Haberler

CHP'li Salıcı: Bu ülkede çok Süleyman Soylu var ama Üstün Ergüder, Ayşe Buğra az; HDP'li seçmen Mansur Yavaş'a oy verdiği için pişman değil

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, Murat Sabuncu'ya yorumladı

24 Şubat 2021 15:20

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Boğaziçi Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Üstün Ergüder'i ve Prof. Ayşe Buğra'yı hedef alması ile ilgili olarak "Bu ülkede çok Süleyman Soylu var ama Üstün Ergüder, Ayşe Buğra az" yorumunu yaptı. 

CHP'li Oğuz Kaan Salıcı, Murat Sabuncu'nun sorularını yanıtladı.

Salıcı, Boğaziçi Üniversitesi'nde 53 gündür devam eden Melih Bulu protestoları hakkında, "Boğaziçililer doğru bir şey yapıyorlar. Haklı talepleri var. Barışçıl bir protesto yürütüyorlar. Onların eylemlerini sahiplenmek doğru olanı. Bir yandan da gençlerin önüne geçme çabası içine girmeden bunu yapmamız lazım. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz" diye konuştu. 

İçişleri Bakanı Soylu'nun Boğaziçi Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Üstün Ergüder'i ve Prof. Ayşe Buğra'yı hedef alması ile ilgili yorumunu dile getiren Salıcı, "Üstün Ergüder gibi birisini suçlayan bir anlayışla Türkiye'de İçişleri Bakanlığı yapmaya çalışıyorsunuz. Bu ülkede çok Süleyman Soylu var ama çok Üstün Ergüder, Ayşe Buğra yok" dedi.

TIKLAYIN - Soylu, 80 yaşındaki Prof. Üstün Ergüder'i hedef aldı: Kendisini aradım; Boğaziçi'ni öğretim üyeleri üzerinden karıştırması ahlaksızlığın dibi, buna pirim vermeyiz

Üstün Ergüder'in Boğaziçi Üniversitesi'nde öğrencisi olduğunu dile getiren Salıcı "Süleyman Soylu ve Adalet ve Kalkınma Partisi cenahı önce Ayşe Buğra'yı hedef aldı, ki kendisi ülkenin yüz akıdır. Üstün Ergüder benim hocamdı. Bir bölümünde de rektörümüz oldu. Üniversitede yemekhane boykotu yaptık biz. Ben de önde gelen öğrencilerindendim. Üstün Ergüder bizi aldı, talebiniz nedir diye sordu. Bizi dinledi. Şimdi Üstün Ergüder gibi birisini siz suçlayan bir anlayışla Türkiye'de İçişleri Bakanlığı yapmaya çalışıyorsunuz. Bu ülkede çok Süleyman Soylu var ama çok Üstün Ergüder yok" dedi. 

Türkiye'de kutuplaşmanın giderek parçalandığını ifade eden Salıcı, iktidarın kutuplaşma isteğine karşı, normalleşme çabalarının altını çizdi. "Önümüzde bir başkanlık sistemi var, saraydan yönetilen, Türkiye'ye tepeden bakan bir saray rejimi var. Bunu değişmesi için özgürlükçü parlamenter sistem teklifimiz var" diyen salıcı, "Bununla sorunu olmayan partiler ittifaka dahil olabilirler mi? Evet. Çünkü anlayış etrafında bir araya gelinecek. Sadece Erdoğan'ı istemeyenler kulübü olarak bir arada olmayacağız. Yerel seçimlerde yapılan ittifakın bir protokolü vardı. Hiçbirinde seçim öncesi iktidar modellemesi konuşulmuyor. İktidarın görüşülmesini istemediği bir ortamda biz görüşüyoruz. İktidar kutuplaşma istiyor, biz de normalleşmesini istiyoruz. Ülkücü bir geçmişten gelen CHP Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, HDP'ye oy veren bir yurttaştan oy alıyor, kutuplaşma parçalanıyor. Seçimlerden iki yıl sonra konuştuğum HDP'li bir seçmen Yavaş'a oy vermekten pişman olmadığını söyledi" ifadelerini kullandı. 

"İktidar da Boğaziçi protestolarındaki meşru zemini görüyor ve kriminalize etmeye çalışıyor"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı sözlerini şöyle sürdürdü:

"Boğaziçililer doğru bir şey yapıyorlar. Haklı talepleri var. Barışçıl bir protesto yürütüyorlar. Onların eylemlerini sahiplenmek doğru olanı. Bir yandan bunu yapmamız lazım. Bir yandan da gençlerin önüne geçme çabası içine girmeden bunu yapmamız lazım. Destek verelim ama onların olayın öznesi olduğu gerçeğini değiştirme çabasına girmeyelim. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz. Rektörler Boğaziçili olur, seçilir. Bu YÖK sistemi arızalı bir sistem. Adalet ve Kalkınma Partisi de iktidara gelmeden önce bundan şikayet ederdi. Ne zaman YÖK onların kontrolüne geçti, şikayet bitti. Üniversiteleri kendi alanlarına dönüştürmeye çalışıyorlar. Onun için Boğaziçi Üniversitesi'ndeki meseleye salt siyaset eksenli değil, gençlerin bilim üreteceği üniversitelerin sayısını artırabilmek üzerinden baktığımız zaman kimsenin Boğaziçi eylemlerine itiraz etmemek gerekir. İktidar da bu meşru zemini görüyor ve kriminalize etmeye çalışıyor. İlk eylemden sonra gençler gözaltına alındı, bizim evlere şenlik bakanımız çıktı "Bunlar örgüt üyesi" dedi. Gezi protestolarına çok benziyor. Ortada meşru bir talep var. İnsanlar sokağa çıkıyor ve bunu dile getiriyor. Camide içki içtiler yalanı ortaya çıkıyor. Kabataş iftiraları atıyorlar. Bu ülkede siz demokratik hakkınızı ne zaman kullanmak isteseniz, iktidar sizi demokrasi dışı bir yerlere bağlamaya çalışıyor sizi. Türkiye'deki ortalama vatandaş bunları yutmuyor."

"Gara operasyonunun siyasi sorumlusu da karar mercii de Erdoğan"

"Türkiye'nin güvenlik ihtiyacı olduğunda gereken desteği veririz. Şimdi siz bir kurtarma operasyonu yapıyorsunuz. Kurtarmakla yükümlü olduğunuz 13 kişi şehit oluyor. Operasyon sırasında 3 güvenlik görevlisi şehit oluyor. Toplam 16 güvenlik görevlisi şehit oluyor. Kurtarma operasyonu niye yapılır, orada terör örgütünün tuttuğu kişileri kurtarmak için yapılır. Günün sonunda bir başarısızlık var. Amaç onları kurtarmak olmalı. Ama biz aslında operasyonu başarılı bir şekilde yaptık dili üzerinden giden bir iktidar var. İktidar bir süredir kendi insanına karşı gayet sert. Söz konusu kendi çocukları olduğunda gayet bonkör davranan bir iktidar. Her yapılan bir işin bir karar mercii var, siyasi sorumlusu var. Siyasi sorumlusu da karar mercii de Erdoğan. Erdoğan çıkıp bunun hesabını vermeli. Bu ülkedeki her şeyin sorumlusu benim demiyor muydu? Kendi insanımızın geleceği, canı ve güvenlik ihtiyacı için bunları sormak zorundayız." 

"Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde dış politika iç politika malzemesi haline geldi"

"Türkiye'de uzun zamandır dış politika devlet mekanizması olarak görüldü. İktidar diğer partilerle bunu görüşürdü. Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde dış politika iç politika malzemesi haline geldi. İş dostum, düşmanım ayrımına doğru geldi. Suriye'de bizim baştan beri farklı bir duruşumuz var. Dolayısıyla biz dış politikalara da eleştirimizi getiriyoruz. Ama keşke o istişare mekanizması olsa ve konuşulabilse. Bu konularda bırakın dış politika konuşmayı, partiler birbiriyle bayramlaşamıyor. Gara meselesi bununla ilgili tek örnek değil. Şuna dikkat etmek gerek, Türkiye'nin haklı olduğu örnekler de var. Onlara da zarar vermemeye çalışıyoruz." 

"Türkiye'nin çıkarlarını konusunda netiz, çünkü Tayyip Erdoğan geçip gidecek"

"Trump 'dostumuz Trump'tı' bir zamanlar. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı 'Dostum Trump' diyordu. O kişi 'Aptal olma' diye tweet attı. Adalet ve Kalkınma Partililer konuşamadılar. CHP eskiden gerçekleşen mektup olaylarına nasıl cevap verdiyse; sen bu ülkenin cumhurbaşkanısın, seni eleştiriyoruz, ama işgal ettiğin koltuktan dolayı sen bu ülkenin gururuna uygun şekilde davranmak durumundasın dedi. Adalet ve Kalkınma Partisi buna cevap vermedi. Şimdi bu konularda CHP'nin Türkiye'nin çıkarlarını koruma konusunda duruşu net. Çünkü Tayyip Erdoğan geçip gidecek. İlk seçimde iktidarı devredecek. F-35 konusunda Türkiye'nin aldığı hasarı konuşmamız lazım. İktidar bunu bizimle konuşmuyor. Hani S-400'ler sorun yaratmıyordu, şimdi nereden çıktı bu Girit Modeli. Bunu sorgulamak görevimiz. Bir önceki söylenenle uyumsuz bir iş söylüyorlar. Ya da biz pazarlığa açığız diyorlar. S-400'leri alıyorsanız aktive edeceksiniz. S-400'leri alma kararını uzun uzun düşüneceksiniz, ittifaklara hasar vereceğini hesaplayacaksınız. Ama alırsanız aktive edeceksiniz. Türkiye baskıyla kararlarını değiştiren bir ülke olarak görülürse biz dış politikada sıkıntı yaşarız." 

"Önceden kimin cezalandırılacağına karar verilmiş, 'FETÖ taktikli' iddianameler..."

"Fezlekelerin hangi konuyla ilgili gönderildiğine bakılması lazım. Gerçekten ortada dört başı mamur, kanıtlı sıkıntılı bir durum mu söz konusu? Yoksa son yıllarda gelenek olduğu üzere içi boş, önceden kimin cezalandırılacağına karar verilmiş, FETÖ taktikli, iddianameler mi var? Korkum şu ki, bunu bir siyasi manivela olarak kullanma niyetinde iktidar. Buna bakılması lazım. Biz HDP ya da CHP milletvekili gibi kategorik bir açıdan bakmıyoruz."

"İnsan hakları reformuna acaba Bahçeli nasıl bakıyor?"

"Erdoğan'ın açıklayacağı İnsan hakları eylem planı ile ilgili Devlet Bahçeli ne düşünüyor acaba? İlk reform lafını etti Erdoğan, sonra Arınç çıktı, gönlümden geçenler bunlar diye anlattı. Ertesi gün Cumhurbaşkanlığı İstişare Kurulu'ndan istifa etmek zorunda kaldı. 2 Mart'ta açıklama yapacaksa, 19 yıldır iktidar Adalet ve Kalkınma Partisi ülkeyi yönetiyor. Demek ki insan hakları açısından ülkeyi sorunlu bir yere getirmiş. Bunu kabul ediyor. Devlet Bahçeli buna nasıl bakıyor. Şu anda Adalet ve Kalkınma Partisi'nin üzerinde MHP'nin tam anlamıyla bir vesayeti var."

" HDP yasayla kurulmuş bir siyasi parti, oy veren yurttaşları kriminalize etme çabası var"

"Biz bir siyasi partinin kapatılması ile herhangi bir sorun alınamadığını dile getiriyoruz. Kendi partileri sürekli kapatılmış Adalet ve Kalkınma Partisi bununla ilgili bir karar almak isterse kendisini inkar etmiş olur. Parti kapatmayı doğru bir şey olarak Türkiye'ye anlatabilmeniz mümkün değil. Mesele sadece HDP meselesinin ötesinde, parti kapatmanın yanlışlığından bahsediyoruz. Bir siyasi partinin kriminalize edilme çabasını iktidarın çaresizliği olarak görürüz. HDP yasayla kurulmuş bir siyasi parti değil mi? Böyle bir ortamda 6 milyon civarı yurttaşın oy verdiği bir ortamda, oraya oy veren yurttaşları da kriminalize etme çabası. HDP'yi kriminalize etme çabası, iktidarın çaresizliğini ve gidici olduğunu gösteriyor."

"Özhaseki kafasının arka planındakini ifade ediyor"

"Özhaseki deneyimli bir siyasetçidir. Adalet ve Kalkınma Partisi Özhaseki'yi Diyarbakır'dan belediye başkan adayı yapsaydı, kimden oy isteyecekti? Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili kimden oy istiyor, HDP'ye oy vermiş seçmenden istiyor. Siyasette siyasi parti herkesin oyunu ister. Özhaseki kafasının arka planındakini ifade ediyor ya da daha önce başka mecralarda konuşulanları ağzından kaçırıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi bu konuda çok iyi yüzlü."

"Muharrem İnce'nin kopuşunu pozitif bir gelişme olarak yorumlamayız"

"Ana mücadeleyi Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Türkiye'yi getirdiği yerden kurtarmak üzere kuruyoruz. Bu mücadele verilirken yanımızdan bir arkadaşımızın ayrılmasını eksiklik olarak görürüz. Muharrem İnce'nin kopuşunu pozitif bir gelişme olarak yorumlamayız. Keşke bu sözlerini parti içinde söylemeye devam etselerdi. Son bir aylık süre içinde CHP'nin üye sayısı artıyor, Yalova'da da artıyor. Ama biz 1 arkadaşımızın kopmasını dahi fazla buluruz." 

"CHP'liler sahada"

"Emekçiler, esnaf, hak kaybına uğrayan kadınlar bizim dostumuz. İktidarın bizi görünmez kıldığı bir ortamda kapı kapı dolaşıyor arkadaşlarımız. Doğu- Güneydoğu'daki 23 il başkanımızı bir araya getirdik. Burada oylarımız düşük, gelin bunu konuşalım. Bunu yapalı 5 ay oldu, CHP'nin oylarında ilk defa artış var. CHP'liler sahada, sahada olmayanlar AKP'liler, MHP'liler."

"Oylarımız düşmüyor ama dikkate değer bir artış da yok"

"Anketler anlık fotoğrafı çekerler, haftalık ortamdan etkilenir. Bir dönem CHP'nin oylarının düştüğünü gördük. Bir düşüş yok. Ama şimdilik sonuç aldığımızı gösteren, 30'lara yaklaştığımızı gösteren anlamlı bir sonuç da yok. Ortalaması 25'in üzerinde olduğumuzu gösteriyor. Ortada yaklaşık yüzde 20 olduğu söylenen bir kararsız seçmen var. Hazır bir şekilde yürüyoruz."