03 Mayıs 2020

Korona günleri: Evde neler dinliyorum?

Evdeki müziğe gelince... Elbette benden güncelliği ve de YouTube, Spotify, Streaming gibi yeni moda işleri beklemezsiniz. Bunları Ertuğrul Özkök gibi gençlere bırakıyorum!..

Herkesin zevki kendine, keyfi kendine... Ne demişler: zevkler ve renkler tartışılmaz... Yeter ki adına zevk dediğimiz o şeyler, sadece insan olup hayatta kalmanın kaçınılmaz gerekleri olan yeme, içme, sevişme gibi faaliyetlerle sınırlı kalmasın... Bunların önemini yadsımıyorum; ama hemen ardından sanata bulaşmış kimi işler gelmiyorsa, kendi adıma öyle hayatların çok boş geçeceğine inanıyorum. Bu çağda artık sadece mağara adamlığı yetmiyor!.. Ki onlar bile o duvarlarına az resimler yapmadılar!..

Filmlerden oldukça söz ettim. Yine de, görmediyseniz 7. Koğuşta Mucize'yi Netflix'de mutlaka izleyin. Bu arada oradaki dizilerden Outlander'ı da severek izledik.

Filmler ve diziler

Digiturk'te ise yeni sürprizler var. Klasikleri bir yana bırakın, ama Alt Kattakiler'den Belalı Aşk'a, Kaçış'tan Kapımdaki Aşk'a, Casus'tan Sayıklama'ya farklı türlerde kendi adıma çok sevdiğim filmler izledim. Ama Wes Anderson'un Moonrise Kingdom'unu bir yana koyarak..

Ayrıca dizilerde de sürpriz var. Bir aydır tümüyle tekrarlarla vakit geçiren kurum, 1 Mayıs Cuma akşamı artarda iki sevilen dizisinin yeni bölümlerini sundu: Station 19 ve Grey's Anatomy. İki bölümden sonra vazgeçtikleri ilginç politik dizi Amerika'ya Karşı Komplo'yu ise Çarşamba akşamı başlatacaklarını duyurdu. Diziseverlere müjde!..

Ve bir de, müziğe geçmeden, bir müzikal. 2006 yapımı Dreamgirls- Rüya Kızlar. Bill Condon'un filmi 1960'larda ün yapmaya çalışan üç siyahi genç kızın öyküsünü anlatıyor. Bir Broadway müzikalinden uyarlanmış bu 'kült film', dönemin siyahlarla beyazlar, kadınlarla erkekler arasında tam bir cangıla dönüşmüş olan büyük mücadelesine eğilirken, fonda da bir tür 'caz operası' denebilecek yepyeni parçalar ve pırıl pırıl bir görsellik sunuyor. Siyahi oyuncuların Danny Glover, Eddie Murphy, Jamie Foxx gibi ünlülerinin yanısıra Beyonce gibi bir yıldız ve de Jennifer Hudson gibi sağlam bir oyunculukla müthiş bir sesi birleştiren bir yeni yetenek sunuyor. Ki o yıl yardımcı kadın olarak Oscar almıştı.

Türk popuna nostaljik bakışlar

Evdeki müziğe gelince... Elbette benden güncelliği ve de YouTube, Spotify, Streaming gibi yeni moda işleri beklemezsiniz. Bunları Ertuğrul Özkök gibi gençlere bırakıyorum!.. İnternetten türlü-çeşitli cambazlıklarla ulaşabileceğiniz 'naklen yayın' konserleri de... Bunları kullanmak onca yıldır bunca özenle ve çabayla topladığım o müthiş arşive ihanet olmaz mıydı?

Böylece hep değişik şeyler dinliyorum. O ana göre, aklıma gelen, şu veya bu nedenle kulağıma çalınan şarkılara/şarkıcılara göre... Örneğin geçen günlerde İlhan İrem, ardından Ayten Alpman, Özdemir Erdoğan, Tanju Okan veya Grup Gündoğarken dinlemek ilaç gibi geldi. Hatta En İyileriyle Lale Belkıs, oradan da -utanıyorum ama- Şecaattin Tanyerli veya Esin Engin'den Türkçe tangolara kadar gittim. Devam edip Şevket Uğurluer- Anılarla Müzik'e de uğrayarak!..

Ya daha yakın şeyler. Elbette şarkısı için Candan Erçetin CD'lerine daldım; ama hiçbirinde o parça yoktu!.. Geçerken kimi özel 'tribute' albümlerine uğradım: Cenk Eren'in Adaletin Bu Mu Dünya- Selda Bağcan şarkıları... Ferhat Göçer'den Sabahattin Ali şarkıları... Zekai Tunca 50 yıl şarkıları... Taci Uslu'ya adanmış Uslu Şarkılar... Veya başucu albümlerimden olan Sabahat Akkiraz'la 50 Yıl.

Özel albümler, Grup Yorum'a selam ve yeniler

Ayrıca birine sığmadıkları için çifte albümler: Murathan Mungan 2020 Model... Mazlum Çimen İçin Söylenenler... Ya da ölmez klasik: Selda Bağcan- 40 Yılın 40 Şarkısı. Hiç modası geçmeyen...

Ve elbette Grup Yorum... Rejimin sanki birer birer ölüme yolladığı, birbiri ardına ilkeleri uğruna hayata gözlerini yummasına acımasızca izin verdiği o ilke ve ideal insanları. Artık tüm albümleri evimizin baş köşesinde olmamalı mı?

Elbette yeni albümlerim de var: Son Nükhet Duru... Son Mazhar Alanson... Son Pinhani olan Canlı Yayın... Bergüzar Korel 2 yorumlarını ise gerçekten sevdim.

Ve kimi folka yakın albümler... Sema Moritz'in en yenisi Vazgeçmem...İlgiyle izlediğim Ceylan Ertem'den Cahille Sohbeti Kestim... Lozan Mübadilleri Vakfı Korosu'nun Zülfü Livaneli'li Hasretin İki Yakası...Ya da Muammer Ketencioğlu'nun Balkan Yolculuğu- Sandığımdan Rumeli Türküleri. Son dördü de Kalan Müzik etiketi taşıyan...

Yerliler şimdilik bu kadar. Kimileri dostum olan tüm bu kişilere, şu zor günlerde bana eşlikleri ve sefil hayatımıza verdikleri huzur için gönül dolusu teşekkürlerle...

Amerikan klasikleri: Cazdan country'ye...

Elbette yabancıları es geçecek değiliz. Sanatın sınırları da yok, yasakları da... İşte 'olmazsa olmaz' Amerikan müziği. Önce caz diyelim. Ve şu günlerde kulaklarımın konuk ettiği sesleri analım. İşte cazın büyük yetenekleri, o siyahi şarkıcılar... Ella Fitzgerald, Billie Holiday, Lena Horne, Etta James... Ella aynı zamanda Tribute albümleriyle de ünlüydü: Gershwin, Cole Porter veya Carlos Jobim şarkıları için... Ya da o eşsiz düetler: Ella- Louis Armstrong, Sarah Vaughan- Billy Eckstine, Mel Torme- Cleo Laine...

Sarah gözde seslerimdendi. Hele o cüretkar denemeleri: Sarah Vaughan Sings The Beatles gibi...Siyahiler deyince durmak zordu. Benim için romantizmin doruğu olan Nat King Cole'u veya üçü de 'kör şarkıcı' olan Ray Charles, Stevie Wonder ve Al Hibbler'i anmadan geçmek mümkün mü?..

Ya da derin Amerika'nın kendine öz sesleri ve melodileri. Demek ki country müziği. Jim Reeves, Johnny Cash, Garth Brooks, Tammy Wynette, Bonnie Guitar gibi şarkıcıları. Ya da Elvis gibi rock dönemi şarkıcılarıyla... Ki bu kez ondan sadece Moody Blue adlı konser albümüyle üç CD'lik Peace on the Valley- Complete Gospel Recordings albümüne kulak verebildim. 

Ama bunlara tekil dinlemeler de katabilirim: İstanbul Not Constantinople şarkısını anmak için bir The Four Lads albümü; bir The Brothers Four toplamı; bir Cher CD'si (yalnız); bir de Liza Minnelli konser albümü. Trump'ın ülkesinden (ne yazık!) şimdilik bu kadar...

İngilizler ve İtalyanlar

Elbette İngiltere de var. Cliff Richard'dan iyi seçilmiş ballad'larla bir Love Songs toplamı; Yusuf İslam'dan (ki Cat Stevens diye ün yapıp sonradan İslam'ı seçmişti) Footsteps In The Light- Aydınlıkta İzler albümü; Elton John'dan Songs From The West Coast toplamı...

Ya da Latin müziği. Eşimle özel tarihimiz açısından pek sevdiğimiz İtalyan şarkıcıları. Luigi Tenco, Fred Buscaglione, Rocco Granata, Adriano Celentano, Milva... Mina In The World albümünde üç şarkısını Türkçe söyleyen Mina. Ki biri o unutulmaz Un Anno d'Amore- Bir Aşk Yılı idi.

Ya da yine unutulmaz Non Ho L'Eta şarkısıyla San Remo'da birinci olup dünyanın gönlünü fetheden Gigliola Cinquetti'nin albümü. Veya ünlü Amerikalı şarkıcı Connie Francis'in kökenlerini hatırlayarak iki dilde söylediği Modern Italian Hits albümü. Bu aralar hepsi elekten geçti!..

'Vive La France'...

Elbette Fransızların yeri başka. Benim gibi bir Galatasaray mezunu için şaşılacak şey mi? En sevilen bestesi Aline olan Christophe'u ölümü dolayısıyla ondan bir albüm... Sonra Serge Reggiani, Gilbert Becaud, Johnny Hallyday, France Gall, Sylvie Vartan'ı anmak... Sonra Moonrise Kingdom'da çalınan Le Temps de l'Amour hit'iyle hatırladığımız Françoise Hardy... Patricia Carli, Mort Shuman; daha günümüzden bir ZAZ grubu albümleri. Ve 'Vive La France!'.

Ama bunun sonu yok... "Kim bilir belki bir akşam üstü" diye -sanırım- Fecri Ebcioğlu sözleriyle başlayan melodi aklıma gelip de bunun aslında hangi parça olduğunu düşününce... Ve sonra ayni adlı filmin şarkısı Boy On A Dolphin olduğunu bulunca... Yapılacak tek şey, arşivin o bölümüne yönelmek. Ve birçok Julie London albümü arasından gerekeni bulup çıkarmak. Bu kadar basit!..

Nazım'ı anan albüm

Ya da Nazım Hikmet'in anıldığı gün, bir rastlantıyla ona ait bir albüm bulmak: Nazım Şarkıları. 2001 yılında dönemin T.C. Kültür Bakanlığı çıkarmış: Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nin katkısıyla... Onun şiirlerine dayalı 7 şarkılık bir VCD ve bir kitapçık: Ruhi Su'dan Zülfü Livaneli'ye, Cem Karaca'dan Esin Afşar'a...

Benim için sürprize bakar bakar mısınız? Ve eski kültür bakanlarımızı hayırla anmaz mısınız? 

Eşimin ve kızımın işleri

Yine gündelik yaşama dönersek... Eşim Leman hemen her gün farklı bir yemek yapma çabasıyla, artık her şeyi yapabilecek mükemmel bir aşçıya dönüştü. Ayrıca o da anılarını yazıyor. Böylece yakında sır olarak sakladığım son şeyleri de öğreneceksiniz!..

Kızım Ece ise kendini asıl tutkusu olan müziğe verdi. Hem nasıl!.. Bu zoraki ev tatilinde, öncelikle tüm eski demolarını dijital mecralardan yayınladı. Ayrıca çoğu İngilizce olacak beşinci albümü için çalışıyor. Tam bir 'ozan şarkıcı' olarak, her şey ona ait: Söz, beste, aranjman ve kayıt. Ve tüm enstrümanları kendisi çalıyor. Odasını bir küçük stüdyoya çevirdi. Her tür gitar, bas-gitar, ukulele gibi enstrümanlar var. Ve odasında YouTube kanalı için canlı performans videoları da çekiyor. Ki erişim adresi şöyle.

Eee, bu evden de böyle bir müzisyen kız çıkmalıydı!.. Öyle değil mi?..

Yazarın Diğer Yazıları

Sinemanın unutulmuş bir yan dalına görkemli dalış

Dublör, belki biraz fazla uzun; ama görmeye değer bir yapım

Hıristiyanlık temeli üzerine bir gerilim

Immaculate'nin ilginç oyuncuları ve kimi kolay unutulmayacak birkaç sahnesi de var

Afyon'da müzik, dostluk ve siyaset günleri

Hepsi artık benim kolay unutulmaz anılarım arasında girdiler ve öyle kalacaklar