07 Mayıs 2021

Bu ne güç, bu ne biat!..

Dik duran, mesleğimizin ak adına leke sürmeyen, biat etmeyenler olarak bir avuçuz. Olsun. Avuç açmayan bizlere kalan "onur"dur...

Bir televizyon kanalı: HaberTürk.

Kendine uygun gördüğü slogan: Gücü bağımsızlığında

Gücünü bağımsızlığından aldığını iddia eden bu kanalda bir program: Para Gündem

Sunan bir medya emekçisi: Ebru Baki.

Konu: Türk ırkçı-milliyetçi hareketin kadim partisi MHP'nin yumurtasız omlete benzer "hukuksuz devlet" modelini yansıtan yeni Anayasa önerisi.

Programın tartışmacı konukları bu Anayasa önerisini beğenmemişler, eleştirmişler. Programı sunan Ebru Baki konukların eleştirilerini gülümseyerek dinlemiş.

Sonra?

Sonra bir zorba gücün ortalığı ayağa kaldıran saldırısı ve "gücünü bağımsızlığından" aldığını söyleyen bir medya kurumunun utanç verici "biat" ilanı.

* * *

Ayrıntılar var mı?

Var ama önemi yok.

Karşımızda "Benim Anayasa önerimi eleştiren, eleştirilmesine göz yuman, dahası eleştirileri gülümseyerek dinleyenler edepsizdir, terbiyesizdir" diyebilecek kadar güç zehirlenmesine kendini kaptırmış bir siyasi parti var. MHP'nin Genel Başkan Yardımcısı olduğunu bu olayla öğrendiğimiz, İzzet Ulvi Yönter adlı yöneticisi varmış. Bu zat twitter üstünden yağıp gürlemiş. Yetmemiş, MHP'nin Başbuğ'u, kendinde medyaya ayar verme hakkı ve yetkisi gören adamına destek vermiş Twitter ağırlıklı, "HaberTürk izlemiyorum" kampanyası başlatmış.

Bu özet hikâyeden ne çıkar?

AKP'nin iktidar ortağı MHP'nin Anayasa, yasa filan umrunda olmayan, kendi görüşünü (meselâ bir Anayasa önerisini) beğenmeyenleri kahredebilecek, işsiz bırakabilecek, ağır hakaretlerle saldıracak bir iktidar gücünü temsil ettiği çıkar.

AKP-MHP (ya da MHP-AKP) ortak iktidarının bugün geldiği aşama bu tatsız hikâyede ayan beyan oldu..

Bu iktidara karşı Anayasa güvencesine, hukuka, evrensel demokrasi ilkelerine sığınarak siyasal mücadele verme hakkı hemen hemen ortadan kalktı. Buna rağmen bırakınız açıkça karşı çıkması, eleştirmeye yeltenenlere bile MHP soruyor: Kudurdunuz değil mi?

Düzey bu…

* * *

Buraya kadar, bir sapına MHP'nin yapıştığı siyasal iktidarın bugün ulaştığı zorba "güç"ün göstergesi ve kanıtını sergilemeye çalıştık. 

Şimdi gelelim işin medya ayağına…

MHP elebaşıları yağıp gürleyince, gücünü bağımsızlığından (Öhhö, öhhöööö!) alan HaberTürk'ün tepeleri kolları sıvadı. Önce MHP saldırısına ekranda cesur bir cevap veren Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir kapının önüne kondu. Kanalın yayın yönetmeni Kürşad Oğuz içinse "kendi istifa etti" açıklaması uygun görüldü.

Bitmedi. HaberTürk tepe yönetimi, yine Ciner Grubunun sahibi olduğu Show TV'nin Ankara temsilcisi Sibel Demirci Erdem'i aynı zamanda HaberTürk TV'nin Ankara temsilciliği görevine getirdi. Yardımcılığına da Fevzi Çakır atandı.

Eğlence kanalı yanı çok ağır basan Show TV ile haber kanalı yanı ağır basan HaberTürk'ün Ankara temsilciliğinin aynı elemanlarla nasıl bir "bulamaç" ortaya koyacağını göreceğiz.

Ebru Baki'nin izlenen ve sabahları üç saat süren programı Para Gündem ise dün bir saat ile sınırlandı.

Sonra ne olacak?

Valla "onu da göreceğiz" deyip bu önemsiz (sahiden önemsiz) ayrıntıları noktalayalım.

Gelelim asıl önemli olana.

Turgay Ciner salt bir medya patronu değil. Pek çok dalda at koşturan ve ülkenin en büyük sermayedarlarından birine dönüşmüş bir iş insanı. Meraklısı Google'a sorup iş dünyasında yayıldığı geniş alana baksın. Ben onu geçmiş yıllarda Türkiye'nin krom madenlerini, taşıyla toprağı ile gemilere yükleyip ABD'ye ihraç eden biri olarak tanıdım.Türkiye krom rafinerisi kur(a)madığından Türkiye kendi kromunu daha sonra ABD'den ithal ediyor.

Ciner'le ilgili geçmiş yıllardan kalan bir başka bilgi ise İstanbul Emniyet Müdürlüğü arşivindeki sabıka fotoğrafları.

(O sabıka fotoğrafları Hürriyet gazetesinde, o zamanlar "Bir Günün Hikayesi " köşesini yazan Fatih Altaylı tarafından yayınlandı. Sonra Turgay Ciner, bu bulunmaz hint kumaşı gazeteciyi Hürriyet'ten transfer edip HaberTürk gazetesinin başına getirdi.)

İşte gücünü bağımsızlığından aldığını gerine gerine ilân eden HaberTürk TV şimdi iktidarın küçük ama etkisi büyük ortağından gelen saldırı karşısında yelkenleri suya indirdi ve biat etti.

Böylece iktidarın "tek tek gazeteci satın almak yerine medyayı satın alma" operasyonuna yeni bir halka daha eklendi. Sabah gazetesinin ve ATV'nin başını çektiği Turkuvaz grubu, Aydın Doğan'dan "tüpçü" diye anılan Demirören grubuna geç(iril)en Hürriyet, Posta gazeteleri ile Kanal D ve CNN TV kanalları zaten epeydir iktidar organı olarak mesleğimizde utanç verici kabul edilen bir işlevi yürütmekteler. İşlerinin iyi gitmediği söylenen NTV patronu ise NTV'yi organ değilse bile etliye sütlüye karışmayan, suya sabuna dokunmayan uslu kanala dönüştürdü.

Bunlara şimdi iktidara biat eden HaberTürk eklendi.

* * *

Dik duran, mesleğimizin ak adına leke sürmeyen, biat etmeyenler olarak bir avuçuz.

Olsun.

Avuç açmayan bizlere kalan "onur"dur...

Bu da bize yeter...

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim