Ekonomi

Türkiye'nin en büyük ve en kapsamlı enerji fuarı ICCI 2012 açıldı

Bakan Yıldız konuşmasında doğalgaz ve elektrikteki rekabeti düzenlemek için yapılanların enteresan sonuçlar ortaya koyduğunu ifade etti

25 Nisan 2012 18:11

Sektörel Fuarcılık tarafından düzenlenen ICCI 2012 – 18. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız  tarafından törenle açıldı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız yaptığı konuşmada dünyada özellikle OECD ülkelerinin 2035 yılına kadar yapacakları yatırımların dünya bazında çok ciddi bir rakam oluşturmadığı ama OECD dışındaki ülkelerin dünyanın büyümesinde çok etkili bir büyüklüğe ulaştığını gördüklerini söyledi. Bakan Yıldız, 5.6 milyar ton civarındaki petrol kullanımı, 2030 yılında 5.8 milyar ton petrolü alan OECD ülkesi dışındaki ülkelerin ise 6.4 milyar ton civarında olan toplam talebin 10.9 milyar tona ulaşabileceğini gördüklerini sözlerine ekledi. Taner Yıldız şöyle devam etti:

“Bu yaklaşık yüzde 69’luk büyüme dünya ortalamasının yüzde 40’larda olacağını gösteriyor. Ama bu aynı zamanda enerjide rekabet edeceğimizi ülkelerin sınıflandırılmasını ve pazar açısından da sanayicilerimizin ne tür pazarlara hitap edeceğini gösteriyor.

 

Arap baharı fiyatları etkiledi

 

Bakan Yıldız konuşmasında doğalgaz ve elektrikteki rekabeti düzenlemek için yapılanların enteresan sonuçlar ortaya koyduğunu ifade etti. Bir kısmının kamuoyu tarafından algılandığına dikkat eçekerek, “Bunlardan biri Türkiye’de TL cinsinden 2008 Aralık ayındaki fiyatlarına TL cinsinden henüz ulaşamamış olmasıdır. Yani krizin tesiri ve enerji kalemlerindeki dalgalanmalar henüz stabil hale gelmedi. Hele hele son bir yılda Arap baharı buna artı katkı koydu. Şu anda ihracatımızın önemli bir bölümünü teşkil eden AB ülkeleri nezdindeki rekabete baktığımızda doğalgaz hala ikinci konumda.” Bakan Taner şöyle konuştu:

 

Petrol ABD’de düşük Uzakdoğu pahalı

 

“Dünyadaki talep artışının kaynaklarına göre dağılımına baktığımızda yine Türkiye’deki enerji yapılanması açısından da dikkat çeken rakamlar var. Akaryakıtın yüzde 14’ler civarında doğalgazın yüzde 50’ler civarında, kömür yüzde 30 nükleer enerjinin yüzde 61’ler civarında, hidroelektrik kaynağının yüzde 47, rüzgar, güneş jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının ise yüzde 550 kat civarında artacağını görüyoruz. Yani 5.5 katına çıkabilecek bir yenilenme enerji kaynaklarının, çizilen bu tablo doğru yöne gittiğimizi gösteriyor.”

 

'STK’lar tencere tava çalanlara karşı örgütlenmeli'

 

Bakan Taner Yıldız ayrıca, sivil toplum örgütlerine düşen görevler olduğunu aktararak “Bugün bir sürü iyi niyetli tava çalan vatandaşlarımızın yanında, yerli kaynaklarımıza müdahale edenlere karşı sivil toplum örgütlenme gücünü kullanmak durumundadır. Çünkü bizim her yerli kaynaklar yaratıldığı gerek yapacağımız yatırımlar tarafımıza yol su elektrik olarak dönmüyor bunlar ithal enerji olarak geri dönüyor. STK’ların doğalgazla ilgili şikayete gelirsek evet doğalgaz ithalatını azaltmamız lazım” dedi.

Türkiye de şu anda 2 bin tane yatırımın realize edilmiş 71 tanesinin şu anda durdurulduğunu da ifade eden Yıldız, “Bunların önemli bir kısmı yerli enerji kaynakları ile alakalı. Burada herhangi bir yanlışlık yok, politikalarımızla örtüşmeyen söylemlerimizle örtüşmeyen bir yan yok. Burada önemli bir sıkıntı yerli enerji kaynakları ile ilgili. Bununla hep beraber mücadele etmemiz lazım. Ben her yapılan müdahalenin kötü niyetli olduğunu söylemiyorum. Ama sonuçlar itibariyle sonucun özelilkel ithal enerji ile alakalı, cari açıkla alakalı önemli sonuçlar doğurduğundan bahsetmek istiyorum. Herhangi bir kalemin doğalgaz veya petrolün veya ithal kömürün enerji kalemleri başlığı altında olması enerji sektöründe kullanıldığını göstermez. Hele hele 2011 yılında 54 milyar dolar civarındaki ithalat kaleminin enerji başlığı altında söylendiğini ama bunun yarıdan fazlasının ulaşım sektöründe kullanılmıştır” şeklinde konuştu.

 

Enerji Borsası Strateji Belgesi Mayıs'ta

 

Bakan Taner Yıldız Enerji Borsası ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Mayıs 2012 tarihi itibariyle bir strateji belgesi olacağını söyleyerek, “Buradan çıkacak sonuçların mutlaka o belgesi olacağını söylemeliyim. Bizim teşvik ve tasarruf paketi ile alakalı Türkiye’de enerji sektörüne düşen önemli görevler var. Bunların içinde madencilik sektöründen bütün üretim kaynaklarına kadar özellikle son Güney Kore ve Çin seyahatleri ile birlikte Katar’daki görüşme bundan sonra yatırımları daha da artıracaktır. Doğrudan yatırımların Türkiye’de cazip yatırım alanları olduğunu gösteriyor” dedi.

EPDK Başkanı Hasan Köktaş ise konuşmasında Türkiye’nin kalkınmasında tekstil, inşaat gibi sektörler motor gücünü oluştururken artı sanayi üretimindeki büyüme oranında en yüksek payı olan enerji sektörü, lokomotif bir sektör olmaya aday hale geldiğine dikkat çekti.  Köktaş, Türkiye ekonomisinin geçen yıl yüzde 8.5 civarında büyüdüğünü, sanayi üretiminin geçen yılın şubat ayına göre yüzde 4.4 oranında arttığını ve en büyük artışın yüzde 11.4’le enerji sektöründen geldiğini belirtti. Sadece şubat ayında toplam 2 milyar lirası hidroelektrik santralleri olmak üzere toplam 3 milyar liralık enerji yatırımı teşviki alındığını sözlerine ekleyen Köktaş şöyle devam etti:

“Son aylarda Türkiye’nin en büyük holdinglerinin yöneticileri ardı ardına yıl boyunca en fazla yatırımı enerji sektörüne yapacaklarını açıklıyor. Türk bankalarının enerji sektörüne son beş yılda yaklaşık sağladığı kredi 25 milyar doları aşmıştır, bu yıl yüzde 15/20 oranında artması beklenen bankaların verecekleri kredi payından en yüksek payı enerji sektörü yatırımları alacaktır. 1923ten  2002 yılına kadar  Türkiye’nin 15 milyar dolarlık doğrudan yabancı sermaye yatırımı girmişken, son dokuz yılda 100 milyar dolara yaklaşmıştır. Son 4-5 yıldır Türkiye’de doğrudan yabancı sermaye yatırımdan en büyük payı enerji sektörü alıyor.”

EPDK tarafından lisans verilen, yeni özel sektör yatırımları 1660, kurulu yatırım ise 73 bin 430 megabayta ulaştığını açıklayan Köktaş, inceleme değerlendirme ve başvuru aşamasında olan proje adetinin 2 bini geçmiş ve 90 bin 800 megabayta ulaşmıştır. Bu kadar çok sayıda projenin gerekli tüm izinleri alarak lisanslandırılmış olması bu projelerin tamamının gerçekleşeceği anlamına gelmeyeceğini açıkladı. Köktaş sözlerini şöyle tamamladı:

“Ülkemiz ekonomisinin motor gücü haline gelen enerji sektörünü daha da güçlendirilmesi için hepimize büyük sorumluluklar düşüyor Enerji kanunlarında yapılacak değişiklikler, sektörün yeni dinamizm kazanması açısından önemlidir.

EPDK da çok daha yeni düzenlemeler için çalışmalarına devam edecek. Enerji piyasasını güçlendirmek için saydığım bu hususlara önem gösterecektir.”

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner yaptığı konuşmada yeni yatırımların Türkiye’nin geçirmesi gereken dönüşüm için küçük bir kısım olduğunu ifade ederek mevcut yatırımlar ve iş yapma ortamının sürdürülebilir bir seviyeye ulaşması gerektiğine ve en büyük ithalat kalemini enerjinin oluşturduğu gerçeğine dikkat etmek gerektiğini vurguladı. Boyner, enerjide dışa bağımlı bir ülke olması nedeniyle Türkiye’nin enerji açığının, milli gelire oranla yıllık ortama yüzde 4 civarında bir açık verdiğini söyleyerek şöyle konuştu.

“Enerji tek başına cari açığın yüzde 60’tan fazlasını oluşturur hale geldi. Cari açığı giderek Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı ile Sanayi Bakanlığı’nın ortak sorumluluğunda olduğunu biliyoruz. Bu dönemle her çeşit iktisadi faaliyetin her çeşit girdisi olan enerjinin dengeli ve rekabetçi bir ortamda sağlanması gelecek kuşaklar için en önemli sorumluk. Ancak enerjide ithalata bağımlı olmamız, enerji denklemimizde stratejik bazı seçimler yapmamızı zorunlu kılıyor. 2023 vizyonu ile hazırlanan politikalar için gerekli politikaların sağlanması gerekiyor. Bu doğrultuda yerli ve yenilenebilir enerjinin sağlanması için gerekli önlemleri almalıyız. Gerekli yatırım ve finansmanı önümüzdeki 10 yıl içinde yapmak için harekete geçmeliyiz.

Tüketiciler olarak enerji tasarrufuna büyük katkılar sağlayabiliriz. Refah arttıkça enerji tüketimi artışında Türkiye Çin’den sonra ikinci sırada yer alıyor. Bu nedenle enerji verimliği öne çıkıyor.

 

Rekabetçi enerji sektörüne ihtiyaç var

 

“TÜSİAD olarak geçen yıl başlattığımız vizyon 2050 Türkiye projesinin devamı olarak binalarda enerji verimliliğini bu sene daha detaylı işleyeceğiz. Daha rekabetçi daha fazla katma değer üreten Türkiye’nin mutlaka serbestleşmesini sağlamış, rekabetçi piyasa koşullarında çalışan bir enerji sektörüne ihtiyacı var. O nedenle bu sektörde gerçekleştirilmesi gereken hem serbestleşme hem de kaynak çeşitlendirme çalışmalarına tüm sanayiciler olarak katkı sunmak zorundayız. Enerjide arz güvenliğini sağlamaya dönük yatırımlar için önemli bir koşul da uzun vadeli öngörülebilirlik. Bu çerçevede son dönemde piyasanın liberalleştirilmesi yönünde atılan adımları memnuniyetle karşıladık. Elektrik piyasası kanunu ile başlamak üzere başta doğalgaz piyasası olmak üzere enerji piyasalarını ilgilendiren diğer mevzuatların da enerji yatırımlarında örnek olan özel sektör ile işbirliği içinde ele alınması daha iyi sonuçlar doğuracak.

Ümit Boyner TÜSİAD’ın Enerji Bakanlığı ile birlikte gerçekleştireceği Enerji Borsası’nın uzun vadeli öngörülebilirliğin sağlamak için serbest piyasa tarihinde referans fiyatın oluşturulması kritik öneme sahip olduğunu söyledi. Boyner, “Enerji Borsası bu referans fiyatın şeffaf ve piyasa temelinde oluşmasının en önemli boyutu. Ancak bundan böyle de enerji borsası ülkemiz enerji sektörünün tam serbest ve rekabetçi bir yapı oluşturulması için ulaşılması gereken bir sonraki aşamayı ifade ediyor” dedi.

MÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihat Vardan da konuşmasında enerji konusunun cari açığı etkileyen en önemli konu olduğuna dikkat çekerek, 2002’den 2012 ye kadar enerji faturası altı kat arttığına, 2011 sonunda toplam ithalatımızın yaklaşık yüzde 22.5’u yani 54.1 milyar dolara ulaşan bir fatura çıktığına dikkat çekti. Vardan Şöyle devam etti:

 

Kabusla kalkıyoruz

 

“Bu rakam dış ticaret açığı içinde ithalatın payının yüzde 45’lere cari açığı ise yüzde 75’lere ulaştığını gösteriyor. Dış ticaret açığını bu şekilde etkileyen toplam enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 76’sının ithalata dayalı olması konusu günümüzde önümüzdeki zaman dilimi içinde hepimizin ciddi tedbirler almasını gerektiriyor. Petrol ve doğalgaz fiyatlarının artma ihtimalinin oldukça yüksek olması hepimizin bir şekilde bu kabusla kalkar durumda olduğumuzu görüyoruz. Peki bu durumda biz ne yapacağız ne yapmalıyız? Öncelikle mevcut yurt dışı kaynaklardan temin ettiğimiz enerjiyi sağlama almak gerekiyor Özellikle yanı başımızda İran Irak Suriye gibi ülkelerde devam eden gerginlikler diğer yandan bundan yanaklı süre gelen sorunlar tüm dünyayı endişeye sevk ediyor. Biz enerjide madem ki dışa bağımlıyız o halde kaynaklarımızı güvenceye almak zorundayız.”