* * *
4 Mayıs’ta AKM’de yapılan törende kızı Ceren 18 gün boyunca yoğun bakımdaki babasına günde üç kere Neşet Ertaş’ın sesinden All Turnam’ı dinlettiğini söyledi.
Sonra da hem babasına hem bize Allı Turnam’ı bir kez daha dinletti.
Zaten dağılmıştık. İyice perişan olduk.
* * *
Hafızam beni çeyrek asır evvel katıldığım Fakir Baykurt’un cenaze törenine götürdü.
Bir döneme damgasını vurmuş; romanları sinemaya tiyatroya uyarlanmış kıymetlimiz, 11 Ekim 1999’da Almanya’da, Essen’de hayatını kaybetmiş, cenazesi 15 Ekim’de İstanbul’da defnedilmişti.
O zaman Yıldız Sarayı’nın Dış Karakol Binası’nın bir bölümünü Tarih Vakfı, bir bölümünü de Türkiye Yazarlar Sendikası kullanıyordu.
Fakir Baykurt’un cenaze töreni o binanın önünde yapılmıştı.
Sennur Sezer ve Yaşar Kemal birer konuşma yapmış, ardından Fakir Baykurt’un kızı Işık Baykurt söz almıştı.
Işık Baykurt konuşmasının sonunda babasının Allı Turnam türküsünü çok sevdiğini söylemiş ardından da hoparlörden türkü çalmaya başlamıştı.
Türküyü kimin seslendirdiğini hatırlamıyorum ama koca Yaşar Kemal dahil olmak üzere hepimizin ağladığını dün gibi hatırlıyorum. (Evet aynı, dünkü 4 Mayıs gibi...)
Hep beraber Barbaros Bulvarı’na çıkmış, Allı Turnam eşliğinde cenaze arabasının arkasından yürümüştük.
Neşet Ertaş’ın dayısı Hacı Taşan vesilesiyle hayatımıza giren bu mübarek türkü normal şartlar altında bile insanın ciğerini delip geçerken Fakir Baykurt’un hapislerle, darbelerle, gurbetlerde geçen hayat hikayesiyle birleşince hepimizi dağıtmıştı.
* * *
1929 doğumluydu Fakir Baykurt. Asıl adı Tahir’di. Hem yoksunluğa hem de kalenderliğe karşılık gelen “Fakir”i mahlas seçmişti. Edebiyatçılığının ve öğretmenliğinin yanı sıra bir örgütçüydü. 1965’te kurulan Türkiye Öğretmenler Sendikası TÖS’ün ilk başkanıydı.
Sırrı Süreyya Önder’in babasının Adıyaman Türkiye İşçi Partisi TİP’in kurucusu olduğunu biliyordum ama amcalarından birinin TÖS’ün kurucularından biri olduğunu Armağan Çağlayan’la yaptığı şu muhabbetten öğrenmiştim.
Pazar günü AKM’de Allı Turnam’ı duyunca aklıma: “Acaba Sırrı Abi, Fakir Baykurt’un cenazesine katılmış, türküyü dinlemiş miydi?” sorusu geldi.
Bilemiyorum... Ama ikisinin de aynı türküyle uğurlanması, çeyrek asır sonra aynı yerde, Zincirlikuyu’da defnedilmesi çok dokunaklıydı.
* * *
Kızı Ceren: “Boğazını değil, onurunu besleyerek yaşadığın bu dünyadan gidiyorsun baba (...) Gerçi sen orada da dostlarını bulursun... Artık dinlen turna kuşum” demişti.
Teselli kabilinden sayılır mı bilmiyorum ama kırk yıl evvel (1985) Ruhi Su’yu da Zincirlikuyu’da defnetmiştik.
Çok zorlanarak yazdığım bu yazıyı Ruhi Su’nun sesinden Allı Turnam dinleterek bitireyim.
Hem Fakir Baykurt’a hem Sırrı Süreyya’ya armağan olsun.
Hepimizin başı sağ olsun.
Aydan Çelik kimdir?
Aydan Çelik 1966 yılında Gürün'de doğdu.
İstanbul Ünivesitesi'nde İşletme ve İktisat Tarihi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde Heykel okudu.
Çizgi film stüdyolarında, reklam ajanslarında, gazetelerde, dergilerde, yayınevlerinde çalıştı.
Erken yaşta bağlandığı bisiklet sporu vesilesiyle Eurosport Türkiye'de konuk yorumcu oldu.
Açık Radyo'da Esra Ertan'la birlikte Şeytan Arabası adında bisiklet programı yaptı.
2006'da Tarih Vakfı Yurt Yayınları'ndan Mişli Geçmiş Zaman adını taşıyan karikatür albümü yayımlandı.
Devam eden yıllarda Bi Tur Versene, İstanbul Bisiklet Rehberi ve Bisiklet Manifestosu adında bisiklet temalı üç kitabı okurla buluştu.
2013'te Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu'nun 50. yaşı için "Pardus" adında bir maskot tasarladı.
Toplumsal Tarih, Cyclist Türkiye, Socrates dergileri yayın kurulu üyesi.
Halen çiziyor, yazıyor, bisiklet üstünde çocukluğunu arıyor.
|