Gündem

PKK'nın fesih kararı gazete köşelerinde: Kimler destek verdi, kimler nasıl ve neden eleştirdi?

PKK'nın lideri Abdullah Öcalan, PKK'nın kendini feshetmesi ve tüm grupların silahları bırakması gerektiğini açıklamıştı.

13 Mayıs 2025 09:00

Güncelleme: 13 Mayıs 2025 09:29

PKK'nın silah bırakma ve kendini fesih kararını duyurması, köşe yazarlarının da gündemindeydi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla başlayan ve dün örgütten yapılan açıklamayla yeni bir boyut kazanan sürece destek verenler olduğu gibi; karşı çıkanlar da var, temkinli yaklaşanlar da... İşte köşe yazarlarının kaleminden yeni çözüm süreci değerlendirmeleri...

Murat Ağırel (Cumhuriyet): Bu anlaşma Cumhuriyet döneminin Karlofça Antlaşmasıdır

"Bazı çevreler bu açıklamayı 'tarihi fırsat' olarak pazarlamaya başladı bile. Halbuki bu anlaşma Cumhuriyet döneminin Karlofça Antlaşmasıdır. Türkiye duraklama döneminden gerileme dönemine geçmiştir. 

Karlofça Antlaşması da Avusturya ile olan savaşı sonlandırmıştı. O zaman da payitahtın üzerinden büyük bir yük kalktığı savunulmuştu. Askerler evlerine dönecekti. Uzun yıllardır süren çatışmalar son bulacaktı. Köyler basılıp yakılmayacak, artık ekinler ekilecekti. Karlofça’dan iki asır sonra kendimizi Ankara önlerinde savaşırken bulduk. 

Bugün de aslında pek bir şey değişmedi. PKK’nin açıklamasının satır aralarını okursanız, ortada bir bitme değil, yeni bir taktik dönüşüm olduğunu anlıyorsunuz. Açıklama doğrudan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini hedef alıyor."

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Emre Kongar (Cumhuriyet): Ülkemin faşizme kaymasına karşıyım

"Ben 'Türklere ayrı Hukuk, Kürtlere ayrı Hukuk olmaz' diye yazmış ve o satırları TBMM’deki bir basın toplantısında atıf yapılmış olan... Bağımsızlıkçı, eşitlikçi, özgürlükçü, dayanışmacı... Tarihe Diyalektik açıdan bakan... Dinci/mezhepçi ve etnikçi kimlik politikalarına karşı... Antiemperyalist... Bir toplumbilim öğrencisiyim:

Ülkemin, kimlik siyaseti temelinde, 'Barış' Demagojisiyle, hem Faşizme kaymasına hem de Emperyalizmin oyuncağı olmasına karşıyım!"

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Mustafa Balbay (Cumhuriyet): Sürecin varacağı yer 'yurttaşlık' bağını koparmak

"Dün başlayan yeni sürecin varacağı yer Atatürk’ün ilk kez 1933’te, Cumhuriyetin 10. yılındaki söylevinde dile getirdiği 'yurttaşlık' bağını koparmak.

Yap-mayın!

Atatürk 10. Yıl Nutku’nu yazarken Türkiye’de yaşayan herkesi içine alacak bir kavram aradı. Sonunda buldu: 'Yurttaşlarım!' Atatürk konuşmasında Cumhuriyetin 10. yılını kutladıktan sonra nefeslenir ve bambaşka bir vurguyla seslenir: 'Yurttaşlarım...' 375 kelimeden oluşan 10. Yıl Nutku’nda ekonomiden güzel sanatlara her alana değinir, 'Türk milleti' kavramının herkesi kapsadığını ifade eder. Konuşma şöyle biter: 'Ne mutlu Türküm diyene!'

Türk olana değil, damarlarında Türk kanı taşıyana değil, 'Türküm diyene'. Yani beyana dayalı bir ortak kimlik."

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Deniz Zeyrek (Nefes): Asıl iş şimdi başlıyor

"2012’den 2015’e kadar yürütülen süreçte 'önce hukuki zemin hazırlansın, talepler karşılansın sonra örgüt kendini feshetsin' mantığı vardı. Bu defa 'önce PKK kendini feshetsin, sonra hukuki zemin hazırlansın ve talepler karşılansın' mantığı söz konusu.

O nedenle asıl iş (ya da süreç) şimdi başlıyor.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala’nın, İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un ihtiyatlı açıklamalarıyla, iktidarın 'davul zurna modu'na girmemesinin arkasında bu durum yatıyor.

Hem Türkiye kamuoyunun hem Öcalan’ın aynı anda kabul etmesi gereken onlarca adım atılması gerekiyor.

Ez cümle, 12 Mayıs’ın söylendiği gibi terörle mücadele açısından tarihi bir güne dönüşmesini ve sürecin barışla taçlanmasını canı gönülden dilemekle birlikte işin o kadar kolay olmayacağını görüyorum."

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Aytunç Erkin (Nefes): Yeni anayasa nasıl olacak?

"Şimdi 'fesihten ve silah bırakmadan' sonra karşımıza ne çıkacak?

Nasıl bir Türkiye hayal ediliyor?

'Hakikati Araştırma Komisyonu' kurulup yüz yıllık Türkiye Cumhuriyeti’yle 'hesaplaşma mı' yaşanacak?

Yoksa bu sadece 'Kalabalık bir metin, ideolojik çizgileri kalın, biz özüne bakalım' mı? denilecek.

Ya da DEM Parti Milletvekili Sırrı Sakık’ın dün dediği gibi:

'PKK 12. Kongre sonuçlarını açıklayarak ‘tarihi misyonunu tamamladığını’ belirtti. Bugün Türkiye halkları için yeni bir dönem, yeni bir milat. Artık demokratik bir toplumun hayat bulması için siyasi mücadeleyi büyütme zamanı. Daha çok örgütlenip, daha çok mücadele edeceğiz. Şimdi görev TBMM’de. 100 yıllık ret, inkar, asimilasyon politikalarını ortadan kaldıracak bir toplumsal sözleşmeyi hayata geçirecek tarihi sorumluluk TBMM’dedir. Hepimize hayırlı olsun.'

SORU ŞU: Yeni anayasa nasıl olacak?"

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Nevşin Mengü (Nefes): İmamoğlu’nun içeride tutulmasının taşları döşenmiş oldu

"Silah bırakma aşamasından sonra Türkiye vatandaşı olan örgüt üyeleri, Türkiye’ye dönebilecek mi? Suç işlemiş olanlar yargılanacak mı? Bunları henüz bilmiyoruz. Ancak ‘af’ denmese de terör zanlılarını da kapsayan bir infaz indiriminin geleceğini anlıyoruz.

Zurnanın zırt dediği yer burası. 19 Mart operasyonunda Ekrem İmamoğlu hem terör hem de yolsuzlukla suçlandı. Terörle suçlanmasına rağmen İBB’ye kayyum atanmadı. Kuşkusuz kamuoyu tepkisinin de etkisi var. Ama asıl meseleyi şimdi anlıyoruz. İmamoğlu hakkındaki terör suçlaması düşerse şaşırmamak lazım.

Sürecin başında, ‘Demirtaş’ın çıktığı, Öcalan’ın umut hakkından yararlandığı bir ortamda İmamoğlu zaten içeride kalamaz’ deniyordu. Böylece İmamoğlu’nun içeride tutulmasının taşları da döşenmiş oldu. İmamoğlu terör değil yolsuzluk zanlısı denecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la artık aşağı yukarı süresiz bir devam için engeller kaldırılmış olacak."

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Mehmet Tezkan (Halk TV): Tuzaklarla dolu tarihi açıklama!

"PKK’nın kendini fesih etmesi, silah bırakacağını açıklaması tarihi adım mı? Evet; hiç kuşku yok…Tarihi ama daha ilk adım… Devamının nasıl şekilleneceği önemli; İkinci, üçüncü, dördüncü adımların ne olacağı… Silahların nasıl bırakılacağı, nasıl teslim edileceği, yönetim kadrosunun nereye gideceği, Kandil’in nasıl boşaltılacağı, binlerce militanın ne olacağı konusunda henüz net bilgi yok…

AKP Genel Başkan Vekili Efkan Ala’yı dinledim. Görüşmelerin sürdüğünü mekanizmanın çalıştığını, yakında karar verileceğini söyledi… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı dinledim. Önümüzdeki günlerde kapsamlı açıklama yapılacak diyerek ayrıntıya girmedi. Anladığım kadarıyla pazarlık sürüyor…

PKK’nin çatı kuruluşu KCK (içinde İran’daki PJAK da var Suriye’deki PYD de var) sadece Türkiye ayağını fesih etti. PKK’nın tarihi misyonunu tamamladığını, PKK yürütülen çalışmaların sonlandırıldığını açıkladı.

Güzel… Güzel de açıklama tuzaklarla dolu… Her şeyden önce yayınladıkları bildiride Kürtlerin soykırıma uğradığını iddia etmeleri, cumhuriyetin kuruluş belgesi sayılan Lozan anlaşmasına karşı özgürlük mücadelesi verdiklerini söylemeleri sinir uçlarını tahrip etti…İlginç olan iktidarın bu iki önemli vurguyu görmezden gelmesiydi… Erdoğan üzerinde durmadı, Bahçeli görmezden geldi. Düne kadar bebek katili dediği Öcalan’a teşekkür etti…"

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Ali Karahasanoğlu (Yeni Akit): PKK kendini feshedince, motora su kaynatan sorular!

"PKK silah bıraktı.. Toplantının yapıldığı, ama kamuoyuna açıklamanın geciktiği belirtiliyor ve fesih bildirisinin bugün-yarın gelebileceği belirtilmiyordu. Nitekim dün açıklama yapıldı..

Şimdi motor kaynatan sorular geliyor.. Mızıklık çıkaracaklar ya.. Kavga çıkaracaklar, silah bırakılması üzerinden bile, savaş çıkaracaklar ya..

Soruyorlar: “Silahları nereye bırakacaklar?”

Bu mızıkçıları kendi haline terketseniz, “silahı oraya mı bırakmalılar, yoksa buraya mı” diye tartışmaya başlar ve yeni bir savaş daha başlatırlar.. Ama onlar silahların nereye bırakılacağını merak etmişler, soruyorlar.

Biz de cevap verelim, “Silah bırakmaya karar verdiler ya. Bunda samimi olsunlar da. kaypaklık yapmasınlar da.. nereye bırakırlarsa bıraksınlar..”

Koca koca emekli generalleri, güvenlik uzmanları soruyor: 

“PKK silah bıraktı diye niye seviniyoruz ki... Zaten PKK diye bir şey kalmamıştı. Peki silah bırakanlar, YPG’ye katılırlasa ne olacak? Esas soru bu!”

Dersiniz ki, sahte kahramanlıklarını anlatıp duran ulusalcı emekli generallerin sayesinde ve onların dönemindeki mücadele ile PKK bitirilmiş. Dolayısı ie haklı bir şekilde, “PKK’yı zaten biz bitirmiştik. Şimdi kendilerini feshetmelerinin çok büyük önemi yok” diyorlar.."

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Mahmut Övür (Sabah): Tarihin yanlış yerinde duran bahaneciler

“PKK'nın açıkladığı fesih ve silah bırakma metni üzerinden sürece saldırmaya başladılar. Halbuki düne kadar terör faaliyetinde bulunan PKK'nın zehirli dilinin metne yansıması hiç şaşırtıcı değil. Esas olan örgütün bitirilmesi ve silahların teslim edilmesidir. Bu süreç bir başlangıçtır ve gelgitler yaşansa da sonuç değişmez. Küresel güçlerin desteğindeki PKK'yı bitirme noktasına getiren Türkiye bundan sonrasını çok daha kolay başarır.

Bahaneciler son olarak da ‘Açıklama sadece PKK'yı kapsıyor, KCK ne olacak?’ gibi bir gerekçeye sarıldı.

Onlara cevabı, süreci ve bölgeyi iyi bilen, örgütü da yakından izleyen Doç. Dr. Vahap Coşkun verdi:

‘PKK yoksa bunların hiçbiri yoktur…’

Sanıyorum, yeni bir tarih yazılırken bahaneci siyasetçilerin, aydınların, gazetecilerin tarihin yanlış yerinde durmaları son hamleleri olacak!”

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Hilal Kaplan (Sabah): PKK'nın yenildiğini açıkça ortaya koymaktadır

“Terör örgütü PKK, topladığı kongrenin ardından yaptığı açıklamayla kendini feshettiğini ilan etti. Aylar önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yaptığı çağrıyla aşikâr hâle gelen ve PKK'ya teslim olma adına verilen son bir şans niteliğindeki bu çağrının ilk adımı olumlu şekilde sonuçlandı.

47 yıldır Türkiye'nin başına bela olan bir terör örgütünün kendini feshetmesi, elbette ki oldukça önemli bir gelişmedir. Her ne kadar örgütün üst düzey yöneticileri fesih açıklamasının ardından zafer ilan etmiş gibi görünseler de, bu durum aslında PKK'nın yenildiğini açıkça ortaya koymaktadır.”

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Salih Tuna (Sabah): ‘Tam Bağımsız Türkiye’ vurgusu öne çıkarılmalı

“Türkiye bu süreçten kazançlı çıkacaktır ama ihtiyatlı olmak lazım gelir. Her şeyden evvel süreç henüz tamama ermemiştir. Kategorik olarak mezkûr sürece karşı çıkanlar, PKK'nın kendi sosyolojisini rehabilite etmeye yönelik fesih açıklamasındaki ifadeleri öne çıkaracaklardır. Öne çıkarılması gereken, fesih açıklamasındaki ‘Tam Bağımsız Türkiye’ vurgusudur. Takdir edersiniz ki daha önce ‘Kürt sorununu’ (sözde) çözmeye çalışan ‘sömürge aydınlarının’ en çok rahatsız oldukları şey de bu vurgudur.”

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Okan Müderrisoğlu (Sabah): Mücadelemiz sürecek

“İyimserlik dozu yüksek, ihtiyatlı yaklaşım içindeyiz. Şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, gazilerimize uzun ömürler diliyor, vatan savunması için kuş uçmaz kervan geçmez yerlerde canını feda etme pahasına nöbet tutan kahramanlarımızı saygıyla selâmlıyoruz. Silahın aradan çıkmasını, siyasetin konuşmasını sonuna kadar sahipleniyoruz.

Silahla erişilmek istenen bölücü emelleri bu kez siyaseti zehirleyerek ve demokrasiyi istismar ederek gerçekleştirmek isteyenlerle mücadelemizin süreceğini de kayda geçiriyoruz.”

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Dilek Güngör (Sabah): Terörsüz Türkiye ile uyuyan dev uyanıyor

“Terörsüz Türkiye süreciyle birlikte yeni bir sayfa açıldı. Yarım asırlık süreçte on binlerce vatandaşımızın şehit olmasına neden olan, toplumda derin sosyolojik ve psikolojik yaralar açan, ardında trilyonlarca dolarlık maliyet bırakan terör belasından ülkenin kurtulacak olması Türkiye ekonomisi açısından yeni fırsat penceresini açacak. PKK’nın kendini feshetmesiyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu için tarım, turizm ve sınır ticaretinde tarihi bir sıçramanın kapıda olduğu belirtiliyor. Ekonomistler, bölgedeki kalkınmanın ülke ekonomisinin büyümesine ek 1.5 katkı sağlamasını öngörüyor.”

Yazının tamamını okumak için tıklayın

İbrahim Karagül (Yeni Şafak): Türkiye’yi içeriden durduran silah sustu

“PKK dün sabah kendini feshetti. Silah bıraktığını açıkladı. Fesih ifadelerindeki şu cümle çok önemli: ‘Üçüncü Dünya Savaşı kapsamında, Ortadoğu’da yaşanan güncel gelişmeler de, Kürt-Türk ilişkilerini yeniden düzenlemeyi kaçınılmaz kılmaktadır.’

Yani dünya büyük bir fırtınaya sürüklenirken PKK’nın takip ettiği yolun artık bir anlamı kalmamıştır. Buradan bir varoluş mümkün değildir. Türkiye, böylesine bir güce dönüşürken, 20. yüzyıl söylem ve düşüncelerinin bir anlamı kalmamıştır. Fesih dışında bir seçenek de kalmamıştır.

47 yıllık kanlı tarih sona erdi. Türkiye’yi içeriden durduran silah sustu. İsrail, ABD ve Avrupa’nın Türkiye’yi vurduğu silah ellerinden alındı.”

Yazının tamamını okumak için tıklayın

İhsan Aktaş (Yeni Şafak): Daha göreceğimiz çok büyük günler var

"Bir bütün olarak bakıldığında, büyük Türkiye vizyonunu ortaya koyan ve bu vizyonla ülkeyi yöneten Cumhur İttifakı, birçok meselenin üstesinden gelmeyi başarmıştır.

PKK meselesi bir günde bu noktaya gelmedi. Çeyrek asırdır atılan adımlar bugünü hazırladı. Daha göreceğimiz çok büyük günler var."

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Mehmet Metiner (Yeni Şafak): Sürecin selameti güvene bağlı

"Sürecin selameti güvene bağlı. Süreci başarıyla yürütenler bu güven iklimini oluşturdular. Bahçeli’nin sahiplenici ve kuşatıcı söylemi, güven iklimiyle beraber müthiş bir umut oluşturdu. Sayın Cumhurbaşkanımızın sözleri güven ve umut iklimini taçlandırdı. AK Parti sözcüsü Ömer Çelik’in fesih ve silah bırakma işlemi tamamlanırsa güçlü olumlu adımların da beraberinde geleceğine dair sözleri büyük bir umuda dönüştü.

Şimdi bütün kerametleri sadece gövdeleriyle iktidar katında bulunmaktan ibaret olan o birilerinin kalkıp sanki devlet kendilerine bilgi veriyormuş algısı oluşturarak devlet adına asan, kesen, biçen bir dil kullanmaları, yani binbir emekle ve çabayla oluşturulmuş güven iklimini zehirlemeye kalkışmaları asla kabul edilemez."

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Taha Akyol (Karar): PKK’nın Lozan sorunu

"PKK’nın silah bırakması elbette tarihi bir olay. Her şey bir kenara, bundan sonra gencecik bedenlerin “gök ekini biçer gibi” toprağa düşmeyecek olmasının kıymetini bilmek lazım.

Öcalan çok okuyan bir insan. İmralı’da çeşitli haber kaynaklarından olayları izlediği belli. Terörün miadını doldurduğunu epey bir zamandır görüyordu. İlk ç özüm süreci de böyle başlamıştı.

Türkiye açısından, neredeyse bütün ülke sathındaki şehitliklere yeni şehit cenazelerinin gitmemesi ve terörle mücadeleye tahsis edilen kaynakların ekonomiye yönlendirilmesi rasyonel bir düşünceydi.

Şartlar uygunlaştığında MİT’in tabii uzun araştırma ve müzakerelerle bir “silah bırakma ve fesih” programı hazırladığı, Dışişleri’nin de bunun diplomatik tarafını tanzim ettiği anlaşılıyor.

Eski öfkeli tavrı bilinen Bahçeli’nin öncülük alması da yolu açacaktı.

Nihayet, PKK silah bırakma ve fesih kararını açıkladı."

Yazının tamamını okumak için tıklayın

İbrahim Kiras (Karar): Sevinen de haklı kaygılanan da haklı

"Türkiye’nin bu probleme ilişkin olarak iki hedefi olmalı. İki sütun. Birincisi bu ülkenin Kürt vatandaşlarının bir kısmının kendilerini millet bütünlüğünün eşit parçaları olarak hissetmeleri önündeki engellerin kalkması. İkincisi de terör örgütünün ortadan kalkması, kan dökerek “hak arama” yönteminin yanlışlığının kabul edilerek silahın bırakılması. Yapılacak işin bizi sırayla bu iki hedefe ulaştırması gerekir.

Terör örgütü kendisini feshettiğini açıkladı ama bunu açıklarken gelinen noktayı “silahlı propaganda” faaliyetinin sağladığı bir zafer olarak ilan etti. Bu yetmedi, nereden icap ettiyse Lozan gündeme getirildi.

Ne var bunda diyebilirsiniz. Örgüt tabanını veya kitlesini bu işe ikna etmek için bu dilin kullanıldığını söyleyebilirsiniz. Anlaşıldığı kadarıyla İmralı’ya gönderilip onay alınan ve dolayısıyla devletin de bilgisi altında olan bir metinden söz ediyoruz. Örgüt adına hiçbir özeleştiri unsurunun yer almadığı, aksine binlerce insanın ölümüne yol açan terör eylemlerinin haklı ve meşru olduğunda ısrarlı bin metnin açıklanmasına izin verilmiş olması devleti yönetme iddiasında bulunan kadrolar adına bir eksikliktir. Bu işin bir an önce gerçekleşmesi için birtakım şeylerin görmezden gelindiği anlaşılıyor. Ama böylesine kritik bir konuda “Aman ne olursa olsun, şimdi armudun sapı üzümün çöpü demeyelim” yaklaşımı devletin benimseyeceği bir yaklaşım olamaz. Millet çoğunluğunun bu tabloyu kolayca sindireceğini varsaymak da büyük hata olur."

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Ahmet Taşgetiren (Karar): PKK’nın iktidardan Öcalan beklentisi

"1.PKK kendi çıkışını meşrulaştırıyor ve fesih kararı verirken yenilgi de özür de ifade etmiyor. Açıklamada Öcalan’ın 2013’ten beri seslendirdiği “Silahlı mücadele yöntemi geçersiz” cümlesi bile yok.

2.Bundan sonraki sürecin Öcalan’ın önderliğinde yürümesi talebi dile getiriliyor. Bu da, PKK’ya göre, “Önder Apo'nun süreci yürütüp yönlendirmesini, demokratik siyaset hakkının tanınmasını ve sağlam bütünlüklü bir hukuki güvenceyi gerektirir.” Nedir bütün bunlar ve nasıl gerçekleşecek, süreç içinde sözler verildi mi, önümüzdeki dönemde bunları konuşacağız.

3.PKK bildirgesinde ayrıca demokratikleşme sürecinde Hükümete, Parlamentoya, muhalefet partilerine görev düştüğü ifade ediliyor.

4.Bildirge, Öcalan referansıyla, Lozan’ı dışlıyor, Lozan öncesinden gelen bir paradigmaya işaret ediyor. Buna göre, önümüzdeki süreçte en çok “Eşit vatandaşlık” çerçevesi tartışılacak demektir.

5.Mehmet Uçum, bildirgeden sonra yaptığı açıklamada “Demokrasi ve hukuk alanında kapsamlı reformlar yapılacak” ifadesini kullandı. Nasıl bir çerçeveden söz ediliyor, onu anlayacağız ileriki günlerde.

6.İktidar cenahı, gelinen noktada toplumu “Terörsüz Türkiye” heyecanı ile motive etmeye çalışıyor. Ancak toplumda, çok uzun zamandan beri ve özellikle 18-19 Mart’tan sonra iktidarın Yargı’yı muhaliflere karşı sopa gibi kullandığı kanaati hakim. Bir yanda Öcalan’ın itibar gördüğü bir süreç, diğer yanda cezaevinde her görüşten muhalif siyasetçi – üniversite ya da lise öğrencisi ve gazeteci…

7. PKK kendini feshetti ama Kürt halkına da bir “mücadele alanı” işaretliyor. Belli ki siyaset alanında bulunacak. Acaba nasıl ete kemiğe bürünecek, onu da göreceğiz ileriki günlerde…"

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Fehmi Koru (Karar): PKK Kongresi’nden çıkan metnin düşündürdükleri…

"Biz “PKK kongresini yaptı ve kendisini feshetti” diyoruz, ama PKK’nın kendisi, duyurduğu metinde, * “PKK adıyla yürütülen çalışmaları sonlandırdığını” * açıklıyor… O kadar…

Dün açıklanan ‘kongre kararı’, Ekim ayından bu yana süreci devlet adına yönetenler tarafından, acaba nasıl karşılanmıştır? Kararı kaleme alanlar, yazdıklarının karşı tarafın hoşuna gidip gitmeyeceğini fazla dert etmemiş gibiler…

PKK, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi’ni yeniden yazma çabasında. Metni kaleme alanlar açısından, Cumhuriyet’in ilk döneminde, ülkenin kendi vatandaşlarına * ‘soykırım’ * uygulanmış bulunuyor. Metinde, Lozan Antlaşması (1923) ve ondan bir yıl sonra kabul edilen TC Anayasası’nın, Kürtler’in ‘inkarına’ ve hatta ‘imhasına’ yol açtığı ileri sürülüyor.

Devlete atfedilen ‘soykırım ve asimilasyon politikaları’, PKK’ya göre, o yıllarda başlamış… Örgütün, bizim 1980’lerde Abdullah Öcalan’la irtibatladığımız kendi tarihlerini de o yıllardan itibaren başlattığı anlaşılıyor…

Bu toprakların insanlarının tarih yazımını kendi isteklerine uygun hale getirmeyi sevdikleri bilinir zaten. Keşke böyle etraflı tarih tahlilini işin uzmanlarına bıraksalardı da, toplum bu iddiaları onlardan işitseydi. Neyse…"

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Akif Beki (Karar): PKK'nın feshi: Müjdenin büyüğü heybede

"Diyarbakır'da davul çaldırıp halaya duran CHP'li Sezgin Tanrıkulu gibi siz de sevinin. Fakat tüm sevincinizi hemen tüketmeyin, müjdenin büyüğü daha heybede.

Tebrik edilecekler listemi önden, PKK'nın kongre duyurusu üzerine cumartesi günü yazmıştım. Kongrede aldıkları fesih kararını da işte dün açıkladılar. Listemde andığım emeği geçenlerin hepsini tekrar kutlarım, çok yaşasınlar, bravo...

Hâlâ tereddütlü yaklaşanlara da bir çift sözüm olacak. Neyini kutlayacağız, demeyin. Evet, ortada kutlanacak bir hadise var. Ama bu daha başlangıç. Arkası geldiğinde yerinizde bile duramayacaksınız.

Heybedeki müjdeyi duydunuz aslında, sır değil.

MHP lideri Bahçeli, Ramazan Bayramı mesajında müjdesini vermişti. PKK'nın feshiyle birlikte bağımsız yargı, eşit vatandaşlık, demokratik siyaset hakkı sağlayacak kapsayıcı reformlar yapılacaktı. İç cephe, bu demokrasi ve hukuk reformlarıyla tam güçlendirilecekti.

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum da dün X'te, PKK'nın fesih kararı üzerine "Terörsüz Türkiye bir sonuç değil, yeni bir başlangçtır" ifadesini kullandı. Türkiye'yi güçlendirmek için demokrasi ve hukuk reformları yapılacağı vaadini de yineledi.

Zaten PKK'nın fesih açıklamasında da bunun beklendiği görülüyor."

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan: Yeni yüzyıla damga vuracak olaydır bu

12 Mayıs 2025. PKK’nın kendini feshetme kararı. PKK’nın silahları bırakma kararı. Yeni yüzyıla damga vuracak olaydır bu. Yeni yüzyılı tanımlayacak gelişmedir bu. Yeni yüzyılın en büyük değişimidir bu. Belki henüz tam olarak farkında değiliz bunun. Ama gün geçtikçe bunu daha iyi anlayacağız, hissedeceğiz, fark edeceğiz. Anladıkça da hissettikçe de fark ettikçe de... Şu üç ismi hep anımsayacağız: Recep Tayyip Erdoğan / Devlet Bahçeli / İbrahim Kalın.

PKK’nın kendini feshetmesi konusunda... Belirsizliklere tabii ki işaret edilir. Endişeler tabii ki dile getirilir. Kuşkulara tabii ki yer verilir. İki şartla: - BİR: Yeter ki yapıcı bir dille konuşulsun. - İKİ: Yeter ki niyetler halis olsun. Fesih konusunda olumsuz konuşanların durumlarına bakıyoruz, manzara aşağı yukarı şöyle: - Yapıcı değil yıkıcı bir dille konuşuyorlar. - Çok asabiler, çok öfkeliler. - Belirsizlikleri yıkıcılık için kullanıyorlar. - Kaygıları kışkırtıcılık için kullanıyorlar. - Yalan yanlış bilgilerle manipülasyon yapıyorlar. Eski konuşmaları, yeni konuşmalar gibi yayıyorlar. - Dezenformasyonlara başvuruyorlar. - Sürecin yürümeyeceğine hayatlarını adıyorlar.  

Peki neden böyle yapıyorlar? İki ihtimal var: - BİR: Ya siyasi hesapları bozulacak diye hırçınlaşıyorlar. - İKİ: Ya da terörden beslenmeye devam etmek istiyorlar. Üçüncü bir ihtimal daha var: Belki de aynı anda hem siyasi hesaplarının bozulacağı endişesiyle hırçınlaşıyor hem de terörden beslenmeye devam etmek istiyorlar.

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi: Devletin PKK’nın silah bıraktığını kabul etmesi MİT Başkanı Kalın’ın Erdoğan’a sunacağı rapor sonucunda olacak

“1. PKK, silah bırakma ve kendini feshetme kararını açıkladı. Bu karar sadece PKK’yı değil çatı örgütü olan KCK’yı kapsıyor.

2. PKK’nın silah bırakma kararı MİT tarafından sahada kontrol edilecek. Bunun haziran ayının sonuna kadar tamamlanması bekleniyor.

3. Türkiye, Irak ve Suriye’de PKK’nın silahlarını bırakacağı merkezler belirlendi. Silah bırakma işlemi her ülkede o ülke ile birlikte oluşturulan mekanizma sayesinde kontrol edilecek. Irak’ta Irak devleti ile MİT, Suriye’de Suriye devleti ile MİT, Türkiye’de ise MİT silah bırakmayı denetleyecek.

4. PKK’nın silah bırakacağı yerler üzerinde MİT tarafından kapsamlı bir çalışma yapıldı. Yayınlarda ileri sürülen 3 merkez değil. Ayrıca silah bırakılmasıyla ilgili mekanizmada Birleşmiş Milletler yer almıyor. BM gözetiminde değil, bu işler PKK’nın bulunduğu ülkelerle MİT tarafından yürütülecek.

5. Devletin PKK’nın silah bıraktığını kabul etmesi MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunacağı rapor sonucunda olacak. İbrahim Kalın’ın “Sahada yaptığımız kontrollerde PKK’nın kendini feshetme ve silah bırakma kararının gereğini yerine getirdi” raporunu sunmasından sonra geçerli olacak.

6. PKK’nın silah bıraktığı teyit edildikten sonra PKK militanları ve cezaevindeki yaşlı ve hasta mahkûmlarla ilgili ‘demokratik dönüşüm’ süreci başlayacak. PKK silah bıraktı şimdi 15 bin PKK’lı da işsizler safına katılacak diye üzülenler var. Onlar için PKK dağda eli silahlı gezip askerimizi, polisimizi şehit etsin ama işsizlik oranına katkıda bulunmasın!”

Sözcü yazarı Emin Çölaşan: Tayyipgiller iktidarı bizi yine kandırmaya çalışıyor

“Efendim örgüt kongresini toplamış ve kendini feshetmiş!.. Örgütün kongresi nerede toplanmış da böyle bir karar almış... Türkiye’de mi, Irak ya da Suriye’de mi, yoksa Avrupa’da falan mı... Fesih toplantısına kaç kişi katılmış, kimmiş onlar? Hiçbir yanıt yok ve işin en acı tarafı, Tayyipgiller iktidarı bizi yine kandırmaya çalışıyor. Terörsüz Türkiye milyonlarca insanımızın özlemidir. Aklı başında olan hiç kimse buna itiraz edemez. Ama iktidarla birlikte yandaş medyanın gazına gelip böyle masallarla millete bir şeyler yutturmaya kalkışmak koskoca bir ayıptır.”

“Örgüt nerede, fesih kararını kimler imzaladı, kendilerini niçin gizliyorlar, hiçbir şey belli değil. Bu işin daha da vahim olan bir yanı var. İddialara göre örgüt bu kararı almadan önce bir yerlerde toplanmış ve o toplantıya Apo da İmralı’dan telefonla katılıp talimatlarını iletmiş. Bu iddia umarım doğru değildir. Aksi takdirde devlet kendi kurallarını açıkça çiğnemiş olur.”

Sözcü yazarı Saygı Öztürk: Devlet yetkililerinin örgütün bildirisini birkaç kez okumalarında yarar var, devletimiz soykırımcılıkla suçlanıyor

Abdullah Öcalan, ifadesi alındıktan sonra dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Cevdet Volkan’a yazdığı mektupta “Devletimize her türlü katkıya hazırım” demişti. Bunun için devletin de adım atması gerektiğini belirtmiş, bunlar arasında af çıkarılması, bazı yasal düzenlemeler yapılması isteniyordu. 2002 yılının Kasım ayında AKP iktidara geldi. AKP’nin atabileceği önemli adımlar varken, bu atılmadı. AKP döneminde 3 bin 367 askerimiz, polisimiz ve güvenlik korucumuz şehit edildi. Yüzlerce vatandaşımız da katledildi. İşte AKP’li yıllarda şehit sayılarımız: 

2002 6
2003 31
2004 75
2005 105
2005 111
2007 146
2008 171
2009 62
2010 106
2011 51
2012 225
2013 61
2014 114
2015 219
2016 723
2017 274
2018 220
2019 174
2020 184
2021 100
2022 111
2023 60
2024 31
Allah’tan şehitlerimize rahmet diliyoruz. Devlet yetkililerinin örgütün bildirisini birkaç kez okumalarında yarar var. Devletimiz soykırımcılıkla suçlanıyor.