03 Temmuz 2022

Dreyfus Davası'ndan doğan bisiklet yarışı: Tour de France

Émile Zola'nın, Dreyfus Davası vesilesiyle Cumhurbaşkanı Émile Loubet'ye yazdığı açık mektup, Fransa'yı tam anlamıyla ikiye böldü. Bu bölünmeden dünyanın en ünlü bisiklet yarışı, Tour de France doğdu. 119 yaşındaki Tour,  geçtiğimiz cuma Kopenhag'tan yola çıktı

Bisikletseverlerin "on bir ayın sultanı" diye nitelendirdikleri temmuz, istisnalar hariç, Tour de France'ın ayıdır. 

Büyük kervan, temmuzun ilk günü Danimarka'nın başkenti Kopenhag'dan yola çıktı.  Günün sonunda kazanan isim "Traktör" lakaplı Yves Lampaert oldu.

Belçikalı sporcunun zaferine şahitlik eden Kopenhag, bazılarına göre sadece Danimarka'nın değil, bisikletin de başkentidir. Bunu anlamak için şehrin sokaklarında çekilmiş herhangi bir fotoğrafı görmek yeter. Ünlü Borgen dizisinde işine bisikletle giden "başbakan adayı" Birgitte Nyborg da buna şahitlik eder. 

1903 doğumlu Fransa Turu, ilk kez 1954'te başka bir ülkeden start almıştı. Yarışın başlangıç kenti başka bir bisiklet başkenti olan Amsterdam'dı. Hollanda, sonraki yıllarda Tour'u birçok farklı şehrinde ağırladı.

Danimarka ise bu şerefe ilk kez nail oldu. 29 Haziran çarşamba günü Tivoli Bahçeleri'nde yapılan görkemli açılış, Sophie H. Andersen'in ne kadar haklı olduğunu gösterdi. Çiçeği burnunda belediye başkanı, ne zamandır, bunun geç kalmış bir buluşma olduğunu söyleyip duruyordu.

Tour'a 10 kez katılan ve 4 tanesini şampiyonlukla taçlandıran Chris Froome bile hiçbir açılışta böyle coşkulu bir seyirci görmediğini söyledi.

Çizim: Aydan Çelik

Bisikletle imaj cilalamak

Dünya üzerinde üç hafta boyunca koşulan ve adına "Büyük Tur" denilen, sadece üç yarış var. Diğer ikisi İtalya (Giro d'Italia) ve İspanya'da (La Vuelta Espana) yapılıyor. 

Onlar da zaman zaman başlangıç noktası olarak başka ülkeleri seçiyorlar. Mesela bu yıl 6-29 Mayıs arasında yapılan Giro, Macaristan'dan start aldı. 

Bisiklet sporu üstüne yazıp çizenlerin bir kısmı, otoriter yönetimlere sahip ülkelerin, imajlarını cilalamak için bisikleti "kullandığını" söyler. Şu meşhur "sport washing" meselesi hani... Victor Orban'ın yönettiği Macaristan da bu paranteze dahil ediliyor.

Aslında Giro, 4 yıl evvel, daha büyük tartışmalara vesile olmuş, 2018 startını Kudüs'ten vermişti. "Bir kısım bisiklet gazetecisi" bu kararı protesto etmiş, İsrail'e gitmeyi reddetmişti. 

Dreyfus Davası

Bisiklet yarışları-politika ilişkisi, endüstriyel sporun her dalında olduğu gibi yeni bir şey değil. Bizzat Tour de France'ın kendisi bir politik kutuplaşmanın ürünü. Dünyada haksız- hukuksuz (politik) yargılamalara emsal teşkil eden Dreyfus davası, aynı zamanda Tour'un ortaya çıkma vesilesi.

Bildiğiniz üzere, Fransız ordusunda görev yapan, Yahudi kökenli Yüzbaşı Dreyfus, 1894'de, orduya ait bilgileri Almanlara verdiği iddiasıyla ömür boyu hapse mahkum edilmiş, cezasını çekmek üzere Şeytan Adası'na gönderilmişti. 

Ancak iki yıl sonra, suça teşkil eden mektubun başka bir subay tarafından yazıldığı ortaya çıktı. Hadise kamuya mâl olunca, mesajın "asıl" sahibi Ferdinand W. Esterhazy hakkında dava açıldı. Esterhazy, göstermelik davadan beraat etti.

Kararın ardından 13 Ocak 1898'de L'Aurore gazetesinin ilk sayfasında "J'Accuse/ İtham ediyorum" başlıklı, ÉmileZola imzalı bir makale yayımlandı. Ordunun komuta kademesini hedef alan ve Cumhurbaşkanı'na yazılan açık mektup Fransa'da bomba etkisi yarattı. Ülke kelimenin tam anlamıyla ikiye bölündü.

Dönemin en çok satan spor gazetesi L'Vélo bu bölünmede Zola'dan yana tavır aldı. fakat gazetenin en büyük reklamverenleri karşı tarafta saf tutmuştu. Aralarında Éduoard Michelin gibi isimlerin bulunduğu sanayiciler, gazeteye olan desteklerini geri çektiler ve kendilerine yakın bir gazete kurmanın arayışına girdiler. Eski bisiklet yarışçısı Henri Desgrange öncülüğünde L'Auto-Vélo kuruldu. Daha sonra adı L'Auto olan gazete, hedeflediği satış rakamlarını bir türlü tutturamayınca, ekipten Géo Lefèvre bütün ülkeyi dolaşacak bir bisiklet yarışı fikrini ortaya attı. 

Sarı Mayo efsanesi

Dünyanın en ünlü yarışı böyle bir ortamda doğdu. 1 Temmuz 1903'te ilk etabı koşuldu. Paris'ten yola çıkan bisikletçiler, 18 gün sonra yine Paris'e döndü. O yılın galibi Maurice Garin oldu.

Batmakta olan gazetesi satış rekorları kıran Henri Desgrange, 1903'den 1935'e kadar yarışın direktörlüğünü yürüttü. 

Tabii bu kesintisiz bir 32 yıl olmadı. Birinci Dünya Savaşı'nın başladığı 1914 yılının edisyonu, ay farkıyla yapılabildi. Bisikletçiler 26 Temmuz'da Paris'e girdikten 2 gün sonra ilk dünya savaşı patladı. 

Yarışın ikinci perdesi, savaş resmen bittikten 7 ay sonra, 1919'da 29 Haziran'da açıldı. O yılın bir farkı da genel klasman liderinin giydiği Maillot Jaune (Sarı Mayo) idi. L'Auto başından itibaren sarı kağıda basılıyordu ama Sarı Mayo, savaşın ertesinde görünmeye başladı.

Aradan geçen bir asır boyunca Sarı Mayo, kelimenin tam anlamıyla bir efsaneye dönüştü. Spor dünyasının en büyük amaçlarından birini temsil eder oldu. Dokumasında sadece iplikler değil; efsaneler, tutkular, trajediler, komediler, entrikalar, yalanlar-dolanlar vardı.

Slovenya'nın altın nesli

Bu durum bugün de sürüyor. Üstelik yukarıda saydığımız olgulara son iki yılda bir yenisi eklendi.

Zira 2020'den beri Tour'a küçücük bir ülkenin iki sporcusu damga vuruyor. Yaklaşık 2 milyon nüfusa sahip Slovenya'nın iki sporcusu, Primoz Roglic ve Tadej Pogacar kendi aralarında Sarı Mayo mücadelesi veriyor.

Kayakla atlamadan bisiklete geçen Roglic, 2020'de uzmanların en büyük favorisiydi. (Eurosport Türkiye'den arkadaşımız Berkem Ceylan ise favori olarak Pogacar'ı gösteriyordu.)

Primoz Roglic

30 yaşındaki Slovenyalı son güne kadar diğer otoriteleri yanıltmadı. Ancak 19 Eylül'de, Paris'teki sembolik etaptan bir gün evvel yapılan bireysel zamana karşı yarışında, 57 saniye önünde olduğu Pogacar'dan 1 dakika 56 saniye daha kötü derece yaptı ve Sarı Mayo'yu kaybetti. [Socrates Dergisi'nin son sayısında (Temmuz 2022) dostumuz Caner Eler'e konuşan bisiklet yazarı Kate Wagner, Roglic'in durumunu "görkemli ama yürek burkan bir mağlubiyet" olarak niteliyor.]

21 yaşındaki Pogacar ise hem Berkem'i haklı çıkarttı hem de tarihteki en genç ikinci şampiyon oldu.

Tadej Pogacar

1904 galibi Henri Cornet 19 yaşındaydı. Lakin, yukarıda da söylediğimiz gibi o zaman Sarı Mayo henüz yoktu. Dolayısıyla "en genç sarı mayo sahibi" unvanı iki yıldır Pogacar'a ait.

Tour'un tarihine aşina olan bir çok insan Roglic'in dramatik görüntülerini 1989'daki Laurent Fignon'a benzetti. Orada da son güne 50 saniye önde başlayan Fransız bisikletçi, ikinci sırada bulunan Greg LeMond'un 58 saniye daha iyi derece yapmasıyla şampiyonluktan olmuş, 8 saniye ile "Tour'u en küçük farkla kaybeden kişi" olarak tarihe geçmişti.

2021 Roglic açısından başka bir talihsizliğe vesile oldu. Sporcu  turun en başında yaşadığı bir dizi kazadan sonra 8. etapta yarıştan çekildi. 2021 şampiyonu yine Pogacar oldu.

2022'de gözler yine bu iki sporcu üstünde olacak. Sezon boyunca her ikisi de çok fazla ortalarda görünmeseler de Tour'a hazırlık mahiyetinde olan yarışlarda rakiplerini korkutan performanslara imza attılar. Roglic, Dauphine'de, Pogacar ise ülkesinde genel klasman lideri oldu.

Tour de France, şüphesiz bu iki sporcudan ibaret değil. 22 takımda, 176 sporcu içinde heyecan uyandıran, sürpriz barındıran, umut vaat eden onlarca bisikletçi var.

Ayrıca hatırlatmak gereken bir şey daha var: Bisiklet sporu artık erkeklerden ibaret değil.

Kadınlar her yerde

Bisikletin kadın özgürlük tarihinde önemli bir yere sahip olduğu bilinir.  

Fakat, konu bisikletin sporu olduğunda yoğun bir erkek hakimiyeti görülür. Şükürler olsun, son yıllarda bu hakimiyet gözle görülür bir şekilde kırılmaya başladı.

Tour'dan çok daha eski olan, ilk edisyonu 1896'da yapılan tek günlük anıtsal yarış Paris-Roubaix'nin kadınlar versiyonu ancak 2021 yılında yapıldı. 125 yıllık  rötarın ilk galibi İngiliz sporcu Lizzie Deignan oldu.

2022'de başka bir arkaik geleneğin bitimine daha tanık olacağız. Tour de France'ın erkekler versiyonu 24 Temmuz Pazar günü Paris'te sona ererken, aynı gün yarışın kadınlar versiyonu Tour de France Femmes başlayacak. 8 etaplık yarış, ayın son günü bitmiş olacak. 2014'den beri La Course adında 1 (nadiren 2) günlük sembolik "etkinlik" olarak düzenlenen yarışın organizatörü ASO bu tutumuyla çok eleştiriliyor, cinsiyetçi davranmakla itham ediliyordu. (Aslında Fransa'da kadınlar arasında yapılan etaplı bir yarış vardı. 1985'de başlayan Tour de l'Aude Cycliste Féminin maddi sorunlar yüzünden 2010'da yapılamaz olmuştu.)

Fransa'da hâl böyleyken İtalya'da durum görece daha iyi. Giro'nun kadınlar versiyonu Giro Donne, epeydir haftalık bir tur olarak düzenleniyor ve bu alandaki en büyük yarış olma özelliğini koruyor. 10 Temmuz'da Padova'da bitecek olan Giro Donne 30 Haziran'da Sardunya'nın başkenti Cagliari'den başladı. İlk günün galibi Amerikalı Kristen Faulkner, ertesi günün galibi dünya şampiyonu Elisa Balsamo oldu.

Velhasıl "on bir ayın sultanı" temmuz, bu yıl da çok heyecanlı geçecek.

Aydan Çelik kimdir?

Aydan Çelik 1966 yılında Gürün’de doğdu. 

İstanbul Ünivesitesi’nde İşletme ve İktisat Tarihi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Heykel okudu.

Çizgi film stüdyolarında, reklam ajanslarında, gazetelerde, dergilerde, yayınevlerinde çalıştı.

Erken yaşta bağlandığı bisiklet sporu vesilesiyle Eurosport Türkiye’de konuk yorumcu oldu. 

Açık Radyo’da Esra Ertan’la birlikte Şeytan Arabası adında bisiklet programı yaptı. 

2006’da Tarih Vakfı Yurt Yayınları’ndan Mişli Geçmiş Zaman adını taşıyan karikatür albümü yayımlandı.  

Devam eden yıllarda  Bi Tur Versene, İstanbul Bisiklet Rehberi ve Bisiklet Manifestosu adında bisiklet temalı üç kitabı okurla buluştu.

2013’te Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nun 50. yaşı için “Pardus” adında bir maskot tasarladı.

Toplumsal Tarih, Cyclist Türkiye, Socrates dergileri yayın kurulu üyesi.

Halen çiziyor, yazıyor, bisiklet üstünde çocukluğunu arıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

"Güzel Atlar Dağı"ndaki kraliçe etaptan Manisa Tarzanı'na selam

Bugün Spil Dağı’nın yılkı atlarına demir atlılar eşlik edecek. Sporcular memleketin ilk çevrecilerinden Manisa Tarzanı’na selam gönderecek

23 Nisan kutlu olsun

Aydan Çelik çiziyor...

Romalı Antonio ile Amasyalı Turan'ın medarı maişet motoru

Sait Faik'in ilk romanı Medarı Maişet Motoru 1944'te yayımlandı. Aradan seksen yıl geçti ama bazı şeyler hiç değişmedi