05 Ekim 2019

Haklısın Sırrı Süreyya, bir yanımız hep içeride...

"Ne iyi bir savaş vardır, ne de kötü bir barış!" demiştin bir keresinde...

Haklısın Sırrı Süreyya.
Bir yanımız hep içeride...
Bunun içindir ki:
Haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşı mücadelemiz devam edecek.
Evet, ne çok kardeşimiz var içeride.

Selahattin Demirtaş.
Figen Yüksekdağ.
Gültan Kışanak.
Sebahat Tuncel.
Osman Kavala.
Aysel Tuğluk.
İdris Baluken.
Ahmet Altan.
Nazlı Ilıcak.
Eren Erdem.

Ve daha bir çokları...
Hepsi hâlâ zindanda...
Demokrasi ve hukuktan, özgürlük ve adaletten korkanlara karşı direnmekten ve mücadele etmekten başka çaremiz yok.
Sözcüklerin, fikirlerin özgürce uçuşmasından rahatsız olan, korkan despotlar hiç eksik olmuyor bu dünyada.
Bunlar 'düşünce diktatörleri'dir.
Kendileri gibi düşünmeyenlerden nefret ederler.
Kendi düşüncelerini, hayat tarzlarını paylaşmayanlar onların gözünde bazen düşman, bazen hain, bazen terörist, bazen darbeci, bazen bozguncu olur.
Memleket bugün yine böylesine karanlık bir dönemden geçiyor.
Zamanın trajedisi bu.
Ve bu trajediyi en iyi duyumsayan, bu trajedinin acılarını en fazla yaşayanlara gelince, onlar, demir parmaklık arkasında direnmeye devam edenlerdir.
Sevgili Sırrı Süreyya;
Bu ülkede özgürlük yok. 
Bu ülkede demokrasi yok.
Bu ülkede Kürt sorunu hâlâ çözüm bekliyor.
Bu ülkede hapishaneler dolu.
Siyasetçilerle dolu.
HDP'lilerle dolu.
Gazeteci milletiyle dolu.
Mahkeme salonları da dolu.
Halkın iradesi de gasp ediliyor.
Diyarbakır'da, Mardin'de, Van'da, Erzurum'da kayyumlarla Kürtlerin oyu hiçe sayıldı.
Kürt siyasal hareketine tarihimizin en büyük siyasal kırımı yaşatılıyor. Bu koşullarda, dediğin gibi:
Bir yanımız hep içeride olacak!
Ahmed Arif'in aşağıdaki dizelerini bilirsin: 

Gelgelelim,
Beter, bize kısmetmiş.
Ölüm, böyle altı okka koymaz adama.
Susmak ve beklemek, müthiş.
Genciz, namlu gibi.
Ve çatal yürek.
Barışa, bayrama hasret.
Uykulara, derin, kaygısız, rahat.
Otuz iki dişimizle gülmeye.

Beter, bize kısmet olsa da sevgili kardeşim, sen çok daha iyi bilirsin:

Yaşamak direnmektir!

Hak, hukuk, adalet, özgürlük mücadelesi sürecek.
Barış ve demokrasiyi yakalamak zorundayız.
Bugün Türkiye yine barışın değil savaşın eşiğinde!
Erdoğan milliyetçilik ve savaş  tam tamları çalıyor.
Savaşa hayır seslerine gelince...
Çok cılız çıkıyor.
Can sıkıcı bir sessizlik var barış cephesinde....
Senin bir yazını anımsıyorum.
Başlığı şöyleydi:

Ne iyi bir savaş vardır,
ne de kötü bir barış! 

 

Evet, barış namlunun ucunda değildir, savaş çıkmazları derinleştirir.
Hoşgeldin Sırrı Süreyya.
İşimiz kolay değil.
Ama n'apalım sevgili kardeşim;
Yaşamak direnmektir!

 

 

 

 

 

 

 

-

Yazarın Diğer Yazıları

Taksim Meydanı 1 Mayıs'lara açılmadıkça, cezaevleri boşalmadıkça...

Bu ülkede demokrasiden, hukuk ve adaletten, özgürlükten söz edilemez

Ermeni kardeşlerimin 24 Nisan soykırım acısını, Hrant Dink'in "23,5 Nisan" yazısıyla paylaşıyorum

"Kim nasıl anlayabilir bunu bilemiyorum ama hem Ermeni olmak, hem Türkiyeli; hem 23 Nisan'ı yaşamak bütün coşkusuyla ve ertesi günün bir parçası olmak bütün hüznüyle..."

Ortadoğu cehennemine Gazze'ye BARIŞ gelecek mi?

İsrail, İran ve Filistin'de iktidarlar değişmedikçe, Batı'nın İsrail'e kayıtsız şartsız desteği son bulmadıkça, Hamas şiddet ve terörden vazgeçmedikçe Ortadoğu'da barış kapısı açılmaz!