10 Nisan 2019

İktidar bloku seçmeni rahatsız ve partilerini sorgulamaya başladı

AK Parti seçmeninin muhalefet blokuna geçmekten daha çok sandığa gitmeyerek tepkisini gösterdiği anlaşılıyor

31 Mart Yerel Seçimleri’nin geçici sonuçları üzerinden oluşan tabloya genel ülke sayıları üzerinden bakıldığında belediye başkanlıkları için verilen oylar ile yerel meclisler için verilen oylar arasında bir farklılık var. Meclis oylarında yüzde 15,5 seçmen sandığa gitmemiş, yüzde 3,5 oranındaki oy ise geçersiz sayılmış. İttifak yapmadıkları ilerde de ittifak partilerinin oylarını toplayarak oluşan sayılara baktığımızda Cumhur İttifakı yüzde 41,2, Millet İttifakı ise yüzde 29,1 oranında oy almışlar.

Fakat belediye başkanlığı oylarında, diğer oranlarda kayda değer bir farklılık oluşmamakla beraber Millet İttifakı adaylarının toplam oylarında meclis oylarına kıyasla 3 puanlık bir artış var. Bu artışın önemlice bir kaynağının HDP seçmenlerinin Millet İttifakı adaylarına destek vermesinden kaynaklandığı görülüyor. Diğer partilerden ve Cumhur İttifakı meclis oylarından da küçük oranlarda da olsa Millet İttifakı başkan adaylarına yönelme olduğu söylenebilir.

Bir bakıma yerel seçimlerde yerel adaylara bağlı olan ve genel olarak kamuoyunun beklediğinden daha küçük olan yereldeki farklılaşmaların, bu kez Millet İttifakı adaylarını desteklemek şeklinde oluştuğu söylenebilir.

Azalan oyların yarıya yakını sandığa gitmemiş, diğer yarısı da diğer partilere gitmiş

31 Mart sonuçlarının asıl anlamı 24 Haziran Genel Seçim sayısal tablosuyla karşılaştırdığımızda ortaya çıkıyor. Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi yerel meclis oylarında Cumhur İttifakı’nın toplamda 24 Haziran oylarından 5,1 puan, HDP’nin de 5,4 puan oy kaybettikleri hesaplanıyor. Fakat buna karşılık kaybedilen bu oyların Millet İttifakı’na yönelmediği, Millet İttifakı’nın 24 Haziran oylarını yalnızca 0,9 puan artırdığı anlaşılıyor. Azalan oyların yarıya yakını sandığa gitmemiş, diğer yarısı da diğer partilere gitmiş.

Aynı hesaplamayı belediye başkanlıkları oyları ile 24 Haziran milletvekilliği oylarını karşılaştırarak yaptığımızda Cumhur İttifakı oylarında 5,8 puan, HDP oylarında 7,2 puan olduğunu görüyoruz. Bu kez Millet İttifakı’nın başkan adaylarının oyu 24 Haziran’a kıyasla 3,9 puan artmış.

İktidar bloku seçmeni partilerini sorgulamaya başladı, sıkıntısını sandığa gitmeyerek gösterdi

31 Mart yerel seçim oylarının 24 Haziran oyları ile kıyaslamaları üç önemli dinamiğe işaret ediyor: Birincisi iktidar bloku oy kaybediyor ama kaybına karşın hâlâ Millet İttifakı’na kıyasla oldukça önde. Öte yandan HDP ve diğer partilerin de seçim sürecindeki pozisyonlarından muhalefet blokuna dahil olduklarını gözledik ki bu da ikinci önemli dinamik. Bu noktadan yola çıkarak iki blokun oylarını hesapladığımızda yerel meclis oylarında iktidar bloku yüzde 41,2 iken muhalefet bloku yüzde 39,9 oranına, belediye başkanlık oylarında ise iktidar bloku yüzde 40,5 iken muhalefet bloku da yüzde 40,5 oranına geliyor. Dün birinci bölümde not ettiğim gibi partiler arası bloklaşma ve oy geçişlerinin 190 bin sandık bazında yapılması ve daha mikro hareketlerin dikkate alınarak bu tespitlerin teyidine ihtiyaç olsa da genel siyasi örüntünün bu yönde olduğundan da kuşku yoktur. 

Bu tablodan tespit etmemiz gereken üçüncü önemli dinamik ise iktidar bloku seçmeninin rahatsız olduğu, partilerini sorgulamaya başladığı, sıkıntısını sandığa gitmeyerek gösterdiği ama hâlâ muhalefet blokuna geçmekte tereddütlü olduğunu gösteriyor. Bir bakıma hala iki blok arasında geçişin çok küçük oranda kaldığını, hatta olmadığını gösteriyor.

Muhalefet bloku henüz siyaseti ve seçimleri domine edecek güce ulaşamamış durumda

Nitekim 2011 Genel Seçimleri’nden bu yana tüm seçim ve referandumları dikkate alan aşağıdaki tabloya baktığımızda da bu son tespitimizi teyit eden bir fotoğraf ortaya çıkıyor.

Dört genel, iki yerel, 2 cumhurbaşkanlığı seçimleri ve 2017 Başkanlık Sistemi Referandumu sonuçlarına baktığımızda da benzer noktalar öne çıkıyor.

(1) Ak Parti siyaseti tek başına domine edebilir ve yüzde 50 üzerinde iken şimdi MHP ile beraber ancak 50’nin biraz üzerine gerilemiş durumda.

(2) Seçime katılma oranları düştüğünde Ak Parti oyunun gerilemesi esas itibariyle Ak Parti seçmeninin muhalefet blokuna geçmekten daha çok sandığa gitmeyerek tepkisini gösterdiği anlaşılıyor.

(3) Seçmen gözünde muhalefet bloku henüz siyaseti ve seçimleri domine edecek güce ulaşamamış durumda.

Bu tablo ve tespitler ise ülkedeki siyasi kutuplaşmanın ne denli derin ve yoğun olduğunu gösteriyor.

Üç farklı siyasi coğrafya ve üç Türkiye

31 Mart Yerel Seçimleri’nin sayısal sonuçları ile 24 Haziran Genel ve Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nin sayısal sonuçlarını beraberce dikkate alarak istatistiki bir yöntem olarak kümeleme analiz yaptığımızda aşağıdaki harita oluşuyor. İstatistiki olarak her bir ilin üç seçimdeki oylarını (seçime katılmayan ve geçersiz oy kullanan seçmenleri de dikkate alarak) yapılan kümeleme analizi sonucunda dört farklı siyasi coğrafya olduğu ortaya çıkıyor. 

Hatırlatmalıyım renkler alışılmış olduğu üzere partilerin kazandığı yerleri değil, üç seçimde benzer siyasi örüntü gösteren il gruplarını gösteriyor.

Kırmızı renkli birinci kümedeki illerde Cumhur İttifakı ya da partilerinin oy toplamı yüzde 37,1 iken Millet ittifakı ve partilerinin oy toplamı yüzde 37,4, HDP yüzde 2,1, seçime katılmayanlar yüzde 15, geçersiz oylar yüzde 3,1 oranında. Sarı renkli üç numaralı kümedeki illerde Cumhur İttifakı oyu yüzde 51,3 iken Millet İttifakı oyu yüzde 22,5, HDP yüzde 0,4, seçime katılmayanlar yüzde 14,5, geçersiz oylar yüzde 3,9 oranında ve kayda değer oranda diğer partiler (yüzde 7,4) varlık gösteriyor. Koyu yeşil renkli iki numaralı iller kümesinde Cumhur İttifakı oyu toplamı yüzde 27,7, Millet İttifakı yok gibi (yüzde 2,9), HDP yüzde 40, seçime katılmayanlar yüzde 20,7, geçersiz oylar yüzde 4,9 oranında. Bu küme seçime katılmayanların ve geçersiz oyların en yüksek seviyede olduğu küme olarak da dikkati çekiyor. İkinci ve üçüncü küme arasında kalan ve geçiş bölgesi gibi görünen dördüncü küme illerde ise Cumhur İttifakı yüzde 45,4, Millet İttifakı yüzde 10,3, HDP yüzde 11,2, diğer partiler yüzde 10,3 oranında.

Siyaset iki uçta biçimleniyor gibi görünse de aslında, üç farklı siyasi örüntü var

Bu dört kümenin ikinci ve dördüncü kümelerini Cumhur İttifakı’nın ve esas itibariyle Ak Parti’nin ağırlığını dikkate alarak bir arada analiz edebiliriz. Sonuçta siyasi coğrafya üç farklı iller kümelenmesi ve üç farklı siyasi örüntüye işaret ettiğini görüyoruz.

Bu üç siyasi coğrafyanın siyasi kutuplaşma ekseninde AK Parti yandaşlığı ve karşıtlığı veya Erdoğan yandaşlığı ve karşıtlığı şeklinde iki bloka ayrıştığını ve siyasi örüntüyü bu eksenin açıkladığını düşünmek mümkün.

Fakat aynı zamanda bu üç siyasi coğrafya başka karakteristik özellikleri bakımından da farklılaşıyorlar. Ekonomik bakımdan bakıldığında kırmızı küme Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 69,9’unu üreten illerden oluşuyor. Sarı küme GSYH’nın yüzde 29,7’sini, koyu yeşil küme yüzde 6,9’unu üretiyor. Anlaşılıyor ki kırmızı küme ülkenin kalkınma ve sanayileşme sürecinden bakıldığında kalkınmış, ekonomik aktörleri ve dinamikleri yeterince güçlenmiş bölgesi. Sarı küme sanayileşmenin ve kalkınmanın henüz ortalarında olan, kendi ekonomik aktörleri ve dinamikleri yeterince güçlenmediği için devletin yatırım, müdahale ve yönlendirmelerine ihtiyaç duyan coğrafya. Koyu yeşil üçüncü küme ise ekonomik bakımdan hala oldukça geride olan, kendi ekonomik aktörleri ve dinamikleri de oldukça zayıf olan küme iller.

Sosyolojik ve kültürel bakımdan da bu üç küme birbirinden farklılaşıyor. Kırmızı küme kentleşmiş, gündelik hayat pratikleri kentli ve hatta metropollü pratiklere dönüşmüş, seküler hayat tarzının da oldukça güçlü olduğu iller. Sarı küme önemli oranda mesafe almış olsa da hala kentleşmeye çalışan, muhafazakar hayat tarzının, muhafazakar değerlerin, dindarlığın, gelenekselliğin güçlü olduğu iller. Koyu yeşil bölge ise Kürt yurttaşların ağırlıkta olduğu, kimlik talebinin kalkınma kadar öncelikli olduğu iller.

Dolayısıyla da bu üç farklı coğrafyanın üç farklı siyasi ihtiyaç ve talepler listesi olduğu anlaşılabilir bir durum. Nitekim ülke siyaseti bir kutuplaşma ekseni üzerindeki iki uçta biçimleniyor gibi görünse de aslında üç farklı ekonomik, sosyolojik, kültürel coğrafyanın üç farklı ihtiyaç ve talepler dizisinden beslenen üç farklı siyasi örüntüsü var.


TIKLAYIN  - Bekir Ağırdır yazdı: İktidar bloku seçmeni İstanbul'u kaybettiğini kabullendi

Yazarın Diğer Yazıları

CHP yerellerdeki yaygın ve güçlü iktidar fırsatını doğru kullanabilecek mi?

Partilere sadakat çözülüyor ama henüz karşı tarafa olan olumsuz duygular aşılabilmiş değil. O nedenle muhafazakârlar, sekülerler ve Kürtler sandık başında aynı oy pusulasını kullanıyor olsalar da o pusulaya aynı anlam gözüyle bakmıyorlar. Sekülerler ve Kürtler gidişatı değiştirmek için oy verdi, partisinde gidişatı değiştirme kapasitesi görmeyenler de sandığa gitmedi. Muhafazakârlar iktidara itirazlarını göstermek için sandığa eksik gitti. Bu eğilimler kalıcı mı? Araştırılması gereken konu bu

CHP için büyük başarı hikâyesi

CHP’nin başarısında elbette birinci aktör Ekrem İmamoğlu oldu. Hem genel seçimlerin hemen ardından partisini kurultaya zorlayan duruşu, kurultay süreci ve yerel seçim sürecindeki kararlı ve iddialı kampanyası ve söylemiyle bugün tabloda görülen CHP başarısının ilk mimarı o. Özgür Özel bu tabloyla beraber artık gerçek bir genel başkan olma fırsatı yakaladı. Elbette bir de 30 puanlık fark üretmiş Mansur Yavaş etkisi var

Kazansa da kaybetse de Erdoğan’ın rakibi İmamoğlu

Yerel seçimlerin odağı, sembolü İstanbul. Seçim de İmamoğlu ile Erdoğan arasında. O zaman soru şu: 2017 referandumuyla kıvılcımlanan, 2019 yerel seçimlerinde görünür olan iktidarı değiştirme hikayesi güçlenerek mi devam edecek yoksa sönümlenecek mi? Çünkü herkes biliyor ki 2028’de iktidarın rakibi ve talibi İmamoğlu olacak