26 Ocak 2020

Ülkenin işsiz öğretmen gerçeği

Şu ana kadar öğretmen olarak atanmadığı için bunalıma girerek intihar eden veya öğretmenlik alanı dışında çalıştığı işlerde iş cinayetlerinde yaşamını kaybedenlerin sayısının mevcut koşullar sürdükçe artması kaçınılmaz olacaktır

Dünya halkları kapitalizmin neo liberal küreselleşme süreci denilen bir dönemini yaşıyor. Bütün ülkelerde öğretmenler uygulama yöntemleri farklı olsa da benzer sorunlar ve sonuçlarla karşı karşıya. İşsizlik, istihdam koşullarında iş güvencesinden yoksunluk, düşük ücretler, baskı, mobbing, şiddet, yasaklar, kayırmacılık, ayrımcılık ve değer görmeme. Oysa öğretmenler bulundukları ülkelerin okullarında çocukları geleceğe hazırlamak için büyük ve önemli sorumluluklar üstlenmişlerdir. Öğretmenlerin statü tavsiye belgesinin kabulünün üzerinden on yıllar geçmiş olmasına rağmen belgeyi imzalayan ülkelerin bir bölümünde bu belgede yer alan hususların uygulanması konusunda hala büyük dirençlerle karşılaşılmaktadır.Türkiye bu ilkeleri uygulamak konusunda direnç gösteren ülkeler sıralamasında üst sıralarda yer almaktadır.

Çeşitli ülkelerin öğretmenlerinin yaşadığı genel sorunların yanında Türkiye öğretmenlerinin yaşadığı, öğretim sürecinden başlayarak atanmaya, atanmadan başlayarak emekli olana kadar ve hatta emekli olduktan sonra süren sorunlar bulunmaktadır. Söz konusu sorunların başında hiç kuşkusuz öğretmenlik için uygulanan yükseköğretim programlarından mezun olan ve büyük bir bölümünü etkileyen işsizlik ilk sırada gelmektedir. Bu bağlamda bu 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü ülkemiz öğretmenlerinin öğretmenliğe hazırlık için uygulanan yükseköğretim programlarının yeniden örgütlendirilmesine, işsiz öğretmenlerin işsizlik kabusundan kurtarılmasına yönelik çözüm önerileri bulunmaktadır.Sokrates’ten bu yana eğitim öğretmensiz olmuyorsa ve bundan sonrada olmayacaksa o zaman genelde bütün öğretmenlerin özelde ise işsiz öğretmenlerin yaşadığı sorunların çözümüne dair daha sahici, kalıcı ve somut çözümler üretmek gerekmektedir. 

2023 yılında işsiz öğretmen sayısı 1 milyon olacak!

YÖK, öğretmenliğe 2017 yılından itibaren 240 bin barajı getirdi. Önceki dönem Öğretmen Yetiştirme Genel Müdürü yaptığı sunumunda ‘atanmayı bekleyen öğretmen sayısının önümüzdeki yıllarda 1 milyonu bulacağını, atanmayı bekleyen öğretmenlerin öğretmenlik dışında başka alanlara yönelmeleri gerektiğini’ ifade etti. Eski MEB Müsteşarı ise 2020 yılına kadar öğretmen ihtiyacının 100 bin olacağını söyledi. Bakan Sayın Selçuk da bu açıklamayı yineleyerek "önümüzdeki yıllar için öğretmen ihtiyacının 100 bin olacağını ve bunun planlamasını 2019 yılı şubat ayında kamuoyuyla paylaşacaklarını" belirterek "öğretmen yetiştirme sisteminin yeniden ele alınacağını" duyurdu. Vekâlet ile yürütülen idareciliğin kadroya dönüşmesi, özel eğitim ve okul öncesi eğitimde okullaşmanın yüzde yüz olması, emeklilik vb. gibi nedenlerle ihtiyacın 150 bin olması kaçınılmaz olacaktır.

2020 yılının Şubat ayında 20 bin öğretmen daha atanacağının açıklanmış olması olumlu olmakla birlikte yetersiz olduğu herkesin üzerinde mutabık kaldığı bir konudur. Ancak bu sayının da işsizlik sorununu çözmeye yetmeyeceği yine hepimizin bildiği bir ülke sorunu olarak gündemde kalmaya devam edecektir. 

Türkiye'de bugün itibariyle devlet üniversitelerinde 78, vakıf üniversitelerinde 18 olmak üzere toplamda 96 eğitim fakültesi bulunuyor. 31 üniversitede eğitim fakültesi bulunmamaktadır. Devlet üniversitelerindeki eğitim fakültelerinde yaklaşık 200, vakıf üniversitelerinde ise 13 bin öğrenci okumaktadır. İkinci öğretim programları sadece rehberlik ve psikolojik danışmanlık ile okul öncesi öğretmenliği bölümlerinde bulunmaktadır. Pedagojik formasyon programlarına devam edenler ile birlikte bu sayının açıklanan rakamların çok üzerinde olduğu bilinmektedir. İşsizlik sorunun yarattığı umutsuzluğun hamaset, vaat ve ajitasyonlar ile çözülemeyecek kadar büyük olduğu olgusunun soğukluğu içimizi sızlatmaktadır. Halk arasında "Sorunu yaratmış olanlarla yaratılan soruna çözüm bulunamaz" dense de, bu soruna hep birlikte ortak akıl ile çözüm üretmekten başka şansımız bulunmamaktadır.

Aşağıda yer alan önerileri öğretmenlerin işsizlik sorununun çözümüne katkı olur düşüncesiyle kamuoyunun bilgisine sunuyorum.

Çözüm önerileri

- Emeklilik yaşını doldurmuş olanlara bir defaya mahsus olmak üzere alacakları bir yıllık maaş tutarlarına karşılık gelecek ‘ek ikramiye’ adı altında emekliliğe teşvik ikramiyesi verilmelidir. Uygulama zorunlu olmamalı isteğe bağlı olarak gerçekleştirilmelidir. Eş zamanlı olarak öğretmenlerin ek göstergesi 3600 çıkarılmalı, öğretmenlerin çalışırken aldıkları aylıkla emekli olduklarında alacakları aylık arasındaki makasın kapanmasının yaratacağı olumlu etki ile emekli olacak sayı artacaktır. Nitekim on binlerce öğretmen 24 Haziran seçimleri öncesinde 3600 ek gösterge için verilen vaat nedeniyle emekliliğinin ertelemiş durumdır.5 yılda emeklilik nedeniyle boşalacak 50 bin kadroya atama yapılarak birikimin eritilmesine olanak sağlanabilir.

 

- İşsiz öğretmenlere alanlarına dair statüleri esas olmak üzere yan dal statü hakkı tanınmalıdır. Kendi alanları dışında ihtiyaç duyulan alanlarda öğretmenlere tanınan bu yan dal alan statüsüne yönelik alan bilgisi temelli sertifika programları düzenlemelidir. Bu sertifika programlarının ağırlığını psikoloji ve rehberlik alanı programları oluşturmalıdır. 

- 21’inci yüzyıl çalışma koşulları iş yerlerinde çalışanlara yoğun depresyon, kaygı, stres, gerilim vb. gibi psikolojik sorunlar yaşatmaktadır. Bu sorunların çözümüne katkıda bulunmak için alt sınırı 100 olmak üzere, her 100 çalışana karşılık (kamu-özel) engelli ve iş yeri hekimi çalıştırma zorunluluğu örneklerinde olduğu gibi bir rehberlik ve psikolojik danışman çalıştırma zorunluluğu getirilmelidir. Bu yolla yüz elli bine yakın öğretmen istihdam olanağı bulabilir. Eğitim fakültelerinden tamamlayıcı yan dal rehberlik ve psikolojik danışmanlık sertifika programını bitiren öğretmenler bu iş yerlerinde görevlendirilmelidir. Böylece öğretmenler ‘turist rehberliği’ değil, öğretmenlik alanı ile ilgili bir iş yapmış olacaktır. İstihdam edilecek bu öğretmenlerin çalışma sözleşmeleri iş güvencesi esasına göre düzenlenmelidir. Söz konusu öneri öğretmenlerin toplumsal sorumluluk ve yarar ilkesi ve kendi mesleksel gelişmelerinin ilerlemesi anlamında yapılan bir öneridir. Bu ilke çerçevesinde sağlanan olanaklar ile öğretmenler aynı zamanda toplumsal ve kamusal yaşama katılma olanağı bulacaktır. Bu kapsamda özel sektörde istihdam edilecek öğretmenlerin ekonomik ve sosyal hakları kamuda istidam edilen öğretmenlerin altında olmaması genel kural olarak yasada yer almalıdır.

- Mevcut birikimin eritilmesi için 50’ye kadar öğretmeni olan her okula 1,50-100 arası 2,100-150 arası 3,150-200 arası 4,200 ve üzeri öğretmen kadrosu bulunan okullara 5 fazla öğretmen atanmalıdır. Bunun gerekçesi bünyesinde bu sayılarda öğretmen bulunan okullarda her gün bir öğretmenin değişik mazeretle okulda bulunamamasıdır. Mazereti olan öğretmenin derslerinin boş geçmemesi için bu öğretmenlerden yararlanılacaktır. Bu yolla en az 50 bin öğretmen istihdamı sağlanmış olacaktır. 

- 2020 yılı MEB Bütçesinden performans hafta sonu yapılmakta olan yetiştirme ve destekleme kurslarında görev alacak öğretmenlere 1 milyar, özel öğretim kurumlarından alınacak hizmete karşılık teşvik amaçlı bu okullara ödenmekte olan ve 2020 yılından itibaren artık ödenmeyecek olan 1,5 milyar toplamda 2,5 milyarlık bütçe ile devlete maliyeti 6 bin lira olan 40 bin kadrolu öğretmen atanabilir. Atanan bu öğretmenlerin görev alanı hafta sonu okullarda açılan destekleme ve yetiştirme kurslarında görev yapmak olmalı, kursların olmadığı dönemlerde de aylıkları ödenmelidir. 

- Bütün bu alternatif istihdam seçeneklerinin yanında yaygın eğitim kurumlarında ve yerel yönetimlerin ilgili alanlarında yetişkinlerin eğitimi için işsiz öğretmenlere istihdam olanağı sağlanabilir.

- Özellikle mesleki teknik ortaöğretimde bazı branşlarda öğretmenlerin iş yükü çok yoğundur. Bu branşları rahatlatmak için öğretmenlerin okutmakla zorunlu olduğu ders saatleri ekonomik kayıplara uğratılmaksızın azaltılabilir. Bu yolla doğacak öğretmen ihtiyacını karşılamak içinde mevcut işsiz öğretmenler arasından atama yapılabilir. Yapılacak atamaların rakamsal karşılığı çok büyük olmasa da öğretme-öğrenme süreçlerinin niteliğinin yükseltilmesine önemli katkılar sağlayacaktır.

- Ülkenin bazı kentlerinde bulunan okulların sınıflarında ikinci öğretmenin bulunmasına gereksinim duyulmaktadır. Özellikle Kürt ve başka etnik nüfuslar ile yabancıların yoğun yaşadığı illerde bu gereksinim karşılamak açık bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu gereksinimin karşılanmasına yönelik öğretmenlik programları yerelin özgünlüğü üzerinden değerlendirilerek öğretmen istihdamı yoluna gidilebilir. Böylece ülkenin bazı kentlerinde yaşayan çocukların yaşadığı yoksunluklar giderilip dezavantajlı olma halleri de ortadan kaldırılmış olur.

Sonuç olarak…

Her bir önerinin ayrı ayrı tartışma platformları oluşturularak tartışılıp, zenginleştirilerek ayrıntı ve detaylarının yapılacak projeler ve çıkarılacak yasal düzenlemeler ile kısa, uzun ve orta vadeli bir planla yürütülmesi yararlı olacaktır. Yapılacak bütün tartışma toplantıları alanda faaliyet yürüten kurumların katılımına açık olacak şekilde gerçekleştirilmelidir. Birikmiş işsiz öğretmen sayısının azaltmanın yanında, öğretmenlik için yürütülen yükseköğretim programlarına getirilecek sınırlamalar sonrasında önümüzdeki 4 yıl içerisinde bu sorun büyük oranda çözülmüş olacaktır. Çözüme dair üretilecek politikaların gecikmesi ileride aşmada daha çok zorlanacağımız bir tablo ile karşı kalmamıza neden olabilir. Şu ana kadar öğretmen olarak atanmadığı için bunalıma girerek intihar eden veya öğretmenlik alanı dışında çalıştığı işlerde iş cinayetlerinde yaşamını kaybedenlerin sayısının mevcut koşullar sürdükçe artması kaçınılmaz olacaktır.

"Eğitim Bilimleri Üniversitesi" kurulmalıdır

Öğretmenlik alanı özel ihtisas ve uzmanlık gerektiren bir alandır. O nedenle öğretmenlik alanının kaynağı ortaokula dayandırılmalı, ortaöğretim öğretmenlik programları güçlendirilmelidir. Öğretmenlik için yükseköğretim süresi son iki yılı uygulama ve staj dönemi olmak üzere beş yıl olacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Bir tür "okulda üniversite" adı vereceğimiz bir uygulama ile öğretmen adayı öğrencileri iki yıl boyunca en yakın okulda staj/uygulama yapmak üzere üniversiteyi okula taşımış olacaklardır. Gelecek yıldan itibaren yedi bölgenin demografik yoğunlukları göz önünde bulundurularak maksimum 15 eğitim bilimleri üniversitesi kurulmalıdır. Kurulacak üniversitelerde öncelikli olarak aşağıda yer alan fakülteler bulunmalıdır. Bu fakültelerde alanlara göre ülkenin öğretmen gereksinimini karşılayacak alt programlar/bölümler yer almalı, öğrenciler gereksinim planlamasına göre bu programlara/bölümlere yerleştirilmelidir.

Bölümler/Programlar; pedagojik formasyon, genel kültür ve alan bilgisinin yanında iletişim ve halkla ilişkiler temelleri üzerine oturmalıdır. Bu yıl öğretmenlik programlarına alınan öğrenciler mezun olana kadar mevcut model içinde öğretim hayatlarına devam etmelidir. Pedagojik formasyon sertifika programları azaltılarak dört yıl içerisinde tamamen sonlandırılmalıdır. Kurulacak olan söz konusu yeni üniversitelerden mezun olanların atanma kriterleri arasında; dört yıllık öğretim süresince gördüğü derslerden aldığı notların ortalaması, uygulama ve staj notu, son sınıfta gireceği yeterlilik ve bitirme sınav notunun ortalamasından oluşan puan yeterli olmalıdır. Öğretmenlik öğretim programlarında görev yapan akademik ve idari kadrolar herhangi bir hak kaybına uğratılmaksızın kurulacak olan yeni öğretmenlik öğretim bilimleri üniversitelerine nakledilmelidir.Aşağıda bulunan fakülte ve bölümlere ihtiyaç halinde yeni fakülte ve bölümler eklenebilir. 

Üniversitede bulunması önerilen Fakülte, Bölüm/Programlar:

Temel Eğitim Fakültesi

  • Erken çocukluk eğitimi öğretmenliği
  • Sınıf öğretmenliği bölümü
  • Özel özel eğitim öğretmenlik bölümü
  • Yaygın ve yetişkin eğitim öğretmenliği bölümü

Eğitim Yönetimi ve Denetimi Fakültesi

  • Okul yöneticiliği bölümü
  • Teşkilat yöneticiliği bölümü
  • Teftiş ve denetim bölümü

Dil ve Edebiyat Fakültesi

  • Türkçe öğretmenlik bölümü
  • Edebiyat öğretmenlik bölümü
  • Yabancı diller öğretmenlik bölümü
  • Yaşayan dil ve lehçeler öğretmenlik bölümü

Davranış Bilimleri Fakültesi

  • Psikoloji öğretmenliği bölümü 
  • Felsefe öğretmenliği bölümü 
  • Dil terapisti öğretmenlik bölümü 
  • Sosyoloji öğretmenlik bölümü
  • Rehberlik ve psikolojik danışmanlık bölümü

Teknik Bilimler Fakültesi

  • Bilişim teknolojileri öğretmenlik bölümü
  • Meslek ve teknik dersler öğretmenlik bölümleri
  • Medya ve iletişim teknolojileri öğretmenliği bölümü

Spor Bilimleri Fakültesi

  • Beden eğitimi öğretmenlik bölümü
  • Spor ve sağlık öğretmenliği bölümü
  • Beslenme ve diyet öğretmenliği bölümü

Temel Bilimler Fakültesi

  • Fen bilgisi öğretmenliği bölümü
  • Matematik öğretmenliği bölümü
  • Tarım ve ziraat bilgileri öğretmenliği bölümü
  • Biyoloji öğretmenliği bölümü
  • Kimya öğretmenliği bölümü
  • Fizik öğretmenliği bölümü

İslam İlimleri Fakültesi

  • DKAB öğretmenlik bölümü
  • Diğer din öğretimi dersleri öğretmenlik bölümleri

Sosyal Bilimler Fakültesi

  • Tarih öğretmenlik bölümü
  • Sosyal bilgiler öğretmenlik bölümü
  • Coğrafya öğretmenlik bölümü
  • İnsan hakları öğretmenlik bölümü

Görsel Sanatlar Fakültesi Yetişkin Eğitimi Fakültesi

  • Resim öğretmenliği bölümü
  • Müzik öğretmenliği bölümü
  • Sahne sanatları öğretmenliği bölümü
  • Drama öğretmenliği bölümü

Yazarın Diğer Yazıları

Çocuklar üzerinde her türlü sömürüye hayır!

Bakan emekçilerin çocuklarına "işçisin sen işçi kal" demek istiyor ve emekçi çocuklarına meslek liselerinin yolunu gösteriyor

Eğitim sistemi, 'olduğu yerde dönen vidaya' benziyor

Her bir hedefi ele alıp detaylandırdığımızda bulunduğumuz noktanın çok geri bir nokta olduğunu daha net görmüş olacağız