Fotoğraf: Fulya Oral / csgorselarsiv.org
12 Haziran 2025 19:13
Güncelleme: 13 Haziran 2025 00:01
Türk Alman Üniversitesi’nde bir grup öğrenci, kampüs içerisinde Onur Yürüyüşü yapmak istedi. Yürüyüş başlamadan kampüse giren çevik kuvvet, yürümek isteyen öğrencilere İstanbul Valiliği’nin “genel yasağı” olduğunu söyleyerek engel oldu. Onur Yürüyüşü’ne katılmak için toplanan öğrenciler polis müdahalesi olma ihtimali nedeniyle yürüyüşlerini iptal etti. Yürüyüş için toplanan bazı öğrenciler dağılmalarının ardından kampüs içerisinde polisler tarafından takip edildiklerini ifade etti. Üniversiteye polis girmesine tepki gösteren bir öğrenci, “Bu geri adım attığımız, korktuğumuz anlamına asla gelmiyor. Bizim her yürüyüşümüz onun yürüyüşü. Polislerin oluşturmaya çalıştığı korku iklimi kampüslerimizi abluk altına alsa bile bizler son ses haklarımızı haykırmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
LGBTİ+’ların kutladığı Onur Ayı nedeniyle dünyanın dört bir yanında yürüyüşler düzenleniyor. Türkiye’de de yürüyüşler düzenlemek isteyen LGBTİ+’lar, yasaklamalar ile karşı karşıya kalıyor. Yasaklara karşı yürüyüşlerini gerçleştiren kişiler ise polis müdahaleleriyle gözaltına alınıyor. 11 Haziran’da Onur Yürüyüşü düzenlemek isteyen Türk Alman Üniversitesi öğrencileri, daha toplanmadan polis engeli ile karşılaştı.
Kampüse polisin girmesinin üniversite ilkelerine aykırı olduğunu söyleyen bir öğrenci şöyle konuştu:
“Dün yapmaya çalıştığımız Onur Yürüyüşü’nde kampüsümüze yüzlerce çevik kuvvetin ve gözaltı araçlarının girdiğini gördük. Yürüyüş öncesinde bu polis baskısıyla karşılaşınca açıkçası yürüyüşümüzü diretmek ve kampüs içerisinde gerçekleştirmek istedik. Ancak toplu alınan karar sonucunda yürüyüşü yapmama kararı aldık. İptal kararımızın ardından toplanıp dağılan bazı arkadalarımızı çevik kuvvetler kampüste takip etti. Gözaltına almakla ve görüntülerini çektiklerini söylerek tehditler savurdu. Bir okul kampüsüne polisin geçmesi zaten çok saçmayken kampüsümüzde polisler tarafından tehdit edilmemiz daha da kabul edilemez bir durum”
“Bu asla geri adım attığımız, korktuğumuz anlamına gelmiyor. Bizim her yürüyüşümüz Onur Yürüyüşü. Polislerin oluşturmaya çalıştığı korku iklimleri kampüslerimizi abluka altına alsa bile bizler son ses haklarımızı haykırmaya devam edeceğiz.”
19 Mart’ta başlayan eylemlerde İstanbul Üniversitesi’nin polis barikatını aşmasından hareketle eylemlerine devam edeceklerini söyleyen öğrenci şu ifadeleri kullandı:
“Bu süreçte de gördük ki barikatlar yıkıldığında öğrenciler ayaklandığında bir şeyler değiştirilebiliyor. Bu tür baskılarla bizi yıldıramazlar. Aile yılı hatta aile 10 yılı ilan edilmişken biz LGBTİ+ haklarını haykırmaya, yok sayılmaya çalışan haklarımızı tekrar tekrar dile getirmeye devam edeceğiz. Vardık, varız, var olacağız.”
"Biz buradayız, birbirimizden güç alıyoruz!"Yürüyüşün iptal edilmesi hakkında Türk Alman Üniversitesi Direnişi’nin yayımladığı basın açıklaması şöyle: “Kampüslerde Onur Var, Baskıya Karşı Direniş Var 11 Haziran 2025 tarihinde Türk-Alman Üniversitesi öğrencileri olarak, kampüsümüzde bir Onur Yürüyüşü gerçekleştirmeyi planladık. Bu yürüyüş, yalnızca bir etkinlik değil; varoluşlarımızı onurlandırmanın, dayanışmamızı büyütmenin ve kampüslerde eşitlik talebimizi görünür kılmanın bir yoluydu. Ancak daha yürüyüş başlamadan, İstanbul Valiliği'nin keyfi "genel yasak" gerekçesiyle kampüs polis ablukasına alındı. Sıradan bir üniversite günü olması gereken 11 Haziran'da, kantinlerde, sınıflarda, açık alanlarda öğrenciler değil; çevik kuvvet ekipleri, gözaltı araçları ve kameralı polisler vardı. Özellikle LGBTIQA+ kimliğe sahip ya da dayanışma içinde olan arkadaşlarımız sistematik biçimde takip edildi, sınıflarda bile güvenlik ve polisler tarafından taciz edildi, fişleyici kayıtlar alındı. Baskı yalnızca fiziksel değildi. Gözaltı tehdidiyle, tacizle, kameralarla kampüsün her alanı bir gözetim mekânına dönüştürüldü. Bir üniversite ortamında olması gereken ifade özgürlüğü, örgütlenme hakkı ve eşit yurttaşlık talepleri açıkça bastırıldı. Kampüslerde kolluk gücünün varlığı, ancak meşru ve orantılı bir müdahale ile mümkündür. TAÜ Rektörlüğü, herhangi bir somut tehlike bulunmadığı hâlde kampüse polis çağırarak bu sınırı aşmış, anayasal haklarımızı ihlal eden sürecin parçası olmuştur. Ama biz susmuyoruz. Çünkü biliyoruz: Onur, yalnızca bir ay değil; varoluşumuzu her koşulda savunduğumuz bir direniştir. Devlet zorunu değil, özgür yaşamı kampüslerimize taşıyoruz. Gökkuşağının renkleri fişlenemez, yasaklanamaz, susturulamaz. Biz buradayız, birbirimizden güç alıyoruz. Bu kampüs bizim, bu mücadele hepimizin. Aile yılı değil, direniş yılı!” |
© Tüm hakları saklıdır.