08 Mayıs 2025 09:52
T24 Video
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, TBMM Genel Kurulu’nda Sırrı Süreyya Önder’in anısına konuştu. Can Yücel'in Deniz Gezmiş için yazdığı "Mare Nostrum-Bizim Deniz" şiirini Sırrı Süreyya Önder’e uyarlayarak Meclis kürsüsünde okuyan ve Önder’e ithaf eden Çandar, “gönül kırmamaya özen göstermek gerektiğini, toplumsal barışın ne kadar değerli olduğunu Sırrı Süreyya ortaya koydu” dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, TBMM tören salonunda bugün gerçekleşen taziye ziyaretinde Sırrı Süreyya Önder’in fotoğrafını okşamasını “değerli ve önemli bir jest” olarak niteleyen Çandar şunları söyledi: “Sırrı Süreyya Önder'i anarak bu tarihî günü yaşıyoruz. Bugün taziye vardı, yarın emin olun, medya bir fotoğrafla süslenecek, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli taziye salonuna, Meclisin tören salonuna girdiği anda Meclis Başkanımız Numan Kurtulmuş ve DEM Parti yöneticilerinin bulunduğu masaya uğramadan önce, doğru gitti Sırrı Süreyya Önder'in fotoğrafının yanına ve onu okşadı. Bunun ne kadar değerli, önemli bir jest olduğunu, Türkiye'nin siyasi geleceği açısından neler ifade ettiğini çok yakında göreceğiz.”
Cengiz Çandar’ın konuşması şöyle:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi bugünkü birleşiminde tarihî bir gün yaşıyor ama torba yasayı tartışmak nedeniyle yaşamıyor bu tarihî günü, Sırrı Süreyya Önder'i anarak bu tarihî günü yaşıyoruz. Bugün taziye vardı, yarın emin olun, medya bir fotoğrafla süslenecek, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli taziye salonuna, Meclisin tören salonuna girdiği anda Meclis Başkanımız Numan Kurtulmuş ve DEM Parti yöneticilerinin bulunduğu masaya uğramadan önce, doğru gitti Sırrı Süreyya Önder'in fotoğrafının yanına ve onu okşadı. Bunun ne kadar değerli, önemli bir jest olduğunu, Türkiye'nin siyasi geleceği açısından neler ifade ettiğini çok yakında göreceğiz.
Yine, Meclisimiz de gayet duygusal bir açılış yaptı. AK Parti Grup Başkan Vekili, Sırrı Süreyya'nın vasiyet ettiği, arkasından okunmasını istediği Şeyh Galip'in Naat-ı Nebevî'sini tam metin olarak okudu. Çok duygusal anları birlikte yaşadık ve dün Cumhurbaşkanı ve Milliyetçi Hareket Partisi Başkanı "Terörsüz Türkiye" konulu bir toplantı yaparak Sırrı Süreyya Önder'in âdeta hayatını vakfettiği toplumsal barış ve barışçı Türkiye için yakın gelecekte umut verici gelişmeler olacağını âdeta müjdeleyen bir toplantının ardından bizlere bir umut verdiler.
Ama dün aynı zamanda bir başka tarihî gündü, her biri benim yakın arkadaşım olan; Ankara, İstanbul yollarında, Samsun'dan Ankara'ya birlikte "Bağımsız Türkiye!" sloganı altında yürüdüğümüz Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın idamının 53'üncü yıl dönümüydü ve darağacında o Deniz Gezmiş "Kürt ve Türk halklarının kardeşliği" sözcüklerini son sözü olarak söylemişti. Ben de Sırrı Süreyya'nın vefat ettiği günün gecesinde Can Yücel'in Deniz Gezmiş için yazdığı "Mare Nostrum-Bizim Deniz" şiirinin adını değiştirip "Bizim Sırrı'mız" yaptım ve ilk dizesinin sonundaki "devrim" kelimesinin yerine "barış"ı ekleyerek o şiiri Sırrı Süreyya'ya hitaben yazdım. Şöyle demişti Can Yücel Deniz Gezmiş için ben de -ve biz de- bizi temsilen Sırrı Süreyya'ya şunu söyledim:
En uzun koşuysa elbet Türkiye'de de barış,
O, onun en güzel yüz metresini koştu,
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak.
En hızlısıydı hepimizin,
En önce o göğüsledi ipi.
Acıyorsam sana,
Anam avradım olsun.
Ama aşk olsun sana çocuk,
Aşk olsun.
Ertesi gün, benim hiç de kısa olmayan ömrümde gördüğüm, en görkemli, büyük bir toplumsal seferberlik hâlindeki cenaze törenine, Turgut Özal ve Hrant Dink'in cenaze töreninden gayrı en büyük cenaze törenine tanık oldum ve ardından şu yazıyı okudum, bir yazıda diyor ki: "Çözüm sürecinde yani 2013-2015 yılları arasına hissettiğimiz toplumsal destek boşluğunu Sırrı Süreyya Önder doldurdu ve sürecin toplumsallaşmasını sağladı. O kadar önemli bir rol oynadı ki, bir yandan da Türkiye DEM Parti'yi -onun hastanede geçirdiği, on sekiz gün hayat mücadelesi verdiği o on sekiz gün boyunca- kucakladı, DEM Parti de tüm Türkiye'yi kucakladı. Artık, hiç kimse DEM Parti'nin meşruiyetini, Türkiyelilik kimliğini sorgulayamaz hâle geldi Sırrı Süreyya Önder sayesinde."
DEVA Partili arkadaşımız Mehmet Emin Ekmen yazdığı bir yazıda, "On sekiz gün boyunca kaldığı hastane bir modern zaman evliyasının yatırına döndü âdeta." diye son derece isabetli bir tespitte bulundu. O on sekiz gün boyunca o hastanede olan birisi olarak buna tanıklık ettim. Şimdi, yine, aynı yazısının sonunda da bir hatırlatma yaptı. Mehmet Emin Ekmen, Asaf Hâlet Çelebi'nin İbrahim şiirini bu kürsüde okuduğu zaman, süresi dolduğu için mikrofonu kesilmiş. Sırrı Süreyya, kesildikten sonra şiirin sonunu ilave etmiş bu kürsüden: "Ben ki zamansız bahçeleri kucakladım/güzeller bende kaldı/ İbrahim/gönlümü put sanıp kıranlar kim?"
Şimdi, buradan gönül kırmamaya özen göstermek gerektiğini, toplumsal barışın ne kadar değerli olduğunu Sırrı Süreyya ortaya koydu. Ve "İstanbul'un ortasında musalla taşında yatarken asla yan yana gelmeyeceklerin birlikte saf tutmasını sağladı." diyor bir başka yazı da. "Barış için kongrenin Kandil'de toplanması bekleniyordu, barış sonrası Türkiye'nin nasıl bir yer olacağı son vazifesini yapmak için saf tutanların Levent'teki kongresinde görüldü." diyor.
Biz o kongreyi bu Türkiye Büyük Millet Meclisine taşıyalım ve toplumsal barışı gerçekleştirmek için Sırrı Süreyya'nın ruhuna saygıyla katkıda bulunalım diyorum, sizi saygıyla selamlıyorum.