09 Temmuz 2025 15:11
CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, Adana'da esnaf ve yurttaşlarla bir araya geldi. Tanal, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanvekili ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın tutuklanmasına tepki göstererek, “Vatandaş sandığını önünde, Cumhurbaşkanı adayını da yanında istiyor ve Adana'dan şunu sesleniyoruz; Zeydan Başkan'ın cezaevinde ne işi var” dedi.
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanvekili ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın tutuklanması nedeniyle CHP, yarın Adana’da “Zeydan Karalar’a Özgürlük Mitingi" düzenleyecek. Uğur Mumcu Meydanı’nda yarın saat 20.30'da düzenlenecek mitingin duyurusu için CHP Milletvekili Mahmut Tanal, Adana sokaklarında esnaf ve yurttaşlar ile bir araya geldi.
ANKA Haber Ajansı’na değerlendirmede bulunan Tanal, şunları kaydetti:
“Zeydan Karalar'a Özgürlük Mitingi, Adana'da Uğur Mumcu Meydanı'nda 20.30'da yapılacak ve tüm vatandaşlarımızı, Adanalıları davet ediyoruz mitinge. Bugün sabahın 08.30'undan beri sokaklardayız ve esnafı ziyaret ediyoruz. Esnafımız, Zeydan Karalar'ın gözaltına alınıp ve tutuklanması nedeniyle çok mağdur. Vatandaş aslında burada, görev başında başkanını istiyor. Zeydan Karalar’ı, yolsuzluk gibi bir algıyla tutuklamak adeta güneşi tersine çevirmek gibi bir olaydır. Yani güneşin doğuşunu, batışını ters çevirmek gibi bir olay gibidir. Çünkü Zeydan Karalar’dan rüşvetçi olmaz. Zeydan Karalar'dan ihale takipçisi olmaz. Zeydan Karalar'dan yüzdelikçi olmaz."
Buradaki amaç yolsuzlukla mücadele değil, buradaki hedef Cumhuriyet Halk Partisi ile, Türkiye'nin birinci partisi ile bir mücadele söz konusu. Burada eğer gerçek amaç yolsuzluk mücadelesi olsa, 17-25 Aralık'taki o dört tane bakanla ilgili soruşturma yapılsın. Eğer amaç yolsuzlukla mücadele olursa ilk önce Melih Gökçek hakkında soruşturmanın yapılması lazım. Hani o dönem Sayın Arınç diyordu, ‘Ankara'yı parsel parsel sattılar’ diyordu. Önce Ankara Belediye Başkanı, sonra AKP'li Balıkesir Belediye Başkanı, sonra o dönem İstanbul Belediye Başkanı görevden aldı, İstanbul Belediye Başkanı, aynı şekilde Düzce Belediye Başkanı geçmişte bunlar hepsi görevden alındı. Görevden alınmasının tek nedeni güya yolsuzluk soruşturmalarıyla ilgiliydi. Peki dava açıldı mı? Dava açılmadı.
Burada siyasi iktidar şunu yapıyor, benim aleyhime olan kim varsa onu algı yüreterek, algı yaratarak, itibarsızlaştırarak ben nasıl bunu itibarsızlaştırabilirim? Nasıl kamuoyunda bunu, oy kaybettirebilirim? Onun mücadelesi var. Eğer bugün Cumhuriyet Halk Partisi'nin oyları yükselmemiş olsaydı, AK Parti'nin de oyları düşmemiş olsaydı bugün Cumhuriyet Halk Partisi'ne yönelik bu operasyonlar olmazdı. Buradaki operasyonlar Cumhuriyet Halk Partisi'nin kimliğinedir. Buradaki mücadele yolsuzluk mücadelesi, objektif anlamda bir mücadele değil, bu hukuki bir mücadele değil, bu tamamen siyasi bir mücadele.
Zeydan Karalar üzerinde de Ekrem İmamoğlu'na bir mesaj veriliyor, ‘ Türkiye Belediyeler Birliği'ne Zeydan Bey seçildi. Onu da içeri alıyorum’. Artık 86 milyon insanımız diyor ki: ‘Kardeşim 23 yıl oldu yeter artık. Biz değişim istiyoruz. Cezaevine atmalarla, gözaltına almalarla, baskılarla, zindanlarla vatandaşın bu değişim talebini artık baskılayamazlar, engelleyemezler. Çünkü 86 milyon insanımız değişim istiyor. ‘23 yıl oldu’ diyor. ‘Sen ne istedin de sana vermedik’ diyor vatandaş. Rejimi değiştirdin, başkanlık sistemi getirdin. Sen Cumhurbaşkanlığı istedin. Sen başbakanlık istedin. Sen belediye başkanlıkları istedin. Sen bakanlıkları istedin. 23 yılda 86 milyon insanımız AK Parti'ye, Erdoğan'a her türlü toleransı tanıdı.
Şu anda Türkiye, 2002'nin gerisine gitti. Yani bir emeklini aldığı maaştan, bir asgari ücretlinin aldığı maaştan kıyasladığımızda şu anda Türkiye, 2002'nin gerisinde.
Hukuku yok ederek, demokrasiyi yok ederek, özgürlükleri yok ederek, hukuk eşitliğini yok ederek bu ülke yönetilemez. Artık siyasi iktidar şunu yapıyor, otoriter rejimlerin hepsinin bir reçetesi var. Machiavelli'nin dediği şu söz var, ‘Amaca ulaşabilmek için her türlü yol mübahtır’ diyor. Şu anda AKP iktidarı koltuğu kaybetmemek için ve seçmeni de konsolide etmek için planlı, organizeli bir kötülükle iflas etmiş bir müflisin itiraflarıyla Cumhuriyet Halk Partisi belediyelerine bir operasyon yapılıyor. Ve bu kişiyle ilgili tüm vatandaşlarımız internete girsinler baksınlar. Bu itirafçı olan, iftiracı olan Aziz Aktaş'la ilgili cezaevine düştüğü zaman, Ocak 2025'te, Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi'ne konkortato için müracaat ediyor. Konkortato talebi reddediliyor. Ne zaman ki 19 Mart 2025'te Ekrem İmamoğlu'nu gözaltına alıyorlar, aynı gün konkortato talebi kabul ediliyor.
Devlet bu şekilde hukuk dışı yapılarla, ahlak dışı ilişkilerle sözleşme yaparak Türkiye'nin birinci partisini yok etmeye kalkması anayasa ihlal suçudur. Demokrasiyi rafa kaldırmadır. Biz hukuk içerisinde kalarak bu mücadeleye devam edeceğiz. Biz 86 milyon insanımıza güveniyoruz. Önce Allah'a güveniyoruz sonra millete güveniyoruz. Hukuk ile, adalet ile mücadele edeceğiz. Kıblemiz adalettir.
Allah bunlara akıl fikir versin. Vatandaş bunlara hukuk dışına çıksınlar diye yetki vermedi. Vatandaş bunları iktidara getirdi, ‘Anayasa sınırları içerisinde kalarak, hukuk içerisinde kalarak, eşitlik ilkesine, liyakat ilkesine bağlı kalarak ülkeyi yönetelim dedi. Yoksa efendim freni patlamış kamyon gibi hukuk dışı işlemlere başvurun’ demedi. Onun için halk burada yüzde 29'a AKP'nin oyunu düşürmekle, Türk milletimiz AKP iktidarını artık vekaletten azletmiştir. Artık bu iktidar meşruiyetini kaybetmiştir. Hukuken meşru bir iktidar değildir. Artık anayasaya uymayan, hukuka uymayan bir iktidar gayrimeşru iktidardır. Yüzde 29’a oyu düşmüş olan bir iktidar artık hükümetlik yapamaz.
Vatandaş sandığını önünde, Cumhurbaşkanı adayını da yanında istiyor ve Adana'dan şunu sesleniyoruz, Zeydan Başkan'ın cezaevinde ne işi var? Zeydan Başkan'ın cezaevinde ne işi var?” (ANKA)