2026’daki NATO Zirvesi Türkiye’de yapılacak. Çok sevindirici. Ancak emeklilere, sağlık çalışanlarına, ataması yapılmayan öğretmenlere, kestirmeden gideyim, savunma sanayii dışındakilere kötü bir haberim var.
NATO Zirvesi'nde alınan karara göre, ki buna Türkiye itiraz etmediğine göre, ülkemiz 2035’e kadar bütçesinin yüzde 5’ini savunma sanayiine ayırmak durumunda. Yüzde 3,5 doğrudan savunma sanayiine, yüzde 1,5 da savunma sanayiini destekleyici alt yapı yatırımlarına ayrılacak; yol, köprü vs yapımı gibi...
Bildiniz, bu son kalem malum "beşli"yi mutlu edecek. Birinci kalem de damatgilleri.
Savunma bütçesi artarsa nereden kesinti olacak?
Bir görece güzel haber, NATO’nun Lahey zirvesinde alınan karara göre hükûmetler her sene savunma bütçelerini ne kadar ve nasıl arttıracaklarını karargâha bildirecekler ve belki biz de bu sayede neyin nereye harcandığına dair daha fazla fikir sahibi olabileceğiz.
Ancak bu yüzde 5’in savunma ve savunma bağlantılı alt yapıya ayrılması demek sağlıktan, eğitimden, bir yerlerden kısılması demek. Zira hâli hazırda Türkiye’nin ayırdığı oran yüzde 2’ye, o da daha yeni geçen sene geldi.
Uluslararası ilişkileri çok yakından izlemeyen ya da her gece ekranlarda ‘büyük abilerin’ “büyük resimden” bahsetmesinden bıkıp, haber kanallarını terk edenler neden savunma bütçesinin 10 yılda yüzde 150 artmak durumunda olduğunu merak ediyor olabilirler.
Rus tehdidi
Savunma bütçesi artacak çünkü 32 İttifak üyesinin ortak görüşü, Rusya’nın NATO’ya, yani bize, yani demokratik ülkeler topluluğuna tehdit teşkil ettiğini yönünde.
Uzun zamandır Cumhurbaşkanı'nın kendisini boşladığını ve Batı’ya yanladığını düşünen Rus lider Putin ola ki yakınlarda görüşürlerse Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “biz stratejik ortak mıyız, tehdit miyiz, kafam karıştı” -demez ya- dese yanıt ne olur, bilemiyorum.
Ancak Lahey’de dün sona eren NATO zirve bildirgesinde ittifak üyelerinden birine saldırı durumunda ABD’nin DE yardıma geleceği anlamına gelen 5. Madde'nin altının çizilmesi dikkat çekici.
Trump’tan Putin’e: Fazla naz aşık usandırır
Bu durum ABD Başkanı Donald Trump’ın Putin’e attığı onca çiçeğe rağmen karşılık bulamamasından duyduğu hoşnutsuzluğu yansıtıyor. Zira aynı bildiride “Rusya’nın uzun erimde oluşturduğu” tehdidin vurgulanmasına Trump itiraz etmemiş. Benzer şekilde Ukrayna’ya desteğe devam mesajına da onay vermiş.
Bildirgeyi okumamış olabilir mi? Mümkün. Ama bilgilendirildiğini varsayarsak, Putin’i masaya çekebilmek için birkaç ay öncesine kadar NATO’nun Rusya’ya karşı çok sert söylem kullanmamasını isteyen Amerikan tarafı belli ki Putin’e “Fazla naz aşık usandırır” mesajı vermek istemiş.
Ankara için pozitif mesajlar
"2035’e kadar 10 yılda bütçe nasıl etkilenir, o zamana kadar kim öle kim kala, biz anca gelecek ay hatta haftanın derdindeyiz" diyenler için bunlar fazla detay gelebilir.
Bu noktadan sonra belki uluslararası ilişkiler meraklıları için birkaç detay ile bitireyim.
Bildirgeye baktığımızda bütçe konusunda Türkiye’nin elini rahatlatabilecek bir unsur, Ukrayna’ya yapılan yardımların da dikkate alınacak olması. Yani herhangi bir üye ülke, "Bütçeyi artıramadım ama yerine Ukrayna’ya yardım ettim" diyebilecek.
Bildirgenin 4'üncü maddesinde “Müttefikler arasında savunma ticaretine dönük engelleri ortadan kaldıracağız” şeklindeki ifade de Ankara açısından olumlu bir cümle, zira başta ABD olmak üzere bazı ülkelerden savunma sanayii alanında örtülü ambargodan en fazla etkilenen ülke Türkiye. Tabii bu tür sözlerin kâğıt üstünde kalabildiğini de hatırda tutmak gerekiyor.
Mâlum, Türkiye’ye olumlu bakan Trump göreve geleli 6 ay olacak; hâlâ F-16’ların modernizasyonu konusu sonuca bağlanmış değil.