Gündem
BBC Türkçe

Orman yangınlarında gönüllüler nasıl dahil oluyor, personel sayısı yeterli mi?

Orman yangınlarında gönüllüler nasıl dahil oluyor, personel sayısı yeterli mi?

28 Temmuz 2025 22:47

Güncelleme: 29 Temmuz 2025 00:20

Fundanur Öztürk

Türkiye'de son bir ayda söndürme çalışmalarını yürüten görevli ve gönüllü 16 kişi hayatını kaybetti.

Bursa'da günlerdir süren yangınlarda bir itfaiye personeli ve üç gönüllü öldü.

23 Temmuz'da Eskişehir'de beş orman işçisi ve beş AKUT gönüllüsü, İzmir Ödemiş'teki orman yangınında ise iki işçi hayatını kaybetmişti.

Bu ölümler ve kontrolden çıkan yangınlar, hazırlıklar konusunu yeniden tartışmaya açtı.

Yetkililer orman yangınlarıyla mücadelede gerekli olan koruyucu donanımların her yıl düzenli olarak personellere teslim edildiği vurguluyor.

Peki, orman işçileri hangi şartlar altında yangınlarla mücadele ediyor?

'Temel sorun işçi sayısının yetersizliği'

Arazöz, ilk müdahale araçları, su ikmal araçları ve iş makineleri…

Yangına yerden müdahalede kritik önem taşıyan bu araçlar ve bunları kullanan işçilerin bir ekip halinde çalışması gerekiyor.

Uzmanlar, yangınlara karadan müdahalede yaşanan aksiliklerin temel sebebinin personel sayısındaki eksiklik olduğunu ifade ediyor.

Orman Genel Müdürlüğü (OGM) verilerine göre, Türkiye'de yangınlara müdahale ekiplerinde yaklaşık 13 bin orman işçisi çalışıyor.

BBC Türkçe'ye konuşan Türkiye Ormancılar Derneği Başkanı Ahmet Hüsrev Özkara, bu sayının iki katı olması gerektiğini belirtiyor.

Özkara, yangın gibi son derece ciddi bir mücadelenin, ancak tecrübeli ve eğitimli ekiplerce yapılması gerektiğini ifade ediyor.

Emekli Orman Genel Müdürlüğü Yöneticisi ve Orman Mühendisi Vehbi Tutmaz'a göre, personel yetersizliği, hem mevcut ekiplerin uzun süre sahada kalmasına hem de tecrübesiz çalışanların yangın sahasına sürülmesine neden oluyor.

OGM verilerine göre; gözetlemede 1.074, haberleşmede 1.159, yangına müdahalede ise (arazöz, iş makinesi ve su ikmal aracı vb.) 10 bin 703 işçi çalışıyor.

Vehbi Tutmaz personel eksikleri sebebiyle, gerçek bir yangına müdahalede görevlilerin sayısının daha az olacağını değerlendiriyor:

"Sahada görevli 11 bin kişinin tamamı yangınlarda görev alsa dahi, iş yasası gereği fiilen yaklaşık 5'te 2'si aynı anda çalışabilir, çünkü vardiyalı çalışmaları gerekir"

Tutmaz, normal şartlarda bir arazözde en az beş işçinin sürekli olarak bulunması gerektiğini, bunun için de en az 11-12 kişi olmaları ve vardiyalı çalışmaları gerektiğini söylüyor:

"Bizim arazözlerimizde ise her ne kadar 4-5 kişi görünse de fiilen yangına gittiklerinde bu sayı iki işçiye düşebiliyor. Bu personel kapasitesi ile giderek artan orman yangınına müdahale edilemiyor.

"Yangınla mücadele etmek için 4 saatten sonra mola vermeniz gerekiyor. Ancak orman yangınlarında belki günlerce süren müdahale oluyor. İşçiler haliyle yoruluyor ve performansları düşüyor"

'Koruyucu ekipman kullanmak gerekir'

Medyaya yansıyan bazı görüntülerde, yangına müdahale eden işçilerin koruyucu ekipman ve maske kullanmadığı görülüyordu.

Uzmanlar, bu görüntülerin sadece belli bir kesiti yansıttığı uyarısını yapmakla birlikte, genel görünümün endişe verici olduğunu söylüyor.

OGM'de uzun yıllar hem yöneticilik hem de eğitimcilik yapmış olan Tutmaz, "Eğer gerekli işlemleri yapmışsanız, bir yangında işçinin yanarak ölmesi son derece zordur" diyor:

"Kasklar, ayakkabılar, alev almaz elbiseler, eldivenler, gaz maskesi, toz maskesi… Yangın içerisinde kalsanız dahi sizi koruyacak bu aparatları kullanmak zorundasınız.

"Yangınlarda iki arazöz, bir su ikmal aracı, bir pikap grup halinde hareket eder. Şayet bunlar yangın içerisinde kalırsa, yapacakları tek şey uygun ortamda yan yana gelmektir.

"Bütün personel araçların içine girer, araçların içinde nefes alma sistemleri vardır ve araçların hepsi kendini soğutma yeteneğine sahiptir"

Özkara yangında maskesini takan ve kaya dibine sığınan bir işçinin bu sayede kurtulabildiğini ancak takmayanların kurtulamadığını söylüyor.

Orman yangınlarında artış
OGM verilerine göre, Türkiye'deki orman yangınları sayısı yıldan yıla artıyor.

Özellikle son 10 yılda yangınların neredeyse iki kat arttığı ve yıllık ortalama 2 bin 792 orman yangının yaşandığı görülüyor.

2024 yılında ise 3 bin 797 ile rekor sayıda orman yangını gerçekleşti ve 27 bin 485 hektar ormanlık alan yandı.

Tutmaz, "Eğer bir coğrafyada sürekli insanların neden olduğu yangınlar artıyorsa, mevcut şartlar itibarıyla yapılabilecekler sınırlı kalıyor" diyor.

Orman yangınları sadece sayı olarak değil, görüldüğü bölgeler açısından da alışılmadık bir seyir izliyor.

Yangınlar sadece Akdeniz ekosisteminde değil, iç bölgelerde de daha yoğun yaşanmaya ve beklendiğinden uzun sürmeye başladı.

Uzmanlar, bu yıl yaşanan Eskişehir, Sakarya, Bilecik ve Afyonkarahisar yangınlarının bu açıdan dikkat çekici olduğunu belirtiyor.

Özkara, "Göstergeler ortada, yangınlar göz göre göre geliyor ve büyük yangınlar kaçınılmaz. Bugüne kadarki bilgimiz ve tecrübemiz, artık bu yangınlarla baş etmeye yetmez, daha hazırlıklı olmalıyız" diyor.

Tutmaz ise İzmir, Antalya ve Muğla gibi kentlerde yangın yönetiminin daha organize olduğunu, ancak Eskişehir ve Sakarya gibi yangının az çıktığı bölgelerdeki yönetim sorunlarının daha ciddi sonuçlar yaratacağını söylüyor:

"Yangının çok çıktığı bölgelerde, işçilerin bazılarında bilgi eksikliği ya da tecrübesizlik varsa bile, şefler bu konuya vakıftır ve herkes birbirini tamamlar. Ancak sık yangın çıkmayan yerlerde çok büyük sorundur"

'Personel eğitimleri yetersiz'

Uzmanlara göre işçilerin hayatını tehlikeye atan ve yangınlara müdahaleyi olumsuz etkileyen faktörlerden bir diğeri ise personel eğitimi konusu.

Meslek yıllarında OGM'de eğitimcilik de yapan Tutmaz, Türkiye'de yangınlara fiilen müdahale eden orman işçilerinin, teorik ve pratik eğitim alabileceği herhangi bir merkez bulunmadığını söylüyor.

Tutmaz, bu eğitimlerin genellikle daha tecrübeli personeller tarafından diğer işçilere verildiğini, ancak başka pek çok iş yükü arasında yetersiz kaldığını belirtiyor.

İzmir Buca'daki Orman Yangınları İşçi Eğitim Merkezi ise 2019 yılında kapatıldı.

Orman işçilerinin eğitiminde kullanılan merkezde 16 zorlu parkur bulunuyordu ve işçilerin çeşitli farklı yangın koşullarını tecrübe etmesi sağlanıyordu.

Merkezin yapılışında ve müfredatında görev alan Tutmaz, işçilerin düzenli olarak eğitim görmediği ve yeterli sayıda olmadığı sürece yangına gönderilmemesi gerektiğini söylüyor:

"Yangında görev alacak personelin birlikteliğini sağlayacak, yangın konusunda her türlü eğitimi verecek bir eğitim merkezine ihtiyaç var.

"Eğer bu merkez olsaydı, Türkiye'nin bütün yangın işçileri periyodik olarak burada eğitim alacak ve başka ekipman şartı olmak üzere tüm zorunluluklar öğretilecekti"

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından 27 Temmuz'da yapılan açıklamaya göre ise, 4 yıl faaliyet gösteren bu merkez "verimlilik ve altyapı değerlendirmeleri sonucunda" kapatıldı:

"Yerleşke, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü'nün talebi üzerine üniversiteye devredilmiştir. Eğitim faaliyetlerinde herhangi bir aksama yaşanmamış; bilakis eğitim altyapısı güçlendirilmiştir"

Başkanlık Belek Orman Yangın Üssü'nün otel olduğuna yönelik iddiaları da yalanladı.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya 28 Temmuz'da yaptığı bilgilendirmede, "kamu kurumlarını hedef alan manipülatif içerikli paylaşımlara" karşı işlem yapıldığını duyurdu.

Yerlikaya X paylaşımında, "provokatif paylaşımlar yapan 13 hesap yöneticisi hakkında işlem başlatılmıştır" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı: 'Eğitim ve ekipman eksiği iddiaları asılsızdır'

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi "Orman Yangınları ile İlgili İddialar ve Gerçekler" başlıklı bir bülten yayımladı.

Yangın işçilerinin yeterince eğitim almadığı iddiasının asılsız olduğu, tüm personelin "Orman Yangınlarıyla Mücadele Eğitim ve İş Sağlığı ve Güvenliği" başta olmak üzere çeşitli eğitimlere tabi tutulduğu belirtildi.

Bültende, "Orman işçilerinin koruyucu kişisel donanımları yok, yanmaya dayanıklı elbiseleri bulunmuyor ve maske takmıyorlar" iddiasının yalan olduğu ifade edildi.

Orman yangınlarıyla mücadelede gerekli olan koruyucu donanımların her yıl düzenli olara personellere teslim edildiği vurgulandı.

Ayrıca yangında görev alan işçilerin, işe alınma aşamasında fizik yeterlilik sınavından geçirildiği kaydedildi.

Yangın ekiplerinin yangınla mücadele esnasında ihtiyaç duydukları her türlü gereksinim, fazla mesai, yolluk ve buna benzer özlük haklarının karşılandığı belirtildi.

Ek olarak 12 bin 219 askeri personele yangınla mücadele eğitimi verildiği, ihtiyaç duyulması durumunda destek alındığı kaydedildi.

Bakanlık ne diyor?

Yetkililer, giderek artan orman yangınları ile ilgili olarak yüksek hava sıcaklıkları ve ani değişen rüzgarlara işaret ediyor.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Eskişehir'de hayatını kaybeden işçi ve gönüllülerin "aniden değişen rüzgarın alevlere çevirmesi ile yangının içinde kaldıklarını" belirtti.

Yumaklı, ülke genelinde 11 büyük yangının çıktığını, olağanüstü sıcaklık ve değişken rüzgarla mücadele ederek yangınlara karşı koyulduğunu söyledi.

Uzmanlara göre, burası orman işçilerinin eğitimi için kritik bir önem taşıyordu ve yeri doldurulamadı.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, soruşturmanın çok yönlü ve titizlikle yürütüldüğünü kaydetti.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı açıklamasında ayrıca, yeterli sayıda uçak olmadığı için yangınlara müdahale edilemediği iddiasının asılsız olduğu belirtildi:

Türkiye 27 yangın söndürme uçağı, 105 helikopter, 14 İHA, 6 bine yakın kara aracı ve 25 bini aşkın personelle Avrupa'nın en hazırlıklı ülkelerinden biridir.

2002 yılında 73 ton olan havadan su atma kapasitesi, 2025 itibarıyla 438 tona yükseltilmiştir.

Akut gönüllüleri neden dahil oldu?

Türkiye'de 2018 yılına dek orman köylüleri de yangınlara müdahalede görev alıyor, 18 yaşını doldurmuş erkeklerin yasa gereği görevleri bulunuyordu.

Ancak 2018'de yılında bu yasanın kaldırılmasıyla birlikte, orman yangınlarına müdahalede gönüllük esası devreye girdi.

Uzmanlara göre, sivil toplum gönüllülerinin yangınla mücadele yer almasında herhangi bir engel bulunmazken, bu kişilerin mutlaka eğitim alması ve ilgili kurumlara yetkinliklerini kanıtlaması gerekiyor.

Tutmaz, bu gönüllülük eğitimlerinin genellikle şehir merkezlerinde verilen bir günlük eğitimler olduğunu, bunun yerine orman köylerinden seçilen bazı kişilerin eğitilebileceğini belirtiyor:

"Belki bir ağaç kurtarırım diye gönüllü olarak gittiler ama anlaşılıyor ki onlar da gerekli ve yeterli eğitimi almamışlar. Ayrıca yanlarında gerekli aparatları olmalıydı.

"Kişisel koruyucu ekipmanlarınız olmasa bile yangın battaniyeniz vardır, alev almaz, uygun bir yerde açıp içine saklanırsınız ve dumandan korunduktan sonra kalkarsınız"

'Yangın esasen karadan söndürülür'

Orman yangınları söz konusu olduğunda sıkça tartışılan konuların başında, havadan müdahale araçlarının yeterliliği geliyor.

Ancak uzmanlara göre, yangınlar esas olarak karadan söndürülüyor ve hava araçları karadaki mücadeleyi kolaylaştırma niteliği taşıyor.

Bu durum, genellikle görünmez mücadele veren orman işçilerini daha da önemli kılıyor.

Tutmaz, hava araçlarıyla her sortide ne miktarda su atılırsa atılsın, bir sonraki tura dek alevlerin canlanabileceğini söylüyor:

"Havadan müdahalenin müthiş faydaları vardır ancak yer ekipleri tarafından başarı sağlanır.

"Çünkü yangınlar yerde başlar, yerde söndürülür. Hava araçları, yer ekiplerine gerekli desteği sağlamak zorunda olan bir argümandır"

Türkiye'nin yangınla mücadele stratejilerinin daha çok "söndürme" kısmına odaklandığını söyleyen uzmanlar, yangını önleyici tedbirlerin ve toplumsal bilincin çok daha önemli olduğunu vurguluyor.