Tutuklu Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, kendisine yöneltilen suçlamalara, Taş Yapı projesine, İstanbul Planlama Ajansı’na, kent uzlaşısı sürecine ve siyasette demokratikleşme ihtiyacına dair dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.
“Bu inşaat şehrin kalbine saplanmış bir hançerdir”
Taş Yapı’nın Şişli’de inşa etmeye çalıştığı projeye karşı net tavır aldıklarını belirten Şahan, “Şişlili rahat olsun. Orada bir şey yapılacaksa bu kentin faydasına olacak. Devletin kasasına girecek cezaya ‘rüşvet’ diyen müptezelliği gülerek ve izliyorum” dedi.
Halk TV'nin sorularını yanıtlayan Şahan, “Bize ‘çete’ diyen bir gecede imar izni alanlardır. Buna dur diyen biz çete oluyoruz. Çete dedikleri bu şehri, kul hakkını koruyandır” ifadelerini kullandı.
Kamu arazisine izinsiz inşaat yapıldığını, 500 milyon liralık ecrimisil cezası kesildiğini, ardından bakanlığın acele ruhsat verdiğini anlatan Şahan, projenin bir yaşlı kadının ölümüne de neden olduğunu söyledi. “Bu inşaat şehrin kalbine saplanmış bir hançerdir” dedi.
“Şişli’de 5 milyar dolarlık rant yaratıldı, yoksullara gitmedi”
2019 öncesi dönemde Şişli’de yalnızca dört alandaki imar değişikliklerinden 5 milyar dolar rant sağlandığını belirten Şahan, “Bu rant Şişli’nin yoksul mahallesine gitmedi. Kuştepe’ye gitmedi. Nereye gitti? İktidarın müteahhitlere rant, siyasete kaynak üretme sistemine gitti” dedi.
Kendilerinin başlattığı bir öğün yemek projesiyle Kuştepe’de okullaşmanın arttığını anlatan Şahan, “Çocuk okulda aç kalmıyor diye anneler göndermeye başladı. Biz hayallerini yurtdışında arayanlarla, hayal bile kuramayanları ortak bir düzende buluşturmak istiyoruz” dedi.
“Dönüşümü insan odaklı ele alıyoruz”
Merkezi iktidarın dönüşüm anlayışının metrekare ve beton üzerinden kurulduğunu savunan Şahan, “Biz dönüşümü insan odaklı ele alıyoruz. Yurttaşı kent baskısından korumak, eşitsizlikle mücadele etmek kamunun görevidir” dedi.
Kamunun yarattığı rantın toplumun refahına dönmesi gerektiğini belirterek, “7 metrelik bir yolun bir tarafında rezidans, diğer tarafında tuvaleti dışarıda gecekondu varsa, bu kul hakkıdır” ifadelerini kullandı.
“İPA’yla kurduğumuz kamu aklı rahatsız etti”
İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) kurucu başkanlığını yapan Şahan, kurumun bilimsel ve kamucu yaklaşımının mevcut iktidarı rahatsız ettiğini söyledi: “Omurgasını kaybetmiş bir siyaset İPA vb. gibi yaklaşımlardan tabii ki çok rahatsız olur. Siyasetin karar süreçlerinde bilimi dışlaması ülkeye büyük bedel ödetti” diyen Şahan, İPA’nın doğduğunu ve artık yok edilemeyeceğini belirtti.
“Kent uzlaşısını suç sayarsanız kimseyi ikna edemezsiniz”
“Türkiye’nin her yerinde kutuplaşmadan yorgun düşmüş bir halk var” diyen Şahan, barış süreci gibi süreçlerin toplumsallaşması gerektiğini savundu. “Ekrem İmamoğlu’nu, Kürt kimliğiyle siyaset yapanları, çalışma arkadaşlarını içeri atıp sonra ‘Soyadımız Türkiye’ diyemezsiniz. Buna kim inanır?” dedi.
İktidarın, “terörsüz Türkiye” söylemiyle gerçek bir demokratikleşme sürecini birbirine karıştırdığını belirten Şahan, “Bu ancak kurumlarıyla, siyaset anlayışıyla, yapısal yeniden inşayla olur” ifadelerini kullandı.
“Bu kadro Cumhuriyet’in fırsat eşitliğidir”
Ekrem İmamoğlu ile olan yol arkadaşlığını anlatan Şahan, kadroların liyakatle kurulduğunu belirterek, “Ben Beylikdüzü Belediyesi'nde sözleşmeli personeldim, mezhebimi, memleketimi sormadı; işimize baktık” dedi. “Bu kadro 19 Mart sonrası sokakta ve vicdanda ne kadar kalabalık olduğunu gösterdi” diye ekledi.
“İftiracılar çıkacaktır ama gerçek değişmez”
İktidara yakın medyada yer alan “itirafçı” haberlerine de değinen Şahan, “İnsanları aileleriyle tehdit edip ‘iftira at, çık’ kapısını açarsanız buna tenezzül edenler olur. Ama kumpaslar bizim gerçeğimizi değiştiremez” dedi.
İktidarın siyaset yerine iletişim ve algı operasyonuna yöneldiğini belirten Şahan, “Gerçek siyaset kazanacak. Millet bu iftiralara inanmıyor” dedi.
“Mesele artık ben değil, biz meselesidir”
Özgür Özel’in kendisini “geleceğin bakanı” olarak tanımlamasına ilişkin konuşan Şahan, “Bu onur verici. Ama mesele artık ben değil, biz meselesidir” dedi. Türkiye’de siyaset anlayışının yeniden kamucu bir yaklaşımla inşa edilmesi gerektiğini söyledi. ““Siyaset, ben ne olacağım işidir” diyen ekol bitti. Şimdi yeniden siyasetin millet, bu ülke ne olacak sorusuna dönüştüğü bir eşikteyiz” diye ekledi.
