28 Haziran 2025

Nefes gazetesi neden ‘İmamoğlu manevrası’ yaptı, itirafçı dalgasında kendisini korumaya alma çabası mı?

Gazetecilik haksızlığa, adaletsizliğe, baskıya karşı da yapılmalı, öyle olmalı. Ancak gazeteciliğin bu yoldaki mücadele gücünün kaynağı sadece bağımsızlığı, şeffaflığı olabilir. Kim olursa olsun 'birilerinin yayını' olunca yayınlarda yapılan 'muhalefet' gerçekte muhalefet değil, 'mütekabil hizmet' oluyor.

nefes manşet

Siyasette öyle şeyler oluyor ki, Türkiye’nin geleceğini bugünden belirleyen bir kuşatma söz konusu…

Ahtapot gibi… Dört koldan… Muhalefetin elindeki bütün araçların tekerine çomak sokulmak isteniyor gibi… Özellikle de CHP’ye… Ona destek veren medyaya, CHP’nin 15 milyon oyla aday belirlediği Cumhurbaşkanı adayına ve bekasına…

Kuşatmanın etkisi o kadar güçlü ki, CHP’nin 31 Mart seçimlerinden bu yana limandan ülke sathına çıkan gemisi alabora olacak mı sorusu gündemde.

Öyle bir zaman dilimi ki  “bu gözler daha neler görecek” cümlesi sık sık kullanılacak gibi…  

Mesela, Nefes gazetesinin 28 Haziran tarihli “Ekrem Başkan çok önemli ama partinin tek gündem maddesi de bu olmamalı” manşeti bende tam da bu duyguyu uyandırdı.

Çünkü Sözcü’den ayrılan ekibin çıkardığı Nefes 19 Mart’a kadar, tutuklu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu destekleyen bir gazeteydi.

Kasım 2024’te yazdığım yazıda da belirttiğim gibi, iddiaya göre Nefes,İmamoğlu’nu destekleyen iş insanlarının ekonomik olarak arkasında olduğu bir gazete. Bu iddiayı tekrarlıyorum. Zira Sözcü gazetesinin eski avukatı Nefes’in kağıt üzerinde patronu görünüyor. Bir avukatın bu ekonomik güçte olması hayatın olağan akışına ters.

Bu ülke manşetlerle siyasetin nasıl dizayn edildiğini bilir. Böyle bir hafızası var.

Bu nedenle atılan manşeti kurcalamak gazeteci sorumluluğu… İçeriği zayıf olan, İmamoğlu’nun gündem olmasının parti içinde rahatsızlık yarattığı iddiasının neye dayandığının belirsiz olduğu haberin imzalı bir haber olmaması da dikkat çekici.

Nefes yayın hayatına iddialı başladı. Transferler yaptı, ki piyasanın üstünde ücretler verdiğini biliyoruz. Ancak perşembenin gelişi çarşambadan belli sözünü hatırlatan 19 Mart operasyonları sonrası, gazetede değişiklik olduğu aşikar. Örneğin gazete verilen zam sözünü tutamamış. Örneğin gazete masrafları kısmak için matbaa değiştirmiş. Ekonomik refleksler bir kuruluş için bir şeyler söyler. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güçlü rakibi İmamoğlu’nun tutuklanmasına gazete ‘tasarruf’ refleksi göstermiş yorumunu yapmam ileri bir yorum olmaz diye düşünüyorum.

Çünkü 19 Mart siyasette bir kırılma… Bunun sonuçlarını şimdiden tahmin etmek çok zor. Ama  bazı isimlerin cezaevi sınavı, “bu gözler daha neler görecek” değerlendirmesini hak eden gelişmeler, Nefes acaba kendisini korumaya mı aldı sorusunu sorduruyor. Çünkü Nefes gazetesinin bir de televizyon projesi var. İkitelli’de olan gazetenin bulunduğu binada Nefes televizyonunu kurma faaliyetinin sürdüğünü öğrendim. Hatta yine Kasım 2024’teki aynı yazımda televizyonun başına İmamoğlu’nun medya ekibine çok yakın bir ismin; Soner Yalçın’ın gelebileceğini yazmıştım.

Burada bir parantez açmam gerekiyor. Bazı gazetecileri hedef alan Akşam gazetesinin “İmamoğlu Medyası A.Ş.” haberinin internet versiyonunda Yalçın’ın adının çıkarıldığını haber olarak duyurmuştum.

Nefes ne oldu da, İmamoğlu’nun tutukluluk sürecini önemsizleştiren bir manşet attı?

Acaba bu değişikliğin ardında ulusal kanal frekansı beklentisi mi var? Acaba bu değişikliğin ardında 19 Mart operasyonları sonrası itirafçıların ifadelerinde yer alan iddiaların etkisi mi var? Acaba bu değişikliğin ardında yargısal süreçler mi var? Hepsi olabilir, hiçbiri de…

Bir detayı da vermek isterim… Gazetenin genel yayın yönetmeni Metin Yılmaz, ki görünür olmayı tercih etmeyen bir GYY izlenimi uyandırıyor bende, köşe yazılarına başladı ve bir yazısında  CHP’yi bölme ihtimali olan kurultay davasındaki tavrı nedeniyle Kılıçdaroğlu’nu eleştirdi, Özgür Özel’e destek verdi.

Nefes belli ki olası gelişmelerde nefes nefese kalmamak için frene bastı. Yazarları Nevşin Mengü ve Deniz Zeyrek’in söz konusu manşete tepkilerinden ve tutumlarından da anlaşılıyor ki, muhalif çizgisinden vazgeçmeyecek ama İmamoğlu’na da mesafelenebilir.

Bu durumda tek isim kalıyor: Özgür Özel…

Gazetenin tepki çeken manşetinden bir gün sonra Özel’in söyleşisinin manşette olması da iki nedenle olabilir:

  1. a) Tepkileri yumuşatmak, soğurmak…
  2. b) “Partinin tek gündemi İmamoğlu olmamalı” manşetinin verdiği çoklu mesajı CHP Genel Başkanı’nın sözleriyle anlaşılır kılmak… Ez cümle… 30 Haziran’da CHP kurultay davasında ya da bir sonraki duruşmada kopacak büyük fırtına öncesi medya, CHP, iktidar, iş çevreleri pozisyonu değiştirmeye çalışıyor olabilir, gördüklerimiz de bunun bir sonucu olabilir.

Bu tablonun failleri arasında CHP’li isimler de var ama asıl büyük pay AKP iktidarının…

Bir iğne de kendimize, yani gazeteciliğe…

Gazetecilik elbette haksızlığa, adaletsizliğe, baskıya karşı da yapılmalı, öyle olmalı. Ancak gazeteciliğin bu yoldaki mücadele gücünün kaynağı  sadece bağımsızlığı, şeffaflığı olabilir.

Kim olursa olsun 'birilerinin yayını' olunca yayınlarda yapılan 'muhalefet' gerçekte muhalefet değil,  'mütekabil hizmet' oluyor.

Örneklerini çok gördük ve görüyoruz; konjonktüre, duruma, adrese göre muhalefet yapan, duruma, adrese göre manevra da yapar!

Evet gazetecilik haksızlığa, adaletsizliğe, baskıya karşı da yapılmalı; ancak gazeteciler için gazetecilikten daha değerli, daha öncelikli hiçbir şey olmamalı. Gazetecilik, şeffaf olmayan ilişkiler, ilan edilmemiş aidiyetler için araçsallaştırılmamalı.

Yazarın Diğer Yazıları

Kartalkaya yangınında ölenlerin aileleri: Çocuklarım kömür olmuş, en üsttekiler de ceza alsın!

78 kişinin hayatının kaybettiği olayla ilgili ilk duruşma 7 Temmuz’da Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek

Japonya’dan, Hindistan’dan, Avrupa’dan 35 kişilik heyet Öcalan’la görüşmek için Adalet Bakanlığı’na dilekçe verdi

Kulislerde şu konuşuluyor. PKK farklı zamanlarda, Süleymaniye, Dohuk, Erbil’de gruplar olarak silah bırakacak. Öncesinde de mevcut sürecin ana aktörü Abdullah Öcalan kamuoyuna bir açıklama yapacak

“Müslümanlar dik durun, karşınızda leşler var” diyen kişi Muş Alparslan Üniversitesi’nde hoca!

Leman dergisi eylemine katılan gençlerden biri: Bayrağın emrini verenler nerede, Abdülkadir Şen denilen hoca nereye saklandı?

"
"