10 Kasım 2019

Dünyanın bütün şanı şerefi…

Devletin bir sol eli vardır, okutan, doyuran, tedavi eden… Bir de sağ eli, tutuklayan, yargılayan, ceza kesen… Devletin sol eli intihar eden ailelerin üzerinde değildi.

"Dünyanın bütün şanı şerefi bir mısır tanesinin içine sığar."

1895'te bir İspanyol kurşunu onu atının üzerinden alaşağı edene dek özgür Küba için dövüşen Jose Marti söylüyor bu sözü.

Ve bize demek istiyor ki…

Kübalılar kendi mısırlarını kendileri için ekip biçebilmeli. Dünya üzerinde tek bir mısır tanesi dahi esirse, hür değilse, o dünyada şan da yoktur şeref de!

Gogol de Rusya Ana'nın bütün şanını şerefini, tek bir Palto'ya sığdırmıştı. Haşmetli Çar'ın ülkesindeki bütün şan ve şeref, Gogol'ün akıl dolu imgeleminde, Haşmetli'nin yoksul memurunu Petersburg soğuğundan koruyacak basit bir paltoya bağlanmıştı. Örtünme, yani insan türünün 200 bin yıl önce gidermeyi başardığı temel bir ihtiyaç, günün Rusya'sında bu denli zor, bu denli insan onurunu zedeleyici bir hal almışsa şayet, Haşmetli Çar'ın Büyük Rusya'sında şan da yoktu şeref de!

İstanbul Fatih'te dört kardeş, 48 yaşındaki Cüneyt Yetişkin, 54 yaşındaki Oya Yetişkin, 56 yaşındaki Yaşar Yetişkin ve 60 yaşındaki Kamuran Yetişkin, siyanür içerek intihar ettiler.

Ölmeden önce kapıya, kimseye bir zarar gelmesin diye, "Dikkat siyanür var, polisi arayın, içeri girmeyin" yazılı bir not astılar.

Kardeşlerin oturduğu binanın altındaki bakkal, "Her gün 6-7 tane ekmek alıyorlardı. Bazen 10 tane aldıkları bile oluyordu. 2 bin 260 lira veresiye borçları vardı" dedi.

Diğer üç kardeşin maddi ve manevi sorumluluğunu üstlendiği ve düzenli işi olan tek kardeş olduğu belirtilen Oya Yetişkin'in maaşına haciz konulmuş, hakkında sadece Çağlayan Adliyesi'nde 21 tane icra davası açılmıştı.

Bir aile dostu, onlar için, "Daha önce yeşil kart çıkartsınlar diye çok söyledim ama kabul etmediler, onurlu insanlardı" dedi. Ve ekledi: "Ramazan ayında erzak yardımı yapanlardan toplayıp onlara veriyordum. Bu sene 'Biz almayacağız, durumu bizden daha kötü olanlara ver' dediler."

Devletin bir sol eli vardır, okutan, doyuran, tedavi eden…

Bir de sağ eli, tutuklayan, yargılayan, ceza kesen…

Devletin sol eli dört kardeşin üzerinde değildi.

Ama…

Polis geldi, cesetleri torbalara koyup gitti…

BEDAŞ geldi, borcu ödenmemiş elektriği kesti…

Sağ eli iş başındaydı.

Zaten devlet, neredeyse artık sadece tek elle iş gören bir gövde.

Sağ el sol elin ne yaptığını, daha doğrusu ne yapmadığını bilmek bile istemiyor.

Nitekim, dün bir intihar haberi de Antalya Konyaaltı'ndan geldi. Aynı aileden dört kişi, 5 yaşındaki Ali Çınar, 9 yaşındaki Ceren, 38 yaşındaki anne Sultan ve 36 yaşındaki baba Selim Şimşek evlerinde ölü bulundu. Selim Şimşek'in bir süredir işsiz olduğu ve geriye bıraktığı mektubunda maddi zorluk çektiklerini ifade ederek, "Herkesten özür diliyorum ama artık yapacak bir şeyim yok" yazdığı belirtildi. El ele tutuşan baba ve çocuklarının cesedi evin salonunda, annenin cesedi ise banyoda bulundu. Polis olayın siyanürle intihar olabileceği üzerinde duruyor.

Doymak, yani insan türünün 200 bin yıl önce gidermeyi başardığı temel bir ihtiyaç, günün Türkiye'sinde demek bu denli zor!

İstanbul'da Fatih'teki, Antalya'da Konyaaltı'ndaki ev bize bunu öğretiyor.

Günün dünyasının bütün şanı şerefi bu evlerin dört duvarı içine sığıyor.

Yaşadığımız günün bütün şanı şerefi işte bu kadardır.

Yazarın Diğer Yazıları

Hayvan doğasıyla barışınca insan, 'insan' olacak!

İnsan türünün, insana götüren hayvanlık ile bu hayvanlıkta bedenleşen insanlığın diyalektik gerilim alanı olduğuna dair bakış, insanın ne yaratılmış mükemmel bir tasarım, ne de doğa tarafından dayatılmış umutsuz bir vaka olduğunu kabul eder. İnsan "kendini yaratmış" bir varlıktır

Büyük Madenci Yürüyüşü'nün öğrettikleri

İnsan mutlak bir varlık değildir. Belki çıkarcı, belki dayanışmacı, belki bencil, belki paylaşımcıdır

Kırk yıllık tevazu

Toplumun küçük bir kesimi bir "direniş sanatı" türü olarak "şenlikli muhalefet"i sürdürmekteyken, toplumun geneli de, bu sanatın bir başka türü olarak, "kendini aldatmaya bırakmış" olabilir