09 Ağustos 2020

Koronavirüs dönemine uygun turizm noktaları: Rotamız sakin güzergahlar, olağanüstü güzellikler

Karadeniz bölgesinin mutlaka görülmesi gereken 4 noktası, zor bir senenin ardından yaz tatili için iyi birer alternatif olabilir

Koronavirüs salgını nedeniyle 2020'nin daha ilk aylarından beri yaşadığımız olağanüstü dönem yaz aylarında da biraz hafifleyerek de olsa devam ediyor. İmkânı olanların genelde yaz tatilini tercih ettiği ülkemizde bu sene sezonun geçmiş yıllara kıyasla daha zayıf geçtiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Her ne kadar bayramlarda ve haftasonları sahillerimizde kalabalık görüntüler oluşsa da rakamlar halkımızda tedirginliğin sürdüğünü gösteriyor.

Pandeminin gidişatına baktığımızda da tedbirli olup kalabalık ortamlardan uzak durmanın gerekliliğini net olarak görebiliyoruz. Ancak şu da bir gerçek ki zor bir senenin ardından tüm yazı da evde geçirmek ve ikinci dalga olasılığıyla nasıl geçeceği belli olmayan bir kışa girmek psikolojik açıdan oldukça zorlayıcı bir durum.

Bu şartlar altında rotamızı daha sakin güzergahlara çevirip ülkemizin olağanüstü güzelliklerini görmek iyi bir alternatif olabilir. Bugünkü yazımda Karadeniz bölgesinin mutlaka görülmesi gereken 4 noktasına yer vereceğim.


Horma Kanyonu – Ilıca şelalesi

Kastamonu'nun Pınarbaşı ilçesinde yer alan Horma Kanyonu Küre Dağları Milli Parkı'nın en önemli doğal güzelliklerinden biri. İçinden geçen Zara Çayının milyonlarca yıl içinde şekillendirdiği kanyon yaklaşık 4 kilometrelik bir uzunluğa sahip. Yer yer 200 metre yüksekliğe ulaşan kaya duvarlarının birbirine birkaç metre mesafeye kadar yaklaştığı, ufak göletlerin ve geniş kaya oyuklarının yer aldığı kanyon yakın zamana kadar ancak rehber eşliğinde geçilebiliyordu. 2016 yılında Doğa Koruma ve Milli Parklar Bölge Müdürlüğü ile İl Özel İdaresi ortaklığında yapımına başlanan ve yakın zamanda tamamlanan yürüyüş yolu sayesinde artık bebek arabasıyla bile bir uçtan diğerine yürümek mümkün.

Bir ucu Pınarbaşı ilçesine 5 km mesafede yer alan, diğer ucunda ise Ilıca Şelalesi'nin yer aldığı kanyonu Zara Çayının akış yönü olan Pınarbaşı-Ilıca istikametinde yürümek yokuş aşağı yapısı nedeniyle daha az yorucu. Aracınızı park girişindeki otoparka bıraktıktan sonra girebileceğiniz kanyonu baştanbaşa yürüyüp ulaşacağınız Ilıca köyünde bulabileceğiniz taksilerle aracınızın bulunduğu noktaya dönmeniz mümkün.

Kanyonun sonunda yer alan Ilıca şelalesi ise yürüyüşün sonunda bir anda karşınıza çıkan müthiş bir ödül adeta. 14 metrelik yüksekliğe sahip şelale ve oluşturduğu göz alıcı renkteki göleti her mevsim görmeğe değer.

Bölgeye Ankara ve İstanbul'dan günübirlik ulaşılabileceği gibi Pınarbaşı ve Azdavay ilçelerinde yer alan otellerde konaklamak da mümkün. Çatak Kanyonu, Valla Kanyonu, Ilgarini Mağarası ve Medil Mağarası bölgede gezilebilecek diğer doğal güzelliklerden bazıları.


Şahinkaya – Çal Mağarası

Trabzon'un Düzköy ilçesine 11 km mesafede yer alan Şahinkaya uzaktan kaleyi andıran kaya duvarları ve etrafındaki ladin ormanlarıyla alternatif turizm noktalarından bir diğerini oluşturuyor. Havaalanından 1-1.5 saatte ulaşılabilen bölge her sene düzenlenen kaya tırmanış festivaliyle adından söz ettiriyor. Aynı zamanda trekking rotalarıyla ve kamp alanlarıyla da doğaseverlere güzel bir ortam sunuyor. Şahinkaya'ya hakim bir konumda bulunan Nayino Dağ Evi 7 odası, muhteşem manzarası ve yöresel yemekleriyle ziyaretçilere keyifli bir konaklama imkanı sağlıyor. 1000-1300 metre rakımlı bölgenin sisli ve yağışlı hava koşulları ise güzel bir manzara yakalayabilmek için şansınızın da yaver gitmesini gerektiriyor. Bununla birlikte Ağustos'un ikinci yarısı ve Eylül ayının görece güzel hava koşullarına sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Yine aynı bölgede Çal Köyü yakınlarında bulunan Çal Mağarası 8 kilometrelik uzunluğuyla dünyanın ikinci en büyük mağarası olma özelliğini taşıyor. Bir yeraltı su kanalı olan mağara; dere, şelale ve göletlerle etkileyici sarkıt ve dikitlere ev sahipliği yapmakta. 2003 yılında tamamlanan çalışmalarla turizme kazandırılan oluşumun bugün iki ayrı kol halinde yaklaşık 800 metrelik bölümü gezilebilmektedir.


Pokut Yaylası

Türkiye'nin ve Dünya'nın en güzel yaylalarından kabul edilen Pokut Yaylası Rize'nin Çamlıhemşin ilçesinde bulunmaktadır. Daha çok Ortan Köyü ve Konak Mahallesi sakinlerinin kullanımındaki yaylada yerleşimin 200 yıl öncesine dayandığı bilinmektedir. 2050 metrelik yüksekliğine karşın aldığı ılıman rüzgarların etkisiyle ormanlarla çevrelenen yayla görebileceğiniz en güzel manzaralardan birine ev sahipliği yapmaktadır. Çarpık bir yapılaşma göremeyeceğiniz Pokut yaylasının içinde araçla dolaşmak da mümkün değil. Havanın açık olduğu günlerde, Sal başta olmak üzere Hazindak, Gito, Amlakit Yaylalarını görebilir ve bu yaylalara yürüyüş de yapabilirsiniz. Görece küçük bir yayla olan Pokut'ta kalınabilecek 8-10 civarı işletme mevcut. Her biri birkaç odalık bu işletmelerle az bir yatak kapasitesi olan yayla, ulaşımın da zor olması nedeniyle genellikle sakin olup kafa dinlemek için ideal bir ortam sunmaktadır.

Ziyaretçilerin dikkat etmesi gereken husus yolunun çok bozuk oluşudur. Çamlıhemşin'e yaklaşık 20 km mesafede olmasına rağmen ancak altı yüksek araçlarla ve 1,5 saat gibi bir sürede ulaşım sağlanmaktadır. Konaklama tesisleri ücreti karşılığında ulaşım imkanı da sunmaktadır.

Pokut Yaylası dışında da çok sayıda yaylaya ev sahipliği yapan bölgenin en yüksek yaylası taş evleriyle bilinen Samistal'dir. Kavrun, Hazindak, Amlakit ve Gito ziyaret edilebilecek yaylalardan sadece bazılarıdır. Fırtına vadisinin en etkileyici yapılarından Zilkale ve debisi en yüksek şelalelerimizden Palovit görülebilecek diğer yerler olarak öne çıkmaktadır. 


İnceburun – Hamsilos Koyu

Ülkemizin en kuzey noktasında yer alan İnceburun, Sinop şehir merkezine 20 km mesafede yer alıyor. 1863 yılında inşa edilen Deniz Feneri buranın simgesi durumunda. 12 metrelik kulesiyle etkileyici bir görüntü sunan bembeyaz fenerin bakımı aynı binada yaşayan bir aile tarafından sürdürülüyor. Her daim rüzgarlı olan İnceburun'da kış aylarında dalgaların göğe yükseldiğini tahmin etmek güç değil. Bahar ve yaz aylarında ise özellikle gün doğumu ve batımında oluşan muhteşem görüntüler ömür boyu hatırlanacak cinsten. Fener çevresinde manzaraya hakim bir tesis bulunmuyor. Zaten kamp sandalyelerinizi alıp denizin ve rüzgarın sesini dinleyerek huzurun tadını çıkarmak en güzeli değil mi?

Sinop'un doğa harikalarından bir diğeri olan Hamsilos Koyu şehir merkezine sadece 11 km uzaklıkta bulunuyor. Türkiye'nin tek fiyordu olarak nitelenen bölgenin buzul aşındırması sonucunda şekillendiği düşünülüyor. 1991 yılında 1. derece sit alanı ilan edilen bölgenin girişinde aracınızı park edip kısa bir yürüyüşle mavinin ve yeşilin kalbine ulaşabilirsiniz. Çardakların ve yürüyüş yollarının mevcut olduğu alan oldukça bakımlı ve güzel korunmuş durumda. Tarihte gemiler için barınak, korsanlar içinse saklanma yeri olarak kullanılan koyda bugün ailelere özel deniz turlarına katılıp koyu denizden görmek, kıyıdaki mağaraları ziyaret etmek mümkün.

Sinop her tarafı gezilebilecek güzelliklerle dolu bir şehir. Erfelek Şelalesi, Tarihi Sinop Cezaevi, Babaçay Kanyonu, Akliman, Sinop Kalesi ve İnaltı Mağarası bu noktalardan bazıları.

Yazarın Diğer Yazıları

ABD teknoloji şirketlerinde tarihi ralli devam ediyor: Balon mu, fırsat mı?

Yoksa fiyat biçilen şirketler değil de özgürlüğümüz ve insanlığımız mı?

Sınırda karbon düzenleme mekanizmasının artıları ve eksileri

Karbon salınımı üretim esnasında yaşanıyor olsa da tüm sorumluluğu üreticilere yıkmak doğru mu?

Yeni bir zihniyet

Başarının sahip olunan maddiyatla ölçüldüğü bir zihniyetten topluma katkıyla ölçüldüğü bir zihniyete geçiş, insanların içinde bulunduğu kötü koşulların ortadan kalkmasına büyük fayda sağlayacağı gibi çevresel sorunların da önünün alınmasında kritik öneme sahip