Gündem

Prof. Kalaycıoğlu: Anayasanın meşruiyeti geniş bir tabana yayılmadı; kutuplaşma derinleşebilir

"Ciddi bir bölünmüşlük var toplumda, ikiye ayrılmış vaziyette"

18 Nisan 2017 13:26

Siyaset bilimciler, referandum sonucuna ilişkin yaptıkları değerlendirmelerde, özetle anayasa değişikliğinin meşruiyet krizine neden olduğunu, Türkiye’nin de belirsizlik sürecine girdiğini savundu. "Anayasaların en önemli özelliklerinden bir tanesi toplumsal mutabakat belgesi olmaları ve meşruiyetin geniş bir sosyal tabana yayılmasıdır. Ancak Türkiye’de, geldiğimiz noktada, böyle bir meşruiyet tabanı temin edebilecek bir değişiklik maalesef olmadı" değerlendirmesinde bulunan Sabancı Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, "Ciddi bir bölünmüşlük var toplumda, toplum ikiye ayrılmış vaziyette. Türkiye’deki eğilim, kutuplaşmayla birlikte derinleşerek devam edecek gibi görünüyor" diye konuştu.

BirGün gazetesinden Meltem Yılmaz'ın haberine göre, İstanbul Bilgi Üniversitesi Siyaset Bilimi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlter Turan, “hayır” cephesinin mücadelesini sürdürmesi gerektiğini belirtti. “Bu referandum oylarının birbirine bu kadar yakın çıkması, iktidar partisi ile onun ortaklık yaptığı MHP’nin daha önceki seçimlerde aldığı oylara karşılık ciddi bir destek aşınması olduğunu gösteriyor” diyen Turan, şöyle devam etti:

"Buna karşılık seçim sürecinde yaşanan bazı usulsüzlükler de düşünüldüğü zaman, aradaki farkın sanıldığından daha da az olabileceği ihtimali akla geliyor. O bakımdan bu sonuç belli olmakla birlikte hükümetin bu değişiklikleri uygulamaya koyarken, yeterince sağlam bir desteğe sahip olmadığını da hatırlaması gerekecek. Uluslararası alandan da olumlu olmayan tepkiler var, bu tepkiler hükümeti, uygulamalarında ihtiyatlı olmaya teşvik edecektir."

2019 seçimlerine kadar mevcut başbakanlık sistemi ile yönetim biçiminin devam edeceğini anımsatan Prof. Turan, “Dolayısıyla bu referandumun yansımasını, şimdilik parlamentodaki tartışmalar ve hükümetin icraatını eleştirmek şeklinde olmasını bekleyebiliriz” dedi. Prof. Turan ayrıca, referandum sonuçlarından memnun olmayan hayır cephesinin, demokratik usuller dahilinde mücadelelerini yürütmeleri gerektiğine dikkat çekti.

"Mutabakat gerek"

Sabancı Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, referandumun sonucunda ortaya çıkan meşruiyet tartışmalarının uzun süre devam edeceğine dikkat çekerek, “Anayasaların en önemli özelliklerinden bir tanesi toplumsal mutabakat belgesi olmaları ve meşruiyetin geniş bir sosyal tabana yayılması ve kuşaktan kuşağa aktarılabilmeleridir. Örneğin, ABD anayasasında bu şekilde oluşturulduktan sonra 7-8 kuşaktır hemen hemen aynı düzeyde destekle bugüne kadar gelmiştir. Ancak Türkiye’de, geldiğimiz noktada, böyle bir meşruiyet tabanı temin edebilecek bir değişiklik maalesef olmadı.”

"Kutuplaşma derinleşebilir"

Toplumu birleştirecek bir dil benimsenmediği takdirde, halihazırdaki kutuplaşmanın derinleşmeye gebe olduğuna dikkat çeken Kalaycıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ciddi bir bölünmüşlük var toplumda, toplum ikiye ayrılmış vaziyette. Şimdi, bunu ortadan kaldırabilecek bir dille, birlik beraberlik sağlayacak bir yaklaşım içerisinde bulunmak gerekiyor. Şuana kadar bu yönde bir izlenim göremedik ama umuyoruz yaklaşım değişir. Aksi takdirde Türkiye’deki eğilim, kutuplaşmayla birlikte derinleşerek devam edecek gibi görünüyor.”

"Belirsizlik dönemi"

Önümüzdeki dönemin bir “belirsizlik dönemi” olacağını da belirten Prof. Kalaycıoğlu, “Bir belirsizlik dönemi yaşayacağız. Birçok yasa değişikliği söz konusu. Siyasi partiler yasası, seçim yasası, bunların dışında Bakanlar Kurulu’nu ilgilendiren birçok konunun düzenlenmesi gerekiyor. Çok uzun ve zahmetli bir sürece girdik. Bu sürecin ne getireceğini kimse bilmiyor” diye konuştu.

"Kriz devam ederse Batı’dan uzaklaşılır"

Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Tanju Tosun, içinden geçtiğimiz sürecin kendi içinde ciddi sorunlar barındırdığına dikkat çekti. Prof. Tosun, “İster genel seçim ister anayasa değişikliğine ilişkin referandum olsun, sandıktan çıkan seçmen tercihi demokrasinin akredite edilmesi anlamında önemli, ancak içinden geçtiğimiz bu süreç kendi içinde ciddi anlamda sorunlar barındırıyor. Çünkü biz demokrasiyi salt sandıkta oy kullanmak değil diğer özelliklerle birlikte düşünmek zorundayız. Örneğin medyaya erişim. Dahası, OHAL de psikolojik anlamda bir etki yaratmış olabilir seçmen nezdinde. Analizlerde endişeli seçmen vardı, şimdi bana göre bir de OHAL’in yarattığı ürkek seçmen eklendi. Bu ürkek seçmen, sandığa gitmeme yönünde bir tavır sergilemiş de olabilir, özellikle Kürt illerinde” ifadelerini kullandı.

"Ancak burada asıl önemli olan husus, meşruluk açısından YSK’nın bu konuda açıklama yapmakla yetinmemesi, somut adım atması gerekliliği” diyen Prof. Tosun, "YSK’nın detaylı bir incelemenin yapılması gerekiyor. Aksi takdirde bu sonuçlar seçmen sıkıntı yaratabilir. Meşruiyet sorunu olduğu iddiası tartışmaya açılır" ifadelerini kullandı.

AKP’nin önümüzdeki 6 ay içinde erken seçime gideceğini tahmin ettiğini söyleyen Prof. Tosun, şöyle devam etti:

"Evet oylarının toplumsal desteğinin çok büyük kısmı AKP’ye ait olduğu için, AKP bu süreci yönetmeye çalışacaktır. Bu nedenle kendileri için en uygun zamanı yakalayıp seçime gitmeyi seçecekler. Bana göre bu süreç 6 ay içinde gerçekleşecek. Ancak burada başka önemli bir konu da, Türkiye’deki demokrasiye dair uluslararası kamuoyunum algısının olumsuz olması. Bu durum, Siyasal anlamda Batı dünyasından uzaklaşma olasılığını da gündeme getirebilir. Yani Batı’nın bizi itmesi gibi bir risk var."