30 Mart 2024

Futbolda yaşananlar yeşil sahayla sınırlı değil

Ülke futbolu, bir karşılaşmada çıkan olaylar sonrasında ülkenin en büyük kulüplerinden birisi olan Fenerbahçe’nin ligden çekilmeyi tartışacağı 2 Nisan tarihindeki genel kurulu ile PFDK sevkleriyle verilecek cezalar arasında sıkışıp kalmış vaziyette

Türkiye’de futbolun, ülkenin minik bir minyatürü olduğunu dile getirebileceğimiz olaylar silsilesini yaşamayı sürdürüyoruz. 17 Mart 2024 Pazar gecesi Trabzon’da oynanan Trabzonspor- Fenerbahçe karşılaşmasının bitiminde yaşanan olaylara ilişkin olarak on iki gündür Profesyonel Disiplin Kurulu'na (PFDK) sevk işleminin gerçekleştirilmemiş olması başlı başına bir skandaldır. Öte yandan bu tuhaflığın arka planında futboldan ziyade futbolu yönetemeyen federasyon ile futbolun üzerindeki ağırlığını her daim hissettiren siyasetin gölgesi yer almaktadır. Bu sezon süper ligde yaşananların sadece bu sezonla sınırlı olmadığını önceki sezonların biriken ve çözülmeyen sorunlarının da yansımaları olduğunu belirtmek durumundayım. Bununla birlikte karşımızda sorunları çözebilen değil daha da karmaşık hale dönüştürmekte son derece mahir olan bir futbol yönetimi söz konusu. Bu ise iki kulübün nefesleri kesen çekişmesini dahi nefret ortamının içerisine çekecek bir anlayışın oluşmasına katkıda bulundu.

Olaylı Trabzonspor-Fenerbahçe maçı

Süper Kupa'nın sezon başında oynatılmayıp Suudi Arabistan’a taşınması ve orada da oynanamamasının ardından 7 Nisan tarihinde Şanlıurfa’da oynatılacak olması gibi bir durumun arka planında hangi saiklerin yer aldığına ilişkin soru işaretleri orta yerde duruyor. Futbol federasyonu iki kulüp arasında yaşanan gerilimi çözebilme kapasitesinden uzaklaştıkça, ülke futbolu biraz daha fazla kaosun içerisine gömülüyor ve her hafta biraz daha çok futbolun asıl yönünü kaçırmayı sürdürüyoruz. Bugüne kadar olay yaşanmış bir karşılaşmaya ilişkin olarak aradan iki haftaya yakın bir süre geçmesine karşın disiplin sevklerinin gerçekleşmediği bir örneği yaşamamıştık! Futbol federasyonu yetkilileri yeni görüntülerin izlenmesi ve ona göre karar verilmesi gibi bir açıklamanın ardına sığınmak suretiyle zaman kazanmaya çalışıyorlar. Ancak bu kulağının üzerine yatma halinin yarattığı tahribatın farkında bile değiller. Çünkü her geçen gün biraz daha fazla gerginliğin büyümesine ve tarafların söylemlerinin biraz daha fazla keskinleşmesine neden olmakta. Milyonlarca taraftarı olan bir kulübü karşılarına almamak isterlerken diğerini karşılarına almış olduklarını göremiyorlar.

Ülke futbolu, bir karşılaşmada çıkan olaylar sonrasında ülkenin en büyük kulüplerinden birisi olan Fenerbahçe’nin ligden çekilmeyi tartışacağı 2 Nisan tarihindeki genel kurulu ile PFDK sevkleriyle verilecek cezalar arasında sıkışıp kalmış vaziyette. Arada haber vermesi gereken futbol medyasının bu işlevini uzun bir zamandır rafa kaldırdığı gerçeği ise basın toplantılarına muhabirlerini göndermeyen, ülkenin önde gelen iki gazetesi ile bir kez daha pekiştirilmiş olmakta. Gerçi çok sayıda örnekte söz konusu yorumcuların yaşananlar üzerinden değil de olayı yaşayan takımların özgül etkisi üzerinden değerlendirmede bulunduklarını biliyoruz. Bu ise gazetelerin bu ülkede neden giderek yok olmaya doğru hızla yol almakta olduğunu daha kolay anlamamıza yol açıyor.

Kuralları kendinize göre eğip bükmeye başladığınızda ve herkesi kapsayacak düzenlemeleri hayata geçirmek yerine ayrıcalıklar temelinde bir anlayışı benimsediğiniz uygulamalarda eninde sonunda duvara toslarsınız. Futbol federasyonu, 17 Mart’ta yaşanmış bir olayın sorumluları hakkında kararını verebilmek için 31 Mart’ta yapılacak olan seçimleri bekliyor ve ardından 2 Nisan tarihinde Fenerbahçe kulübünün nasıl bir karar alacağına dikkat kesiliyor. Tüm bu yaşadıklarımız Türkiye’de futbol federasyonunun yönetemediğinin açık bir göstergesidir ve ne yazık ki bu yetersizlik, ülke futbolunun önümüzdeki günlerinin çok daha karanlık bir zemine doğru kaymasına da yol açmaktadır. Siyasetin gölgesinde iş tutanlarla bugünlere geldik, burada sadece siyasilerin değil, onlara bu kapıları açan kulüp yönetimlerinin, medya mensuplarının ve tabii ki kendi takımlarının başarısından başka hiçbir şeyi görmek istemeyen milyonlarca taraftarın da büyük katkısı bulunmaktadır. Hepinize geçmiş olsun, eserinizle övünebilirsiniz, el birliği ile ülke futbolunun ateşe verdiniz, şimdi bu ateşin kendi takımınıza ve size dokunmaması için uğraş veriyorsunuz.  

Ahmet Talimciler kimdir?

Ahmet Talimciler, 1970 yılında İzmir Karşıyaka'da dünyaya geldi. Karşıyaka spor kulübünün minik ve yıldız takımlarında, Tarişspor kulübünün genç takımında oynadı. 1988 yılında Ege Üniversitesi Coğrafya bölümüne kaydoldu ve iki yıl burada okuduktan sonra tekrar sınava girerek aynı üniversitede Sosyoloji bölümünü kazandı. 

1994 yılında "Futbolun Toplumsal İşlevi" başlıklı lisans teziyle bölümden mezun oldu. Ardından Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde 1998 yılında Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi başlıklı yüksek lisans tezini, 2005 yılında da Türkiye'de Futbol ve İdeoloji İlişkisi başlıklı doktora tezini tamamladı. 

2001 yılında Milliyet Gazetesi Sosyal Bilimler ödülünü kazandı. 

1996 yılında Araştırma Görevlisi olarak başladığı Ege Üniversitesi Sosyoloji bölümünden 2019 yılında ayrılarak İzmir Bakırçay Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Uygulamalı Sosyoloji ana bilim dalına profesör kadrosuyla geçiş yaptı. Halen aynı üniversitede görev yapmayı sürdürmektedir.

Son yirmi yılda yerel ve ulusal düzeyde gazetelerde, internet sitelerinde yazmıştır. Mart 2016'dan bu yana T24'te başta spor ve gündelik hayata ilişkin olmak üzere gündeme ilişkin yazılar yazmaktadır. Karşıyaka Belediyesinin çıkartmakta olduğu Gazete Karşıyaka'nın yazarlarındandır.

Bir diğer önemli tutkusu ise radyo yayıncılığıdır, üç yıl boyunca TRT İzmir Kent Radyosunda Sporun Arka Planı programını hazırlayıp sunmuştur. Halen TRT Türkiye'nin Sesi Radyosu Memleketim FM'de Spor Daima programına cuma günleri konuk olmayı sürdürmektedir. YouTube üzerinden yayınlanmakta olan Geek Futbol programının da yorumcularından birisidir. Evli ve spor tutkunu bir çocuğun babasıdır. 

Kitapları

-Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi (2003,2014, Bağlam Yayınları)

-Sporun Sosyolojisi Sosyolojinin Sporu (2010,2015, 2018, Bağlam Yayınları)

-Futbol Yazıları (2017, Bağlam Yayınları)

-Türkiye'de Futbol En Az Futboldur (2020, Spor Yayınevi ve Kitabevi)

-Saçmanın İktidarı (2021, Sakin Kitap)

-Beklentilerin Tersine Çıktığı Alan: Eğitim (2022, Sakin Kitap)

-İlkelerimizi Kim Yazacak? Cem Can Yazıları (Yayına Hazırlayan- 2012, Moss Spor)

-Fair Play Yemin İstemez (Yayına Hazırlayan-2012, Moss Spor) 

-Şiddet, Şike ve Medya Kıskacında Futbol ve Taraftarlık (2015, Litera Türk Academia, Müge Demir ile)

-Football in Turkey (Editör- 2016, PL Academic Research)

 

Yazarın Diğer Yazıları

Kupanın adı süper, geride bıraktıkları ise…

Fenerbahçe ve Galatasaray kulüplerinin, ezeli rekabet gibi bir kavramı kullanma hakları ortadan kalkmıştır. Artık kendi duruşlarının mutlak surette doğru olduğunu düşünenlerin, ortak bir paydada rekabet edebilme ihtimalleri kalmamıştır! 

Göz göre göre bugünlere geldik

Toplumsal hayatımızdaki şiddet üreten etmenleri es geçtiğimiz sürece futbol sahalarındaki şiddeti sadece cezai tedbirlerle önleyebilmemiz mümkün değildir. Bu olay sonrasında cezai tedbirlerin arttırılması tekrar gündeme getirilecektir ancak göreceksiniz ki bu da yaraya merhem olmayacaktır

Yaşananlar futboldan soğutuyor

Sayın başkanlar Ali Koç ve Dursun Özbek, sizlerden önce bu takımların başkanları oldu ve sizlerden sonra da başkanları yöneticileri olacak. Ülke futbolunun, sporunun asırlık çınarları olan Galatasaray ve Fenerbahçe'nin varlığını sürdürmeye devam edeceğini akıllarınızdan lütfen çıkarmayın! Kupa uğruna düşman yaratma anlayışını bir an önce terk edin ve hem kulübünüze hem de ülkenin sporuna zarar vermekten bir an önce vazgeçin!