15 Temmuz 2025
Elon Musk
Bu makalenin ilk bölümünde Elon Musk'ın Amerika partisi olayına bakarken, Musk'ın ne yapmak istediğini ve olayın Teknofeodalizm tarafını değerlendirmeye çalıştık. Ama olayın daha ilginç bir yönü şu; ABD'de, Türkiye'de ya da Avrupa'da mevcut düzenden bıkmış insanlar var. Bunlar yeni seçenekler arıyor. Bu nedenle biz Musk'ın partisi olayına 360 derece bakacak ve diğer yönlerini de değerlendireceğiz.
Neredeyse 20.yüzyıl boyunca ve günümüze kadar, politik sistemler bilinçli olarak Türkiye dahil bir çok ülkede kilitlendi ve vatandaşlar iki partiye mecbur kılındı. Demokrasi'nin yürümesi adına denilse de, aslında demokrasiyi sınırlayan bir sistem. Sadece iki partiye hak-hukuk sağlıyor.
Bir çok ülkede halen yürütülen bu sistem sonucunda, hem azınlık partileri, em de halk, oyu boşa gitmesin diye, istemeye istemeye ikili sisteme uyum göstermek zorunda kalıyor. Bu nedenle "tıpış tıpış oy vereceksiniz" diyen parti liderleri gördük. İki partinin toplamı, diğer azınlık partilerine nazaran ancak yüzde 50'lerde vs. olsa bile kimsenin sistemi düzeltmeye niyeti yok. Azınlık partileri de sisteme, -pazarlık güçleri çerçevesinde- iki partinin birine eklemlenerek dahil oluyorlar ve giderek eriyorlar.
Peki, böyle bir sistemde ülkenin yönetimi gerçekten halkın iyiliği için çalışabilir mi? Cevabı fazla düşünmeye gerek yok, zaten uygulamalı olarak yaşadık ve biliyoruz. Hadi ülkemizden değil, ABD'den örnekleyelim, Trump'ın MAGA (Amerika'yı yeniden büyük yapalım) kampanyasının ve bu kampanyanın Amerikalılar tarafından onaylanmasının nedeni, ikili sistemin ABD’yi iflasa kadar getirmesi değil midir?
ABD Başkanlık sistemi ve de uzantısındaki Kongre, Vietnam savaşını (bu savaşın ABD için bir kırılım noktası yarattığını anlatan belgesel Netflix'e yeni eklendi), İşlerin Uzakdoğu'ya outsource verilmesini (ki ABD'nin üretim gücü ve de bu üretimin kahramanları olan 2.000 $ maaş alan orta sınıfı yok etti), sağlık sisteminin bozulmasını vs. vs. yarattı. Bunlar Amerikalı vatandaşın olmasını istemediği ama bu tür 2 partili yönetimin ortaya koyduğu kötü sistemin bir kaç büyük örneği.
Küresel açıdan bakarsak da, günümüzde batı dünyasında, Uzakdoğu’ya verilen işlerin zenginleştirdiği ve geliştirdiği Çin ve Hindistan'a karşı duyulan finans ve güvenlik endişesi, 2 partili sistemin getirdiği ülke dışı sorun.
Özetle iki partili düzen, hem ülkelerin kendi içinde hem de dışında, politik gerilimin temelini oluşturuyor. Çünkü iki partili sistemde kimsenin ülkenin ve halkın kendisi ile ilgilendiği yok. Seçmen ile partiler arasında artan bir kopukluk mevcut. Gitgide bozulan sistemler bir yana iki parti ve o partilerin mensupları arasındaki güç savaşı devam ederken, halk "mış gibi bir demokrasi" yaşıyor.
Elon Musk'ın Trump'ın vergi yasasının Kongre'den onay alması sonrasında açıkladığı "Amerika Partisi" de tam bu noktaya oturuyor. Çünkü giderek hayal kırıklığı artan seçmen kitlesinin önünde seçenek yok. Acaba dünyanın en zengin adamı bu denklemi çözebilecek mi? Yoksa, yağmurdan kaçarken, doluya mı tutulacağız? Yani demokrasiyi nasıl tamir edeceğiz derken, teknofeodalizmin kucağına mı düşeceğiz?
Elon Musk'ın önce Trump'ı destekleyerek, sonra anlaşmazlığa düşünce de kendi "Amerika Partisi"ni kurarak siyasete soyunması hayli ilginç ama karşısında neredeyse kemikleşmiş bir "ikili parti sistemi" var. Yani seçmen, kendi görüşlerine uygun olmasa bile, iki partiden birisine oy vermeye zorlanıyor. Genel olarak da üçüncü parti olarak kurulanların şansı pek olmuyor.
Geçtiğimiz 40-50 yıl boyunca, birçok ülkede, seçim sistemi tasarımı (örneğin, en çok oy alan her şeyi alır vs.), yerleşik partileri kayıran finansman destekleri, ikili çatışmaya (Sol ve Sağ) öncelik veren medya ekosistemleri, devlet kurumlarının partizanlar tarafından ele geçirilmesi ile düzenlemelerin taraflı hale gelmesi (oy pusulasına erişim, tartışma kuralları, atamalar) ve ılımlı veya çoğulcu görüşleri "zayıf" veya "kafa karıştırıcı" gösteren kutuplaşma nedeniyle "ikili parti sistemi" oluştu. Bu durum ABD, İngiltere, Hindistan, Brezilya, Türkiye ve Batı Avrupa'nın bazı ülkelerinde görülüyor.
Ancak günümüzde "ikili sistem"in sonu gelmiş olabilir. Çünkü bu sürecin işlediği ülkelerde sistemler iyice bozuldu. Özellikle de ekonomik sorunlar nedeniyle halk mutsuz ve ikili partilere güven de zayıflamış durumda.
Birçok ülkede halk çıkış arıyor. Çünkü ikili sistemde, siyasetçiler halkı umursamıyor. Umursadıkları tek şey koltuğu ele geçirmek ve elinde tutmak. Bu nedenle halkın istemediği ama kendilerini seçilmiş halde tutacak kararları alıyorlar.
İkili sistemden çıkış aramanın temel nedeni, tabii ki vatandaşın cebi. Tüm dünyada ekonomilerin giderek bozulması, ekonomik eşitsizliğinin/uçurumların, güvencesizliğin yaratılmış olması, artık mevcut sistemin yürümediğini gösteriyor. Bu nedenle vatandaşın, kurulu sisteme yani mevcut partilere olan desteği çökmüş durumda. Yeni bir şeyler arıyorlar. Yeni anlatılara açık hale geliyorlar.
Teknolojinin yükselişi sonucunda, seçmenin haberlerini, sistemin kurulu medya ekosistemi yerine sosyal medya ve yapay zekadan alır hale gelmesiyle, algılarla götürülen yönetim sistemleri sarsılmaya başladı. ABD'de Vietnam savaşı gibi saçmalıklar, günümüzde İklim sorunları ve teknolojik eşitsizliğin artması, İdeolojik olmayan, sorun çözücü liderliğe ihtiyaç yaratıyor.
Bunun yanı sıra, genç neslin, önceki nesillerden kopması, dünya tarihinde olmadığı kadar büyük. Bu da siyaset dışından yeniden harekete geçme fırsatı (İspanya'nın Podemos'u, İtalya'nın M5S'si) ve düşüncesi yaratıyor.
Seçmen tabanındaki bu kaymaya karşı ideoloji tabanlı olmayan (örn. iklim + dijital haklar + UBI) partilerin şansı daha büyük görülüyor. Ya da 21. yüzyılın üçüncü partisi belki bir "parti" bile olmayabilir. Bir hareket, bir platform veya algoritmik olarak optimize edilmiş bir koalisyon olabilir.
Buradaki temel nokta mevcut ihtiyaçların karşılanması. Bu ekonomik sorunlar olabileceği gibi, hayvan hakları gibi, maden yasası, iklim yasası gibi, hukukun geldiği durum gibi konular da olabilir. Yani bugün güç savaşı yapan siyasetçilerin umursamadıkları konular.
Günümüzde Türkiye'de ya da ABD'de, üçüncü partinin sahneye çıkmasında, siyasal olarak aşılması gereken engeller var ama yeni çağın olanaklarını (başta yapay zekâ) kullanarak, kendisini hâlâ geliştirememiş olan ve 20. yüzyılın olanakları ile güç savaşı yapan eski moda siyasileri yenmek belki artık mümkün olabilir.
Şikayeti olan öncüler, yapay zekâ olmadan önce bile bir tecrübe yarattılar. Gerçi tamamen sivil toplum inisiyatifi ile başlatılan Davos, zaman içinde siyasilerce sivil toplumun elinden alınıp, dönüştürülmüş olsa da, bir örnek olarak önümüzde duruyor. Zaten dünya yüzeyinde gelişmeler böyle olur. Bir örnek oluştuğunda, yeni bir gelişmenin kapısını açar. Davos örneğinden ders alınarak, halkı mutsuz eden sistemlerin yerine yeni bir bir model geliştirilebilir mi? Davos'un bu dönüşümü, aynı hataları tekrarlamak istemeyen yeni platformlara akıl veriyor olamaz mı?
Ülkemizde de bu tür sorular soran, çıkış arayanlar var. Umarız bu makale bir düşünce zinciri oluşturur.
Üçüncü bölümde tekrar Elon Musk'ın durumuna ve dolayısıyla Teknolojinin politikaya verebileceği yöne bakacağız.
Füsun Nebil kimdir?Füsun Sarp Nebil, İstanbul, Bakırköy'de doğdu. Eğitimini Çanakkale, İzmir ve İstanbul'da yaptı. Evli, 2 çocuk sahibidir. Denizcilik meraklısıdır (amatör kaptan). Master derecesini Istanbul Teknik Üniversitesi Nükleer Yüksek Mühendisliği bölümünden aldı (Şimdi Enerji Enstitüsü). THY, Nasas Alüminyum Fabrikası ve Alemdar Holding Grubunda çeşitli görevlerde bulundu. 1997 Türkiye'nin ilk ISP'lerinden Alnet'in Genel Müdürlüğüne getirildi. 1999 yılında turk-internet.com'un da dahil olduğu çeşitli siteleri yayınlayan Intervizyon Ltd. şirketini kurdu. Şirket halen Kadinvizyon.com gibi başka siteleri de yönetmektedir. 1998 - 2011 arasında Ulaştırma Bakanlığı tarafından kurulan İnternet Kurulu üyeliği yaptı. Devletin özel sektörü aldığı çeşitli komisyonlarda çalıştı. 2016'dan beri TOBB Telekom Meclisi üyesidir. Nebil, Eylül 2001 yılında Birleşmis Milletler tarafından Türkiye'den seçilen başarılı iş kadınları arasında yer aldı. (UNECE INCLUDES 9 TURKISH BUSINESSWOMEN ON ITS LIST) 2010-2013 arasında Türkiye Dijital Oyun Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. 2011 - 2015 arasında 4 yıl Eutelsat Avrupa TV Ödüllerinde Jüri Üyeliği görevi aldı. Türkiye İhracatçılar Merkezi dahil, çeşitli projelerde "Bilişim ve İletişim Sistemleri Danışmanlığı" vermektedir. Konusuyla ilgili olarak TV programlarına ya da konferanslara katılarak, konuşma yapmaktadır. Yazıları internet üzerinden turk-internet.com sitesinin yanısıra, yetkinreport.com, bilisimdergisi.org.tr, Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği Dergisi, 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Güncel Hukuk Dergisi, Ankara Baro Dergisi, journo.com, Tüketiciler Birliği Etikett gibi çeşitli ortamlarda yayımlanıyor. 2014 yılından beri T24'te yazıyor. Türk Telekom ve Turkcell konusunda araştırmaları ve uzmanlığı var. 2018 nisan ayında "Bitcoin ve Kripto Paralar" isimli ilk kitabı yayınlandı. Detaylı bilgi için https://wiki-turk.com/fusun-sarp-nebil/ adresine bakabilirsiniz. |
“Depreme en iyi hazırlık, deprem tahmini ile değil, şehirlerimizi depreme dayanıklı hale getirmek, erken uyarı sistemlerine yatırım yaparak yapılabilir”
BTK, geçen yıl bir devlet kurumundan gelen şikâyete kadar, e-imza konusunda, 2 faktörlü korumayı geliştirememiş. Hatta onu bile ancak 5-6 ay sonra değerlendirip, karar yayınlamış, bu teknoloji çağında SMS olayının uygulanması neredeyse 1 yılı bulmuş...
“Olay sadece dolandırıcılık ya da bir ‘bilişim suçu’ değil; adeta dijital devletin sanal olarak ele geçirilmesi niteliğinde. Bu sahtekârlığın fiziksel karşılığı, devlet matbaasının organize suç örgütleri tarafından kullanılması, toplu kimlik üretimi ve kamu sistemlerine sızma şeklinde düşünülebilir”
© Tüm hakları saklıdır.