31 Aralık 2017

Mutlu Noeller

Yan yana dizili Hansel, Gratel evleri bize şekerleri, çikolataları gösteriyor

Cambridge Nehri’nin ıssızlığında, kuğuların kanatlarında yakaladığımız heyecanla, sincapların sıçrayışını izleyerek hayatı yeniden dokuyoruz. 

Televizyon programlarında zamanında bizim güldüğümüz kadar gülüp, eğlenirken onlar, biz seyirci koltuklarında oturup, şakalarını anlayamayıp, birbirimize bakıyoruz. 

Ortak dille biçimlenen zihin oyunlarımız, kucaklayan kollarımız, kırgın bakışlarımız, sevişmelerimiz ve kavgalarımız dilsiz kalınca suskunlaşıyoruz.

Çanların sesiyle uyanıp, durmaksızın keder, kasvet üreten, düşman yaratan ülkemize denizler aşırı mesafeden bakarak, sürgünü tadıyoruz.

Domuz etinin yağlarını ayıklayıp, kurban eti kavurmak yerine hindi pişirmeyi öğreniyoruz. 

Şaraplar uyku getiriyor. Rakının muhabbetini arıyoruz. 

İlahilerin sesi yükseliyor kiliselerden, vitraylardan çıkıp, evimizin camlarından giriyor. 

Ezan sesini özlediğimiz yok ama İsa Peygamberin doğuş tarihini bilirken, Hz. Muhammed'in kesin doğuş tarihini bilmediğimizi fark ediyoruz. 

Cam nehri durgun. Durgun suya bakarken, düşünmekten, konuşmaktan, dinlerle ilgili soru sormaktan, sorgulamaktan korkmuyoruz. 

Nehrin kenarına oturuyoruz. Önümüzden geçen Çinlileri, Japonları, Hintlileri, siyahları, Avrupalıları, İngilizleri seyrediyoruz. Hepimiz ortak bir dil öğrenerek, yargılamadan birbirimizi anlamaya çalışıyoruz. 

Nehir kenarında ördekleri izleyerek, paçalarımızı köpekler ısırmadan bisikletlerimizi sürüyoruz.

Yan yana dizili Hansel, Gratel evleri bize şekerleri, çikolataları gösteriyor. Gösteriyor ama tattırmıyor.

Hansel diyor ki; bu ev benim
Gratel diyor ki; Bu evi sen inşa etmedin 

Onların evlerinin boğaz turunda seyrettiğimiz yalılardan bir farkı yok. Hem çok yakındalar, hem dokunulmayacak kadar uzaktalar.

Fark memleketimizde azaldıkça azalan ağaçlarda. 

Ağaçlar hepimizle aynı dili konuşuyor. Bütün insanlara aynı oksijeni veriyor. Ağaçlara sarılıyoruz. Bizi kayıtsız şartsız sarmalayan dallara tutunuyoruz. Göçmen kuşlar arkadaşımız. 

Hayallerimizle kuşanarak, kurgusal alemlerde nereye doğru aktığımızı bilmiyoruz. 

Ortak dille büyüyüp şimdi birbirimizden koparıldığımız dostları savrulduğumuz yerlerde özlüyoruz. 

Mutlu Noeller, bayramları kutlu olsun. 


*Bu yazı 25 Aralık Noel Bayramı için kaleme alınmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları

LGBTİ+'lar ölsün mü, başka kimler ölsün?

Sadece birbirimizi okuduğumuzu bilmeme rağmen kendi kendime konuşmaya dayanamayıp yazdım

Ertugrul Özkök'e mektup

Mehmet Yılmaz'a katılıyorum. Biz bu toplumu eski kodlarımızla artık yeterince tanımıyoruz. Ben zaten uzun süredir nadastayım. Hepimizin ihtiyacı var. Sizin de Ertugrul Bey

Hepimiz bir tuğla koyarız evelallah

Allah, kendi adına tuğlaları toplama yetkisini Diyanet'e vermiş de, haberimiz yokmuş