05 Haziran 2025

CHP kurultayı ile ilgili şifreler: CHP krizden nasıl çıkacak, mahkeme ne yapacak, genel merkez hangi adımları atacak?

Cumhuriyet tarihinde eşine az rastlanır olan kurultay davası sadece CHP’yi ilgilendirmiyor; anayasa masası kurulması, yargı paketleri gibi adımlar biraz da bu davaya göre ayarlanıyor

Özgür Özel ve Kemal Kılıçdaroğlu, 2023'teki CHP Kurultayı'nda

Siyaset, nefesini tuttu, 30 Haziran’ı bekliyor.

Cumhuriyet tarihinde, örneğine az rastlanır bir davada, Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi tarihi bir karara imza atacak.

30 Haziran’da karar çıkar mı henüz belirsiz ancak CHP yönetimi de diğer taraflar da karar çıkacakmış gibi hazırlık yapıyor.

Sorun sadece CHP’yi ilgilendirmiyor. Bakmayın iktidarın, “Bizi ilgilendirmez” hallerine. CHP’nin bölünmesi ile sonuçlanma riski de bulunan bir süreçten söz ediyoruz. İktidarın erken seçim takvimini de bu davanın sonuçlarına göre yapacağına kuşku yok. Anayasa masası kurulması, yargı paketleri, hepsi biraz da bu takvime göre ayarlanıyor.

***

İlgili ilgisiz hemen herkes, hukuk fakülteleri öğrencileri ile hukukçular dışında pek de kimsenin bugüne kadar gündemine girmeyen “mutlak butlan” gibi hukuki kavramları öğrendi.

Açılan davanın odağında da bu kavram var.

Kim açtı bu davayı?

CHP’den ihraç edilen eski Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş ve bazı delegeler. Bu davalar, 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde birleşti.

Talep ortaktı.

Kurultay sakatlanmış olduğundan Özgür Özel ve yönetiminin hukuken bir geçerliliği olmadığının tespit edilmesi, kurultaya ilişkin iptal davalarını bertaraf etmek amacı ile olağanüstü kurultay yapıldığının tespit edilmesi, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in mutlak butlan ile sakatlanmış ve yok hükmünde bulunan olağanüstü kurultayda genel başkan seçildiğinin tespiti, Genel Başkan olarak bulunduğu sürede aldığı kararların yok hükmünde sayılması, olağanüstü kurultayın da bu nitelikte kabul edilmesi…  Sonuç olarak da önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile önceki Parti Meclisi ve önceki Yüksek Disiplin Kurulu üyelerinin görevlerine iadesi…

Talebin kabul edilmesi halinde partinin başına dönüp dönmeyeceği tartışılan Kılıçdaroğlu’nun davanın tarafı ya da şikâyetçisi olmadığını belirtmekte fayda var. Zira Kılıçdaroğlu’nun açtığı bir dava söz konusu gibi bir algı da yerleşmiş durumda.

Oysa tartışılan bu değil. Kılıçdaroğlu’nun bir karar verilmesi durumunda partinin başına geçip geçmeyeceği. Ancak tartışmanın eksik bilgiyle yürütüldüğünü de vurgulayalım. Zira seçeneklerin başında bu gelmiyor.

***

Ankara Başsavcılığı, apar topar usulsüz olduğu belirtilen, 4-5 Kasım 2023’te yapılan, Özgür Özel’in genel başkan seçildiği, Kılıçdaroğlu’nun koltuğunu kaybettiği kurultayla ilgili dava açtı. 30 Haziran öncesi davanın açılması mühim, zira artık 42. Asliye Hukuk Mahkemesi, bu davanın dosyasındaki bütün kanıtları inceleyebilecek, dosyayı kanıt olarak ele alabilecek. Zamanlama manidar!

Özgür Özel ve Kemal Kılıçdaroğlu, 2023'teki CHP Kurultayı'nda

***

Eski Yargıtay Savcısı, Avukat Ömer Faruk Eminağaoğlu, siyasi partiler mevzuatı konusunda ülkedeki en deneyimli, en birikimli sayılı isimden biri.

Uzun yıllar Yargıtay Başsavcılığı’nda siyasi parti mevzuatı üzerinde çalışmasının etkisiyle bu süreçleri yakından biliyor.

Eminağaoğlu’nun süreçle ilgili verdiği bilgiler ilginç. Hem bilgi eksiğini hem de eksik bilgiyle tartışmaların yürütüldüğünü de gösteriyor. Eminağaoğlu, yaşananları, yaşanabilecek gelişmeleri ve atılabilecek adımları şöyle anlattı:

“Zamanaşımı söz konusu”

“Öncelikle şunu tartışmak lazım. Açılan iddianameyi de okuduk. Eğer mutlak butlan iddiası bu iddianamedeki kanıtlara dayanacaksa, temelsiz kalır. Zira iddianamedeki iddialar bir mutlak butlan konusu olamaz. İptal davası konusu olur. Bu durumda da Medeni Kanun’a göre zamanaşımı söz konusu. Zira böyle bir iptal davası açılması konusunda kurultaya katılanlar yönünden 1 ay, katılmayanlar yönünden 3 ay süre verilmiş kanunda. Bu süreler geçirilmiş. Eğer iptal davası söz konusu olursa mahkemenin zamanaşımı kararı vermesi gerekir.

“Mutlak butlan koşulları yok”

Mutlak butlan halinde ise dava açma süresi yoktur. Ancak kavramı doğru tartışmak lazım. Mutlak butlan, delegeyi yönlendirme, menfaat sağlama gibi koşullarda söz konusu olabilir mi? Mutlak butlan olması için öyle bir yetki gaspı olmalı ki süreç bu yönden sakatlansın. Örneğin Divan, CHP’li olmayan üyelerden oluşacak. Seçimde CHP’li olmayan üyeler oy kullanacak ve seçimin sonucunu değiştirecek. Partiyle ilgisi olmayan kişiler sürece müdahil olacak ve en ağır derecede aykırılık söz konusu olacak.

Burada oy kullananların delege olup olmadığı, divanın oluşumu konusunda tartışma yok. Bütün bu sürecin CHP’nin parti çerisinde yönetildiği konusunda bir tartışma yok. Demek ki mutlak butlan değil iptal davası koşulları söz konusu. Delegenin yönlendirilmesi, baskı kurulması, bunlar iptal davasının konusu ve burada da kilit dava açma süresi. O süre geçmiş.

“İddianame bir mesaj niteliğinde”

Ancak gerçekçi davranalım. Malum savcılık soruşturmaları gizli. Hukuk davasında dosya talep edildiğinde savcılığın diyebileceği şuydu, ‘soruşturmalar gizlidir.’ Mahkeme bir anda dosyayı istedi. Savcılık ‘soruşturma devam ediyor’ diyebilirdi ama hızlanıp iddianameyi düzenledi ve gizlilik kalktı, dosya hukuk mahkemesine gönderebilecek duruma sokuldu. Bu elbette şüpheleri arttırıyor. Mesaj veriliyor gibi algılıyorum. Hukuk mahkemesine bir mesaj gibi değerlendiriyorum. Yine de süre yönünden reddi gerekir.

“Mutlak butlan sayılırsa davanın kesinleşmesi beklenmek zorunda”

Bir nokta daha var. Mutlak butlan kararı verilirse hemen o gün uygulanacak gibi davranılıyor. Böyle bir durum söz konusu değil. Mutlak butlan kararları kesinleşmeden uygulanamaz. İstinaf ve Yargıtay süreçleri tamamlanıp, karar kesinleştikten sonra uygulamaya geçilir. Yani 38. Kurultay mutlak butlan sayılırsa, eski yönetimin, Kılıçdaroğlu yönetiminin göreve gelmesi söz konusu olursa bunun için bu kararın kesinleşmesi gerekiyor. Hemen aynı gün olması söz konusu değil. Sanki böyle bir durum yokmuş gibi davranılıyor. Nereden baksanız, 1-1,5 yıllık bir süreçten söz ediyoruz.

“Asıl risk kayyım”

Asıl risk bu değil. Diyelim ki mutlak butlan dedi mahkeme ve bu yönüyle iptal kararı verdi. Bu durumda eski yönetimin iş başına gelmesi için kararın kesinleşmesi lazım ama mahkemeye burada bir görev düşüyor. Partinin başına kayyım atayıp atamamak tamamen mahkemenin takdirine bağlı. Kayyım sayısı da. Sorun kayyım atayıp atamamasında… Kayyımın görevi de dava kesinleşene kadar geçerli. Uzun bir süreden bahsediyoruz. Kayyımın partiyi kurultaya taşıma görevi yok. Davanın kesinleşmesini bekleme görevi var. Eski yönetim gelse tek yapacağı şey kurultayı toplayıp seçimleri yapmak. Eski yönetim seçimi yapmak zorunda. Kayyım için böyle değil. Mutlak butlan denirse takdir mahkemede ama şu olasılık yükselir.

Mutlak butlan derse mevcut yönetim ağır sakatlıkla seçilmiş demektir. Bu durumda karar kesinleşene kadar kayyım atama olasılığı yüksektir. Kayyımın işi de karar kesinleştiğinde biter.

“CHP’nin yapacağı belli”

Buna karşılık CHP yönetimi ne yapabilir? Aslında yapılacak belli, Anayasa Mahkemesi’nin içtihat kararları var. Şu anki Özgür Özel yönetiminin hemen il kongreleri takvim sürecini başlatması lazım. Bu konuda karar alırsa, kurultay süreci başlamış olur. Kayyım atansa bile kayyımın bunu durdurma yetkisi yok. Kayyım sadece acil işleri yapmakla görevlidir. Kongre kararını geri alma yetkisi yok. Şu anki yönetim il kongreleri takvimini açıklarsa, kayyım buna dokunamaz, bunlar yapılır.

“Kasımdan sonra yeni kurultay”

Bu durumda CHP kurultay sürecini başlatmış olur. CHP’nin tartışılan kurultay tarihi 4-5 Kasım 2023. Yönetim iki yıllığına seçiliyor ve bu süre isteğe bağlı bir yıl uzayabiliyor. Demek ki 4-5 Kasım 2025’ten itibaren her gün kurultay yapılması söz konusu. Siz il kongrelerini başlatırsanız, kayyım atansa bile bu takvime göre kurultayı toplamak zorunda kalır. 39. Kurultay yapıldığı için de artık bu dava konusuz kalmış olur. Ceza davası ayrı bir iş. Ama hukuk davası açısından olay biter, konu kapanır.

Bir diğer yöntem, kayyım toplanması halinde delegelerin yeterli imzayı toplayarak olağanüstü kurultayı toplaması. Buna karşı da kayyımın yapacağı bir şey yok.

Önceki olağanüstü kurultay genel başkan çağrısı ile yapıldı. Doğal olarak, usule aykırı seçilen genel başkanın çağrısı da geçersizdir gibi bir tez ortaya atıldı. Oysa o dönemde tartışılan İstanbul delegeleri de dışarıda bırakılarak delege imzası ile olağanüstü kurultay yapılsa yine bu tartışmalar olmazdı.

Şimdi yapılacaklar belli. Mahkemenin alacağı kararlara göre izlenecek yöntemler belli. CHP yönetiminin buna hazırlık yapması gerekir.”

 

Gökçer Tahincioğlu kimdir?

Gökçer Tahincioğlu, 1997'den 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde yargı muhabirliği, Ankara Haber Müdürlüğü, köşe yazarlığı yaptı.

Haber, yazı ve fotoğraflarıyla Musa Anter, Metin Göktepe, Abdi İpekçi gibi isimlerin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü ödüllerine layık görüldü.

Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?: Öğrenci Muhalefeti ve Baskılar (2013, Kemal Göktaş'la birlikte), Beyaz Toros: Faili Belli Devlet Cinayetleri (2013) ve Devlet Dersi: Çocuk Hak ve İhlallerinde Cezasızlık Öyküleri (2016), Çünkü Umurumuzda adlı mesleki kitaplara imza attı. Yaralı Hafıza ve Kayıp Adalet adlı derleme kitapların editörlüğünü üstlendi.

İlk romanı Mühür, 2018'de yayımlandı. 2020'de yayımlanan ikinci romanı Kiraz Ağacı ile Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. Üçüncü romanı Sabahattin Ali'yi Ben Öldürdüm, Eylül 2023'te yayımlandı. 2018'den bu yana T24 Ankara Temsilcisi olarak çalışıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

15 yıldır korunan, işkence yapan ve işkenceyi gizleyen polislere “iyi hâl” indirimi istendi: Onur Yaser Can davasında sil baştan mücadele

Onur Yaser Can dosyası büyük bir inada ve mücadeleye rağmen cezasızlıkla sonuçlandırılmak istenilen, en hafif cezayla geçiştirilmeye çalışılan bir dosya… Açıkça cezaların sanıklar lehine indirilmesinin istendiği davada, şimdi yeniden yargılama yapılacak... Duruşma 20 Haziran'da

Altıya beş adım “kuyu tipi” yaşam ve Grup Yorum

İnsan öldürürseniz “kader kurbanı” oluyor ve kolayca cezaevinden çıkabiliyorsunuz ancak slogan atarsanız ya da bir dünya görüşüne sahipseniz içeride kalmanız her koşulda meşru görülüyor. İnsanlar bir gece vakti, F tipi cezaevlerinden F tipi cezaevleriyle bile kıyaslanamayacak koşullara sahip "kuyu tipi" cezaevlerine naklediliyorlar. Tek kişilik, hücre boyutundaki odanın uzunluğu 6 adım, genişliği 5. Hatta, 4,5… Buralarda en azılı suçluların yattığı sanılabilir. Hayır, onlar Türkiye’de “kader mahkûmu” sayılıyor dedik ya…

Çekilmemiş fotoğraflar

Keşke bir çocuk gibi, hiç ölmeyeceğine olan inancım yaşayabilseydi… Bitlis’te büyüyen o küçük ve cesur çocuk olarak anımsayacağız seni…

"
"