Sezon başlarında mercek altına alınan defilelerin incelenmesi sonucunda, "in" olacak olan renkler ve formlar belirlenerek, dergileri tarafından moda takipçilerine duyurulurdu. Günümüzde sosyal medya sayesinde bu mesajlar ışık hızı ile geniş kitlelere ulaştırılıyor.

Nisan ayında Netflix‘de yayınlanmaya başlanan antolojik drama serisi "The First Lady"nin tanıtım galasına katılan başrol oyuncusu Gillian Anderson, Valentino imzalı fuşya pembesi büstler-pantolon kıyafeti ile bir anda moda ikonu haline gelerek sezon trendini belirlemiş oldu!

Anderson’un, aynı renk pabuç ve aksesuarları ile 'total pink' imajla geldiği davetten moda ikonu sıfatı ile ayrılacağını önceden planlamış olduğunu düşünmüyorum ancak olanlar oldu ve fuşya pembesi sezonun trend renkleri listesinin en başına oturdu.

İtalyan markası Valentino'nun tasarım yönetmeni koltuğunda oturan Pierpaolo Piccioli, 2021/2022 kış sezonu moda haftasında sunduğu tamamı pembe renk paletinde tasarlanmış koleksiyonu ile ilgi çekmiş, ancak ticari amaç güden bir moda markası için risk taşıyan bu hamle eleştirellere yol açmıştı.

İki yıllık pandemi kabusu sonrasında optimist mesajlar vermek amacı ile bu rengi kullandığını dile getirerek kendini savunan Piccioli, stratejisindeki hedefe ulaşmış görünüyor.

Kullanışı zor olsa da enerji ve neşe kodlarını taşıyan fuşya pembesini önümüzdeki yaz aylarında sıkça görecek gibiyiz. Lüks marklardan hızlı moda markalarına hemen hemen tüm koleksiyonlar başta fuşya olmak üzere canlı renklerden oluşuyor. Pantolon takımlardan, gece elbiselerine, plaj kıyafetlerinden aksesuarlara yer gök pembe içeriyor.

Doğal bir renk olmayan fuşya pembesinin yaratıcısı, XVI. yy'da yasamış olan Alman Botanist Leonhard Fuchs olarak biliniyor. Fuchs, doğada olmayan bu pembe tonunu elde etmek için yaptığı çalışmalar sonucunda yarattığı i çiçek rengine "Fushsine" pembesi adı verilerek ödüllendirilmiş.

Pembe tonunun tekstil dünyasında kullanılması ise 1859 yılına dayanıyor. Fransız kimyager François-Emmanuel Verguin, uyguladığı renk sentezi çalışması sonucunda "magenta pembesi" diye adlandırılacak olan anilin boyayı kumaşa uygulayarak fuşya rengi patentine sahip olmuştu.

Verguin’in tekstil boyasından üretilen kumaşlar, renk vermesi ve güneşte solması gibi olumsuz nedenlerle uzun yıllar kullanılmamıştı.

Coco Chanel’in kadın vücuduna özgürlük reformlarını başladığı 1930’lu yıllarda, Paris’e gelerek dönemin diğer kadın modacıları Jeanne Lanvin ve Madaliene Vionnet'ye rakip olarak ortaya İtalyan asıllı Elsa Schiaparelli marjinal tarzı ile marka kimliğini yaratmıştı.

André Breton’un öncülüğünde başlayan ve edebiyattan diğer sanat dallarına sıçrayan sürrealizm akımının (gerçeküstücülük) modadaki temsilciğini üstlenen Schiaparelli, "rose shocking" olarak adlandırdığı fuşya pembesini kullanan ilk modacı olarak tarihe geçmiştir.

Kumaşçılarla yaptığı iş birliği sonucunda dokunan saten kumaştan gece elbisesi tasarlayan Schiaparelli, daha sonra rose shocking adlı parfümünü ve makyaj malzelerini de lanse ederek bir ilke imza atmıştı.

1960'lı yıllarda, pop akımı ile yaşanan canlı renk patlamasında, moda dışında dekorasyon ve otomobil sektöründe de başta fuşya olmak üzere canlı renkler zevksizlik örneği olmaktan çıkarak hayatımıza girmişti.

Türkçe'de çingene pembesi olarak da tanımlanan bu pembe ton renginin dilimize nasıl girmiş olduğunu ve hikayesine ulaşamadım.

Pembe pazarlar