03 Mart 2024

Evrenin bilinen en parlak cismi

Zamandan kaçış yok; her şeyde olduğu gibi, evrenin en parlak cisimleri olarak tanımlı kuasarılar da bir sona doğru sürükleniyor!

Geçtiğimiz günlerde gökbilimciler evrendeki en parlak nesneyi keşfettiklerini duyurdular. Bu nesnenin Güneş'ten 500 trilyon kat daha parlak olduğu belirtiliyor.

Yıldızlardan daha parlak olan bu gök cisimlerine "kuasar" diyoruz. Kuasar, "yıldızımsı gök cismi" anlamına gelmekte.

Dahası bu parlak nesne, Dünya'dan 12 milyar yıl uzaklıkta; Büyük Patlama'dan bu yana geçen sürenin 13,8 milyar yıl olduğu düşünülürse bu cismin evrenin erken dönemine ait olduğu sır değil.

Hatırlarsak ilk yıldızlar, Büyük Patlama'dan 200 milyon yıl sonra oluşmuştu. Galaksilerin ilk ortaya çıkışları ise Büyük Patlama'dan 1 milyar yıl sonrasına rastlıyor. Dolayısıyla kuasarların Büyük Patlama sonrası oluşan bu ilk galaksilerden oldukları düşünülüyor.

Ancak onları kuasar olarak tanımlamamıza neden olan en önemli özellik merkezlerinden bir enerji çıkışının olması. Bu merkez ise genellikle bir karadelik.

Bu enerji çıkışı önceleri galaksilere özgü bir özellik olarak düşünülüyordu ancak görüldü ki bazı galaksilerin merkezlerinde bir kara delik olmasına karşın bir enerji çıkışı bulunmuyor.

Örneğin, bizim galaksimiz Samanyolu'nun merkezinden bir enerji çıkışı yok, ancak orada devasa bir karadelik olduğunu biliyoruz. Samanyolu gibi, merkezlerinde dev bir karadelik olan galaksilerin bir zamanlar bir kuasara ev sahipliği yapmış olabileceği öngörülüyor.

Galaktik çekirdekler

Kuasarlar, uzak galaksilerin parlak çekirdekleri olarak tanımlı. Galaktik çekirdek olarak adlandırılan bu bölge, bir galaksinin küçük bir bileşenini oluşturur. Merkezdeki süper kütleli kara delik ile burası, kara deliğe düşen toz ve gazın yaydığı ışığın oluşturduğu son derece parlak bölgedir.

Örneğin Samanyolu'nun uzunluğu 100 bin ışık yılıdır. Onun galaktik çekirdeği ise merkezi etrafında yaklaşık 400 ışık yılı kadardır. Burası süper kütleli bir kara delik (Yay A*) ile son derece yüksek yıldız yoğunluğu olan bir bölgeyi tanımlar.

Bilim insanlarının kuasarlarla tanışması 1960'lara dayanıyor.

Tanımlanan ilk kuasar, 1960'ların başında astronom Allan Sandage tarafından keşfedilmişti. "3C 273" olarak tanımlı bu kuasar bize en yakın kuasarlardan biri ve 2,5 milyar yıl uzağımızda bulunuyor. Yani onun ışığının bize ulaşması yaklaşık 2,5 milyar yıl sürmekte.

Bilim insanları, Aralık 2017'de, en yaşlı kuasarı keşfettiklerini duyurdular. "J1342 +0928" olarak tanımlanan bu kuasar, Dünya'dan 13,1 milyar ışık yılı uzakta bulunuyor; yani Büyük Patlama'dan yaklaşık 690 milyon yıl sonra ortaya çıkmış.

Ocak 2019'da keşfedilen "J043947.08 + 163415.7 " ise başlangıçta en parlak kuasar olarak tanımlanmıştı. Ancak bu kuasarın kütle çekimsel merceklenme etkisi altında olduğu anlaşıldı ve bu nedenle çok parlak görüntü vermekteydi. Ona güç veren süper kütleli kara delik ise yalnızca 700 milyon Güneş kütlesi kadardı.

En parlak kuasar (J0529-4351)

2024'ün Şubat'ında gökbilimciler bu kez gerçekten evrendeki en parlak nesneyi keşfettiklerini duyurdular: "J0529-4351"olarak tanımlı bu kuasar, Güneş'ten 500 trilyon kat daha parlaktı.

Aslında bu gök cisminin varlığı daha önceden biliniyordu; Avrupa Uzay Ajansı'nın Gaia uydusu tarafından işlenen veriler onu bir yıldız olarak tanımlamıştı. 

Bunun nedeni, kuasarları diğer gök cisimlerinden ayırmak için kullanılmakta olan programların kuasar tanımlanmasında sınırlı verilere dayanması ve daha çok tanımlı diğer nesnelerle benzerliğini merkeze alan bir tanılama sisteminin olmasıydı. Örneğin yeni keşfedilen bir nesne bilinenlerden daha parlaksa, program onu ​​yakınlarda konumlanmış bir yıldız olarak tanımlıyordu.

Gökbilimciler, Avustralya'nın ANU teleskopuyla yapılan gözlemlere dayanarak bu cismin oldukça uzakta bir kuasar olduğunu saptadılar. 

Ancak bu veriler kuasarın evrenin en parlak cismi olduğunu doğrulamıyordu. Bunun için gökbilimciler Şili'nin Atacama Çölü'ndeki Avrupa Güney Gözlemevi'ndeki VLT teleskopunu kullandılar. VLT'nin verileri, bunun yalnızca türünün en parlak olanı değil, aynı zamanda şimdiye kadar gözlemlenen en parlak nesne olduğunu doğruladı. 

Böylece Güneş'ten 500 trilyon kat daha parlak olan bu kuasar, evrende bilinen en parlak nesne ünvanına sahip oldu. Ve 17 milyar Güneş kütlesi kadar bir kütleye sahip süper kütleli bir kara delikten de güç alıyor; günde bir Güneş kütlesine eşdeğer toz ve gazı yutabilen bu kara delik, bilinen en hızlı büyüyen kara delik olarak kayıtlara geçiyor.

Bu nedenle en parlak kuasarlar, en hızlı büyüyen süper kütleli kara deliklerin de adresidir

Kara delikler çekip parçaladıkları maddelerle çevrilidirler. Bu madde kara deliğin etrafında inanılmaz hızlarda dönüyor ve o kadar parlak bir şekilde parlıyor ki onu Dünya'dan görülebilir olmasını sağlıyor

İşin korkutucu kısmı, bu kara deliğin maddeyi ne kadar hızlı tükettiğidir. 

Ama unutmayalım; biz bu kara deliğin 12 milyar yıl önceki halini görüyoruz. Yani şu anda gözümüze gelen ışık, tam 12 milyar yıl önce yola çıkmış. O zamanlar galaksiler yeni oluşmaktaydı ve kara deliğin yutabileceği çok fazla şey vardı. 

Evrenin genişlemesi göz önüne alındığında bugünlerde onlar muhtemelen karanlıkta ve çok yalnızdırlar. 

Yani zamandan kaçış yok; her şeyde olduğu gibi, evrenin en parlak cisimleri olarak tanımlı kuasarılar da bir sona doğru sürükleniyor!


Kaynakça

https://hubblesite.org/contents/news-releases/2019/news-2019-03.html

https://www.space.com/17262-quasar-definition.html

https://www.bbc.com/news/science-environment-68346725

https://www.eso.org/public/news/eso2402/

https://www.nature.com/articles/s41550-024-02195-x

https://esahubble.org/news/heic1902/

Nafiye Güneç Kıyak kimdir?

Nafiye Güneç Kıyak, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fizik Bölümünde ve yüksek lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Nükleer Enerji Enstitüsünde tamamladı.

Çalışma hayatına Türkiye Atom Enerjisi Kurumu - Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde araştırma reaktörü radyasyon güvenliği sorumlusu olarak başladı. 

Doktora sonrası Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu bursu ile Almanya-GSF (Gesellschaft für Strahlen- und Umweltforschung-München)'de "nükleer santraller çevre analizleri, radyasyon dozimetrisi, nükleer teknikler" alanlarında çalışmalarda bulundu. 

Yurda dönüşünün hemen ardından doçent ve daha sonrasında da profesör oldu.

1996 yılında kurulan Işık Üniversitesi'nin kuruluş çalışmalarına katıldı ve çeşitli kademelerde görev alarak kurucu fizik bölüm başkanlığı, Fen Bilimleri Enstitüsü müdürlüğü görevlerinde bulundu. "Lüminesans Araştırma ve Arkeometri Laboratuvarı"nı kurdu modern fizik konularında lisans ve yüksek lisans dersleri verdi.

2010- 2015 yılları arasında Işık Üniversitesi Rektörü olarak görev yaptı. 

Rektörlük süresini tamamlamasının sonrasında Feyziye Mektepleri Vakfı okulları CEO'su görevinde bulundu. 

Prof. Kıyak'ın uluslararası bilimsel dergilerde yayımlanmış çok sayıda bilimsel makalesi, yurtiçi ve yurt dışında sunulmuş 200 dolayında bilimsel çalışması bulunmaktadır.

Ayrıca popüler bilim alanında üç kitabın yazarıdır: Aklın bilinmeyene yolculuğu: KOZMOSSırlar evrenine açılan kapı: KUANTUM ve Başlangıcın ötesi: ÇOKLU EVRENLER. 

2019'dan bu yana T24 Haftalık'ta popüler bilim konularında yazılar yazmaktadır. 

Prof. Kıyak evli ve iki çocuk sahibidir.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Varoluşun anahtarı: Higgs bozonu

Peter Higgs, 60 yıllık bekleyişinin o tarifsiz duygu seli içinde bir inanılmazı yaşıyordu. Onun kanıtlanması çok zor denilen öngörüleri nihayet doğrulanmıştı...

Kozmik Yumurta

Kozmik Yumurta ile kaosun içinde saklı ve kozmos olmayı bekleyen bir yumurtaya atıf yapılır. Bu yumurta, içinde kozmosu oluşturacak bir yaradılış tohumu barındırmaktadır

Uzay ne kadar soğuk?

Bugün evren, Büyük Patlama'dan kaynaklanan kozmik radyasyon "banyosu" içindedir ve evrenin sıcaklığı bu radyasyon ile karakterizedir