10 Aralık 2023

"Orijinal" bir moda festivali: Dokuma tezgâhından podyuma uzanan bir direniş

Her geçen yıl daha da büyüyen ve güçlenen festival, yasalarla da desteklenen kalıcı bir kültürel hareket olma yolunda ilerliyor

Fotoğraf: Esra Akgemci

Meksika, bir festivaller ülkesi. Kültürel zenginlikleri korumanın, baskı altındaki kültürleri yaşatmanın ve farklı kültürel gruplarla dayanışmanın en güzel yollarından biri festivaller.

Geleneksel festivallerin yanı sıra güncel gelişmelerden de yepyeni festivaller doğuyor. İlk kez 2021'de düzenlenen "Original" adlı moda festivali de bunlardan biri.

Ralph Lauren, Zara, Mango, H&M ve Bershka gibi ünlü moda zincirlerinin, yerli halkların (pueblos originarios) geleneksel tasarımlarını ve sembollerini kopyalayarak intihal yapması, Meksika'da yoğun tepkiyle karşılanmıştı.

Hükümetin girişimiyle düzenlenen Original'in amacı da intihallere karşı geleneksel Meksika tekstil sanatını ve yerli halkların orijinal tasarımlarını korumak.

Her geçen yıl daha da büyüyen ve güçlenen festival, yasalarla da desteklenen kalıcı bir kültürel hareket olma yolunda ilerliyor.

Meksika halkının "resmi konutu"nda

Bu yıl, 16-19 Kasım tarihleri arasında üçüncüsü düzenlenen festivale yoğun ilgi vardı.  

Festivale ev sahipliği yapan başkent Meksiko'daki Los Pinos adlı kültür kompleksi, festivalin kendisi kadar "orijinal" bir yer.  

1934'ten beri Meksika devlet başkanlarının resmi konutu olarak kullanılan Los Pinos, 2018'de iktidara gelen AMLO lakaplı solcu lider Andrés Manuel López Obrador tarafından herkesin ücretsiz erişimine açık kültürel bir alana dönüştürülmüş.

AMLO, "çok lüks olduğu" gerekçesiyle makam uçağının da kullanılmasına karşı çıkmış ve 2018'den bu yana yurt dışı yolculuklarını ticari yolcu uçaklarıyla gerçekleştirmişti. 2012'de alınan Boeing 787 model lüks makam uçağını uzun süredir satmaya çalışan AMLO, bu yıl Tacikistan'ın uçak için 92 milyon dolar ödediğini ve bu parayla ülkenin güneyinde 80 yataklı iki hastane inşa edileceğini açıklamıştı.

AMLO, benzer şekilde "duvarlarla çevrili bir konutta" yaşamanın "aşırı" olduğunu söyleyerek Los Pinos'u halka açtı ve burayı Chapultepec Doğa ve Kültür Önceliği Projesi olarak bilinen daha geniş bir girişimin parçası haline getirdi. AMLO'nun ifadesiyle, Los Pinos, artık "Meksika halkının resmi konutu"ydu.   

Kültür Bakanı Alejandra Frausto Guerrero, festivalin düzenlendiği dört gün boyunca Los Pinos'taki bütün defilelere halkla beraber katıldı. Başkanlık konutunun halka açılması kadar bakanın halkla iç içe olması da sembolik olarak önem arz ediyor. Meksikalıların alışık oldukları bir görüntü değil bu.  

Fotoğraf: Esra Akgemci

Bir "adalet eylemi" olarak moda festivali

Original, hükümetin desteğiyle gerçekleşse de usta zanaatkârların elinde doğmuş bir proje. Festivalin danışma konseyinde çoğu kadınlardan oluşan, ülkenin farklı bölgelerindeki yerli topluluklarından gelen 20 zanaatkâr yer alıyor. Uygulanacak stratejileri onlar belirliyor.

Festivalin önemli bir de hazırlık aşaması var. Bu yıl, danışma konseyinin rehberliğinde, ülke genelinde altı farklı bölgede 500'den fazla zanaatkâra yönelik 78 eğitim düzenlendi. Festival, bu şekilde tekstil sanatının gelişimine katkı sunmayı amaçlıyor.

Kültür Bakanı Alejandra Frausto, yerli halkların kültürlerini korumak için yüzyıllardır direndiklerini ve hükümet olarak bu direnişi merkeze alan bir kültür politikasını benimsediklerini söylüyor. Festivali, yerli topluluklarının sanatını ve bilgeliğini görünmez kılmak isteyenlere karşı bir adalet eylemi olarak tanımlıyor.

Meksika hükümeti, 2018'den bu yana yerli halklara ait tasarımları izinsiz kullanan dünyaca ünlü moda devlerine şikayetler yöneltiyor, yerlilerin tasarımlarını korumak için yasalar çıkartıyor ve yerli halkların kültürel mirasına sahip çıkılması için politikalar üretiyor.

Geçen sene ekim ayında da First lady Beatriz Gutiérrez, kişisel Instagram hesabında Ralph Lauren mağazalarından birinde satılan bir elbisenin fotoğrafını paylaşmıştı. Elbisenin Contla ve Saltillo halklarının geleneksel desenlerini "kopyaladığını" iddia eden Gutiérrez, Amerikalı moda devini intihalle suçlamıştı. Ralph Lauren de hemen özür dilemiş ve söz konusu kıyafetin satıştan kaldırılması için yakın zamanda talimat verildiğini belirmişti.

Hükümetin bu yöndeki politikası, yerlilerin emeğinin görünür kılınarak toplumsal bilinç ve duyarlılık oluşturulması açısından önemli. Ana sloganı "İntihale hayır, pazarlığa hayır!" (No al plagio, no al regateo!) olan Original, tam da bunu hedefliyor.

Fotoğraf: Esra Akgemci

Dokuma tezgâhında geçen hayatlar

Festival boyunca defileler, sergiler, film gösterimleri ve söyleşiler düzenleniyor. Ayrıca ülkenin dört bir yanından gelen yerli topluluklarının özgün tasarımlarının sergilendiği yüzlerce stant var. Bu stantlarda geleneksel kıyafetler, takılar, çantalar ve biblolar satılıyor. Uluslararası moda zincirleriyle rekabet edemeyen yerli ürünlerini desteklemek için çok önemli bir fırsat bu.

Bu stantlar aynı zamanda Meksika'nın yerli topluluklarını tanımak için de eşsiz bir olanak sunuyor. Çünkü her kıyafetin bir hikâyesi var ve bu hikâyeler çok uzun zamandır paylaşılmayı bekliyor. Burada sadece bir alışveriş değil aynı zamanda bir paylaşım söz konusu.

Kendi elleriyle yaptıkları ürünleri satan zanaatkârlar için tekstil, çocukluklarından beri günlük hayatın bir parçası. Kendi bölgelerine özgü malzemeler kullanmayı ve doğal boyalarla boyama gibi teknikleri daha çok küçük yaşlarda öğrenip ustalaşıyorlar. Hepsi aynı zamanda yerli kolektiflerine üye; zanaatlarını geliştirmeyi ve kültürel miraslarını güçlendirmeyi görev bilen üyeler…

Tıpkı stantlardan birinde yazan şu sözde olduğu gibi: "Hayat dokuma tezgâhı gibidir, doğru düğüm atmazsanız ipler kaçar."

Yerli toplulukları, hayatın her alanında olduğu gibi tekstilde de ekolojik sürdürülebilirliğe çok önem veriyor. Moda endüstrisinin, insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının yüzde 10'undan ve küresel atık suyun yüzde 20'sinden sorumlu olduğunu göz önünde bulundurursak bunun ne kadar hayati önem taşıdığını daha iyi anlayabiliriz.

Ben de Meksika'nın güneyinden, yerli kültürünün çok güçlü olduğu Oaxaca eyaletinden, Juchitán'dan gelen Ladxidua Kolektifinden bir elbise satın alıyorum. Bu kolektif, 17 kadından oluşuyor. Orta Amerika'daki yerli uygarlıklarından biri olan Zapotekler'e ait motifleri kendilerine özgü tekniklerle işliyorlar. Elbisenin etiketinde şöyle yazıyor: "Bu parça eşsizdir, Oaxacalıların ellerinde, sevgiyle üretildi. Xquixepelii (Teşekkürler)"

Ladxidua Kolektifinde trans kadınlar da var. Bu bölgede trans kadınlara "muxe" deniyor. "Muşe" diye okunan kelime, İspanyolcada "kadın" anlamına gelen "mujer" kelimesine referansla oluşturulmuş. Juchitán'da örgütlü ve güçlü bir muxe topluluğu var. Öyle ki neredeyse elli yıldır şiddete ve ayrımcılığa karşı yaşamı ve çeşitliliği kutladıkları bir etkinlik düzenliyorlar. Muxeler, Oaxaca genelinde toplumda bakım emeğini üstlenen en önemli aktörler arasında yer alıyor, bunun yanı sıra Oaxaca'nın tekstil sanatında da önemli muxe kolektifleri var.

Fotoğraf: Esra Akgemci

Bu podyumda her bedene yer var

Festivalin ana odağında ise elbette defileler var. Original, her birinin bir teması ve hikâyesi olan yedi ana defileden oluşuyor.

Podyuma çıkanlar arasında profesyonel modeller de var, sıradan insanlar da… Her yaştan her cinsiyetten her renkten her bedenden insanlar… Emekle, özenle, sevgiyle dokunmuş kıyafetlerini gururla taşıyorlar. Emek hırsızlarına, kâr peşinde koşan girişimcilere, hatta tüm moda endüstrisine karşı buradalar. Bu podyumda, her adımda acımasız bir sisteme zarafetle meydan okuyorlar.

Son defilede okunan Graciano Chacón'un şiiriyle bitirelim:

Öreyim, öreyim, dokuma tezgâhında,
gün bitmeden,
öreyim gecenin içinde
hayatın süslerini.

Ben senin umutlarını öreceğim,
sen de benimkini,
ellerimle örüyorum
günlerimizin saatlerini.

Bana bir ağ ör,
ki sevincimi yakalayabileyim,
ancak dokuyarak unutabilirim
acıyı ve ıstırabı.

Esra Akgemci kimdir?

Esra Akgemci, Lisans eğitimini Hacettepe İktisat (İngilizce), yüksek lisans ve doktora eğitimini Ankara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde tamamladı. ABD, Meksika, Şili ve Brezilya'da lisansüstü araştırmalarda bulundu.

Kâzım Ateş ile birlikte Dünyanın Ters Köşesi Latin Amerika: Tarih, Toplum, Kültür (İletişim, 2020) adlı kitabı derledi. Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde doktor öğretim üyesi. ODTÜ Latin ve Kuzey Amerika Çalışmaları programında yüksek lisans dersleri veriyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Yasaklı bitkiden “süper gıda”ya: Amarantın direniş yolculuğu

Günümüz Meksika’sında amarant hem açlıkla hem de obeziteyle mücadelede öne çıkıyor. Hem “dünyayı besleyebilecek bir bitki” hem de sağlıklı diyetlerin vazgeçilmezi…

Sömürgeciler: Ateş Toprakları'na özgü buz gibi bir western

Her ne kadar "dönem filmi" olsalar da bu filmlerin anlattığı hikâyelerin güncelliğini koruduğu aşikâr. Sömürgecilik dönemi geride kalmış olabilir fakat sömürgeciler hâlâ iş başındalar

Terra Nostra: Tekinsiz bir destan

Terra Nostra, sonsuz ve tuhaf bir düş gibidir. Durmadan dirilen kişiler, farklı zaman ve mekânlarda yeniden ve yeniden ortaya çıkar. Zaman, ilerleyen bir şey değildir; dağılıp parçalanmıştır. Gelecek diye bir şey yoktur, geçmiş sürekli tekrarlanıp durur: