon programı sayesinde uzun yıllar boyunca kazandığı artistlik deneyimini iyi kullandı. Markalaşmaya çok önem verdi. MAGA (make America great again / Amerika'yı tekrar büyük yap) sloganı neredeyse hepsi beyaz olan yandaşlarının kafalarındaki şapkalarda yazılıydı.

Amerikan toplumu: Çorba mı, salata mı?

Bir zamanlar ABD'ye yeni gelen göçmenlerin bir Amerikan çorbası içinde eritilerek asimile edildiği söylenirdi. Oysa son zamanlarda gittikçe artan yasal ve yasadışı göç nedeniyle bence Amerikan toplumu çorbadan çok domatesin, salatalığın ve soğanın niteliklerini koruduğu bir salataya benziyor. Yeni Amerikan toplumunda göçmenlerin eritilmesi uzun zaman alıyor. Büyük şehirlerde sokakta İngilizceden çok yabancı diller duyuluyor. Alışılagelen restoranlar, sokaktaki kokular etnikleşiyor, radyodan dinlenilen müzikler değişiyor. Doğal olarak bu da sayısı gittikçe artan milliyetçi Amerikalıların tepkisine neden oluyor.

Derler ki Amerika'da iki Arap sokakta karşılaşmışlar. Biri diğerine "selamun aleyküm" demiş. Diğeri de "aman" demiş, "şimdi Amerika'dayız. İspanyolca konuşmamız gerek".

Göçmenler için Amerikan Rüyası bitmedi

Ancak dünyada her şey görecelidir. İnsan hakları ve ekonomik fırsatlar açısından Amerika'yı sadece birkaç Avrupa ülkesi geçebiliyor. Amerikan rüyasına hâlâ sahip olanların arasında ülkeye gelmek ve bebek sahibi olmak için tüm olanakları zorlayan Latin Amerikalı, Asyalı ve Afrikalı yasal ve kaçak göçmenler başta geliyor. Geçen yıl yalnızca Meksika sınırından ABD'ye yasa dışı giriş yapan Türklerin sayısı 50 bine dayandı. Kaçak göçmen sayısı her gün gittikçe artıyor ve durum bu alanda daha sert ve acımasız önlemler vaat eden Trump'ın tekrar seçilme şansını artırıyor. Trump 2016'daki seçim öncesinde Meksika sınırına büyük bir duvar inşa edeceğine ve parasını Meksikalılara ödeteceğine söz vermiş ama ikisi de gerçekleşmemişti.

Kültür savaşı

Bugün Amerikan milleti biz dahil pek çok ülkeyi anımsatırcasına olgun bir karpuz gibi ikiye bölünmüş durumda ve siyasi ve sosyal hayat gittikçe kutuplaşmakta. Geçmiş zamanın Anglosakson uzlaşma ve hoşgörü geleneği, çok daha fazla yalan ve iftiranın olduğu, yüksek mahkemenin parayla politikacı satın almayı ifade özgürlüğü olarak gördüğü bir sisteme evirildi.

Karpuzun bir tarafında genellikle erkekler, beyazlar, az eğitimliler, kırsal alanlarda ve küçük şehirlerde oturanlar, daha dindar olanlar, daha yaşlılar, Protestanlar, evanjelistler, endüstriyel işlerini kaybeden işçiler ve zenginler var. Bunlar genellikle muhafazakar, tutucu, içine kapanık, LGBTQ, göçmen ve kürtaj karşıtı politikacıları desteklerler.

Karpuzun diğer tarafının sakinleri genellikle kadınlar, azınlıklar, büyük şehirlerde oturanlar, daha az dindar olanlar, daha genç ve eğitimli olanlar, Katolikler, Yahudiler (bir kısmı zenginleşince Cumhuriyetçi oldu), Müslümanlar, görece yoksullar ve fakirleşen orta sınıftır. Bunlar genellikle daha liberal, daha özgürlükçü, kürtaj hakkını ve LGBTQ haklarını savunan politikacıları desteklerler.

Tüm siyaset yereldir

Amerika'da tüm siyaset yereldir. Bunun bence iki nedeni vardır. İlki eyaletlere oldukça büyük yetkiler tanıyan federal sistem ve bu büyük ülkede yerel gereksinmelerin ve taleplerin çok farklı olmasıdır. Amerika'nın Pasifik ve Atlantik Okyanuslarına kıyı olan, yani dış ticarete, fikirlere ve kültürlere açık olan eyaletler Demokrat Parti'ye, ortadaki daha millî ve yerli olan eyaletler de genellikle Cumhuriyetçi Parti'ye oy verirler. Oldukça dindar olan ve anayasalarında din özgürlüğünü en başa alan Amerika'nın orta bölgeleri "İncil Kuşağı" olarak adlandırılır.

ABD'de tüm siyasetin yerel olmasının ikinci nedeni milletvekili adaylarının bizdeki gibi parti başkanları tarafından değil de 50 eyalette ayrı ayrı yapılan ön seçimlerle belirlenmesidir. Bu yüzden parti disiplini oldukça zayıftır ve Amerikalı bir politikacı oy kullanırken "parti başkanım buna ne der" diye değil, "bölgemdeki seçmenler buna ne der" diye düşünmek zorundadır.

Trump aleyhindeki faktörler

Biraz uzaktan bakılırsa Trump gibi hakkında düzinelerce çok ciddi dava açılmış, kadınları ve azınlıkları aşağılayan, Amerika'nın tüm dostlarıyla papaz olup düşmanlarını ve otoriter diktatörleri sarıp sarmalayan bir politikacının yalnız seçilme şansının değil, hapishane dışında kalabilme şansının da olmaması gerekir. Hakkında açılmış olan davalar tecavüz, mali yolsuzluk, seçim sonuçlarını değiştirmek ve sahte seçmenler bulmak için komplo kurmak, halkı isyana teşvik etmek, devlet sırlarını evine götürmek, ilişkisi olduğu seks işçisine seçim kampanyası kasasından sus payı vermek gibi geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Trump Amerikan Temsilciler Meclisi'nin hakkında iki kez azil mekanizmasını işlettiği ama Senato sayesinde koltuğunu koruyan yegâne başkan.

Trump'ın pedofil Epstein'in partilerinde samimi pozlarda çekilmiş resimleri var. Geçenlerde Amerika'nın sevgilisi Taylor Swift'in derin devletin ajanı olduğunu söyledi. Putin ve Kim Jong Un gibi otoriter liderlerle kurduğu yakın ilişkileri dış politika sanıyor. Dış politikada içe dönmeyi arzuluyor ve Almanya ve Japonya gibi sadık müttefiklerini küçümseyip aşağılıyor.

Trump'ın ikinci kez başkan seçilme şansı

Peki yeni bir Trump başkanlığının günümüzün mayın dolu Amerikan siyasi arenasında gerçekleşme olasılığı nedir? Bence Trump daha fazla gürültü yapıp dikkat çektiği için aziz milletim onun kazanacağı konusunda neredeyse hemfikir. Oysa ben yaşlı kurt Biden'ın işinin tamamen bittiği kanaatinde değilim.

Eğer ben Las Vegas’ta ortak bahisçilere para yatırsaydım Trump’ın tekrar başkan seçilme olasılığını şu an için 50-50 olarak değerlendirirdim. Geçen hafta yapılan ulusal kamuoyu yoklamaları Kasım ayındaki seçimde Trump'ı yüzde 45 ve Biden'i yüzde 44 ile çok yakın gösteriyor.  Ancak Amerikan seçimlerinin gerçek sonucunu bu yıl beş "salıncak" eyalet belirleyecek: Virginia, Georgia, Nevada, Michigan ve Pennsylvania. Bunlar bazen Cumhuriyetçi, bazen de Demokrat adaylara oy veren eyaletler. Şu an Trump onların çoğunda biraz ilerde görünüyor. Ancak adli soruşturmaların onun ayağına dolanma olasılığı oldukça büyük. Onun için yarışta çok geride olmasına rağmen diğer Cumhuriyetçi aday Nikki Haley hâlâ yarışı bırakmıyor. 

Öte yandan Trump'ın ırkçı ve kaba retoriği Amerikalıların en az yarısını etkilemiyor. Trump vizyon yerine revizyon öneriyor. 2024’ün gerçekleri seçimi kazandığı 2016 yılının gündemiyle örtüşmüyor. Kuyruk acısı olan Trump devamlı geçmişten bahsediyor, 2020 seçimlerini kendisinin kazandığını ve hakkının yendiğini söyleyip duruyor. Oysa seçmenlerin geleceğe dönük beklentileri vardır ve adayların artık mazi olan geçmiş hakkında değil, gelecek hakkında konuşmalarını tercih ederler. Trump’a aşık kitle şimdilik bu kuralın dışındaymış gibi davranıyor.

'Düzgün yürüyemeyen unutkan moruk'

Ben pek çok kişi gibi Biden’ı düzgün yürüyemeyen unutkan bir moruk diye bir kenara atmanın hiç de doğru olmadığı kanısındayım. Biden son üç yılda ülkesi için çok gerekli olan altyapı yasasını gerçekleştirdi, Paris küresel ısınma anlaşmasına geri döndü, Rusya’yı izole etti ve Çin ve İran’la anlaşma olasılığı tekrar ufukta gözüktü.

Biden yaşlıdır ama aptal değildir ve uzun siyasi hayatında pek çok zafer kazanmıştır. Kürtaj hakkı büyük ölçüde ellerinden alınmış Amerikalı kadınlar ve gittikçe düzelen ekonomi Biden’i tekrar en yaşlı başkan olarak seçtirebilir.

Putin dört gözle Trump'ın kazanmasını bekliyor

Trump ilk dönemini kazanmadan önce dış politikada NATO'dan ve tüm ticaret ve çevre anlaşmalarından çıkmak dahil çok radikal değişiklikler vaat etmişti. Bunların bir kısmını gerçekleştirdi. Örneğin Paris Çevre anlaşmasından, İran'la nükleer silah anlaşmasından çekildi ve NAFTA'yı ABD lehine değiştirdi.

Putin, Ukrayna'ya yapılan tüm yardımların azaltılıp durdurulmasını savunan Trump'ın olası seçim zaferini dört gözle bekliyor. Tabii sadece Putin değil, Körfez ülkeleri, Suudi Arabistan ve Çin dahil dünyanın tüm otokratları Trump'ın yeniden seçilmesini istiyor. Trump Ukrayna'ya yapılan ABD yardımının kısıtlanmasını ve tamamen kesilmesini savunuyor. Onun eski ulusal güvenlik danışmanı John Bolton "Trump ciddi ciddi NATO'dan çıkıyordu, biz durdurduk" dedi. Tabii bütün bunlar Trump'la çok özel bir ilişkisi olan Putin'in çok hoşuna gidiyordu. Oldukça sık tekrarlanan dedikodulara göre bu özel ilişkinin kökeninde Trump'ın yıllar önce Moskova'da bir otelde iki seks işçisiyle alışılmadık bir eylem yaparken çekilmiş kaseti vardı.

Trump geçen hafta Güney Carolina eyaletinde yaptığı seçim konuşmasında yeteri kadar askeri harcama yapmayan NATO ülkeleri Rusya'nın saldırısına uğrarsa onlara yardım etmeyeceğini, üstelik saldırması için Rusya'yı teşvik edeceğini söyledi ve bence vatan hainliğinin sınırlarını zorladı.

 

Yazarın Diğer Yazıları

"Yunanlılar kendilerini İtalyan zanneden Türklerdir"

Tavernada tesadüfen orada yemek yiyen bir düzine kravatlı ve janti giyinimli Türkle tanıştık

Amerikan başkanları hangi masrafları kendi cebinden karşılar?

Her ay başkanın önüne ailesinin yediklerini, içtiklerini, kuaför ve kuru temizleme dahil her türlü harcamalarını içeren bir fatura konur

Bob Dylan Cover'ları (2): Onun şarkılarını ondan daha iyi söyleyen sanatçılar

Kağızmanlı Bob eskiden umursardı ama işler değişti