25 Mayıs 2025

Google I/O 2025: Yapay zekâ bombardımanı ve sorulması gereken sorular

Google’ın başka araçlar üzerinden hali hazırda yapılabilen yapay zekâ modelinin arama motoruna entegre edilmesi ya da simültane çeviri gibi pek çok gelişmeyi şimdi kullanıma sürmesi, belli hamleleri yapmakta geç kaldığını da gösterdi

2008 yılından beri her yıl Google, Google I/O adında yazılım geliştiricilere yönelik bir konferans düzenliyor. Bu konferans pek öyle sıradan bir konferans değil zira Android'den Google Asistan'a, bugün hayatımızda yer alan pek çok Google ürününün ilk nüveleri bu toplantılarda duyurulmuştu.

Bu toplantıların sonuncusu ise çok yakın bir geçmişte, 20 Mayıs’ta düzenlendi ve bu toplantının geçmiş toplantılara kıyasla ise dikkat çekici bir farkı vardı. Diğer toplantılar birden fazla konuyu içinde barındırırken, bu güncel toplantı sadece yapay zekaya odaklanmış durumdaydı. Dolayısıyla toplantı tam olarak bir yapay zekâ ürün tanıtım bombardımanı olarak geçti. Google ve Alphabet CEO’su Sundar Pichai de Google’nin kendi blog sayfasında yazdıklarıyla bu bombardımanın güzel bir özetini sunmuş.

Her şeyin temelinde yatan ürün Google’nin büyük dil modeli Gemini. Geçtiğimiz yıl Gemini 9,7 trilyon token işleyebilirken artık, 480 trilyon token işleyebiliyor ki bu 50 kat daha fazla işlem yapabildiğini gösteriyor. Daha basit bir tabirle Gemini saniyede milyarlarca kelimeyi anlayıp yanıtlayabiliyor. Daha da basit bir tabirle Gemini'nin artık aynı anda yüzlerce kişiyle karmaşık sohbet edebiliyor veya siyah kaplı kalın Britannica ansiklopedilerinin tamamını saniyeler içinde analiz edebiliyor. Bu hızlanmayı sağlayan şey ise Google'ın yeni süper bilgisayarı, önceki nesle göre 10 kat daha hızlı çalışan Ironwood adlı TPU’su.

Bu toplantının en dikkat çekici noktası ise, yukarıda bahsettiğim Gemini dil modelinin Google’nin ürünlerine entegre edilmesi bence. Örneğin, Google’de arama yaparken yeni yapay zekâ modu ile normal arama yapmak yerine Gemini ile sohbet edebilecek, sorularınızı sorup yanıtlarınıza göre ek sorular sorabileceksiniz. Keza Google’nin e-posta servisi olan Gmail'de ise Gemini sizin yazma tarzınızı öğrenerek sizin tarzınızda yanıtlar hazırlayacak. Video görüşme servisi Google Meet'te gerçek zamanlı çeviri kullanılabilecek. Yani İngilizce konuşan biri ile Türkçe konuşabileceksiniz. Hatta Gemini anında çevirip sesleri bile taklit edecek. Gemini Live ise telefonunuzun kamerasını kullanarak çevrenizdeki nesneleri anlayıp bilgi verebilecek.

Google aynı zamanda Gemini’yi sadece ürünlere bütünleşmiş bir araç olarak değil, bir yapay zekâ ajanı olarak da kullanacağını açıkladı bu toplantıda. Evet bir ara yapay zekâ ajanı nedir, bunu anlatan bir yazı da yazabilirim. Fakat yine de kısaca bahsedeyim. Bir önceki paragrafta arama motorundan büyük dil modeli ile sohbet edebileceğinizi söylemiştim. İşte ajanlar sayesinde bu sohbeti bile etmeden sadece yapmak istediğinizi söyleyip geri kalan işlemi ajana bırakabileceksiniz. Örneğin ev arıyorsanız, Gemini sizin kriterlerinizi alıp emlak sitelerinde otomatik olarak arama yapacak, filtreleri ayarlayacak ve hatta emlakçı ile iletişime geçecek. Üstelik bu ajanlara bir kez nasıl yapılacağını gösterirseniz, benzer işleri gelecekte otomatik olarak tekrarlayabilecek de.

Görselliğe dair ise yine bu toplantıda Google, yazıdan resim üreten Imagen 4, sesli video üreten Veo3, sanal toplantılara gerçekçi etkisi verecek olan Google Beam ve anlık konuşma imkânı da içeren akıllı gözlük gibi başka ürünleri de tanıttı.

Tüm bu ürünlerin bir kısmı ücretsiz olurken, bir kısmı ise hiyerarşik abonelik ücretlerine tabii olacak.

Peki, bu toplantı bize ne söylüyor?

Farkındayım, bu köşeyi düzenli takip edenler için pek benden duyması beklenmeyecek şekilde bir şirketi ve ürünlerini övdüğüm bir yazı gibi oldu. Ancak bunların benim görüşümden ziyade, tanıtımı yapılan ürünlerin kısa bir özeti olduğunu hatırlatmam gerek.

Anlık çeviri, ajanların kullanımı gibi ürünlerin yaygın kullanıma açılması yapay zekanın hayatı kolaylaştırması anlamında faydalı gelişmeler. Zaten yapay zekânın var olma amacı da biraz bu. Problem yaratıcı olmaktan ziyade tüm canlıların hayat kalitesini arttıracak bir problem çözücü olması.

Ancak teknik olarak Google pek yeni bir sav ortaya koymadı bu toplantıda. Bugüne kadar büyük şirketlerin yaptığı çoğu yapay zekâ duyurusu hep en iyi ve daha iyi modeli üretme üzerineyken, Google bu defa bunu yapmayarak bu modellerin adaptasyonuna odaklandı ve güzel bir pazarlama kampanyası yaparak yapay zekâ yeni ürünlerini pazarladı.

Burada sorgulanması gereken birkaç önemli nokta daha var. İlk olarak, bu "devrimsel" özelliklerin çoğu henüz beta aşamasında veya sınırlı kullanıcı gruplarına açık. Gerçek performansları sahada ne kadar başarılı olacak, bu büyük bir soru işareti. Yani görece eski donanıma sahip bir bilgisayarda bu özellikleri ne kadar efektif kullanabileceğiz, bilmiyoruz. İkincisi, Google'ın kendi ekosistemine bu kadar bağımlı bir yapı kurması, kullanıcıları tamamen Google'a mahkûm edebilir. Gmail'den Drive'a, Meet'ten Search'e kadar her şey Google'ın kontrolünde olacak. Burada Google, biraz Apple stratejisine göz kırpmış da olabilir.

Gizlilik açısından da kaygılar var. Gemini'nin kişisel verilerinizi öğrenmesi, yazma tarzınızı taklit etmesi kulağa hoş geliyor ama bu, Google'ın sizin hakkınızda ne kadar çok veri topladığının da bir göstergesi. Yapay zekâ ajanları emlak sitelerinde sizin yerinize dolaşırken hangi verilerinizi paylaşacak, bunlar nasıl korunacak?

Kısacası, Google bu kadar güçlü bir yapay zekâ sistemini geliştirirken, bunun kontrolü tamamen kendi elinde olacak.  Hep vurguladığımız denetim ve şeffaflığa dair bilgiler sınırlı. Yani bu sistem kötü niyetli kullanılırsa veya yanlış kararlar alırsa ne olacak sorusunun cevabı hala muğlak.

Biraz yukarıda bahsettiğim ekonomik boyutu da atlamamak gerek. Dediğim gibi bu hizmetlerin çoğu aylık abonelik sistemiyle gelecek. Sunulan iki paket olan; AI Pro (20 dolar), ultra (250 dolar) gibi fiyatlar kullanıcılar için oldukça yüksek. Türkiye özelinde, aylık herkes şu an ki kurla (1 $ = 39 TL) 9750 lira verip ultra paketi alabilecek durum da değil ki bu ücret kimi şehirlerde bir kira parası. Dolayısıyla bu ultra paketin kullanımı sadece şirketlerin ve yüksek gelir grubunun sahip olacağı bir düzeyde olacak. Kısacası yapay zekâ "herkes için" denilirken, kaliteli özelliklere erişim yine parası olanlarla sınırlı kalabilir.

Son olarak, bir de bu işin ekonomik rekabet noktası var elbette. Aylardır dediğim gibi, bu bir yarış. Bu yarış perspektifinde de Google'ın bu hamleleri, OpenAI ve Microsoft'un ChatGPT-Copilot ikilisine karşı savunma pozisyonu gibi görünüyor. Keza bu yenilik yaratmaktan çok, mevcut pazarda tutunma çabası da olabilir. Çünkü Google’nin başka araçlar üzerinden hali hazırda yapılabilen yapay zekâ modelinin arama motoruna entegre edilmesi ya da simültane çeviri gibi pek çok gelişmeyi şimdi kullanıma sürmesi, belli hamleleri yapmakta geç kaldığını da gösterdi bence.

Ozancan Özdemir kimdir?

Ozancan Özdemir, lisans ve yüksek lisans derecelerini ODTÜ İstatistik Bölümü'nden aldı. Yüksek lisans döneminde aynı zamanda Anadolu Üniversitesi yerel yönetimler bölümünden mezun oldu.

Bir süre ODTÜ İstatistik Bölümü'nde araştırma görevlisi olarak çalışan Özdemir, şu günlerde Groningen Üniversitesi Bernoulli Enstitüsü'nde finans ve yapay zekâ alanındaki doktora çalışmalarını sürdürüyor.

Pandemi döneminde bir grup öğrenciyle birlikte gönüllü bir oluşum olan VeriPie adlı güncel veri gazetesini kurdu.

Araştırma alanları yapay öğrenme ve derin öğrenme uygulamaları, zaman serisi analizi ve veri görselleştirme olan Ozancan Özdemir, ayrıca yerel yönetimler ve veriye dayalı politika geliştirme konularında da çeşitli platformlarda yazılar yazmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları

Eğitimde yapay zekâ: Devrim mi, yoksa büyük bir aldatmaca mi?

Öğrencilerimizin gerçek anlamda düşünen, sorgulayan, yaratıcı bireyler olmalarını istiyorsak, yapay zekâ araçlarını kullanmadan önce çok dikkatli düşünmemiz gerekiyor. Çünkü öğrenme zordur, ustalık zaman alır ve "zaman her şeyi olgunlaştırır"

Avrupa'da yapay zekânın eğitimde kullanımı: Türkiye'nin durumu ve geleceğe bakış

Türkiye'deki öğrencilerin yapay zekâ konusundaki önculüğü, eğitim politikalarında da dikkate alınması gereken bir avantaj. Ancak bu avantajı sürdürülebilir kılmak için sistematik adımlar atılması gerekiyor. Öğretmen eğitiminden dijital eşitsizliği gidermeye, güvenlik eğitiminden müfredat yenilemesine kadar pek çok alanda çalışma yapılması lazım

Meseleye bir de yapay zekâ araştırmacılarının gözünden bakalım…

Yapay zekâ gelişimine dair tartışmalarda, araştırmacıların da seslerini duyurmaları gerekiyor. Halkın sesinin de sürecin her aşamasında dahil edildiği, daha demokratik bir teknolojik gelişim sürecine ihtiyacımız var. Bu, insanlığın yapay zekâ çağında hem güvende hem de eşit bir şekilde ilerlemesini sağlamak için doğal hakkı...

"
"