24 Aralık 2019

AİHM mi? O da ne, o da kim?

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını seçkin hukukçular uzun uzun değerlendirecekler. Yanlış oldu, düzeltiyorum: Uzun uzun değil kısa kısa değerlendirecekler. Çünkü ortada hukuk bilimi, evrensel hukuk ilkeleri açısından uzun uzun değerlendirmeyi hak eden bir karar yok

Baş ve tek tutuklu sanığı Osman Kavala olan ve Gezi Davası diye anılan çok sanıklı dava üstüne önceki gün yayımlanan Tırmık şöyle bitiyordu:

"… Silivri’den Osman Kavala’yı alıp mı geleceğiz yoksa"

Yoksa kazandı. Osman Kavala’yı alıp gelemedik. O yeniden ünü uğursuz Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları'nın 9 numaralı hapishanesindeki hücresine döndü, biz de İstanbul’a…

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını seçkin hukukçular uzun uzun değerlendirecekler.

Yanlış oldu, düzeltiyorum: Uzun uzun değil kısa kısa değerlendirecekler. Çünkü ortada hukuk bilimi, evrensel hukuk ilkeleri açısından uzun uzun değerlendirmeyi hak eden bir karar yok.

AKP iktidarının Adalet Bakanı birkaç gün önce AİHM’in Osman Kavala’nın tahliyesinin bir hukuksal zorunluk olduğunu hiç bir farklı yoruma yer bırakmayacak bir kesinlikle ilan ettiği kararı üstüne konuştu ve şu çok bildiğimiz "bağımsız yargı" mavalına sığınarak "O işle ilgili karar mahkemeye aittir" anlamında bir cümle kurdu ve topu mahkemeye attı.

Mahkeme de topu Adalet Bakanlığı'na attı.

Bundan sonra ne olacak?

Hiiiiiç… Adalet Bakanlığı topu mahkemeye atacak, mahkeme o topu göğsünde yumuşatıp yeniden Adalet Bakanlığı'na atacak.

Sonra…

Sonra eninde sonunda bir gün 30. Ağır Ceza Mahkemesi bir hüküm kesecek. Şimdiden söylersem kendim yanılmam, sizi de yanıltmış olamam: Gezi Davası sanıkları çeşitli cezalara çarptırılacaklar… O cezalar ağırlıklarına göre İstinaf Mahkemesi'ne ya da Yargıtay’a gidecek; oralardan kararlar çıkacak; ya sanıklar ya savcı o kararlara itiraz edecek; top yeniden 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dönecek; sonra top tekrar…

Peki bu arada ne olacak?

Çok basit: Hakkında hüküm kesildiği için Osman Kavala’nın tutukluluğuna ilişkin AİHM kararı geçerliğini yitirecek…

Böylece Türkiye altına imza koyduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne göre "AİHM kararları yerel mahkeme kararlarının üstündedir ve uyulması zorunludur" ilkesinin arkasından dolanmış olacak.

Kurnazlığın böylesine şapka çıkarılır…

Çıkarıyorum.

Ayrıca "bağımsız yargı" yerine ısrarla "Hukuktan bağımsız AKP yargısı" yazmaktan vazgeçmediğim için kendimi tebrik ediyorum.

* * *

Bu kadar mı?

Evet, bugünkü Tırmık bu kadar.

Kısa olmadı mı?

Evet, kısa oldu.

Biraz daha uzun ve ayrıntılı yazılamaz mıydı?

Hayır, yazılamazdı.

Bundan fazlası kesinlikle suç sınırına girerdi.

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim