03 Mayıs 2024

Kamu tasarrufunda farkı ne yaratacak?

Ne temsil, tören harcamalarında ne kırtasiyede ne araç kiralamalarında tasarruf sağlanmış değil. Peki bundan sonra ne değişecek de kendilerinden tasarruf beklenen bürokrasi bu plana sadık kalacak?

Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki makam araçları

Kamuda yeni başlatılacak tasarruf önlemlerine ilişkin haberler çoğalıyor. Makam ve hizmet araçlarının yanı sıra, yatırımlar ve bütçedeki diğer harcama kalemlerinin de tek tek gözden geçirilip, giderlerin özelliğine göre kuralların belirleneceğini okuyoruz.

Yeni dönemdeki tasarruf konusunda "tedbir" değil "plan" sözcüğünün kullanılması dikkat çekiyor. Yani bir defalık ya da kısa dönemli değil, daha geniş bir zamana yayılacak bir politika kastediliyor. Bu, çok anlaşılabilir bir terminoloji farkı. Zira, Mehmet Şimşek'in Hazine ve Maliye Bakanlığı'na getirilmesi ve onun da göreve gelir gelmez tasarruf genelgesini yeniden tedavüle sokmasının üzerinden neredeyse bir yıl geçti.

Kamu kuruluşlarının Şimşek imzalı o genelgede özen gösterilmesini istediği konularda ve harcama kalemlerinde arzu edilen sonuç alınmamış olmalı ki, bugün yoğun biçimde tasarruf planı tekrar gündeme geldi. O zaman da şu soruyu sormak ve cevabını beklemek de kamuoyunun hakkı:

Yaptırım mı uygulanacak?

Yeni dönem tasarruf planında, geçen sene verilen tasarruf tedbirleri talimatından farklı olarak uygulamayı sağlayacak ne olacak? Ne temsil, tören harcamalarında ne kırtasiyede ne araç kiralamalarında tasarruf sağlanmış değil. Peki bundan sonra ne değişecek de kendilerinden tasarruf beklenen bürokrasi bu plana sadık kalacak?

Bir yaptırım mı uygulanacak? Devlet memurlarına ilişkin mevzuattaki disiplin hükümleri mi işletilecek söz gelimi? Yeni dönem tasarruf planı, hazırlık ve taslak aşamasından çıkıp yürürlüğe girerken, bu soruların da cevaplanması aydınlatıcı olur. Yani Bakan Şimşek'in bürokrasiye tasarruf talimatının bir yıl öncesine göre daha etkili olmasını sağlayacak bir mekanizma kurulacaksa, saydamlık açısından yayımlanması beklenir.

İhalelerde tasarruf nasıl olacak?

Yeni dönemde uygulanacağı belirtilen tasarruf planında dikkat çeken diğer bir ayrıntı "doğrudan temin" yöntemine mercek tutulacağı. Kamu idarelerine, ihalelerle kıyaslandığında daha kolay satın alma yolu olarak tanımlanan doğrudan temin, büyük tutarlara ulaşıyor. Bu konuda bir sınırlama ihtiyacının duyulması, suistimal ihtimalini akla getiriyor. Gerçekten de klasik bir ihale yöntemi olmayan doğrudan temin, son yıllarda kamu kuruluşları ve yerel yönetimlerin yoğun tercih ettiği bir usule dönüştü. Normalde kırtasiye, elektrik malzemesi vb gibi küçük ölçekli gündelik gereksinimler için başvurulan doğrudan teminde sınırlama ve denetim önem taşıyor. Çünkü doğrudan temin bir yana, Kamu İhale Kanunu'na tabi ihale usullerinde dahi, yapılan hatalar Sayıştay uyarılarına karşın tekrarlanıyor. Bazı inşaat yapım ihalelerinde yargı kararları bile kamu kuruluşunun, özellikle 21/b usulüyle yaptırılan ihalelerde, tekrarına engel olmuyor.

Kamuda yeni bir dönem açılacak ve yeni bir tasarruf planı uygulanacaksa işe kamu ihalelerindeki usulsüzlükler ile KÖİ projelerinde "kalem oynatma", ek sözleşme, zeyilname, erteleme gibi yollarla müteahhit şirketler lehine, kamu aleyhine olan işlerden başlamak zorunlu. Tabii buna politik olarak gücün ne kadar yeteceği su götürür. Politik güçten kastım; makro ekonomide tam yetki verilen Bakan Şimşek'in, maliye politikalarının alt kalemlerinde aynı manevra alanının sağlanıp sağlanmayacağı.

Nihayetinde trilyonluk kamu kaynağının döndüğü kamu ihaleleri ve KÖİ projelerinde köklü kararlar söz konusu olduğunda, son sözün Cumhurbaşkanı Erdoğan'da bittiğini dünya alem biliyor. Tasarrufun lafta kalıp kalmayacağını belirleyecek hakiki unsur da bu.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020)

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

Yazarın Diğer Yazıları

Bir "kaçış rampası" olarak Dışişleri Vakfı

Şimdiden "Paralel Dışişleri" diye nitelenmeye başlanan Vakıf girişiminin, üç yıllık tasarruf genelgesinden bir kaçış olduğu açık

Şimşek'e kimler soru sorabilir?

Tasarruf tedbirleri konusunda "dostlar alışverişte görsün" mahiyetindeki toplantının biz gazetecileri ilgilendiren en önemli boyutu; güya bu kadar önem atfedilen, haftalar öncesinden davul çalar gibi anons edilen bu toplantının bitiminde soru alınmamasıydı

TÜİK kimin tarafında duruyor?

TÜİK; DİSK’in zorunlu olarak Bilgi Edinme Kurulu’nun bağlı olduğu Adalet Bakanlığı’na açtığı davada çıkan karara itiraz etmiş. Madem taraf değilseniz bu itiraz ne? Bitmedi: TÜİK, bir de Adalet Bakanlığı aleyhine dava açıyor. Yetmiyor, Danıştay Başsavcılığı’na TÜİK olarak “Bu kararları bozun” diyor