Gündem

Türkiye’de Rusya ve Putin’e mesafe artıyor, özellikle gençler Avrupa Birliği’ne daha yakın duruyor

14 Nisan 2022 12:08

Sabah saatlerinde ağırlığı ‘dış politika ve Avrupa Birliği olan’ bir araştırmanın sonuçlarının açıklandığı bir toplantıya katıldım. Bu araştırmayı benim için daha önemli kılan Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası yapılmış olması. Marshall Fonu’nun Türkiye, Avrupa ve Küresel Konular Programı kapsamında gerçekleştirdiği araştırmada Türkiye’deki kamuoyunun; riskler, beklentiler ve güven anlamında dünya ülkelerini nasıl gördüğü hem geçen yılla hem de 18-24 yaş gençler ve toplumun geneli olarak karşılaştırılmış.

Kutuplaşma araştırmalarını yakından takip ettiğim İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Prof.Dr. Emre Erdoğan’ın sunumunu ve yorumunu yaptığı araştırma hem siyaset hem sivil toplum için önemli veriler sunuyor.

Şu sorular ve yanıtlar önemli:

Türkiye’nin çıkarları açısından en büyük tehdit sorusunda bir numara ABD. Geçen sene yüzde 60.6 imiş bu yıl yüzde 58.3’e gerilemiş. İkinci sırada Rusya var ve yüzde 19’dan yüzde 31’e yükselmiş. Ülkeler hakkında olumlu düşüncelerde de Rusya en fazla kaybedenler arasında. Geçen yıl yüzde 11.3 iken bu yıl bu oran yüzde 5.6 olmuş. En olumlu düşünülen ülke Almanya ve oranda az da olsa yükselme var: Yüzde 16.4’ten yüzde 16.8’e…

En büyük gerilemeyi Putin yaşamış

Liderler hakkında düşüncelere gelince, aslında toplum dünya liderleri hakkında oransal olarak büyük bir ‘teveccüh’ göstermiyor. Ama burada da en büyük gerilemeyi Putin yaşamış. 9.6’dan 4.9’a gerilemiş.

Türkiye en yakın kiminle işbirliğinde olmalı sorusunun yanıtı da iki açıdan önemli. Birincisi yüzde 33 ile Avrupa Birliği ülkeleri geliyor. En yakın takipçisi ‘yalnız’ ve ‘hepsi ile’ yanıtlarıyla arkadan geliyor. Ancak bu oran gençlerde Avrupa Birliği’ne destek anlamında yüzde 44 civarında. Bir de aynı sorunun geçen yılla karşılaştırması. Hemen tüm ülkelerde düşüş var ancak en büyük düşüş yüzde 14.7’den 5.6’ya gerileyen Rusya’da.

 Marshall Fonu Ankara Ofisi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı durumu şöyle tarif ediyor:

"Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin bir sonucu olarak Türkiye kamuoyu nezdinde gözle görülür bir itibar kaybına uğradığı gözlemlenirken, hükümetin Rusya ve Ukrayna arasında kolaylaştırıcılık ve arabuluculuk yapma politikasının kamuoyu nezdinde de güçlü bir karşılığı olduğu görülüyor."

Ünlühisarcıklı’nın bahsettiği veri şu:

Araştırmaya katılanların yüzde 43,7’si Rusya ile Ukrayna arasında Türkiye’nin “taraflar arasında uzlaşmacı bir rol” oynaması gerektiğini düşünürken, yüzde 40,1’i ise Türkiye, “çatışmadan uzak durmalıdır ve tarafsız kalmalıdır” görüşünü savunuyor. “Türkiye Ukrayna ile birlikte hareket etmelidir” diyenlerin oranı yüzde 8,5, “Türkiye Rusya’yla birlikte hareket etmelidir” diyenlerin oranı ise yüzde 4,4.

Gelelim önemli bir diğer soruya. Türkiye Ortadoğu, Balkanlar ve Kuzey Afrika’da etkin bir rol oynamalı mı? Geçen sene yüzde 38.2 iken bu yıl ‘oynamalı’ diyenlerin oranı yüzde 37.4’ye gerilemiş. Öncelikle kendi iç sorunlarını halletmeli diyenler ise 59.6’dan 58.7’ye inmiş. Ancak burada esas çarpıcı olan gençleri yüzde 63.4 ile çoğunlukla kendi sorunlarına odaklanmalı demesi.   

Araştırmadaki ilginç bir diğer sonuç ise toplumun bir yandan AB’ye giriş ile ilgili umutlu olmaması ancak sürece destek veriyor gözükmesi.

Marshall Fonu Kıdemli Araştırmacısı Dr. Kadri Taştan, ‘araştırmada AB’ye ve Avrupa merkezli uluslararası kurum ve kuruluşlara yönelik pozitif algı dikkat çekici. Bu anlamda kamuoyunun AB algısı ABD, Rusya, Çin gibi ülkelere yönelik negatif algıdan ciddi oranda farklılaşıyor. Türkiye’nin AB ile olan ilişkilerine yönelik farklı başlıklara verilen yanıtlar, kamuoyunun AB algısının halen iç politika, hukuk, ekonomik refah ve eğitim referanslarıyla şekillendiğini gösteriyor’ diyor.

Araştırmaya katılanların yüzde 58,6’sı Türkiye’nin AB’ye üye olmasının iyi olacağını düşünüyor.  18-24 yaş arasındaki katılımcılar ise yüzde 72,8 gibi çok daha yüksek bir oranda Türkiye’nin AB’ye üye olmasını “iyi bir şey” olarak görüyor. ‘Bu pazar Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği için referandum yapılacak olsa, nasıl oy kullanırsınız?’ sorusuna, araştırmaya katılanların yüzde 61,4’ü “evet” oyu vereceğini belirtirken, yüzde 29,6’sı “hayır” oyu kullanacağını söylüyor. Gençlerde Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğine “evet” oyu vereceklerin oranı ise çok daha yüksek. 18 - 24 yaş arası genç katılımcıların, yüzde 75’i bugün bir referandum yapılması halinde Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliği için “evet” oyu kullanacağını, yüzde 18,4’ü ise “hayır” oyu kullanacağını ifade ediyor. Geçen yıl gençlerde bu oran yüzde 68 imiş.

Bu araştırma ile ilgili toplantıyı izleyince şunları düşündüm: Gençler daha özgür, demokrat, adil ve ekonomik açıdan güçlü gördüğü Avrupa Birliği ile kendini daha yakın hissediyor. Gerçi Orban’dan Le Pen’in yükselişine hatta Almanya’daki sağ popülistlerin çıkışına bakıldığında ‘eski kıta- eski heyecanı’ vermiyor. Ama yine de ‘diğerlerinin’ yanında daha iyi bulunuyor. Rusya’ya karşı savaş sonrası tüm dünyada olduğu gibi Türkiye kamuoyunda da ciddi anlamda mesafe açıldığı görülüyor. Başta Erdoğan Rusya ile ‘arabuluculuk’ adı altında da olsa kurduğu ilişkinin şeklini değiştirebilir. Toplumun başta Ortadoğu; Türkiye’deki iktidarın bölgeye aktif müdahalesi ile ilgili de desteğinin azaldığı iç sorunların halledilmesine yoğunlaşılmasını istediği de bir başka kritik gösterge.